22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 3 TEMMUZ 2005 / SAYI 1006 İstanbul'un orta yeri pazar Özlem Altunok 1. Sayfanın devamt Kontrolsüz büyümeye karşı bir korku olabilir mi bu? D. Tekeli: Kentin az nüfus dolayısıyla sükunetini, insan ölçeğinde kalmasını mı özlüyoruz acaba? Kent hayatının ve niteliksiz büyümenin getirdiği sıkıntılar var. D. tncedayı: Sıkıntının artmasının sebebi biraz da hızlı değişimin ve büyümenin plansızlığı, denetimsizliği... D. Tekeli: Bence bu hızlı büyüme her türlü öngörünün üstünde. Istanbul'un her dönemde kent planlaması olmuş, ama gerçek ve hayatın değişimi her zaman planlardan önde gelmiş. Bu yüzden kontrol edilemez bir yapısı var. Bir de her hükümet, meseleye kendi perspektifinden bakıyor, uzun süreli yatırım yapmaktan kaçınıyor. Peki, istikrarlı bir süreçten bahsedilemez mi? D. Incedayı: Tabii ki bahsedilebilir. Ama gelişmeyi belirli bir zaman aralığına göre değil de, daha uzun vadeli düşünmek gerekir. Mimarinin değişimi yansıtması kaçınılmaz, ama belirli ilkeleri var. D. Tekeli: Bu, biraz da çoğulcu demokrasinin sonucu. 1950'ye kadar Istanbul'da "Proust planı" geçerliydi, birçok uygulama ona göre yapıldı. Atatürk Caddesi, Saraçhane'den Şişhane'ye uzanan bulvar, iki numaralı park, stadyum alanı gibi tek elden yapılan uygulamalar var. Çoğulcu demokrasi döneminde ise bu süreklilik sağlanamadığı için kent tıkanmaya başladı. Bu tıkanmalar da radikal müdahalelere yol açtı. Mesela Menderes böyle bir görev yüklenerek imar girişimlerinde bulundu. O dönemde birçok tarihi eser yok oldu, birtakım arterler açıldı, kent nefes alır hale geldi. Bir süre sonra kent yine tıkandı. Bu sefer Dalan imarı geldi, o dönemde de radikal işler yapıldı; Haliç açıldı, sahil yolları yapıldı vb. Tek tip mimari, kimliksiz yapılar ve kaçak yapılaşma sadece İstanbul'un değil, pek çok metropolün sorunu. 22. Dünya Mimarlık Kongresi'nin de konusu bu. Peki, İstanbul'un ruhuna ne oldu, mimarların bu ruh kaybında suçu ne? Doğan Tekeli ve Deniz İncedayı, kentin yapılaşmasının dününü ve bugününü anlattılar... rın toplum kültürünün göstergesi olduğu akla gelmedi. D. tncedayı: Bu noktada önemli eksikliklerimiz var. Örneğin Mimarlar Odası olarak sorunları îstanbul kentlisiyle kamuoyu oluşturma konusunda güçlük yaşıyoruz. Neden? D. Tekeli: Benim şöyle bir gözlemim var. Muhsin Ertuğrul tiyatroyu ülke gündemine taşımayı başarmış önemli bir tiyatro adamı. Onun sayesinde 60'larda ülkenin tiyatroyla kalkınacağı gibi bir fikre neredeyse herkes ikna olmuştu. Biz belki de mimarlar olarak böyle ömekler çıkaramadık. Bu anlamda hepımizi ayrı ayrı suçluyorum. Çünkü yapı yapmak ya da başarılı yapı yapmak yetmiyor. Topluma kendimızi anlatabilmemiz gerekiyor. îletişimsizliğin sebepleri artık daha mı çok? D. Tekeli: Evet, ama bu sadece bize özgü bir durum değil. Her ne kadar demokrasi geleneği oturmuş ülkelerde daha sağlam bir bilinç olsa da pek çok ülkede çarpık ve kimliksiz yapılaşma var. Modernizmin "biçim işlevi izler" mantığı yerine, değişen yapı teknolojisi, el işçiliğinin yok olması, yeni ürünlerle birlikte mimariye de yansıyan arayış, yeni ve daha serbest yaklaşımlar doğurdu. Bizde, eğitime de bağlı olarak bütün bu akımlar pek de bilinçli olmayan bir şekilde yer alıyor. Genç mimarlanmızın çoğunluğu "çağdaş işler" diyerek, duyarlılığı ve mimari değeri çok az yapılar yapıyorlar. D. Incedayı: Çevre ve mimari sadece fiziki değil, toplumu ilgilendiren bütün boyutlarıyla ele alınmalı. Bu nedenle eğitimin de farkh boyutlar kazanması, daha fazla yaşamın içinden bakabilmesi gerekiyor. Küresel kentlerin benzer binaları, kimliksiz mimarileri bugün mimarlık alanında önemli bir eleştıri kaynağı ve gıderek "toplumsal iletişim" kavramı önem kazanıyor. İSTANBUL VE BYPASS tktidarlar için kentin dış yüzeyiyle oynamak toplum üzerinde etkili bir yöntem galiba... D. încedayı: Evet, bu her siyasi iktidar için önemli olmalı. Her yönetim kendi döneminde belirli işleri bitirmek üzere planlama yaptığı için kısa vadeli çözümlere yönelebiliyor. Bu da, kent açısından düşünürsek, yanlış yapma riskini arttırıyor. Bugün de benzer anlamda birçok proje sivil örgütlerin ve toplumun tepkisini alıyor. D. Tekeli: Ama kentin ticaret ve sanayi için nefes alması gerekiyor. Bu yüzden müdahale kaçınılmaz. Osmanlı döneminde Istanbul'daki ilk imar çalışmaları da böyle başlamış. Fatih Sultan Mehmet Istanbul'u fethettiği zaman büyük arterleri, forumları olan bir Roma kenti var. 2. Mahmut dönemine geldiğimizde ise kentte 2.5 metreyi geçen yol yok gibi. Ama îngiliz Ticaret Anlaşması ve Tanzimat Fermanı'ndan sonra ticaret canlanıyor, bir planlama ve yol açma faaliyeti başlıyor. Sonrasında da her tıkanmada bypass gibi bir operasyon yapılıyor. Yani kentin yapısındaki kaosun dinamizm sağladığını söyleyebilir nıiyiz? D. Tekeli: Evet. Bir de kültürel altyapı sorunu var. îktidar sahıpleri mimarinin kültür boyutuyla ilgilenmek yerine metrekareyle, konut sayısıyla meşgul oldular.Bunla Mimarsız mimari D. Tekeli: Mimar sadece diploma sahibi kişi değıldir. Mesela Nail Çakırhan diplomalı değildir ama pek çok mimardan daha duyarh, ustadır. Mimarsız mimaride en önemli nokta yapı yapmanın resmi süreci, yani ruhsat alma sorunu. Bu sürecin zorluğu yasal olmayan mimarlığı getiriyor. Mesela biz, büro olarak ruhsat alma sorumluluğunu yuklenmiyoruz. Bu kadar deneyime rağmen gücümüz yetmez. D. tncedayı: Mimarlık mesleğinde yasal süreçlerin uyumu ve değişimi büyuk önem taşır. Bu nedenle de mesleğimiz politik yaklaşımlarla da çok iç içe. Gecekondular rant aracı olduğunda, acil barınma ihtiyacına yanıt vermek yerine acımasız yapılaşmaya yönelmiştır. tstanbul'da proje iistlenen yabancı mimar sayısı gittikçe artıyor. AB süreci ve küreselleşme Türk mimarlığını nasıl etkiliyor? D. Tekeli: Elbette, uluslararası bir büyük mimarın Türkiye'de bir yapı yapması hepimiz için kazançtır. Ama bjjgün büyük sermaye yabancı mimarlara özentiyle yöneliyoı. Kamu yapılarınm uygulayıcısı Bayındırlık Bakanlığı son 30 yılda Türk mimarlığını teşvik etmedi ve başarısız uygulamalar yaptı. Bunu depremde yıkılan ilk binaların kamu binaları olmasından da anlayabiliyoruz. Tüm bunlar da mimarlık bürolarının örgütlenmesini güçleştirdi. D. tncedayı: AB'ye uyum süreci meslek alanında sıklıkla tartışılıyor. Yabancı girişim, yeni değerler katabilir, ama o kenti bilmeyen bir mimarın düşleri riskler de taşıyabilir. Örneğin Haydarpaşa düzenleme projesi... Bunlar, küreselleşmenin ekonomik projeleri ve aslmda örnekler de dünyanın birçok kentinden verilebilir. "İÇE KAPALI" YAŞAM ALANLARI Kongre programı UIA'ın düzenlediği 22. Dünya Mimarlık Kongresi bugün Yedikule Zindanları'nda başlıyor. Kongre alanındakı Mimarlık ve Yapı Fuarı, etkinlik süresi boyunca ziyaret edilebilecek. 47 Temmuz tarihleri arasında, Denise Scott Brown, Odile Decq, Michael Sorkin, Cengiz Bektaş, Mario Botta, Glenn Murcutt, Sumet Jumsai, Zaha Hadid, Kengo Kuma, Aziz Lazrak, Zvi Hecker, Hans Hollein, Charles Correa, Robert Venturi'nin de bulunduğu pek çok ünlü mimar sunum yapacak. Kongreye paralel sosyal etkinlikler arasında açık ve kapalı alanlarda konserler, öğrenci partileri, sergiler de var. Ayrıca mimarlık öğrencilerinin aktif katılımını sağlamak için sanal ortamda tartışma ortamı yaratılacak. ITÜ Taşkışla kampusu, Bahçeşehir ve Bilgi Üniversitesi'nde de çeşitli olacak.Etkinlik mekânları ise Lütfı Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, ITÜ Taşkışla binası, Muhsin Ertuğrul Sahnesi, CRR Konser Salonu, Hilton Kongre ve Kültür Merkezi olacak. '*w^*^ Deniz İnccdiivı. Bılgtıçın UIA20U5 Ofıu 0 212 252 94 25/ www uıa2005ıstanbul org Bugün pek çok gazete emlak eki veriyor, mekân tasarımı üzerine programlar yapılıyor. Hareketlilik de var. Bunları neye bağlıyorsunuz? D. Tekeli: Pazarla ilgili. Bugün, yeni konut yapımında bir patlama var. Bunun nedeni hakkındaki genel kanı, faizlerin düşmesinin, birikmiş paralann yüksek rant elde edememesinin, konuttan rant umudunun yeniden doğduğu yönünde. Bu bakımdan bir konut talebi patlaması varmış gibi görünüyor. Ben buna şaşıyorum. Çünkü, 10 yıl önce Bedrettin Dalan bir araştırma yaptırmış ve tstanbul'da konut stoğunun o tarihte 19 milyon insanı barındırabileceğini tespit etmişti. Bu kadar konut stoğunun nasıl değerlendirileceğini bilemiyorum ve bu arzın israf olduğunu düşünüyorum. D. tncedayı: Özellikle Istanbul'da geliştirilecek farklı projelerle konut alanları yaratmak olanaklı. Ama halen doğal sit alanları kent yaşamından kopuk yaşam alanları olarak sunuluyor. D. Tekeli: Bu siteler, hem deprem güvenliği hem de asayiş için bir önlem gibi görülüyor. Gerçekte, kentten yalıtılmış siteler insan doğasına aykırı, zaman içinde insanları tatmin edeceği de kuşkulu. D. tncedayı: Bu tür mekânlar insanları kamusal alan ve toplumsal etkileşim süreçlerinden kopanyor. D. Tekeli: Alışveriş merkezleri de öyle. Bu yapıların Kuşak farkı her alanda dinamizm yarattığı kadar gerilk planlayıcısı Amerikalı Victor Gruen. Daha sonra yazginlik de yaratır. Işte mimarlar arasındaki yansıması. dığı bir kitapta bu merkezleri icat ettiği için bir özeleşD. Tekeli: Bugün genç kuşaktan mimarlar bilgiye ulaştiri yapıyor ve "kentlerin ruhunu aldım" diye üzülüyor. makta daha örgütlü bir ortamda çalışmak açısından daha Ben de Metrocity'yi yaptım. Şimdi alışveriş merkezlerişanslılar. Biz adeta tırnaklarımızla çabalayarak bugünkü nin çoğalması, îstanbul'da da kentin ruhunu alacak giduruma geldik. Bunu yaşamadıkları için bizi anlamıyor ve bi. Oysa ortada bu boyutta bir ekonomik güç yok. vaktiyle en ıyiyi yapmamakla suçluyorlar. Kendi açıların Mimarinin politikayla organik bir ilişkisi var mı? dan haklıdırlar, ama bizim kuşak da Türkiye'nin biçimD. Tekeli: Mimari politik değil, toplumsal bir sanatlenmesinde rol almış, iyi niyetle ellerinden geleni yapmış tır. Ahlaki kuralı da çevreye ve topluma faydalı olmakinsanlar. tır. Bir yapı tek başına başarılı olabilir, ama kentle büD. tncedayı: Düşünsel ve kültürel altyapı daha önceki tünleşmiyorsa, yabancı kalıyorsa bu, halka saygısızlıktır. kuşaklar için önemliydi ve yaptıkları işlerde gözle görüD. tncedayı: "Ben yapmasam başkası yapacaktı" gibi lür nitelikteydi. Bugün ise gençlerin eğitimindeki eksikbir yaklaşım da meslek ahlaki açısından doğru bir yaklikler ve yaşamın karmaşıklığı nedeniyle daha düşünmelaşım değil. Bugünün "yıldız mimar"ı toplum ve çevre ye, kültürel alanda daha çok desteklenmeye ihtiyaçları yararım gözettiği ölçüde başarılı sayılmalı. Toplumsal var. Sayın Doğan Tekeli'nin de belirttiği gibi birçok anboyutunun bu denli güçlü olması mimarlığı politik sülamda şanslı sayılmalılar. Ancak teknolojı ve iletişim alareçlerin de ayrılmaz bir parçası kılıyor. nındaki gelişmeleri düşüncenin ve yaratıcılığın esnekliği Bu kongrenin tstanbul'da olmasının önemi nedir? ve etkinliği için olabildiğince kullanmak gerek. Aksi halD. tncedayı: Kültürümüzde insan ilişkisi ve sosyal ilede, bu gelışmelerin getirdiği olumsuzluklarla karşılaşıyotişimin ayrıcalıklı bir yeri var. Kongrenin ana teması da ruz; daha az düşünce, toplum koşullarına uygun olmayan bize uygun bir mesaj içeriyor. Amaçlanan, bir diyalog or projeler, görselliğin ön plana çıkması ve benzeri... tamı yaratmak, tüm dünya kentleriyle etkileşim sağlamak D. Tekeli: Bugünün medyası da gençleri çok etkiliyor, ve bir platform oluşturabilmek. etkilenmemeleri belki de elde değil. Bence sorun özgün D. Tekeli: Kongre bu diyaloğu sağlamak için ciddi bir olmaya çalışmakta, bu da kolay bir iş değil. Çünkü dünaraç. Tabii toplum bilincinin derinliğine nüfuz etmek 10 yada yapılmayan bir şey kalmadı. Bu yüzden kopya çekegünde mümkün değil, ama kongre Türk mimarlan açırek değil, bugünün koşullarıyla ve verileriyle özgün bir misından önemli bir fırsat. # mari üretebilmeyi amaçladığımızda başarılı olacağız. Kuşak çatışması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle