19 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 20 MART 2005 / SAYI 991 Sizin frekansınız han Yolda, evde, işyerinde... Kimi zaman kısık sesle, kimi zaman yeri göğü inleterek, yeniden radyoların başına dönüldü. îşte iki kanal, Yön FM ve Cem Radyo. Ikisi de türkü ağırlıklı yayın yapiyor, ikisi de bir misyonu taşıyor: Bilinçli dinleyici yaratmak. Gökçe Uygun YÖnFln HAYVANLAR Veneral tümörler Aylin Tunç H Yüksel Kılınç A ffk defa türküler R adyo, 30 yıl öncesinin eğlenme, haber alma, müzik dinleme aracı. Bir zamanlann tek eğlence biçimi. Ta ki "beyaz ekran", yani televizyon çıkana kadar... Bugün başında oturup arkası yarınlar, radyo tiyatroları dinlemesek de, pek çok kişinin müzik dinlemede ilk tercihı. Bu yüzden de Türkiye'de 38'i ulusal, 108'i bölgesel, 1195'i yerel 1341 radyo kanah var. Bunlardan biri de Türkiye'nin ilk türkü radyosu Yön FM. 96.6 frekansından îstanbul ve çevresine yayın yapiyor. "Türküleri kulaklara fisıldayan" radyonun hedefi ülke çapında yayın yaparak, türküleri evrensel değerlerle buluşturmak. Yön FM'in kurucusu Yüksel Kılınç radyoyu "insanların türkülerle yeniden buluşmasının adı" diye tanımlıyor. 1994 yılında kurulan Yön FM, doğru yayıncılık ihtiyacından doğmu§: "Kültür değerlerini de, haberi de, müziği de doğru bir şekilde topluma aktarmak istiyoruz. Kurulduğumuz yıllarda, Türkiye'nin bölünüp parçalanma yolunda olduğunu üzülerek görüyorduk. însanları ortak değerlerde buluşturma ihtiyacı söz konusuydu. O yıllarda, bu ihtiyacı karşılamanın yolu da üzeri o güne dek örtülmüş türküleri öne çıkarmaktan geçiyordu". Yön FM, 40 kişilik bir ekiple hizmet veriyor. Radyo 5 yıldır da internetten tüm dünyaya yayın yapiyor. Kılınç, bu durumdan çok memnun, ama daha fazlasını istiyor: "Yurtdışında yaşayan Türkler, yayınlarımız ve türküler sayesinde, ülke özlemlerini biraz olsun dindirdiklerini söylüyorlar. Japonya'dan birisi arayarak radyonun yayınını orada yapmak istediğini anlattı. Ayrıca Japonya'da kendi halk eserlerini yayımlayan bir radyo ile kardeş radyo olduk. Bunlar çok hoş, ama diğer he defimiz de bütün Türkiye'ye yayın yapabilmek". Kılınç'a göre, son zamanlarda türküler daha da yaygınlaştı, ama bu yeterli değıl. Çünkü o herkesin türkü söylemesi gerektiğine inanıyor, "Insanlar yıllarca türkülcrden uzak yaşadı. 5060 yaşına gclmış, ama hiç türkü dinlememiş ınsanlar var. Bu nedenle son zamanlardaki türkü yarışmaları iyi bir adım. Ama yeterli değil, türküler hak ettikleri yerde bulunmuyor. 'Türkü dünyasında bozulmalar var' iddiasına da katılmıyorum. Türküleri bozmaya kimsenin gücü yetmez." Kılınç, RTÜK'ün "haksız girişimle ri"nden rahatsız, ama bu girişimleri yargı yoluyla bertaraf ettiklcrini söylüyor. Aynı zamanda 7 yıldır "Yönde Gündem" adlı programı hazırlayıp sunuyor. Hafta içi hergün 08.00 09.00 arasında yayımlanan programda, günlük gazetelerden haber özetleri aktartlıyor. Çünkü "bilinçli dinleyici yaratmak ve dinleyiciyi doğru bilgi lendirmek" amaçlanıyor, "20 gazeteden haberleri sade bir dille aktarıyorum. Kıyaslama, değcrlendirme ve durum tespiti yapıyorum, yorum değil. Günümüzde ınsanlara o kadar çok bilgi sunuluyor ki, ben de bunları bir süzgeçten geçirerek ve sadeleştırerek dinleyicilere anlatıyorum. Gazetelerin kendi manşederine ve gündemlerine teslim olmuyoruz, dinleyicileri de teslim etmiyoruz. Istiyorum ki insanlar güne, yaşadıkları kent ve ülkedeki olay ve durumların farkına vararak, bilerek başlasınlar". RADYONUN SİHRİ GÖRÜNMEZLİĞİ Marmara Bölgesı'ne 96.4 frekansından yayın yapan Cem Radyo'nun da ağırlıklı konusu türküler. 1997'den beri türkülere hak ettiği değeri vermek için çahşıyor. Hedefi ulusal ölçekte yayın yaparak, türküleri daha çok insanla paylaşmak. Radyoya bağlı, deneme yayınlarına mayısta başlayacak bir de televizyon kanalı var: Cem TV. Cem Radyo Teknik ve Prodüksiyon Sorumlusu ve Anti Medya programının yapımcısı Ferhat Şeker'e göre radyonun sihri 'görünmezliği'. "Sevginin, dostluğun ve kardeşliğin sesi" diye niteliyor Şeker, Cem Radyoyu. "Her zaman için belirli değerleri gözetme kaygısı içindeyiz. Bozulmayan değerlerden Türk halk müziğinı başta genç nesil olmak üzere herkese aktarmayı, bu özden tüm insanların yararlanmasını amaçlıyoruz". Şeker, Alevi radyosu oldukları yönündeki eleştirileri ise, "Tabiı ki kökenimizde Alevilik var, ama böyle bir iddiada değiliz' diyerek yanıtlıyor. Uydu vc internet aracılığıyla tüm dünyaya yayın yapan radyo, 12 ay sonra ulusal yayın için başvuruda bulunacak. Şeker, hafta içi her gün sabah 07.3009.00 arası yaptığı "Anti Medya" programında, günün haber özetlerini, türküleri, skeçleri, kendi deyimıyle "rahat ve komik" ifadelerle aktarıyor. îstanbul'da tra fiğin yoğun olduğu ve insanların büyük çuğunluğunun işlerine gitmek üzere yolda olduğu bir zaman dilımine rastlıyor program. Amacı ise, dinleyicileri bu süre içinde günlük gelişmelerden haberdar ederken gülümsetebilmek: "Her sabah erkenden kalkarak, internetten butün haberleri tarıyorum. Bunlardan gündem ve ilginç olanları dinleyicilere aktanyorum. Haberleri ve veriliş biçimlerini dalga geçmeden ama ti'ye alarak veriyorum. Kara mizah yapıyorum kısacası. Bazen sabah trafiğinden ya da başka bir nedenle programa yetişemezsem, cep telefonumdan yayını başlatıp başıma gelenleri anlatıyorum. Tabii bu haberleri anlatırken dinleyicilere gazeteler arası farkı fark ettirmek de önemli." Günümüzde kitle iletişim araçları için kullanılan "boyahboyasızbasın" tanımına katılan Şeker, böyle bir ortamda radyoların daha temiz kalabildiğine inanıyor. Şeker'e göre, radyolar gelecekte daha da tematikleşecek. Mesela sadece habere, eğlenceye ya da hava durumuna yönelen radyolar olacak, ama radyoların sihri hiç bozulmayacak; "Çünkü bu sihri sağlayan görünmezlik. Ancak iyi işler yapmak gerek. RTÜK tarafından yapılacak olan frekans ihaleleri sonuçlanınca ekonomik anlamda iyi olan radyolar ayakta kalacak, yani radyo sayısı azalabilir." • astalığın en önemli özelliği bulaşıcı olması. Aslında bulaşıcı özellik gösteren tümör tiplerine çok az rastlanıyor. Veneral tümörlerle ise sıklıkla karşılaşılıyor. Bu hastalık özellikle kontrolsüz çiftleşen köpeklerde, erkeklerde ve dişilerde görülebiliyor. Evde, bahçede beslenen erkek köpekler çiftleşme döneminde genelde kaçıyor ya da dışarıya bırakılıyor. Yine yarım kısırlaştırılmış dişilerde de normal çiftleşme aktivitesi devam ediyor. Bu şekilde kontrolsüz çiftleşmelerde hastalık taşıyıcı erkek ya da dişiden sağlıklı hayvana geçiyor ve hızla yayılıyor. Bu tip ortamlardaki evcillerde sıklıkla rastlanıyor. ilk dikkat çeken belirti penis ucundan ya da vulvadan gelen hafif kanlı, pembemsi olabilen akıntı. tdrar yaptıktan sonra da bir iki damla kan görülebiliyor. Klinik muayene sırasında erken dönemde erkek köpeklerde penis ucunda ya da çevresinde hafif bir kabarıklık ve üreme dikkat çekıyor. Dişilerde ise aynı şekilde vulva içinde veya duvarında benzer üremelere rastlanıyor. Bunlar karnıbahar bıçiminde, taşkın üremeler şeklinde gözleniyorlar. Çok ilerlemiş olgular enfekte ve büyük yaralar şeklinde görülüyor. Başlangıç döneminde tedavisi kolay olmasına rağmen ilerlemiş olgularda tedavi güçleşiyor ve başka bölgelere yayılıyor, metastaz yapabıliyor. Tedavide lezyonlar operasyonla aknıyor ve akabinde ilaçlı tedavi uygulanıyor. Hastalığın en iyi yanı da kemoterapiye cevap vermesi. Aslında birçok hastalıkta olduğu gibi veneral tümörlerde de koruyucu olabilmek elimizde. Dişilerin tam kısırlaştırılmaları büyük önem taşıyor. Hastalığın yayılmasını önlüyor, dışarıdaki hayvanlar arasında guruplaşmalara engel oluyor. Dişi köpeklerde ileride meme tümörleri ve rahim hastalıklarının önlenmesinde de tam kısırlaştırma olumlu role sahip. Erkek köpeklerin kısırlaştırılmaları da dişilerde olduğu gibi, kontrolsüz üremelerin önüne geçilmesinde oldukça etkili...