02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 MART 2004 / SAYI937 15 SOFRA hipti. Tavananna unvanlı Kraliçe'nin çok geniş yetkileri vardı. Uluslararası anlaşmaları Kral kocası ile birlikte imzalıyor, onun yokluğunda bütün yetkilerini kullanabiliyordu. Hititologlara göre, III. Hattuşili'nin eşi Puduhepa her belgeye imzasını koymuş ve Mısır Firavunu II. Ramses ile ülkesi adına bizzat yazışmıştı. Hititlerde kadınlar kendi adlarına mülk edinebiliyor, ticaret yapabiliyor, boşandıklannda ise malları kocası ile eşit olarak paylaşabiliyordu. Kökleri Hititlere dayanan "Çiğdem Pilavı Geleneği "nde, çiğdemi toplayan çocuklann evlerden bulgur, yağ, tuz isterken söyledikleri mâniler ise kadının günümüzdeki değeribakımından oldukça manidar. "Çiğdem çıçecük / Ebem küçücük / Verenin oğlu olsun! / Vermeyenin kızı olsun!" Kadınlar Günü için dilerseniz bir cesaret çiğdem pilavı yapın, salatanıza da katı yumurta sarısı ekleyin. Isterseniz sadece Tavananna'nın şerefine kadeh kaldırın. Kim bilir belki Hititlerin "adı her ne ise" o çiçeğini bir gün bizim kadınlanmızın da simgesi yapabiliriz. tş molasında "Mimoza" (Içme kapasitesine göre 4 ila 24 kişilik) Köşedekt büfeden l/2yadal litrelikpetşişe taze stkılmış portakal suyu, bakkaldan 2 şişe soğutulmuş köpüklü sarap. Kadehlere üçte bir oranında portakal suyu koyun. Üzerini köpüklü şarap ile tamamlaym. Bazıları yarımyarım ölçüyü tercih edebilir. Portakal suyunu fazlaca alırsanız sorun çıkmaz. Kadeh başına birer kaşık portakal veya mandalina likörü ekleyerek mimozanızı 'Grand' ya da 'Royal' yapabilirsiniz. TEKEL'in hem portakal hem mandalina likörleri unutmayın ki çok iyi. Çiğdem Pilavı 4 duzıne AN.TAH.SUM. s a r (Çiğdem), 2 bardakDUG. NA.ARÂ (köy bulguru), 4 bardak WATAR (su), 2 tahta yemek kaşığt dolusutereyağı, 1.5tatlı kaşığı tuz. Bulguru yağda kavurun. Çiğdemleri soğanları ile birlikte ekleyin ve çevirin. Suyunu tuzunu ekleyin. Kapağını kapatıp üzeri göz göz olana kadar pişirin. Bir süre sarıp demlendirin.# Düzeltme: Geçen haftaki" Aşurenin Halleri" yazısına bir haller olmuş, yazı aşureye dönmüş, "Âşurâ", "Şura" olmuş. Yarısıçıkmayan "Golifa" tarifinde ise buğdaylar sadece haşlandığı ile kalmıyor, süzüldükten sonra bol miktarda tatlı nar taneleri, susam, çörek otu, golyandro (kişniş) ve anason ile karıştırılıyor ve çerez gibi servis yapılıyor. Karadenizlilerin de haşlanmış mısıra koliva dediklerini notedelim. YENİ ÜRÜNLER Kerastase'dan yenilik . Saç bakımı markası Kerastase kuru ve hassaslaşmış saçlar için yeni saç şekillendirici ürün serisi NutriSculpt'ı yarattı. NutriSculpt saçların doğal hareketlerini ve kıvrımlarını belirginleştirirken, saç yüzeyini pürüzsüzleştiriyor ve saç rengini daha da güzelleştiriyor. Ürün 39.500.000 TL'den satılıyor. Problemli ciltlere... Özel ciltler için çözümler üreten Vichy, yeni ürünü £* NormaDerm ile problemli ciltleri nemlendiriyor. Krem 4 hafta içerisinde cildin üst tabakasını yeniden yapılandırıyor. Ürün hipoallerjenik ve akneli hassas ciltler üzerinde test edilmiş. NormaDerm serisinin aynı zamanda temizleyici jeli ve arındırıcı toniği de bulunuyor. Tavananna'nın şerefine bir kadeh "mimoza"... B Aylin Öney Tan u gazetenin Italya'daki adaşı "La Repubblica" bir dönemde kadın okurlarına 8 Mart günü gazeteyle birliktebirdal "Mimoza" armağan ederdi. Mimoza çiçeği Italya'da büyük bir coşkuyla kutlanan "Festa della DonnaKadınlar Günü"nün simgesi. 2. Dünya Savaşı ertesinde "Unione Donne Italianeîtalyan Kadınlar Birliği" Kadınlar Günü'nün bir çiçekle kutlanmasına karar verdi. Tıpkı 1 Mayıs'ta îşçilerin "Kırmızı Karanfil"i sembol olarak seçtikleri gibi ışıklı sapsan rengi ile mimoza da " 8 Mart" ın çiçeği oldu. Mimoza sapsan ışıltılı rengiyle ve baharı müjdeleyen kokusuyla o gün kadınlann yakalarına, saçlarına, işyerlerindeki masalannaveevlerineyerleşti.Öylekiyarın "Mimoza " mutfaklara dahi girecek, pastane vitrinlerinde mimoza pastaları boy gösterecek, lokantalarda adı mimozalı yemekler servis yapılacak, barlarda mimoza kokteylleri ısmarlanacak. rı sadece süslemekle kalmadı, afîyetle deyendi. Dünya mutfaklan gibi, bizde de menekşe, gül, gelincik, limon, portakal, turunç çiçek leri, fulya, hodan, hatmi, kadife çiçeği, çiğdem gibi çiçekler tatlı tuzlu türlü şekillerde kullanılmış ve kullarulıyor. Bu sonuncusu, kış sonunda karların arasından narinceboy atan çiğdem çiçeği, Italyan rakibi mimozadan çok çok önceleri, yaklaşık 3 bin yü önce bir başka festivale adını vermiş. Üstelik Anadolu topraklarında. lim kadını Dr. Füsun Ertuğ'a kulak vermek gerek. Aslen arkeolog olan Dr. Ertuğ sonralarıetnoarkeoloji.arkeobotanivegiderek etnobotani (halkın bitki kullanımı) konusunagönül vermiş. Anadolu'nun "yenilebilir yabani bitkileri"ni incelerken.dahaöncekiaraştırmalann genellikle erkekler tarafından köy kahvelerinde yine erkeklere sorularak yapıldığını fark ettiğinde ise kararını vermiş: NiğdeAksarayKızılkaya köyünde tek odalı köy evine L'Oreal ışıltısı... L'Oreal Paris'in yeni ojesi Holographic Shine beş gün dayanan, hologram etkisi taşıyan dört farklı renk seçeneğiyle ışıldamak isteyen tırnaklar için hazırlandı. Ojeleri 11.400.000 TL'den almak mümkün. DemoExpertise L'Oreal Paris yeni ürünü DermoExpertise cilt bakımı serisinde yeni bir ürün sunuyor: Visible Results. Göz altı torbalarını azaltmak için 1 gün, göz çevresi kırışıklıklarını azaltmak için 8 gün sözü veriyor. Ürün 34.250.000 liradan satılıyor. Maybelline'den uzatan rimel... Kozmetik markası Maybelline, hacim veren ve uzatan maskaralardan sonra uzunluk ve kıvırma özelliğini bir arada sunan Sky High Curves adlı ürünü geliştirdi. Ürün, balmumu, carnauba mumu, zeytin özü mumu ve pirinç özü mumundan oluşan formülüyle kirpikleri yumuşatıyor. 8.900.000 TL'den satılıyor. ! Mutfakta Çiçekler Mutfakdünyasında "Mimoza" adını taşıyan pek çok yiyecekiçecek var. Elbette bunlar çiçek içermiyor. Çiçeği ve rengini simgelemek üzere genellikle üzerine haşlanmış yumurta sarısı parçacıkları serpilen sebzelere, salatalara bu çarpıcı çiçeğin ismi veriliyor. " Mimoza'lann en ünlüsü, en yaygını ise portakal suyu ve şampanya ile yapılan bir kokteyl. Mimoza aslında yenilebilir çiçeklerden. îtalya'da biralı hamurla kızartması ve yumurta akı ve pudraşekeriyle şekerlemesi yapılıyor. Tarih boyunca pek çok çiçek sofrala I * oğlu ile birlikte yerleşmiş. Köy kadınları ile birlikte iki yıl boyunca ot toplamaya çıkmış, ocak başında yemek yapmış, öğrenmiş, öğretmiş. Ertuğ buçalışmaları sırasındaHititlerin "AN.TAH.SUM. s a r " festivalinin izlerinin halen Anadolu'da sürdüğünü belirlemiş. Halen Iç Anadolu'da birçok köyde çocukların da katıldığı mânili, şarkılı çiğdem pilavı pişirme geleneği büyük bir olasdıkla eski Hitit geleneğine dayanıyor. Tavananna Hitit geleneği deyince Hititlerdeki kadın haklanna değinmek gerek. Kadın Hititlerde pek çok konuda erkeklerle eşit haklara sa ' Mimoza kadını temsil ediyor. Öyle kl halya'da 8 Mart'ta kadınlar yakalanna mimoza takıyor, mimozalı pastalar yaptyor... Httltler'ln "AN.TAH.SUM."'" festlvallndekl islmslz çiçek de belki mimoza... Anadolu'nun en eski sahiplerinden Hititlerin en önemli kutlamalarından biri mart ayı boyunca süren"AN.TAH.SUM. sar Festivali"ydi. AN.TAH.SUM. sar Sümercebirkelime. Dağlarda yetişen, yumrulu, kış bitiminde baharın gelişinin habercisi olan bir bitki olduğu biliniyor. Bilimadamları ve kadınları bitkinin tanımlanmasını tartışıyorlar. Soğanlı bir çiçek olan Crocus türlerinden olduğu görüşü ağırlık kazanıyor. Nadirbulunan "Crocus sativaSafran" bir ihtimal. Ama eski Hitit topraklarının yaygın bitkisi "Crocus AncyrensisAnkara Çiğdemi" daha yüksek bir olasılık. Bu noktada bi Bir şehir figürü olarak Aslı Altan Karaköy'deki Liman Lokantası'nın ismi bir süredir Safran. îşletmecisi ise eski sinema oyuncusu Aslı Altan. Bodrum ve Beyoğlu'ndan sonra Liman Lokantası'nı da Safran olarak işletmekten hoşnut, "Şehre karşı iyi bir şey yaptığımı düşünüyorum" diyor. Altan'ın, işletmesini tanımı da diğerlerinden farklı, onun "mekân"ı yok, "dükkân"ı var... Nilüfer Zengin araköy'deki Liman Lokantası, bir süredir Safran olarak îstanbullularınhizmetinde. 90'ların ortalarında Beyoğlu'nda açılan Safran, güzel yemeklerin yendiği lokanta bölümü, gece yarısmdan sonra farklı bir ruh haline geçebildiğiniz klüp havası, sıkı müzikleri ve sıra dışı atmosferiyle gece hayatının "klasikleri" arasına çoktan katılmış durumda. Safran'ın sahibi Aslı Altan, Erzurum Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde okumuş. Onu 80'li yıllarda oynadığı Sis, Bütün Kapılar Kapalıydı, Robert's Movie gibi filmlerden anımsayabilirsiniz. Sinemadan aniden çekilişi ve son gözdesi Safran üzerine söyleştim Aslı Altan'la. Sohbetin en dikkat çekici yanı, Aslı Altan'ın son günlerin moda deyimi "mekân"ıhiçkullanmamasıydı. "Dükkân" demeyi tercih etti, konuşma boyunca... Bu bile Safran'ın başka yerlerden farkına işaret ediyor... K yazarları, köşe yazarlan, ressamlarının bir arada olduğu zamanlar çok oldu ve hâlâ da olageliyor. O insanlar arasında rahatsızlık olmadı, bir şekilde birlikte oldular. Kimse kafasını çevirip de " Aa bakın şu geliyor" demedi. Safran Liman'ın havası nasıl? Liman lokantası benim çok eskiden beri," keşke benim olsa " demiş olduğum bir yer. Burası yıllardır çalışmıyordu. Beni ciddi gurürlandıran bir şey burayı yeniden yaşar hale getirmem. tlk açıldığı sene işler çok iyi gitti. Bu sene de fena değil, iyiye doğru gidiyor ama artık Türkiye'de hiçbir yerin çok çok iyi iş yaptığını sanmıyorum, ülkenin şartlanndan dolayı. Açıkçası yerin büyüklüğü beni düşündüğümden daha fazla yordu. Safran'ın eski butik halinden çok daha değişik burası. Bir de ben, o benimleözdeşleşme halinden kurtulmakistediğim için burayı açtım. Bir şehir yeri yapayım diye... Sabah yediden sabahın dördüne kadar çahşan, hiç durmayan bir şehir yeri... Burada, bütün bu moda, demode, inout denilen şeylerden uzakta şehre özgü bir şey yapmak istedim. Şehirlilerin alışkanlıklarını bozmak kolay bir ış değil. tnsanlarda görülme merakı var. Moda olan yerlere gidiliyor. Şehre karşı iyi bir şey yaptığımı düşünüyorum. Şehrin de sana iyilik yapması gerekiyor tabii... Peki sinemayla yeniden temas kurmak gibi bir niyetin var mı? Yok, hayır. Niye o kadar kesin "hayır"? O zaman benim için bitti o iş.Tabii hayatımda bir daha hiçbir zaman film çevirmeyeceğim diye bir şey demiyorum ama, ama hiçbir sabah bir film yapsam diye uyanmıvorum. Sana dair bir mit var, "cool", asabi, sağı solu belli olmaz kadın gibi... Ben zaten öyle birisiyim ama... Oyledir ama, dillere pelesenk olmak? Işte bu da işın sepettekiler kısmı. Buna dur demek imkânsız. Elbette durduk yerde çıkmıyor. Benden yola çıkan durumların, hallerin ürettiği bir şey ama nedenleri var. Her hareketin bir nedeni var. Burada ben bir sahnedeyim hep. Herkesin yapacağı bir hareket ünlü bir kişinin yaptığı ha Birden bire Safran'la özdeşleştirilmek sinir bozucu oldu mu senin için ? tlk başlarda olmadı ama sonra olmaya başladı çünkü hiçbir şeyle özdeş olmayı sevmiyorum. Sinemadan da bu nedenle kaçmıştım. Sinirimi bozdu demeyeyim de bu özdeşleştirme büyük bir zorluğa neden oldu. Ben olmayınca dükkân yürümüyor. Halbuki orası yanında bilmem kaç kişinin çalıştığı bir müessese. Yemekler aynı standartta çıkıyor, ben olmasam da bir Df be Orası ille de Aslı Altan'ın kulübü oldu ve bu durum beni çok yordu. Safran'a gelenler senin için mi geliyorlaryani? Insanlar " Senin bizim yanımıza gelmene gerek yok, sadece biz içeri girince DJ kabinindesenigörelim.yeter" diyorlar. Bu bir yandan çok hoş bir şey, insanı havaya sokuyor ama özel hayatımı da sekteye uğratıyor. Bir yığın insanın gelip, benim yokluğumdan ötürü geceyi Safran'da tamamlamadığı oluyor. Senin müşteriye çanak tutmayan bir tavrın olduğu biliniyor... Bir işletme için riskli bir tavır değil mi bu ? Tamamen benim kişiliğimden, hırçınlığımdan kaynaklanan bir şey. Çok da hırçın değilimdir, ama pek fazla taviz vermem. Benim bu halimin Safran'a büyük yararı oldu. Şehirde, sahibinin ya da çalışanlarının müsterivesürekli "evetefendim scnef Aslı Altan ve ünlü Safran'ı... bilmediğim başka yerler de vardır. Bu durumisteristemezefsaneleştirdidükkânı. Orhan Gencebay çalmak da Safran'ın ilklerinden değil mi? Ilk Orhan Gencebay çaldığımda snobe etti bir grup, bir başka grup da müthiş alkışladı. Başka bazı klüpler kendilerine mal ettiler, ama bilen bilir. Işte böyle sivrilikler Safran'da çıktığı için şehir efsaneleri de çı Safran Beyoğlu'ndayken entelektüeller, sanatçılar oraya devam ediyor, sosyetik bir ekip de onları seyretmeye geliyor gibi bir durum vardı... Bu şehirde yaşıyor ama bu şehri kullanmıyor insanlar... Beyoğlu Safran'da o yıllarda ilk olan bir şey vardı. Tam Beyoğlu gibi, gayet kozmopolitti. tnsanlar birini seyredermiş gibi bir durum da oluşmadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle