Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21KASIM2004/SAYI974 Konsolosluğun önünde A Eylül Barış radan bir yıl geçti. 15 Kasım 2003 'te Neva Şalom ve Beth îsrael sinagogları, 20 Kasım'da ise Ingiltere Başkonsolosluğu ile HSBC Bankası'nın binası bombalanmış, 51 kişi ölmüştü. ,3u intihar saldırıları birçok insanda derin izler bıraktı. Ancak o günlerin korku ve paniğinin yerini kent hayatının acımasız koşuşturması aldı. Tüm acıları kolay unuttuğumuz gerçeği ise değişmedi. Saldırıların birinci yılında Ingiliz Konsolosluğu çevresindeki esnafla o günü ve sonrasını konuştuk. Acıları tazelemek değil, yaşananlardan ders almak için... HALÎS TUTMAZ Ayakkabı Boyacısı Ben, tam 41yıldır buradayım. Ilk bomba Kuledibi'nde patladığı zaman beni, sırtımı dayadığım Ingiliz Konsolosluğu'nun duvarından alıp karşı caddeye gönderdiler. Patlama sabahı Ingiliz Başkonsolosu Roger Short bana ayakkabısını boyatmıştı,o sırada kansı bakkala süt almaya gitmişti. Sonra içeri girerken mi, gir dikten hemen sonra mı bilmiyorum, patlama oldu. Bir dakika içinde bir sürü insan öldü gitti. O an burada harp çıkmış gibiydi, gökyüzü karardı, her yanı bir duman aldı. Ne cam kaldı ne de çerçeve. Ben şoku atlatamamıştım, donup kaldım birsüre, olanlan şaşkınlık ve korkuyla izledim. O günden beri insanlar hâlâ buraya gelmeye korkuyor. Ben bir ömür geçirdim burada ve bu değişikliği görüyorum ve anlıyorum. Allah yine de bize acıdı ve az kayıp oldu. Çünkü manzara çok daha korkunçtu. Burada işler hâlâ bitmedi. Hiçbir şey normale dönmedi. MECtT KIZILKAYA Işletmeci TOLGA KARABATAK Satış Temsilcisi Patlama anında biz rutin sabah toplantımızı yapıyorduk. Önce ufak bir patlama oldu, ardından çok büyük bir tane daha. Sonra toz duman ortalığı götürdü. Elektrikler kesildi. Hiçbir şey göremediğimiz için çıkışın tamamen kapandığmı düşündük. O an etrafımda çok fazla yaralı vardı. Ilk şoku atlatıp dışarı çıkmayı başardığımızda ise Vıerkesin bildiği görüntüleri birebir yaşadık. Patlamadan sonra işyerimizin tadilatı nedeniyle 56 ay gibi buraya dönmedik. Çok fazla iş ve zaman kaybı oldu. Bizde olaylar gündemden düştüğü anda bitiyor. Çok çabuk unutuyoruz her şeyi, sanki yaşanmamış gibi... Olaydan sonra psikolojik tedavi olanlar oldu. Herkeste bir kprku kaldı elbette, mesela anf bir ses, farklı bir hareketlilik hemen paniğe ve tedirginliğe yol açıyor. Patlama sonrası esnaf kendi dükkânlanndaki molozları, yıkıntıları kaldırmaya başladı. Genel, kamu alanlarını belediye düzenledi. Konsolosluktaki inşaat ise hâlâ sürüyor, o kalın, büyük ve yüksek duvarları görsel anlamda bir sıkıntı yaratıyor. Bu inşaatın bir an önce bitmesi bizi belki biraz rahatlatabilir. Tabii sonuçta konsolosluk yine aynı yerde. Çalışması sürecek. Bana sorarsanız tüm konsoloslukların merkezi yerlerden uzak olması gerekir. Ama bu ne kadar çözüm, o da tartışılır. O güne dönsek... Hatırlanası bir olay değil aslında.korku ve panik her yerdeydi. Patlama olunca ilk anda dükkânlarımızın arkalarına, güvende olabileceğimiz yerlere sığındık. O korkuyu üzerimizden bir süre atamamıştık. Hatta hâlâ o tedirginlikle yaşıyoruz. Patlamada birçok insan öldu, dükkânlarda çok büyiık hasarlar oluştu. Allah'tan bizde kayıp olmadı. Bu tek tesellimiz. Önce can, sonra mal elbette. O giın yaşadıklarımızı anlatmak gerçekten zor. Peki sonra hayat nasıl devam etti? Ikiüç gün sonra dükkânlarımızda çalışmaya başladık. Devletin yardımı bizim yaralarımızı saracak kadar değildi. Biz de kendi yaralarımızı sarıp ayakta kaldık. Bazılarının durumu yoktu, her şeyi olduğu gibi bırakıp gittiler. Biz kolay yılmadık. Patlamadan sonra buralarda çok şey eski haline dönemedi. Yaralar tam anlamıyla sarılamadı, ama hayat devam ediyor. Bu tarz olaylar dünyanın her yerinde hayatımızın bir gerçeği oldu. Bu tedirginlikle yaşamaya alıştık artık. ÎLYAS EKMEKÇİ Esnaf Patlama anında burada yoktum, her şeyi bir telefonla öğrendim, zaten sonra telefonların ardı arkası kesilmedi. Buraya gelene kadar neler olabileceği hakkında pek bir fikrim yoktu. Ulaştığımda ise dükkânıma yaklaşamadım, polis yolu kesmişti, herkes koşuşturuyordu ve korkunç bir duman vardı. O sırada dükkânımda çalışan çocuğu gördüm, diğerlerine göre çok iyi durumdaydı. Birkaç küçük sıyrtk falan vardı. Ilk gördüğüm kadarıyla dükkân diye bir şey kalmamıştı, çelik kepenk kâğıt gibi buruşup uçmuştu. Dükkânı öyle görünce ağlamaya başladım. Olay yeri inceleme ekibi olduğu için o gün olay yerine fazla yaklaşamadık. Ben 1971 yılından beri buradayım, burası babamdan kalma. Her taraf yıkılırken bir sürü insan da hayatını kaybetmişti. "ErRyan'ıKurtarmak" filmindeki o korkunç savaş sahnesi inanın burada olanlardan daha iyiydi. 10 yaşından beri her gün gördüğüm dolaştığım bu yer ne hale gelmişti inanamadım. Iki ay boyunca kimlik bırakarak dükkânlarımıza geldik. Çok zorluklar yaşadık. Çalışmadığımız süre boyunca vergimiz ve sigortamızı ödemek zorundaydık. Birçok sorunumuz oldu, ama bunları kimseye söyleyemedik. Medyanın ilgisi de çok çabuk bitti. Ben Ingiltere hükümetinden ciddi anlamda yardım bekledim, ama onlardan da hiçbir ses çıkmadı. 15 ve 20 Kasım 2003... Pek çok insanın tarihinde bu iki gün "unutulmaya" bırakıldı, ama o güne tanık olanlar için bu olanaksız... OSMAN BAHADIR bahadirosman@hotmail.com 80 yıl önce Muharrirlere ders Üstat Süleyman Nazif Bey, başmuharrirlere ve muharrirlere meccani (parasız) lisan dersi vermeye başladı. Ilk derse göre, hepimizin günde her yazdığımız satır yazı kadar hata ettiğimiz anlaşdıyor. Biz bu derslere çok memnun olduk. Kim bilir, belki üstadın derslerinden biraz istifade eder de lisanımızı düzeltir, yanlışlarımızı azaltırız. Allah razı olsun, zaten "Batarya ile Ateş" muharriri de bütün gazetelerdeki hataları birer birer göstereceğini vaat ediyor. "Çuvaldızı en evvel kendime batırdım. Yarm da îkdam, \nn YENI ROMANLARIMIZ Cumhuriyet, Tanin, Vatan ve Vakit gazetelerine iğnemle arzı hürmet edeceğim" diyor. Gerçi çuvaldızı kendine değil, kendi gazetesindeki Müşfik Selami Bey'e batırmış ama zararı yok. Süleyman Nazif Bey'den rica ediyoruz. Derslerini kısa kesmesin, her gün gördüğü yanlışları birer birer tashih etsin. Gazete mürettipleri, musahhihleri (düzeltmenleri), muharrirleri gibi kendi de istifade eder. Çünkü mevzu aramak dert ve zahmetinden kurtulur! Muallimliğinin maddi faydası da bu olur. 12 Nisan 1925 LEYLA Muharriri; Müfide Ferid Hammefendi Milli roman tefrikamız birkaç güne kadar hitam bulacağı (biteceği) cihetle pek yakında Müfide Ferid Hanımefendi'nin Leyla ismindeki büyük romanını tefrika etmeye başlayacağız. Leyla, mütareke senelerinin ızdıraplı günlerinde cereyan eden milli bir faciadır. Müfide Ferid Hanımefendi'nin hassas ve kuvvetli kalemiyle ibda ettiği (meydana getirdiği) bu eserin kıymeti hakkında fazla söze lüzum görmüyoruz. 20 Nisan 1925 Ankara'da Milli Sahne'nin büyük bir müsameresi Ankara (Muhabiri mahsusamızdan) Milli Sahne dün akşam Büyük Millet Meclisi Reisi Kazım Paşa'nın himayesinde büyük bir müsamere vermiştir. Müsamerede Reisicumhur Gazi Paşa hazretleri ve refikaları, Başvekil Ismet ve Meclis Reisi Kazım paşalar, bütün vekiller, süfera (büyükelçiler) ve mebuslar bulunmuşlardır. Tiyatro Himaye Cemiyeti azası, reisicumhur hazretlerini ve refikalarını, başvekil ve diğer zevatı âliyeyi istikbal etmişlerdir (karşılamışlardır). Müsamere bu akşam da devam etmiştir. Reisicumhur hazretleri müsamereden pek ziyade memnun olmuşlar ve memnuniyetlerini izhar etmişlerdir (açıklamışlardır). Yüksek zenaatkâr Şadi Bey ve refikası şiddetle alkışlanmışlardır. 8Nısan 1925 Kız Muallim Mektebi'nde konferans Çapa'da Kız Muallim Mektebi'nde bugünkü perşembe günü saat üçte Darülfünun müderrislerinden Şekib Bey tarafından "Wilhelmjames ve terbiyesi" hakkında umuma bir konferans verilecektir. 22 Ocak 1925