22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 NISAN 2005 / SAYI 994 Ahmet Koç'un yeni albümünün adı 'Paradoks' Bağlamayla 'Hasta Siempre' Ali Deniz Uslu H asta Siempre, Fragile, Shape Of My Heart, My Way, Hotel California ve daha birçok unutulmaz klasik Ahmet Koç'un son albümü Paradoks'ta. Paradoks'u yaratan ise gitarla bile yorumlanması zor olan tüm bu şarkıların bağlama ile baştan düzenlenmesi. Ahmet Koç ile müziğini ve albümü "Paradoks"u konuştuk. Sizi farklı çalışma ve albümlerinizden tanıyoruz, bize biraz kendinizden bahsetseniz... Ben müzisyen bir aileden geliyorum, halk ozanı bir babanın oğluyum. Bu nedenle halk kültürü ve bağlamayla çok sıkı ilişkiler içinde büyüdüm. Babamla küçük bir müzik dükkânımız vardı, ozanlar gelir giderlerdi. Orada âşıkların atışmalarını hayretle ve heyecanla izlerdim. Daha sonra bağlama ile tanıştım ve babam ile birlikte çalmaya başladık. 1978 yılında konservatuvara girdim, 12 yıllık bir cğitim aldım ve bu eğitimim sırasında birçok sanatçı ile sahne çalışmaları yaptım. 1987 senesinde sanatçı arkadaşım Hasan Hüseyin Demirel'in vasıtası ile Unkapanı'na adımımı attım. Bugüne kadar da birçok sanatçı ile hem bağlama sanatçısı, hem de aranjör olarak çalıştım. 1994 yılında "Yedi Karanfil"in aranjörlüğünü, 1996'da da ilk solo senfonik albümüm "Yediveren Anadolu"yu yaptım. Daha sonra Anadolu Rock tarzındaki "Yol Türküleri" geldi. Sonra 6 yıllık bir ara ve "Paradoks" ile döndüm. Bir de Eurovision başarınız ve olaylı şarkı "Bu Akşam Ölürüm"ün düzenlemeleri var... Eurovision'da o zamana kadar alınmış en iyi derece olan üçüncülüğü hep beraber Türkiye'ye kazandırdık O dönem Sahnede Antonina olmalıyım erihan Nayır genç bir opera sanatçısı. Üstelik, operayı bilenlerin ve sevenlerin bile zihninde beliren oturaklı, ciddi soprano kadın resminin bir yanılsama olduğunun bir ifadesi. Şimdilerde Donizetti'nin "Belisario"sunda Antonina rolünde. Sorduk, o da yanıtladi: Otobiyografik bir özet yapalım... Siz kimsiniz? Nasıl operacı oldunuz? Almanya'da doğdum. Istanbul'a 5 yaşındayken geldim. Marmara Üniversitesi'nin iki yıllık Ingiliz Filolojisi bölümünü bitirdim. Aynı zamanda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Şan Bölümü sınavına girdim ve kazandım. Çalışmalara devlet sanatçısı Ayhan Baran'la başladım. Lisans 2'de Prot. Güzin Gürel'le çalıştım. Opera sevgisini, opera tekniğini, herşeyi Güzin Gürel'de buldum. Gü rel'ın benim varolmamda çok Dünya Opera büyük bir payı var. Onunla hâlâ çalışıyorum. Hani koçluk diye Yarışması'nda birşeyden sözediliyor ya, Güzin birinciliği var Gürel benim yaşam koçum, beni hiçbir zaman yalnız bırakmaPerihan Nayır'ın. dı. Insanın her zaman kendisini Türk sanat motive edecek, destekleyecek birine ihtiyacı var. 1996'da îstanmusiklslnden bul Devlet Opera ve Balesi'nde operaya geçmiş, yövmiyeli olarak çalişmaya başladım, 1998'de kadrolu sanatçı dünyaya oldum, koro kadrosuna girdim. açılabllme şansı Orada çok şey öğrendim, ama var diye. Nayır, daha ileri gitmek istiyordum. Çalıştım, azmettim, başrol istedim. şimdilerde ilk başroliım Maskeli Balo ope"Belisario" da rasında Amelia rolü oldu. Kimi uluslararası başarılarıAntonina nız da olduğunu biliyoruz... rolünde. Arnavutluk Tiran'da Dünya Opera Yarışması'nda birincilik aldım. Barcelona'da Montserrat Caballe yarışmasında finale kaldım. Uluslararası Leyla Gencer yarışmasında üçüncü oldum. Siemens'in organize ettiği yarışmada ikincilik aldım. Yurtdışında birçok konserler verdim. Şimdi de Viyana'da Belvedere'ye katılacağım. 30 Nisan'da Italyan Kültür'de bir konser vereceğim. Nilüfer Zengin P üzüldüm. Sonra şöyle düşündüm, Türk Sanat Müziği'ne devam etseydim Türkiye sınırları içinde kalacaktım ama operayla dünyaya açılma şansım var. Bunu asla küçük görmek olarak algılamayın. Türk Sanat Musikisini ancak TRT'de söyleyebilirdim Ama neden ben uluslararası bir alanda çalışmayayım diye düşündüm... Televizyonda operalar gözüme çarptığında da çok etkileniyordum. Konservatuvar sınavına girdim ve sesimin operaya çok yatkın olduğu söylendi, kazandım. Devlet Operası'nda ya da Devlet Tiyatrosu'nda ayakoyunları döndüğünü duyarız... Sanatçılar yalnızca işlerine yoğunlaşmak yerine başka konularla dağılıyorlar... Maalesef öyle şeyler oluyor. Ben, elimden geldiği kadar uzak duruyorum. Sanatçının kendi elinde bundan uzak durmak. Konuşmak, nereye kadar konuşmak? Ama farketmeden o polemiklerin içine çekildiğiniz zamanlar olmuyor değil. Mesela Zehra Yıldız benden çok başarılı bir sanatçıydı. Onu hiç kıskanmadım, gıpta ettim, örnek aldım. Ikimiz de grandlirik sopranoyduk. Aynı kulvardaydık. Ama ben her zaman onun başarısının sırrını çözmeye çalıştım. Mesela benim kilo sorunum var. 27 kilo verdim. 15 kilo vermem lazım. Bunu mutlaka yapmam lazım. SEYİRCİ SIKILIYOR, ÇÜNKÜ... Operacılar kilolu olur diye bilirdik. Olur mu? Örneğin ben Mimi oynayabilecek bir sesken oynayamam. Çünkü Mimi veremden ölen bir kadın ve asla sıska olması gerekir... Bir opera sanatçısı olarak her an sağlıklı, zinde olmak, nezle olma özgürlüğünü yaşayamamak zor değil mi? Zor tabii, gırtlağıma çok iyi bakmam lazım. Bir sonraki Belisario temsili için şimdiden kendime dikkat etmem lazım. Gala'dan sonra 2 gün kendime özgürlük tanıdım. Ama şimdi yine disiplin içine girdim. Yarışmalar, konserler... Boş bırakmamam gerekiyor kendimi. Belisario'dan bahsedelim biraz... Belisario, Donizetti'nin bir belkanto örneği. Belkanto 1800'lerde güzel şarkı söyleme tekniği anlamına geliyor. O zamanın prima donnası sahneye çıkar, o güzel sesiyle şıkır şıkır ajıliteleriyle sesinin ustalığını seyirciye ulaştınrmış. Belisario da böyle bir eser. Ama Yekta Kara, çağımıza uyarladı. Bir mizansen katarak, daha hareketli bir biçimde sahneye koydu. Gerçekten de seyircinin de istediği bu aslında. Ses çok önemli, ama sadece sahnenin ortasında şarkı söyleyen bir insan seyirciyi sıkıyor. Antonina'nın nasıl bir kişilik olduğunu anlamaya çalıştım. Çünkü sahnede artık Perihan diye biri kalmamalı, bütünüyle Antonina olmalıyım. Sonuçta Yekta Hanım çok iyi bir iş çıkardı, kendimi de galada çok beğendim, bu konuda tevazu göstermeyeceğim. • Bugüne kadar hangi operalarda rol aldınız? II Travatore'de Elmira, Maskeli Balo'da Amelia, Prens Igor'da Yaroslavna, Don Giovanni'de Donna Elvira, Belisario'da Antonina. Türkiye'de opera sanatçıları taşıdıkları mesleki yetkinliğe rağmen, idari pürüzler ya da devlet dairesi zihniyetinin getirdiği zorluklar nedeniyle uluslararası alana çıkmakta zorlanıyorlar mı? Yani memuriyet hayatı engel çıkarıyor mu önlerine? Sınırlı sayıda olsa da çok başarılar elde etmiş sanatçüar var. Tabii ki, opera denildiği zaman herkesin hayalinde bu işi Avrupa'da yapmak vardır. Türk toplumu operaya uzak bir toplum. Ama bu zamanla değişiyor sanki. Oğrencilerimde de gözlediğim kadarıyla gençlerde bu işi yapmak isteyenler daha çok artık. Bu bizi çok mutlu ediyor. Ben, her zaman ülkeme hizmet etmek istiyorum, ama niye Avrupa'da da başarılı olmayayım? Vefat eden sanatçımız Zehra Yıldız benim idolümdür örneğin. Çok güzel bir sesi vardı. Resmi hâlâ başucumda durur. Ben onun yolunu hedef aldım kendime. Çok azimliydi, kimseyle polemiğe girmezdi. Yalnızca işini yapardı. Bir Türk gencinin operacı olma hayalleri kurması ender rastlanan birşeydir herhalde... Operacılar nasıl operacı olmaya karar verirler? Kendimden örnek vereyim. Küçük yaşlarda Türk Sanat Musikisi söylüyordum. Türk Sanat Musikisinin benim için çok ayrı bir yeri vardır, hâlâ da dinlerim. Annemle birlikte Musiki Cemiyeti'ne giderdik. Sonra Istanbul Üniversitesi'nin Türk Sanat Müziği Bölümü sınavlarına girdim. Kazanamadım. Çok hem siyesi hem de ekonomik açıdan çok zor bir dönemdi ve o sırada aldığımız bu başarı bizim için çok önemliydi. Murat Kekilli ile de albümünde çalıştım ve düzenlemeleri yaptım. Ama bu güzel parça yanlış yerlere götürüldü, aslında çok iyi bir çalışmaydı ve iddialı bir parçaydı. Peki "Paradoks" albümünün fikri nasıl çıktı? Eurovision'da bağlama ve ney ile enstrümantal bir grubun ilgi çekip dereceye girmesi bana bu albürnün ve pek çok çalışmamın önünü açtı. Hem kendim için hem de çok değer verdiğim bağlamayı dünya sahnesine çıkarmak için bu çalişmaya başladım. Albümdeki şarkıları seçerken nelere önem verdiniz? Şarkıları seçerken tanınmış ve çok iyi bilinen parçalar olmalarını istedim. Çünkü bir değişiklik yapma iddiasıyla yola çıkıyordum, Bu çok büyük bir iddia, çünkü klasikleşmiş parçaları yeniden yaratıyorsunuz? Çok haklısınız, mesela "Hotel California"nın sonundaki ünlü solo çok yoğun bir çalışmanın sonucu. "Desperado" filmindeki "Morena De Mi Corasan"nu da özel olarak seçtim. Ve tüm bu tınılar ilk defa bağlama ile tanışıyorlardı. Ben bu projeyi gerçekten çok istiyordum, ama iş ciddiye bindiğinde korkmadım da değil. Çalışmalar başladığında ise inanılmaz keyif aldım ve istediğime ulaştım. Kullandığınız şarktların sahipleri ile nasıl görüştünüz? Plak şirketim bu konuda çok titiz davrandı. Ben önce albümü bitirdim, sonra tüm başvuruları tamamladık. Sting ve Elton John'nun şarkılarında bir sorun yaşadık. Çünkü onlar benim yorumlarımı dinleyip sonra izin vereceklerini söylediler. Heyecanlı ve gergin bir bekleyiş başladı, iyi haber geldi ve şarkıları çok beğendiklerini söylediler. Hatta Sting özellikle dinlemiş ve ilerde bizimle bir çalışması olabileceğinin sinyallerini de vermişti. Peki bir sonraki albüm yeni bir "Paradoks" mu olacak? Paradoks tarzı albümlerim devam edecek, ama bu sefer Türkçe şarkılar ve belki de vokaller de olacak. Bundan sonra da çizgimi koruyup sürekli yeni şeyler denemek istiyorum, dünyaca ünlü bir sanatçı ile düet yapabilirim. Konser veriyor musunuz? 15 Nisan'da Yeni Melek gösteri merkezinde büyük bir orkestra ile sahneye çıkacağım. Aynca yerli yabancı festivallere katılacağız. • Almıla Uluer Oyuncu En büyük hatanız nedir? Hata yapmaktan korkmak. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey sizce nedir? Çaresizlik. Hayattaki en büyük keyfiniz nedir? Deniz (yelken yapmak). En sevdiğiniz yazar kim? Ursula K. Leguin, J. R. R. Tolkien, Louis de Bernieres... En sevdiğiniz film/yönetmen? Seçim yapmak zor! DogvilleLars Von Trier. En büyük aşk hikâyesi kimlerinki? Katharine HepburnSpencer Tracy aşkı... Sizi en çok güldüren şey nedir? Değişir!.. Spontane gelişen esprileri severim. En büyük mutsuzluk? însanın kendisi hakkında yanıldığmı fark etmesi. Bir hayvan olsaydınız, ne olurdunuz? Fil. Yangında kurtaracağınız ilk üç şey nedir? Kendim. Kendimde olduğum sürece yeniden elde edemeyeceğim hiçbir şey yok. En çok yaşamak istediğiniz şehir? îstanbul. Bir hayali kahraman olsaydınız kim olurdunuz? Niye? Peter Pan olmak isterdim. Hayal kurmanın sonsuz özgürlüğünü herkese tekrar tekrar hatırlatabilmek için. Sizi en çok tedirgin eden ve en beğendiğiniz özelliğiniz? En tedirgin olduğum özelliğim vicdanım. Sevdiğim özelliğim pratikliğim, Sizin için affedilemeyecek hata nedir? Bir şeyin hata olduğuna inanırsam her hatayı affedebilirim. Ama tekrarlanan hatayı affetmem. Sahip olduğunuz en değerli şey? Aklım. Güncel olaylar içinde yakın zamanda sizi en çok üzen olay nedir? Karikatürist Musa Kart'ın ve Penguen mizah dergisindeki sekiz . 4 karikatüristin, çizdikleri hayvan karikatürleri yüzünden Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından dava edilmesi. (Hem komik hem acıklı.) Dünya gündemindeki ya da hayatınızdaki bir olayı değiştirme şansınız olsaydı, neyi değiştirmek isterdiniz? Zor soru! lyiliğin kötülükten daha çabuk unutulmamasını isterdim. Hayata gelirken seçme şansınız olsaydı, ne olmak isterdiniz? Ben halimden memnunum! En sık kullandığınız kelime nedir? Sebep?..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle