16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 EYLÜL 2005 / SAYI 1017 Çizgilerle anlamak ve anlatmak... Aynı tarihlerde, biri Ankara'da diğeri Eskişehir'de iki karikatür sergisi. Tan Oral, tam da siyasetin merkezinde, Ankara'da çizgileriyle Demirel'li yılları anlatıyor. Demirel'in özelliği, çizgilerden pek de etkilenmemiş görülmesi! Semih Poroy'un çizgilerinde de kentin temsili var. Eskişehir denilince akJa elbette önce Porsuk geliyor, bu yüzden de serginin adı Porsuk... îşte çizgiler, işte çizenler... Berat Günçıkan Süleyman Demirel ve demokrasi B irkaç kuşakta birden iz bırakan bir politikacı Süleyman Demirel. Hem başbakan hem de cumhurbaşkanı olarak Türkiye siyasi tarihinde yerini alan Demirel'ın demokrasıyle ilişkisi ise malum! Şimdi, Tan Oral bu ilişkiyi karikatürleriyle anımsatıyor. Oral'ın 40 yıla tanıklık eden işleri, 26 EylüTe kadar Ankara'da, Doku Sanat GaJerileri'nde "Demirel ve Demokrasi" başlığı altında sergileniyor. Sanatçının "Yüzyüze" isimli portreler sergisi de 22 Eylül'de Schneidertempel Sanat Merkezinde izleyiciyle buluşacak. Oral'ın kalemine takılan tanıdık, tanımadık yüzlerce yüz çizimi bu sergide bir araya geliyor. Sergi, Çağla Tugrul'un tasanmıyla kitaplaştırılıyor. Oral'la Demirel'i, karikatüre tahammüllü, tahammülsüz siyasileri ve sergiyi konuştuk. llk Demirel karikatürünün tarihi neydi? Hangi olayı konu edinmiştiniz? Çizimizah dünyasında, kırk yıldan daha fazla bir süre, yoğun bir biçimde yer almış bir politikacı için ona ait ilk çizimin kesin tarihini vermek, çızeri ıçın bıraz zor. Ama bu 1963 yıh ya da biraz öncesi olmalı ve sanıyorum, uluslararası kapitalizm ve Morison firması temsılciliği ile ilgili olmalı. Demirel, mizaha en çok konu edilen siyasilerden biri oldu. Bunun nedenlerini hem politik hem de kişisel özellikleriyle nasıl tanımlayabilirsiniz? Demirel siyasete girme kararını, kendi deyişi ile, Menderes'in idam edildiği gün vermiş. O günleri hatırlamaya çalışırsak, 61 Anayasası'nın tartışmaya getirdiği sosyal konular ve görece serbestlik, iktidarını korumak ısteyen bürokratik egemenliğin, ona karşı devrilmiş siyasi kadroların ve onlann yeni iktidar mücadelesinin, ona bağlı olarak gelişmekte olan ticaret ve sanayi kesiminin, yabancı sermayenin ve onlara karşı örgütlenen işçi kesiminin ve nihayet ülke aydınlarıyla basının birbirleriyle kıyasıya çatıştığı bir ortamı oluşturuyordu. Mizahın işlev üstlenmesi için son derece elverişli bir durum. Demirel işte böyle bir ortamda, ülkede eski anlayışı korumak isteyenlerle, daha ileri sosyal bir anlayışı hayata geçirmek isteyenler arasında her iki tarafla da şiddetli bir siyasi kavgaya girmişti. Ve kendisi de doğal olarak sürekli ve şiddetle eleştirildi. Çizgili eleştiri yani politik karikatür de uzun bir süre çok önemli bir yer tuttu. Bunda yukarıda dile getirmeye çalıştığım nedenler kadar Sayın Demirel'in fizik yapısından kaynaklanan sempatikliği, tavırları, şivesi, özdeyişleri, şapkası, zaman zaman demagojik laf cambazlığı da karikatür çiziciliğinde işe yarayan vazgeçilmez öğeler oluşturuyordu. Sergide kaç karikatür var ve hangi yılları n Demirel'ini görecek izleyici? Sergide doksan çizim var. Bunların hepsi zamanında çizilip yayımlanmış işlerden oluşuyor. Sergi birinci ve ikinci Milliyetçi Cephe hükümederine kısa bir hatırlatma yapan çizgilerle başlıyor. Siyaseten yasaklı TAMAM, BU SER6I BU(MYA olduğu dönemde bir şey yok. Ancak daha siyaset yasağı kalkmadan başlayan politik çıkışlannı ve Cindoruk'un yardımlarını konu edinen çizgilerle sergi devam ediyor ve yeniden siyaset sahnesine girişi, seçimler, yeniden başbakanlık, koalisyonlar, cumhurbaşkanlığı ve sonrası ile sürüyor. Bir siyasi portreyi daha karikatür konusu alsanız, bu kim olur? Her halde Turgut Özal olurdu. Belki olmalı da... Siyasi karikatürlere tahammülde en "gelişmiş" gördüğünüz politikacı kim? Siyasi karikatüre tahammül, tek parti dönemi başbakanlarından günümüze kadar sürekli artan bir gelişme gösterir. Yani siyasi karikatür, başbakanları çizgileye çizgileye yola getirmiştir. Tek parti başbakanı kolay kolay çizilmez, tahammülsüzlüğünden çekinilırdi. Menderes çok çizilmiştir, ama çok da rahatsız olmuş, bunu da verdiği tepkiler ile çizerine ödetmiştir. Demirel ise eleştirel çizgilerden sanki etkilenmemiş gibidir. Özal ise tersine aşırı ilgi göstermiş, çizilenlerden memnun olmuştur, zaten eleştiri niyeti ile çizilenler de sanki onun propagandasını yapıyor gibidir. Günümüzü yorumlamak için ise vakit henüz erken, günümüzün başbakanı bu konuda zorlu bir sınavda, şu an... # i Sıradışı bir kentte karikatür... S emih Poroy'un çizimleri şu günlerde, Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi'nde sergileniyor. Adını, kentin içinden geçen Porsuk Nehri'nden alan sergide, bolca "su" konulu çizim var. Semih Poroy, Eskişehir'i, karikatür müzesini ve karikatürcülüğü anlatıyor... Bir karikatür müzesinde sergi açmanın diğer sergi mekânlarındakinden farkı ve özelliği ne? Benim müzelik olduğumu söylemeye çalışıyorsun gibime geliyor. Dur bakalım, daha buna niyetim yok. Soruyu ciddi ciddi yanıtlayayım da gör! Müze yönetimi bana sergi açmamı önerdiği zaman çok istekli davranmadığımı saklamayacağım. Tan Oral, Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu gibi ustaların sergilerinden sonra benim sergime sıra, gelse gelse 2018'de filan gelmeliydi. Ferit Öngören, Tonguç Yaşar, Cafer Zorlu, sonra bizim kuşağın ustaları... Tasarlanabilecek birçok sergi varken bu öneri gelince köşe karikatürlerinde kafasına odun yiyen adamın şaşkınlığı gibi bir şey oldu bende; önce olmazlandım. Fakat birçok yere, serginin hazırlandığı duyurulduğu için, sana ayrılmış boşluğu terk edemiyorsun. işte burada belki başka bir yerde sergi açmak ile bir karikatür müzesinde sergi açmak arasındaki ayrıma bakabiliriz. Çok zor bir durumda kaldığınızda herhangi bir sergi mekânına "...büyükbabamın dedesi öldü" ya da "saatim durmuş, geç kaldım..." filan diyerek paçayı kurtarabilirsin, ama afişini, davetiyeni yıldırım hızıyla basıp dağıtmış, ajanslara haber vermiş bu müzeden kurtulmanı AKUT bile sağlayamaz. Serginin adı niye "Porsuk"? Eskişehir'i nasıl tanımlıyorsun; sanatla ve karikatürle kentin ilişkisini nasıl kuruyorsun? Serginin adının sen nasıl olmasını isterdin? Porsuk işte!.. Lisede kimyan iyiydi değil mi; her şeyi açık formül olarak istiyorsun. Sergide çok sayıda "su" konulu çizim var; aynca 56 hafta önce Eskişehir'e gelip bir hafta kaldım, çizimler yaptım, notlar alıp, fotoğraflar çektim. Sonuçta Eskişehir'le ve Anadolu Üniversitesi'yle ilgili esprili çizimler çıktı. Bölgeyi anımsatan Porsuk Çayı ile "su"yu aynı başlıkta buluşturduk. Porsuk'un "por"uyla soyadımın "por"u arasında herhangi bir akrabalık yoktur; ama, iyi bir rastlantı olduğunu söyleyebilirim. Eskişehir 5060 yıldır önemli karikatürcüler çıkarmış bir kent. Müze ile birbirlerine yakıştılar diye düşünüyorum. Önemli kentlerde şu çok normaldir: Buralarda arkeoloji, etnografya, sanat, kent müzeleri vardır. Bir kentte karikatür müzesi olması anormaldir. Dünyanın, karikatür müzelerine sahip sıradışı kentlerine şimdi Eskişehir de eklendi. Unutmayalım ki kentin belediye başkanı eski bir karikatürcü. Müzeyi kuran üniversitenin rektörü iyi bir karikatürsever. Müze müdürü uluslararası karikatür yanşmalarında önemli ödüller almaya devam eden bir çizer. DURUMDAN KOMİK ÇIKARMAK... Bir siyasal ve külrürel güç olarak karikatürün bugün izleyici ile kurduğu ilişkiyi nasıl tanımlıyorsun? Karikatür sevimliliğinden ötürü izleyicisi ile sıkı bağlar kurabilen bir tür. Ama çeşit çeşit karikatür, çeşit çeşit izleyici var. Ben bunların bazılarına yabancıyım. Enayi muhabbeti gibi bir yığın laf, laf, laf!.. Ben geveze masalarından kaçarım. Bu tür karikatürler bana gevezelik geliyor. Ama izleyicileri ile araları, kurdukları ilişki sanırım gayet iyi. Bir kakafonidir gidiyor. Bir de siyasetçilere, aydınlara, bağımsız düşünebilenlere bir şeyler öğretmeye kalkan, ara ara hakaret eden garip bazı çizerler türedi. Eskiden de yok değildi, ama şimdi görünür yerlerde çiziyorlar. Ben cahilden değil, yan cahilden korkarım. Cahil, cahil olduğunu bilir; yan cahil, cahil olduğunu bilmez. Bu tür çizerlerin de sanırım kendilerine benzeyen izleyicileri var. Geçenlerde Dikili Şenliği'ndeki oturumda da söyledim: Mizahçı durumdan vazife çıkarmaz, durumdan komik çıkarır. Ciddi takılan adamları, makamları yaptıklarından ötürü sarakaya alabiliyorsanız bu yeteri kadar sarsıcıdır. Karikatür hakaret etmeye gereksinim duymaz. "Ah bugün kime sataşsam, şuna mı karşı çıksam" diye diye karikatür çizen adamdan bir şey olmaz. Karikatür gergin karikatürcü taşumaz. Şimdi sorunu yanıtlayayım: Küreselleşme karşıtlarının bütün gösterilerinde, bildirilerinde yaygın bir karikatür kullanımı var. Bu hep vardı, Fransız Devrimi'nden bu yana... Internetti, uydu haberleşmeydi derken günümüzde daha hızlı yayılıyor. Sence çizginin kötüye kullanımı diye bir şey var mı? Varsa bu ne? Bakıyorum Orianna Fallaci gibi sorular sormaya başladın Berat! Kısa bir yanıt verip bu söyleşiden kurtulayım. Biraz önce anlattıklanmın bir bölümünde sorunun kısmen yanıtı var. Karikatür çizmeniz için size bırakılmış boşluk, sizin estetik sorumluluğunuzda olduğu kadar, etik sorumluluğunuzdadır da. Kötüye kullanan karikatürcü vardır. Yazı işlerinin hoşuna gidecek ya da çoğunluğun duygulannı okşayacak karikatürler çizmek, bu demektir. Bu tür karikatürcülerin ertesi gün ne çizeceğini kestirirsiniz. Sürprize, şaşırtmaya, aykırı düşünmeye dayanması gereken karikatürcünün yarın ne çizeceği kestirilebiliyorsa o karikatürcü bitmiştir. Evinde çiçeklerini sulasa daha iyi, onu da üstüne başına dökmeden yapabilirse. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle