22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 KASIM 2004 / SAYI 97< Üçü de genç ve ödüllü bilim kadını. Geleceklerini "bilim" üzerine kurmuşlar, ama hayatlarının bir noktasında rotaları değişmiş ya da hızları azalmış. Bu nokta, evlilik ve annelik... Peki, bu bir seçim mi, yoksa zorunluluk mu? Üç bilim kadını Feryal Ozel, Semra Aygün ve Ahu Altınkut Uncuoğlu anlatıyor... l)ı. Fcrval Ozel Bu benim seçimim, ama. Esra Açıkgöz T ürkiye'de bilim dendi mi hâlâ akla hemen erkekler geliyor. Kadrnlar, kuantum fiziğiyle uğraşırken, genleri incelerken, laboratuvarda deney yaparken düşünülmüyor. Oysa 2002 yılı DİE verilerine göre, Türkiye'de araştırmacı kadınlann sayısı hiç de küçümsenmeyecek bir sayıda, yani25bin407. Bunarağmen, büyük çalışmalara imza atan kadınlann sayısı az. Bunu "kadınlık durumu" üzerinden açıklamak mumkün. Peki bilim kadınlarıbununasıldeğerlendiriyor? Yakın dönemde dünya çapında başarı kazanmış Feryal Özel, Semra Aygün ve Ahu Altınkut Uncuoğlu ile konuştuk. Feryal Özel, Amerika'daki Columbia Üniversitesi'nde fizik ve matematik dallarında eğitim almış. Doktorasını astrofizik alanında Harvard Üniversitesi'nde tamamlamış. Princeton'da, Institute for Advanced Study'de (îleri Araştırmalar Enstitüsü) yaptığı notron yıldızlarının ışımasıyla ilgili çalışmalarıyla Einstein, John Nash gibi ünlü bilim adamlarının yer aldığı 20 kişilik "Büyük Fikirler" listesine adını yazdırmış. Bu başarısının altında, bilime karşı küçük yaşlarda başlayan ilgisi yatıyor. Bir de, doktorlar ve akademisyenlerle dolu bir ortamda büyümesi... Başlarda, bilimsel çalışmalarda kadınla erkek arasında bir fark olmadığını düşü nüyormuş Özel. Zamanla kendini "azınlık" hissedenekadar... Buonubiryandan rahatsız ederken, bir yandan da teşvik etmiş, "Kadınlann bir kısmı baştan bilimle uğraşmaya yönlendirilmiyor, bir kısmı da kariyerinın bir noktasında ailevi sebeplerden veya akademik ortamın yoğunluğundan sıkıldığı için kariyerini bırakıyor. Belki de kadının doğasında birden fazla konuya ilgi duymak yatıyor" diyor. Özel, bu durumu biraz da kadının seçimi olarak görüyor, "Kendi hayatıma bakınca bunu düşünmeden edemiyorum. Çünkü ben yeni anne oldum. Kızımla mümkün olduğunca çok vakit geçirmek istiyorum. Eskiden bir konu üzerinde yoğunlaştığımda neredeyse aralıksız günlerce çalışabilirken, §u anda böyle bir şeyi yapmam zor. Ama ondan da önemlisi ben tercih etmiyorum. 'Bu bilimsel çalışmaları etkiliyor mu'diye sorarsanız tabii ki etkiliyor. Ama bu benim seçimim. Bilim kadını da bu seçimle kar§ı karşıya kalıyor" diyor. MESLEK DEĞİL, AİLE SEÇİLİYOR Dr. Semra Aygün'ün biyolojiye olan ilgisi, ilkokulda yapılan pamuk arasında fasulye çimlendirme ödevleri ile başlamış. Ortaokul ve lisede devam eden bu ilgi, üniversite tercihlerini de etkilemiş. Balıkesir Üniversitesi Biyoloji Eğıtimi Bölumü'nden mezun olan Aygün'ün hayatı bitirme çalışmasıyla değişmiş. UNESCOL'oreal 2004 yılı AvrupaKuzey Amerika Bölgesi Bursu'nu kazanmış. Böylece Pennsylvania Üniversitesi'nde Prof. Dr. Fevzı Daldal'ın laboratuvannda bilimsel çalışmalar yapmaya başlamış. Aygün bilimle uğraşıyor, çünku "deney yapmak, sonuca ulaşıncaya kadar uğraşmak, sonucu beklemek, hele ki değişik, orijinal şeyler bulmak" onu çok mutlu ediyor. Bilim kadını olmasında iki bilim kadının desteği olmuş: Prof. Dr. Gülendam Tümen ve Dr. Sevnur Mandacı. Bilim alanında kadınlann arka planda olmasının nedenini, aile yaşamına bağlıyor. Aygün'e göre, işverenler, kadının doğurganlığı ve beraberinde getirdiği annelik görevi nedeniyle erkek çalışan tercih ediyor. Bilimsel çalışmada zaman kavramı yok, iş ne zaman bitirse o zaman laboratuvardan çıkılıyor. Oysa eş ve çocuğa sahip bilim kadını belli zaman aralıklarında çalışabiliyor. Bu nedenle kadınların akademik kariyer yapmaları, erkeklere kıyasla daha geç oluyor ya da belli aşamadan sonra kadın kariyerini durdurabiliyor. Günün büyük bir bölümünü evden uzakta çalışarak geçiren kadın, eve geldiğinde de farklı bir biçimde çalışmaya devam ediyor. Böylesine yoğun bir tempo yu her gün devam ettirmek kadını ve bazen de evliliği yıpratıyor. Sonuçta bir tercih yapılması gerekse bu aileden yana oluyor. Çünkü özellikle Türk kadınları için aile hayatı ve çocuklar ilk planda. Aygün ekliyor: "Bu sorunun çözumü, planlı, programlı ve erkeğin eşine karşı anlayışh, destekleyici olduğu bir aile yaşamı kurabilmekten geçiyor." Aygün'ün bu gorüşünü Amerika'daki bilim kadınlarının durumu da destekliyor; "Amerikalılar, aile yaşamlarında ol dukça rahat olduklarından, kadının mesleki tercihi tüm aile fertlerince önemseniyor ve de kadın istediği branşta rahatlıkla çalışabiliyor. Şu an bulunduğum Pennsylvania Üniversitesi biyoloji bölümündeki akademik kadronun yarısı kadın. Onlarda gözlemlediğim ise güçlü kişilik özellikleri. Kendine ve yaptığı işe güvenen, duygusallıktan uzak, hırslı ve anne rolünü evin dışında bırakarak, bilim kadını kimliği ile sürekli çalışmak ve bilgiüretmek..." 2002 DÎE verilerine göre, Türkiye'deki araştırmacıların 25 bin 407'si kadın... Dr. Ahu Altınkut Uncuoğlu'na göre Türkiye'de sorun bilim kadınlarının sayısında ıleğil, bilime ayrılan bütçenin azlığında... Sorun cinsiyet değil, bütçe! D r. Ahu Altınkut Uncuoğlu, îstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu. ÎÜ'de yaptığı Moleküler BiyolojiGenetik anabilim dahndaki " Arpa ve Buğdayda Kuraklığa Dirençliliğin Biyoteknolojik Yöntemlerle Belirlenmesi" konulu doktora teziyle, TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi ve Dünya Bankası işbirliğiyle vertlen araştırma bursunu kazanmış. UNESCOL'oreal Young Women Scientist ve International Plant Genetics Research Institute (IPGRI), VavilovFrankel bursunu da kazanarak, Israil'deki Haifa University Institute of Evolution'da çalışma yapma hakkını elde etmiş. Altınkut çalışmalarını bitirip Türkiye'ye ve TÜBlTAK'taki işine geri dönmeyi planlıyor. Neden bilim kadını olmak istediniz? Bu insanın en baştan beri içinde olan bir şey, yanı bilim insanı olmaya karar verilmiyor. Zaten merak, keşfetme gibi iç dürtülerle doğuyorsunuz. Yapmak istedikleriniz sizi bilimin içine yönlendiriyor. KADINLARIMIZ GAYET GÜÇLÜ UNESCOUOREAL 2003 yılı Yanşmasına katılmaya nasıl karar verdiniz? Kadınları destekleyen bir konsepte sahip bir yarışma. Ben de bilgime güvendim ve başvurdum. Türkiye'de yetişmiş, çağdaş ve kendine güvenen bir Türk kadınının bu bursu almasının sadece kendisine değil, Türkiye'ye de bir prestij kazandıracağını düşündüm. Bu noktada en büyük desteği doktora danışmanım IÜ Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Gözükırmızı'ndan aldım. Kadınlar bilimsel çalışmalarda arka planda bırakılıyor mu, sizce? Hayır, eğer büyük şehirlerdeki üniversitelere ve araştırma enstitülerine bakarsanız çok sayıda kadının bilimde aktif olarak yer aldığını göreceksiniz. 2000'U yıüardaTürkiye'de bu konu olmamalı. Sorun sadece bilime ayrılan çok kısıtlı bir bütçenin olması, yani bu noktada kadın veya erkek diye bir ayrım yok. Kadınlarımız gayet güçlü ve ayakları yere basan bir yapıya sahip. Siz de bir bayan gazeteci olarak bana bu soruları sorduğunuza göre Türk kadını gayet aktif... T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle