Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MART 2004 / SAYI 937 farklılıklarakarşın,hayatgörüşü,olaylara hakışı, değerleri.insanları değerlendirişleri birbirine çok benziyor. ÜRÜNÜSEVÎYOR... Onun işe başladığı dönemde şarap sektörü için de, Doluca için de durıım aynı. Şarap satılıyorya.yeter.Kimseşarabıiçeni, diğer şaraplardan farkını bilmiyor, merak da etmiyor. " Relki de pazar bu bilgilere ihtiyaç duyulacak duruma gelmemişti. Oysa şimdi şarap kültürü gelişmeye başladı" diyor, Sibel Kutman. Şirketteki ilk yıllarının büyük bölümü.şaraptasonkullanıcıyı anlamak, tanımak, kategorize etmek, ürünlerleeşleştirmek, ulaşım yollarını tayin etmekle geçiyor. Şimdi ise kimin içtiğini, kimlerin içmesini istediklerini, nasılulaşaeaklarınıbiliyorlar. Türkşarapçılığının hak ettiği karşılığı almadığına J inanıyor Sibel Kutman. Doluca'nın78.yı* lınıkutlamasıbiryana.neredeyse 100yıl* lıkşirketlerinolduğu ülkedeşarapçılığın * çok daha iyi bir yerlerde olması gerektiği'>' nidüşünüyor. BEŞSAATUYUYOR Kutman, çalışma saati en uzun işlerden biriniyapıyor. Çünküşarabı, yani işlerin bittiği, ağırlıkh olarak akşam yemekleriyletüketilenbirürünüpazarlıyor. Dolayısıyla müşteriyle ağırlıkh olarak akşam saatlerinde bir araya geliyor. Ofis saatleri bittikten sonra ya düzenledikleri aktivite ya da davetli olunan bir etkinliğe katılmak ya da 'kim nerde ne yapıyor'u anlamak iizere çıkılıyor. Yani akşamları hep bir sa1 ha çalışması söz konusu. Şimdilik beş sa* atlik bir uykuyla idare edebiliyor yavaş yavaşyaşlandığınıhissetsede. Bekarolma,. nın avantajlarmı kullanıyor, şimdilik. Ev* lenince eşinin aynı şirkette çalışmasına • çok sıcak bakmıyor. Baba, abi.bir de koca aynı şirkette, fazla olur ona göre. Kocanın kendi işinin olması en iyisi... KADINLARIN OLMAMASIÜZÜCÜ Kutman, TÜSÎAD, TÜGÎAD, KAGlDER, Şarap Dostları Derneği, Mutfak Dostları Derneği, Robert Koleji Mezunları Derneği gibibir dizi derneğe üye. Konularagöre, aktifolduğuderneklervar. Her ne kadar büyük kentlerde çalışan kadın sayısı yüksek olsa da, ekonomik ve siyasi hayata katılmamalarını üzücü bııluyor... Bu Doluca için degeçerli. Kadınların sayısı zaman zaman erkekleri geçse de, yönetim kadrosıı yükseldikçe sayı düşüyor. "KAGİDER, kadınların yönetime aday olma bilincini pekiştirecek platformlardan biri" diyor Kutman" Bu daha çok duyurulmalı, desteklenmeli. Bir de ailelerde, kız çocuklarına hedef olarak evlenmek ve çocuk yapmak, kocaya destek olmakzihniyetininkırılmasıgerekiyor."# MERAL GEZGİN ERİŞ/ EBRU GEZGİN ERAY 'Tenekeci' kardeşler.. Onlara "Paranın Sultanları" deniliyor, kendilerine kalsa sadece "sanayici kadınlar" olarak tanımlayacaklar. Mütevazılar. Meral Gezgin Eriş ve Banu Gezgin Eray, Hilal Ambalaj'ı yönetiyorlar. Teneke ambalajlardan esinlenip birbirlerine "tenekeci" diye takılıyorlar... eral Gezgin Eriş'in çocukluk mesleği öğretmenlik. Bir öğretmenlik, bir de oturdukları semtte, Emirgan'daki o küçük, içinde yokun yok olduğu tuhafiyeci dükkânını satın alıp işletmek düşünü uzun zaman koruyor. Bir ara helva satıcılığına da özeniyor. Büyüdükçe, döneminin tüm gençleri gibi o da ülkeyi kurtarmak sevdasına kapılıyor. Eğitimi ve aldığı parlak iş teklifleri yurtdışında kalmasına yetmiyor...Türkiye'yeyabancılaşmayıyaşamakisteyeceği en son şey olarak algıladığından, akademik kariyerine de işe de Tii rkiye'den başlamaya karar veriyor. Türkiye'yi derinden etkileyen '80 darbesinden birkaç yıl sonra, hiçbir açıdan heyecan vermeyen bir iklimin hâkim olduğu üniversite ve baba mesleğine ciddi bir başlangıçbekliyorEriş'i. M yıprattığımı düşünerek serzenişlerde bulunuyor, amabu da sadecebeni düşündüğü için". Eve iş taşınıyor, çünkü öyle konıılar var ki sa kin bir katayla okunması gerekiyor. Akşamları 20.00'den önce kolay kolay çıkamıyor işten, mecburi bir toplantı yoksa eve gidiyor. ÎKV döneminde hemen her gün bir yabancıyı ağırlamakvekandırmaklameşgulolduğunuanlatıyor gülerek... Fabrikala ra gi deceği gün sabah çok erken kalkıp yola koyuluyor ve 09.00'da işinin başında oluyor. Her gün olmasa da yemek yapıyor, yapmayı seviyor. Her türlü balığı çok iyi pişirdiğini iddia ediyor. KADINLAR FARKLI Meral Gezgin Eriş'e göre Türkiye'de dünyanm hiçbir yerindeolmadığı kadar eğitimli insana gereksinme var ve bu kadınlar için büyük avantaj. Bu ihtiyaç biraz da olsa kadınerkek ayrımını ortadan kaldmyor. Kadınlar da çok önemli pozisyonlara gelebiliyor. Eriş, bugün özellikle finans sektöründe ve üniversitelerde kadınların ciddi pozisyonlara sahip oldukları nı düşünüyor.Ancak aynı durum, temsili organlarda geçerli değil, sivil toplum örgütlerinde de, siyasette de kadınlar yok denilecek kadar az... SÎYASET ÇORAK BÖLGE... Kadınların siyasette ve diğer temsil organlarında yer almamasının temel nedenlerinden biri erkeklerin frenlemesi. Eriş, erkeklerin iiniversitede kadınların profesör olmasına itiraz etmediklerini, ama dekan olmaya karar verdiğinde, hele hele rektörlüğe göz diktiğinde hemen dişlerini gösterdiklerini anımsatıyor... Kadınlara ilişkin "Canım onlar da tırnaklarıyla kazısınlar, bir yerlere gelsinler" mantığını doğru bulmuyor. Kadınların önündeki engellerin ortadan kalkması, erkeklerin kösteklemesisürdüğütakdirdekotaların olması gerektiğine inanıyor. Kadının siyasette yer almamasını Türkiye İçin büyük bir talihsizlik olarak gören Eriş "Çünkü" diyor "yerel yönetimlerde de, merkeziyönetimde de, karar mekanizmalarında ne kadar çok kadın yer alırsa, Türkiye çağdaşlaşmasını o kadar çabuksağlayacaktır. KADER'in bu konudaki çabalarınıgönüldendestekliyorum." Banu Gezgin Eray'ın dizayn, tekstil eğitimi almış olması ailede "fabrikada kalıcı olmaz" düşüncesiyaratıyor. Oysa o, insanın en çok etkilendiği dönemin büyümesüreciol duğuna inanıyor. Eve çok iş getiren ve çocuklarını da sıkça işyerine götüren bir babanın işi kendiliğinden kabul görüyor Eray'a göre. Babanın paylaşımcı olması da bu durumu oldukça kolaylaştırıyor. Sürekliliğin güzel birşey olduğıına inanıyor, 5.5 buçıık yaşındaki oğlunu ve 14 aylık kızını yetiştirirken babası gibi olmaya kararll, onlara asla şunu yap bunu yap demeyecek, zorlamayacak...Birgünişidevralırlarsasevinecek.. YÖNETtMDEKİ KADINLAR... Şirketin 400'ü aşan çahşanı içinde, kalite mühendislerinin, muhasebecilerin ve beyaz yakulıların büyük bölümünü kadınlar oluşturuyor. Hatta bir ara kadın çalışanların sayısı öylesine artıyor ki, kapıdaki kurt köpeği az sayıda gördüğü erkek çalışanlara bile havlamaya başlıyor. KADINLAR MÜCADELECİ Muhasebe ve satın almadan sorumlu Ebru Ciezgin Eray için gün, erken başlıyor çocuklarıyla birlikte... Çocuk büyük bir sorumluluk, bu nedenle bakımlarmı başkalarına bırakmayı doğru bulmuyor. Onlarla mümkiin olduğu kadar çok vakit geçiriyor. lşte yoğun bir tempo varvebellisaatlerdebaşlayıp,bitmiyor." Siz eve gittığinizde de üretim ve olaylar devam ediyor" diyor "Insan böyle bir tempoya alışıyor. Çocuklarla ilgilenebiliyorsunuz, işledeevlede"... Eray oğluyla birlikte hayal kuruyor... Çocuklarının kendileriyle yaşadıkları sürece çok m utlu olmalarını ve ileride bu dönemi mutlu bir dönem olarak hatırlamalarını, ne olursa olsıuı bir ilgi alanlarının olmasını, okonu hakkında kendilerini geliştirmelerini istiyor. Kendini çok yorgun hissettiği zamanlar oluyor ama hiç iş mi, çocuk mu, ikileminde kalmıyor. Yemek yapmayı seviyor her gün olmasa da. Akdeniz mutfağı yani zeytinyağıveotgözdesi. Bir de öğrenciliğini geçirdiği îtalya'nın yemeklerini yapmak hoşuna gidiyor... SONUÇ NÎYETÎNE... Eray.konıışmasınışöylesonlandırıyor: " Insanın üretken olması çok keyif verici bir şey, sanayicilik insanın kendisini çok üretken hissedebileceği bir alan. însanlarhayattapek çok şeyi sızlanmadan, sadece aklını kullanarak, planlı olarak yapabilir. Insan yaptığı işleri sevmeli, her ne iş yapılıyorsa sevilerek yapılmalı..."# Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitimini sürdürürken, çocukluğunun tüm hafta sonlarını bahçesindegeçirdiği, makinelerin arasında dolaşıp yeni ürünleri hayretle izlediği fabrikaya gidip gelmeye başlıyor... Yaz tatillerini de fabrikaya adıyor, babasının ciddi ve fark edilir hiçbir baskısı, önerisi, telkini olmasa da birbakıyor ki, fabrika benimsediği bir alan, ambalaj üretimi ise en sevdiği iş... 8283 eğitim yılının sonuna doğru babası Nurullah Gezgin'e, artık okuldan keyif almadığını, ciddi olarak çalışmakistediğinianlatırkenbuluyorkendini... ÖNCE PLASTtK AMBALAJ... Şimdi kapanmış bulunan, o sıralar en sorunlu alan olan plastik bölümünde başlıyor işe Gezgin Eriş. Günde 12 saat ayakta çalışıyor, sonra da satış ve pazarlamaya geçiyor. 1984'ten itibaren de Hilal Ambalaj ın teneke kısmında, önce muhasehe, maliyet muhasebesi ve en sonıında üretim bölümünde görevalıyor. Babası sorumlulukları ve yetkileri paylaşmakta hiç cimri davranmıyor. Kendisi 21, kız kardeşi Banu ise 12 yıldır çalıştıkları şirkette, babalarından bugüne kadar" Bıınu neden böyle değil de, şöyleyaptınız" sorusunu duymuyorlar. Meral Eriş, 1987'degenelmüdür oluyor, sorumlulukları tamamen devraldığı 1994 95 'te kendisini esaslı bir ekonomik krizin içinde buluyor... NE KADAR DAYANACAK? Babasının fabrikasında hiçbir zaman bir patron çocuğu olarak algılanmıyor Meral Gezgin Eriş ama, 'Bu kız çocuğu bakalım ne kadar dayanacak' diye bir havanın kuvvetle estiğini de çok iyi hissediyor. Babanın desteğinegereksinim duyulan zamanlar da oluyor, ama hiçbir zaman otorite kurmak için istenmiyor. Özellikle stratejik kararlar alındığında paylaşmayı hiç ihmal etmiyor, "Çünkü" diyor "aldığınızbir onay herhangi bir onay değil, doğru bir şey yapıyor olmanızın teyidi".. Iki kardeşin de eşleri şirkette çalışmıyor, çalışılması da tercih edilmiyor. Şirketin aile şirketi olarak kalması isteniyor. Aile ile iş ilişkilerinin birbirine karışmamasının daha doğru olacağına inanıyorlar. însanların özgürlük alanlarının daraltılmamasını önemsiyorlar. SANAYÎDE KADIN HALLERÎ... Sanayi alanında olmanın çalışan kadın olmaktan daha farklı olduğıına inanıyor Meral Gezgin Eriş. Çalışma zamanı saatlerle sınırlı değil örneğin, fabrikadan gece yarısı da arayabilirler. Türkiye'de kadınlar hem özel hayatın hem de işin sorumluluğunu taşıyacakları için ciddi bir zaman sorunu yaşanıyor. Kadın evdeki yemekten çamaşıra, çocuktan alışverişe akla gelebilecek pek çok şeyle ilgilenmek durum unda. Oysa aynı alanda ve aynı konumdaki hiçbir erkek bu konulara vakit ayırmıyor. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda kimse bunu erkeğin özel hayatıyla ilişkilendirmiyor, ama kadınlar söz konusu olduğunda her şey özel hayata bağlanıyor. Birerkek'bugünhanımlakavgaettik' dediğinde arkadaşları 'ya Ahmet takma' diyorlar... Meral Gezgin Eriş böyle yakınan bir kadınınsa, hemen evdeki sorunu işe taşımakla suçlandığını anımsatıyor... tKVAĞIRLIĞI Bir süre Iktisadi Kalkınma Vakfı Başkanlığı'nı dayürüten Gezgin Eriş,buçifteyükümlülüğüyüksünmeden taşıyor. 'Eşinizin hiçserzenişiolmadımı'sorusuna, "Vallaolmadı. Olsa da haksızkk olurdu. Ben hiç kandırmadım. Evde uslu uslu oturan bir kadın olacağımı hiç söyIemedim " diyor " Evlendiğimizde iş kadını olduğum belliydi. Gerçi ne kadar yoğun olacağı mı kestirememiş olabilir. Bazen kendimi çok lı çıkan o oluyor ve büyük bir özgüven de kazanıyor. EVİLEİŞARASINDA... Türkiye'de kadınların hele hele böylesi yoğun bir tempoda çalışacaksa evlenmemeleri, evleniyorlarsa çocuk yapmamaları gerektiğini düşünüyor Didem Demirkent şakayla karışık. Bunların tümünü yapan biri olarak sonuçlarına katlandığını da gizlemiyor. Bir yerde bir şeylerin gözardı edilmesi gerekiyor ona göre. Eşiyle ayrtldığında biraz dezavantajlarını yaşasa da erken yaşta çocuk sahibi olmanın keyfini şimdi yaşıyor. Ama bir tarafa yoğunlaşınca diğer tarafın dengesinin kaybolduğuna inanıyor. Evi gittikçe gazeteye yakınlaştırına çabası biraz sonuç veriyor. Küçükkcn ışien şikayetçi olan kızı, şimdi hafta sonu gazetesinde sinema eleştirileri yazıyor. Saat 21,00'de giden biri evde ne kadar iş yapabilirse o kadar ve yemek yapıyor. Önce o da babası gibi cumartesi günleri işe geliyor ama, cumartesi günlcrininpazartesilerden farkı kalmayınca vazgeçiyor. Şimdi, iki yıl önce aldığı eve iş götürmeme ilkesini kararll bir şekilde uygulu yor. Cuma akşamı o pencereyi kapatıp pazartesi açıyor. Kızına ve annesine daha fazla vakit ayırmaya çalışıyor. • Didem Demirkent babası Nezih Demirkent ve kızı Feyzan Ersinan'la. Meral Gezgin Eriş ve Ebru Gezgin Eray...