17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 TOPLUM 25 NlSAN 2004 / SAYI 944 1 Mayıs 1977... Taksim'de... Silahlar sustuğunda geride 34 ölü vardı. Intercontinental Oteli'nden ateş edenlerin kim olduğunu Bülent Ecevit açıkladı: Kontrgerilla. Ancak daha karanlık günlerin yaşanmasına yol açan katliamın sorumluları ortaya çıkarılmadı. Berat Günçıkan ölenlerinadlarını.otarihtekiminbaşbakan olduğunu bile şaşıranlar var. Bir deşu var... 1977 yılından sonra doğmuş kişiler gençler bu olayı hiç bilmiyorlar. Olaya dönersek, her ne kadar bu olayla ilgili ceza hukuku açısından yapılacak bir şey kalmamış gibi görünse de, siyasi sorumluluğun zaman aşımı bulunmuyor. 1 Mayıs 1977 günübaşbakan olan Sayın Süleyman Demirel, daha sonraki yıllarda defalarca başbakan hatta cumhurbaşkanı oldu, kendisinin bu olayın üstüne gıttiğini anımsamıyorum. Bülent Ecevit ise, bu olayın arkasında kontrgerilla olduğunu binlerce insanın önünde söyledi. Hatta hem TRT'de hem de gazetelerde yayımlandı," Başta 1 Mayıs olmak üzere üstü ka patılmış tüm dosyaları açacağız" dedi. Dedi.amaaçmadı.Benceonlarınsorum lulukları, her ne biçimde olursa olsun ola yı kısmen de olsa aydınlatmaktı. 1 Mayıs 1977'yi "kırılma noktası" olarak tanımhyorsunuz, belgeselinizin de adı bu, bu kırılmanın öncesinde ve sonrasında neler var? 1 Mayıs 1977 öncesinde 1974 Barış Harekâtı yüzünden uygulanan Amerikan ambargosu nedeniyle sol sempati topluyorvegüçleniyordu. Bülent Ecevit'in iktidara geleceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak görünen o ki, birtakım güçler bıından pek hoşnut değillerdi... Tam seçimler öncesinde, her darbe öncesinde yaşananlar oldu ve ordu içinde bazı değişikliklergerçekleşti. "Kınlma"dansonrasına gelirsek, terör tırmandıkça tırmandı. Ta ki, 12 Eylül askeridarbesine kadar. Kahraman Maraş, Çorum katliamlarına, Erzincan olaylarına bakın. Sol'un önü kesildi. 1977 1 Mayısı'ndan sonra sol aşırılığa itildi ve sonuç olarak halkı tedirgin edici bir konuma sokuldu. Böylece 12 Eylül darbesi için de ortam oluşturuldu. Tüm bunlarda dış etkenler debulunuyor. Örneğin, 12 Eylül darbesi yapıldığı gün Paul Henze, o zamanki ABD Başkanı Jimmy Carter'a giderek "Bizim çocuklar başardı" diyor. Her ne kadar, Paul Henzebunu uzun süre ınkâr etse bile, sonunda Haziran 2003'te Mehmet Ali Birand, Henze'nin kendi sesini CNN Türk'te yayımlayarak kanıtladı. Bu sanırım oldukça açık birgösterge. Kısacası,olay çözülebilseydi, gerçeksuçlularyakalanabilseydieğer.bel ki de şiddet bu kadar artmayacak, sonuç olarak darbe olmayacaktı. 1 Mayıs'a dair hâlâ karanlıkta kalan yönler olması, hatta toplumsal hafızadan çıkarılması sizce toplumun öniinü kapatanbirdurummu? Elbette kapatan bir olgu. Henüz geç kalınmış değil. iyi bir soruşturmayla ortaya çıkarılacak kişilerin daha sonraki terör olayları içinde de yer aldıldarının bağlan tısı kanıtlanabilirse, yeniden yargılama şansıdoğar. 1 Mayıs olayınıhazırlayanların halen toplumumuzda önemli yerlerde olan kişiler olarak karşımıza çıkma olasdı ğı da ortadan kalkar. Belgeseli hazırlarken neler yaşadmız, 26 yıl sonra bir belgesel hazırlamak, dikkatçektimi? Belgeseli hazırlarken ilginç şeyler olmadı değil. Kırılma Noktası1 Mayıs 1977 'nin araştırmasını yaparken bazı telkinler alıyordum. Olay günü Taksim'de görevli birkaç eski emniyet yetkilisiylc bağlantı kurduğumda bana, bu olayı ne dentekrargündemegetirdiğimsoruldu, suçluların yargılanıp hükiım giydikleri, artık bu olayın araştırılmasının gereksiz olduğu konusunda bazı telkinler de aldım. Çalışmamızın en zor kısmı, bunca yıl sonra insanlara ulaşmak oldu. Birçok kişi ya artık yaşamıyor ya da başka bir şehre yerleşmiş. Ancak, bugüne kadar bu olayla ilgili yapılmış tüm haberlere, tüm belgesellere, tüm araştırmalara bir katkı sağlamayı amaçladık ve sanırım az da olsa bunu başardık.# I t I stanbul o gün ayaktaydı, her semtten, hatta diğer kentten binlerce insan Taksim'e doğruilerliyordu. Sadecemeydan değil, Taksim'e açılan bütün yollar insan kaynıyordu. Sonra... Intercontinental Oteli'nden açılan ateş, panik, korku... Olaylarbitip deortalık durulduğundaölü sayısı açıklandı: 34. Aradan tam 26 yıl geçtı. 1 Mayıs 1977 katliamının sorumluları bir türlü açığa çıkarılmadı, dönemin muhalefet lideri Ecevit, "Kontrgerillanın işi" demesine rağmen iktidara geldiğinde olayın üzerine gitmedi. 1977 1 Mayısı, kendisinden sonraki karanlık olaylara kapı araladığı unutulup toplumsal belleğin tuhaf, kendi sorumluluğunu üstlenemeyen hafızasına bırakıldı. Bu 1 Mayıs'ta da sendika liderleri ve sivil toplum örgütleri temsilcileri Taksim'e kırmızıkaranfiUerbırakacaklar,77'vianımsatacaklar... Bu yılın anmaları arasında bir debelgesel film var. Katliamın savcısı Çetin Yetkin'in oğlu Barış Yetkin'in hazırladığı " Klrılma Noktası1 Mayıs 1977 " de, o dönemin emniyet görevlileri ve tanıklar yaşanılanları anlatıyorlar. Yetkin'le 1 Mayıs ve belgeseli üzerine konuştuk: 1 Mayıs 1977 belgeselini yapma düşüncesi nasıl oluştu, bunda babanızın payıne? Elbette bu belgesel projesinin oluşmasında babamın payı büyük. 12 Eylül öncesi Türkiye'de terörün en azgın olduğu bir dönemde 10 yıl boyunca cumhuriyet savcılığı yaptı ve Istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görevliyken de 1977 'nin 1 Mayısı 'ndapatlakveren olayın davasıona denk geldi. Olayı en iyi bilen tek kişidir, diyebilirim.Çünkü.farklıkışılertarahndan farklı yerlerden toplanan delillerın, farklı insanların aldığı if adelerin hepsi Çetin Yetkin'de toplandı.Oda parçaları birleştirdi,eksikyapılansoruşturmayımahkeme kanalıyla yaptırmaya çalıştı. Ama kısa bir süre sonra görevden alındı. Ben o yıllarda henüz çocuktum. Ama sonuçta bu olayın çözülememesi beni bir biçimdeetkiledi.TV8'deçalışmayabaşladığımda bu konu aklımdaydı. Hemen projeolaraksundum, çünkü, hernekadar zamanaşımına uğramış bir dava da olsa, halen yapılacak bir şeylerin olduğu düşüncesindeyim. Henüz geçkalınmış değil. Araştırmalarınız sırasında yeni bulgulara, kanıtlara ulaşabildiniz mi ? Evet, bazı yenı bulgulara ve tanıklara rastladık. Bunlardan en nnemlısi, hiçbir 1 Mayıs sabahı coşkuyla Taksim'e çıkıldı, katılanlar arasında sinemacılar da vardı (üstte), sonrasında ise bir katliam yaşandı... (altta) yetkilinin ateş edildiğini kabuletmediği, hiçbir zaman kanıtlanamayan Taksim Alanı'na egemen olan Sular Idaresı binası. Alanda bulunan birçok tanık ifadesine karşın Sular Idaresi'nin üzerinden ateş edilmediği söyleniyordu. Oysa, dava dosyasında birçok emniyet görevlisi ve sivil tanıklar hep ilk sinyal atışından sonra o binanın üstünden atışların devam ettiğini söylüyordu. Bizim o noktada bulduğumuz yeni şey, olay patlak verdiğinde o binanm, Sular Idaresibinasıüzerinde bulunan bir tanık. Evet, herkesin söylediğinin aksineoradan ateş edilmiş ve tanığımızla ateş edenler arasında 510 metre uzaklık bulunuyormuş. Bu uzaklık, ellerinde silah olan kişilerin belirlenmesi için yeterli bir uzaklık. Ayrıca polis ifadelerinde, emniyet görevlilerinin binaya vardıktan sonra, oradakilerin üstleri arandığı ve hiçbir şey bulunmadığı için serbest bırakıldığı yer alıyor. Tanığımız ise, polislerin kendilerini yanlarma çağırdıklarını ve üstlerini aramadan kalabalığa karışmalarına izin verdiklerini söylüyor. Burada bir çelişki söz konusu. Ve tanık olabilecek kişilerin binayı boşaltmalarından sonra binada neler olduğunu ne yazık ki bilemiyoruz. 1 Mayıs'ta öldürülen onlarca insanın ismini bugün pek anımsayan yok, ama o günün siyasileri sonraları da iktidara ortak oldular, onların ihmalkârlıkları da unutuldumu? Evet bugün anımsanmıyor. Bırakın BAŞKENT GÜNLERİ Bir 27 Mayısçı'ya selam Müşerref Hekimoglu * r m t "irmi Yedi Mayıs yıldönümleri büyük coşkuyla kutlandı uzun yıllar. Ilk yıldönümünde Suphi Gürsoytrak'ın büyük katkısı var. Ülkemizin her yanından gelen halkoyunları ekipleri sabaha kadar dans etti alanlarda. Ankara Palas'ta, Orduevi'nde balolar, Harp Okulu Marşı'yla danslar, halaylar, Ruhi Su'nun türküleri, pistte komutanlar, Anayasa Mahkemesi üyeleri, bilim adamları, ozanlar, yazarlar. Adalet Partisi, bu coşkudan hoşlanmıyor, ama 27 Mayıs'ı Anayasa Bayramı olarak kutlamaktan da geri kalamıyor. Yi 1961 Anayasası da getirdiği kurumlar, ilkeler, o ilkeler doğrultusunda oluşan düşünce ortamıyla kutlanacak bir belge doğrusu. O günleri yoğun yaşayan bir gazeteciyim. Milli Birlikçileri yakından tanıdım. Yıllar boyunca neler yaşadık. Kimi zaman büyük coşkuyla, umutla kutlanan bayram sevinci giderek soğudu, coşkusunu yitirdi ama 27 Mayıs anayasamıza da yansıdı, onarımlara karşın özünü koruyor. Bir bayram olarak kutlanıyor. 27 Mayısçı dostlarım da dünyamızdan ayrılıyor yavaş yavaş. Kimi öldü, kimi hastalandı. Enfraktüs, şeker, kanser ya da kalp krizi ile yaşamını yitirenler, sağlık koşullarına karşın yaşama savaşını sürdürenlerle önemli bir dönemin tanıklığmı yaşayanlar var. Suphi Karaman da onlardan biri. Son soluğuna kadar devrimci kişiliğini yansıttı. Solda yaşanan tüm olaylarda yer aldı, soluk verdi, soluğu tükenmedi. Cenaze törenini izlerken neler düşündüm. Kişiler ve olaylar değişiyor, devrim ateşi küllense de sönmüyor, her olayda yeni bir pencereden bakıyoruz dünyaya. Suphi Karaman'ın penceresı kapanmadı ama kapatmak savaşı yadsınamaz. Karşı devrimcilerin soldakı girişimleri baltamalama isteğine karşm toplumdaki beldentiler doğal çizgisinde ilerliyor. Yeterli bulmuyoruz elbet. 27 Mayısçılığı yarınlara taşımak görevinden geri kalamayız. Saçlarımız ağarmış, sağlığımız zedelenmiş olsa da görevimizi sürdürmek zorundayız. ilginç bir olay ülkemizin gündeminde yer alan olaylar. 27 Mayıs dönemini de çağrıştırıyor bana. Ancak belli yönde, belli çizgiler, yeni atılımlar katmayı da üstlenmek zorundayız. Toplumdaki beklentiler de bu yönde gelişiyor. Görmezlikten gelenler olabilir ama görecekler elbet. Umudu yitirmeden demokratik savaşı sürdürmek gerekiyor.#
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle