Katalog

8 18 EYLÜL 2005 / SAYI 1017 Bu kolye Made in Türkiye SEDAT YALINKAYA Goldaş Kuyumculuk Genel Müdürü Istanbul Sanayi Odası'nın her yıl yayımladığı "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Şirketi" araştırmasına göre 132. sırada yer alıyoruz. Büyüme stratejimizde yurtdışı pazarlarda yer almak önemli. 5 kıtada 40 ülkeye ihracat yapıyoruz. 2004 ihracatımız, 83 milyon YTL. Katma değeri yüksek ürünler üretmek ve bunları uluslararası pazarlara sunmak için markalaşmak şart. Bu da tasarımların özgünlüğü ve yeni akımları barındırmaktan geçiyor. Tasarımlarınız rakiplerinizin bir adım önünde olmalı. Koleksiyonlarımızda hem en son moda akımlar ve özgün tasarımlar, hem de Anadolu ve dünya kültürlerinden beslenen tasarımlar bir arada. Hedefimiz güncel, A araştırmacı, modern, en son teknolojinin kullanıldığı tasarımlara imza atmak. Goldaş, îznik Tasarımcılarımız ve moda analistlerimiz, takı ve aksesuvar Koleksiyonu... modaları ile birlikte, mimariden, otomotive, tekstile kadar çok sayıda sektördeki yeniliklerı yakından izliyor. Geleneksel sanatı modern teknoloji ile buluşturuyoruz. Etnik: ve tarihi öğeleri kuüanıyoruz, Iznik çinilerinin altın ile birlikte kullanıldığı Iznik Koleksiyonu, Truva, Helen ve Osmanlı Koleksiyonları gibi... Altın Türkiye'deki insanlar için bir yatınm aracı da, ama bunun olumsuz bir yanı yok. 2001 krizinden sonra, hurda altın rakamında büyük bir artış yaşandı, insanlar kötü günleri için sakladıkları altınları ile durumlarını idare ettirdiler. Altın, dünyanın her yerinde istikrarsızlık ortamlarında ve belirsizliklerin yaşandığı donemlerde paranın güvenilir adresi olmaya devam ediyor. Tıpkı son günlerde petrol fiyatlarındaki yükseliş sonucunda altına olan talebin artması gibi... Biz de hem yatırım hem de hediye olarak sunulabilecek yeni bir ürüne imza attık; Goldaş ChıpGold. Mücevherlere olan talepte, kişisel beğeniler ve dönemin modaları etkili. Yine de altın her zaman popülerliğini koruyor. Gümüş de son dönemde çok ilgi görüyor. Türk halkı pırlantadan da vazgeçemiyor. Özellikle erkekler eşleri, sevgilileri ve anneleri için özel günlerde pırlantaya ilgi gösteriyor. En çok tercih ise yüzük, kolye ucu, küpe ve abiye giysileri tamamlayan gerdanlık ve bileklikli setler. Erkekler için de tasarımlar üretmeye başladık. Tam 300 milyon kişi. Ortak noktaları Türk takısı. Tasarımıyla, etnik modelleriyle Türkiye kuyumculuğu dünya liderliğine yürüyor. Ihracatta ulaşılan rakam 2 milyar dolar. Bir statü göstergesi olarak mücevherin yeri hâlâ güçlü, ama altının çoğu hâlâ yastık altında... Işte sektöre dair bilgiler... ATİLLA KESKİN Altınbaş GenelMüdürü 1975'te Gaziantep'te Mchmet Altınbaş ve oğullarının kurduğu Altınbaş Kuyumculuk, Altınbaş Holding'in çekirdeğini oluşturuyor. Şu an holding bünyesinde kuyumculuk, finans, enerji, inşaat ve transportasyon sektörlerinde hizmet veren 16 şirket var. Üretici, toptancı ve perakendecilerden oluşan kuyumcu sektöründe, her 3 kolda da hizmet veriyoruz. Ürünlerimiz, tasarımcılarımız tarafından dünyadaki modalar ve yenilikler izlenerek, Türk motiflerinden, evrensel çizgilere uzanan estetik anlayışın yorumlanmasıyla ortaya çıkıyor. ABD, Almanya, Avrupa Birliği ülkeleri, Avustralya, Balkan ülkeleri, Birleşik Arap Emirlikleri, Israil, Kuzey Afrika, Rusya, Latin Amerika ve Türki Cumhuriyetler gibi 3 5 ülkeye 40 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz. Ayrıca, ABD, Almanya, Bulgaristan ve KKTC'de merkez ofislerimiz bulunuyor. Takılarımız, yurtiçi ve yurtdışında 3000'in üzerinde satış noktasında ve Türkiye, Los Angeles, New York, Almanya, Bulgaristan ve KKTC'de yaygın konsept mağazalarda satılıyor. Moda etkeninin gün geçtikçe önem kazanması, aksesuvar olarak takı kullanımını da doğrudan etkiliyor. Modayı yönlendiren farklı akımlar ve bıınların yansıdığı tasarımlar, takılar için birinci derecede önem taşıyor. Halen Anadolu'da bazı yörelerde yatınm aracı olarak görülen 24 ve 22 ayar altın oranı, batıya doğru kayıldıkça aksesuvar tüketimine dönüşüyor. Değer kaybına en az uğraması sebebiyle, altının talebi diğerlerinden daha fazla. Ekonomikliği açısından gümüş altın takıyı yakından izliyor. Pırlanta ise, değeri ve kalıcılığı nedeniyle orta ve üst gelır gruplarında kadınlar arasında sahip olunması en çok arzu edilen takı. Gümüş, eskiden gençler tarafından çok tercih edilse de artık çok büyük bir kitle beyaz altın takılan tercih ediyor. Erkek müşterilerimizin oranı, kol düğmesi, kravat iğnesi ve bazı aksesuvar gruplarında yüzde 5, ama kadınlara hediye alan erkek müşteriler portföyümüzün yüzde 40'ını oluşturuyor. Esra Açıkgöz 300 milyon insan Türk takısı takıyor El üretimi bitti Rotaforte Uluslararası Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı ve kurucusu Şermin Cengiz, 1986 yılından beri kuyumculukla ilgili fuarlar düzenliyor. Türkiye'yi uluslararası fuarlarda temsil ediyor. Pek çok firma ile çalışmalar yapıyor, atölyelerine girip çıkıyor. "Bir şirketim yok, ancak" diyor "bu işi bir şirket sahibi kadar bilirim, hatta eğe yapmasını bile öğrendim". Kuyumculukta, ihracat birincisi ttalya bile Türkiye'den üriin satın alıyor... Bir îtalyan firması, en fazla iki modelde uzmanlaşır. Oysa bizde "hayır" diyememekten ve müşterıyi mutlu etme psikolojisinden kaynaklanan bir mal çeşitliliği var. Müşteri "bu malın şurası şöyle olsa" der demez, "tamam, yapalım" diyoruz, üretimde esneğiz. Son yılda Rusya ve Iran'a da ciddi boyutta ihracat yapmaya başladık. "Dünyada 300 milyon insan Türk takısı takıyor" sloganı boşa değil. En çok ihraç edilen üriin hangisi? Düz altın takı. Yıllar önce alunın KDV'si sıfırlanınca, altın mücevherat ihracatında dünya ıkinciliğine ulaştık. Altın para ve paradan KDV alımyordu. Aynı durum pırlanta, zümrüt gibi değerli taşlar için de geçerli. Gümüş ise altının gücünde olmasa da ivme kaydediyor. Altının bir aksesuvar olarak ön plana çıkması, tasarımları da etkiledi. Daha zarif tasarımlar ve seçenek bolluğu dikkat çekiyor. Eğitim seviyesi yükseldikçe, çalışan kadınlarm oram arttıkça tasarımlar da değişiyor. Eskiden sadece güvence amacıyla alınırdı, şimdi genelde elbiseye uyacak şekilde takılar almaya çalışıyoruz. Bu, üst gelir seviyesindekilerin yapabileceği bir şeymiş gibi düşünülebilir. Ancak orta gelire sahip kesimin de alışveriş yapabileceği ürünler var. Bir zümrüt 50 dolar kırata da olabilir, 30 bin dolar larata da. Bu sektöre erkekler hâkim, değil mi? . Evet, ama her sektörde olduğu gibi burada da devir değişiyor. Kuyumculuk çıraklıktan başlayıp yükselinen bir meslek. Babası patron da olsa, çocuklar önce çırak olarak yetiştiriüyor. Bu yüzden de erkek işiydi. Önce babaları ile çalıştım, şimdi de çocukları ile çalışıyorum ve ciddi yenileşmeler var. Karşımda üniversite okumuş genç bir kuşak duruyor. Kurumsallaşma, tasarım ağırlıklı işler bu gençlerin babalanna zorla yaptırdıkları şeyler. Dolayısıyla akademik eğitim aldıktan sonra erkek de, kadın da aynı seviyeye geliyor. Babadan sonra işin başına geçen kadınlar arttı. Hatta kendi yatırımıyla yola çıkmış kadınlar da var, ancak tabii hâlâ çok az. Faruk Sevdik, Kapalıçarşı'daki Sevdik Kuyumculuk'un sahiplerinden. Dükkânını 1985'te açmış. Üç kardeşi de bu işle uğraştığından, 1987'de şirketleşmişler. "Bu meslek çıraklıkustalık üzerinden gider. Ağabeyim çırak olarak girdi bu işe, sonra kendi mağazasını açtı. Ben de ustalık belgesi aldım. Bu işi yapabilmek için üretimi bilmeniz gerekiyor" diyor. Eskisi gibi çıraklıktan patronluğa geçme durumunun bittiğini de ekliyor sözlerine. Çünkü artık büyük sermaye gerekiyor, "Büyük firmalarla rekabet etmek zor. Zaten talep bitti ve yeni pazar aramak riskli ve maliyetli". Müşterilerinin yüzde 9O'ı turist. En çok satılan ürünler ise, pabuç, cami gibi Türkiye'ye özgü modeller. Sevdik, en çok altın ustası olmayan kuyumculardan yakınıyor, çünkü ürüne verilen emeği müşteriye anlatmadan satış yapıyorlar. Yalondığı bir başka konuysa makineleşmenin getirdiği gereğinden fazla üretim. "El üretimi yok denecek kadar az" diyor "Yapanlar da karşılığını alamadığından vazgeçiyor. Oysa, özellikle de AB ülkelerinden gelen turistler, el üretimi altın arıyorlar. Türk insanları için kriter, ucuzluk ve zarar ettirmeyecek altın". i