# Aylin KotÜ Sus, bir sonraki soruya geç M atematik sınavındakı bir soruya dakikalarca takılıp kaldım. Diğer sorulara bir türlü geçemiyordum. Sonunda dayanamayıp biraz da çekinerek öğretmenime soruyu yanlış hazırladığını söyledim. Ofkeyle kâğıdığımı alıp yerime geçmemi söyledi. Sınav sonuçları açıklanmadan önce benim takıldığım sorunun yanlış olduğu söylendi. O soru değerlendirme dışı tutulmuştu. Ne fayda? O soruya takılmıştım ve diğerlerini cevaplama zamanım olmamıştı. Sınavdan 1 aldım. Ayrıca öğretmenim hatalı soruyu fark ettiğim için beni ödüllendirmemişti. Sonra dershane öğretmenimin sözlerini anımsadım. "Yapamadığınız soru olursa takılmayın, bir sonrakine geçin!" Böyle büyütüldük. Yapamadığımız ya da ters gibi görünen soruyu atlayacaktık. Bu o kadar ruhumuza işlemiş ki... Hayatımız boyunca o öfkeye maruz kalmamak için susmayı tercih eden insanlar olarak bilinçaltımızı besledik. Zinciri her kırmak isteyişimizde de suçlandık. 8 Martta coplanan kadınlar varmış. Sus! Sana ne, bir sonraki soruya geç! Dünya basını yazmış, ben demesem de onlar diyor ama. Olsun sen deme! Adamın biri Silopi'de petrol yatakları var diyor. Hatta îngilizler gelip bakmış. Bir güzel de üstünü kapamış. Sana ne! Sus! Bir alıcan §imdi! Hem öğretmen de kötü bakıyor. Partinin biri halkın partisiymiş, ama halktan kopmuş. Demokrasi zarar görüyormuş. Olsun sen kendi düzenine bak! Sonra olmadık iftiralar atarlar sana. Hem bunu hatırlattığın ıçin sınavdan sonra takdir de görmeyeceksin. Istenmeyen, yaramaz çocuk olacaksın. iki siyasi lider gizlı gizlı buluşup anlaşmış, bunu iki yıl herkesten saklamışlar. Sonra bunu bilen üçüncü öğretilmeye. Henüz doğduğunda kişi iki yıl paylaştığı sırrı, menfaat belki? ilk kucağa aldığımızda. O zaman göriince daha fazla saklamaktan fısıldamalı kulaklarına. Tıpkı sıkılmış! Ama iki yıl neden susmuş? Nietzsche'de "bu kulaklara göre ağız Belki bunu da sormamak gerekiyor. olamadım" dediği gibi Zerdüşt'ün. Aynı durumu nerede öğrenmiştik, Fısıldamalı yeni doğana: "Ne yap et bu hatırhyor musunuz? Ben hatırlıyorum: dünyada, ama mutlaka kulaklara göre Bir matematik sorusu size üç bin kişi ağız ol! Yoksa yapayalnız kalırsın, atlatabilir! Arkadaşım bir eksik yaptı hışımlı bakışların gölgesinde. Girdiğin diye üzülmeyeceksin. O eksik yapsın tüm sınavlardan bir alırsın!" Böyle buyurdu düzen! • diye beklerken kendin bir fazla yapınca sevineceksin. Önemli olan üç bin kişiyi [email protected] atlaman, unutma! Ama iki liderin buluşup gizli menfaat birliği yapması öğretilmedi bize. Daha ANTIK SIKKELERE o aşamaya İLGİ M İ DUYUYORSUNUZ? gelinmemişti bizim 1. Antik Grek Slkkeleri Kataloğu dönemimİ2de. Bu, o 2. Antik Roma Sikkelerl Kataloğu 3. Antik Bizans Sikkelerl Kataloğu dönem için bile olacak 4. Antik Objeler Kataloğu şey değildi. Hele de 5. Antik Grek Sikkeleri şiddetle kavga etmeleri, ardından barışmaları hiç öğretilmedi. Sanırım daha erken AYRINTILI BİLGİ VE BROŞÜR İÇİN yaşlarda başlanmalı P.K. 6 Burhaniye/Balıkesir çocuklara ayakta Tel: (0.266) 416 37 53 / (0.535) 637 49 59 kalmanın kuralları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle