17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 EYLÜL 2004 / SAYI 966 DİZİLER... K ?'KANAL D V. MURAT SAYGI [KANAL D GENEL MÜDÜRÜ) Hazıran Gecesı Dayı Çemberimde Gül Oya BirDilimAşk Size Baba Diyebilir miyim? ShowTV Ekmek Teknesi KurtlarVadisi Gece Yürüyüşü Gurbet Kadını Cennet Mahallesı Alacakaranlık Şeytan Sofrası Gizli Dünyalar ATV Bır istanbul Masalı Melekler Adası Avrupa Yakası tstanbul Şahidimdir Aliye Kurşun Yarası Canıın Benim Sevinçli Haller Star "'' ' Çocuklar Ne Olacak EnSon Babalar Duyar Biz Boşanıyoruz TRT Büyük Umutlar Son Yaprak Şeytan Aynntıda Gizlidir Geçmişe özlem olunca... da söyleyebilirim robot gibi yaşıyor.Televizyonda yaşama dair sıcaklıklar bulabiliyor seyirci. tyi işi sadece reytingle mi ölçüyorsunuz? Sadece öyle ölçmemek lazım. Mesela "Çemberimde Gül Oya" dizisi Anormal Bir dizinin iddialı olduğunu nasıl anreyting alan bir dizi değil.Ama hemen şu larsınız? fark ediliyor ki AB grubu tarafindan izAslında herkes elindeki projenin iddilenmiş. Bu bizim asıl amacımız olan rekalı olduğunu duşünür. Diziyi oluşturan lam veren ve reklam ajanslan nezdinde iyi birkaç ana unsur var. Bunlardan ilki oybir iş yapmışız demek oluyor. Benim için kü. Sonra bu öykulerin senaryolaştırılönemli olan ekranda izlerken "ya bu iş ne mış hali, oyuncu kadrosu ve elimize ge •biçim olmuş" dememek. Elbette bunun len son hali.Bunlar bir araya geldiğinde sonunda da reyting almasını sağlamak iddialı konuşabiliyoruz. Fakat bunlara zorundasınız. Bu gelirlere ve dolayısıyla rağmen, bir karanlık nokta var ki bunun giderlere yansıyor çünku. kimsenin kestirmesi mumkun değil. Her Kanallar bir diziye kaç bölüm şans veyeni ışte bir risk faktoru vardır, bunu miriyor? nımilize etmek gerekir Bu işine göre değişir. Bir proje vardır, çok inanmışsınızdır ama kaset gelir, orTürk seyircisi hangi hikâyelerden taya feci bir iş çıkmıştır. Bir bölüm bile hoşlanıyor? Turk halkı enteresan bir halktır, ne za yayımlamadan geri yollarsınız. Bazen tam tersi bir durum olur. man neyi beğeneceği belli olmaz. Kendi Türk seyircisinin kesinlikle beğenmeiçinden çıkan hikâyeleri çok sever. Ama yeceği konular var mı? benim gozlemlediğim seyirci gerginliği çok seviyor. Bir yandan da "aşka hasret" Mesela hukuk dizileri tutmaz. Bizde bir durum var. Çünku toplum çok çabuk mahkemeye gidersin, 5 dakikada dava değişiyor, eski değerlerin kaybolduğunu gorülür, bilmem kaç ay sonraya atılır. Yagoruyoruz. Amerika'ya baktığımızda da ni Amerika'daki gibi bir diyalog ortamı son 30 yılhk dejenerasyon ruzgârından yoktur. Hastane dizileri de tutmaz. sonra şimdi aile butünlüğunu anlatan ya Yurtdışındaki entelajansla aynı değil. Popımlar one çıkıyor. Turkiye'de de böyle. lisiye deseniz, o da öyle. Bizde cinayet işBenim çocuğumla aramdaki makas anlenir, karakola gider ifade verir, beklenemle bana oranla 5 katı fazla. meye başlarsıruz. Amerika'da işin içine O zaman televizyonun bir politikası ajanı, polisi girer. var diyebilir miyiz? Doktoru, avukatı, polisi anlamadığımız bir ortamda mafyayı nasıl anlıyoruz ? Toplum kendi dinamiklerini gösteriyor. Dunyadaki globalizasyon her şeye Mafya enteresan. Çünkü mafya hikâyeetki ediyor. Bana gore Turkiye'de şu ansi diye baktığınız dizinin altında derin bir da belli bir yaşın üzerindeki insanların aşk hikâyesi de olabiliyor. Gizemli şeylegeçmişe özlemi var. Bu zaman zaman topre karşı merak da bunu besliyor. Şuraya rak hikâyeleri, zaman zaman 70'li ydlann bir yazı yazın " asla girmeyin" diye herkes öyküleri, kimi zaman da aşk hikâyesi olagirer. Dolayısıyla mafya meselesi hem rak karşımıza çıkıyor. Özellikle metro varlığını kabul'ettiğimiz hem de çök yapollerde yaşayanlar, bunu kendi adımî'» kında göfemediğimiz bir şey. Bana göre Murat Saygı, dizilerln temel dayanağı olan reklamlarla ilgili alınan önlemleri yerinde ama yanhş zamanda alınmış karar olarak değerlendiriyor. Saygı'ya göre "robot" gibi yaşayan kent insanı "sıcaklığı" dizilerde buluyor. işyeri hikâyeleri de iş yapmaz. Bizim dizilerde olan işyerleri aslında Türkiye'nin yüzde 5'inin çalıştığı mekânlar. Topluma inandıncı gelmiyor. Dizi sektörü oluştu mu? Bana gore sıkıntılan ve sancdanyla bir yapım sektöründen bahsedebiliriz. Yapımcıların bir standartları yok. Bu sizde nasıl bir sıkıntı yaratıyor? Bir diziye maddi ve manevi bir yatırım yapıyorsunuz. Transfer teklifi alıyor. Diziyi, başka kanala gotürüyor. Hiçbir sadakat göstermeksizin sizi zora sokuyor. Bu sektördeki ciddi bir etik problemi. Kontratlar yapılıyor elbet ama hukuki boşlukları bulmakta da bir ustalık söz konusu. Bütçesi haftalık 70 milyardan 300 milyara kadar dizi var. O kadar çok televizyon kanalı var ki, bu kadar televizyonu besleyecek kadar reklam da yok zaten. Televizyon dizilerinden kanal iyi bir gelir elde ediyor mu? Eğer dizi tuttuysa iyi kazanır. Dizilerin avantajı, reklam verene karşı bir güç oluşu ve devamlılığının oknası. Dizi arası reklam kirliliği tartışması giderek büyüyor. Bu kanal için ne demek? Daha önce bir centilmenlik anlaşması yapıldı ve bütun kanallar buna uydu. Ancak bu yasanın dezavantajı şu: Eğer bu temmuzağustos ayında yapılsaydı biz de kolay adapte olurduk. Reklam veren kampanyalarına başladı ve biz de anlaşmalarımızı buna göre yaptık. Yasa bir tedirginlik yarattı ama yumuşak geçiş sağlanabilir, diye düşünüyorum. Sistem doğrudur, ama ocak ayında geçelim, zamanı şimdi değil. Bu yapımlara ayırdığınız bütçeleri etkileyecek mi? Bu yasa yürürluğe girerse, reklam sektörünün vereceği tepki bunu belirleyecek. Gelirlerimizde duşme olursa kademefiolarak tabii ki etkilenecek. BİROL GÜVEN (YAPIMCI SENARİST) Başan ölçülüyor Çocuklar Duymasın, En Son Babalar Duyar gibi çok izlenen dizilerin yapımcısı olan Birol Güven "Televizyon dizileri benim hayatımda karşılaştığım belki de en adil sektör. Çok başan odaklı. Başarı ölçülüyor, hem de çok acımasızca. Bugünden yarına işinizi kaybedebiliyorsunuz. Bizden başka hiçbir meslek ölçülmüyor. Doktorlar ölçülmüyor, mühendisler, siyasetçiler ölçülmüyor" diyor. Peki, dizi piyasasında başarı nasıl tanımlanıyor? Güven "Bizde çok net. AGB'nin raporları. îyi mi kötü mü olçülüyor, bu tartışılır, ama sonuçta reklam veren bu ölçümlere göre parasını harcıyor". Güven'e göre pazarlamacdarın tanımladığı bir Türk tüketici tipi ve onlara sunulan tematik kanallar, kıtle kanalları var. "Siz bu kitle kanallarından memnun olmayabilirsiniz, ama sizin de özgürlüğünüz kısıtlanmış değil kı. Siz bugün çok küçük bir çanakla bile dünyada istediğiniz kanala ulaşabiliyorsunuz. Ben şikâyeti anlamsız buluyorum. Kötüler gidiyor. Kumanda, çanak anten, digiturk, kablolu TV var. Kimin neyi seyretmesi engelleniyor anlayabilmiş değilim" diyor. Diziler kahramanlarını kaybettiği zaman reytinglerde düşüş oluyor mu ? Güven'e göre kaybediyor. "Dizi bir alışkanlıkişidir. Hatta kanal değiştirdiğinde bile etkileniyor" diye yanıtlıyor. Bir yapımcı için en büyük problemin oyuncu olduğunu belirten Güven yapımcıhk yapmak istememesinin tek nedeni olarak da bunu gösteriyor: "Bir süre sonra roller değişiyor. Elbette çok değerli üstadlar var. Onlarla çalışmak çok keyifli. Ama dizi demek, bir bakırna yarattığınız karakterlerle masaya oturmak demek. Genelde insanlar ilk gün ofisime geliyorlar, şartlar imzalanıyor. Bizde genelde 13 bölümlük anlaşmalar yapdır. 13 bölüm sonra oyuncu ofise gelmiyor, Mayadrom'da buluşuyoruz. 26.bölümden sonra randevu istemeye başlıyoruz. Türk'ün her başarısı krizle biter. Ülke olarak bir başarı kültürümüzyok." Birol Güven'e göre, tek başınıza başarılı olamıyorsunuz. Kanahn genel izlenilirliği de çok önemli. "Sabah iyi bir kadın programınız, oğleden sonra iyi filmleriniz, akşamüzeri iyi bir şov programınız, iyi bir haber bülteniniz varsa, diziye de yüksek reytingle girersiniz" diyor. SELDAÖZER (OYUNCU) Herkes iyi para kazanmıyor 10 yıldır pek çok dizide oynayan Selda Özer işe TRT'nin dramalarıyla başlamış. Şimdi "Bir îstanbul Masalı" ve "Saçsaça Başbaşa" adlı dizilerde rol alıyor. Selda Özer "Reyting kavgası pek çok iyi ışi alıp gotürüyor. Açıkçası, bu beni rahatsız ediyor. Ama yapacak bir şey yok. Özellikle başrol oyuncuları açısından daha buyük bir yuk. Bence bir dizinin tutması için en az 5 bölum oynaması gerekiyor. Ama 2. bölümde dizileri kaldınyorlar" diyor. Oyuncu olarak senaryoyu okurken reyting hesabı yapıyor mu? Bu soruyu "Ben senaryoya bakıyorum ve yönetmene inanırsam o işe başliyorum. Reyting hesabı yapmıyorum. Çünkü seyircinin neyi sevip sevmediğini anlayamadım. Son iki senedir iyi dediğim işler tutmuyor. Seyirci bazı yapımları reddediyor ve bunun neden olduğunu bilemiyorum" diye yanıtlıyor. Özer bir dizinin çok izleniyor olmasını bütün dengelerin yerine oturmasına bağlıyor. "îyi senaryo, iyi yönetmen, iyi oyunculuk Bu olmadığı zaman tutmuyor. Bir deTürk seyircisi kendi hikâyesini görmek istiyor ekranda. Samimi olmasına dikkat ediyor" diyor. Yapımcıların oyunculann özel hayatına karışmasını doğru bulmuyor. "Ben kendime göre doğru yaşıyorum, bir başkası bana nasıl yaşayacağımı söyleyemez ki" diyen Özer'e göre televizyon bir eğlence aracı, ama okul gibi olmasa da bir mesajı olması gerekiyor. Peki oyuncular dizilerden iyi bir gelir elde edebiliyor mu? Yanıtlıyor: "Bence herkes söylenildiği gibi iyi paralar kazanmıyor. Ben 10 yıldır bu işin içindeyim ama açıkçası çok iyi paralar kazanmadım "...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle