Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21KASIM2004/SAYI97< Dünya mı korkutur, film mi? Birbiri ardına korku filmleri gösterime giriyor. Önce "Karanlık Sırlar" şimdi de "Köy". Japon ve Hollywood sineması kimi zaman boy ölçüşüyor, kimi zaman ortak yapımlara imza atıyor. Artık eski klişeler yok, kan ve vahşet sahneleri de. Nabızlar teknolojiyle yükseliyor! ı Ali Deniz Uslu KAAN ARSLANOĞLU Psikiyatr Denetim altında, güvenle korkmak! Bazı insanlar korku filmlerine gidip kendilerini korkutmaktan hoşlanırlar. Geçmiş yüzyıllarda korku öyküleri dinleyerek, korku romanları okuyarak birbirini ve kendini korkutmak yaygındı, şimdi teknolojinin olanaklanndan yararlanarak, film ve televizyon yoluyla korkuyoruz. insanlar korkuyu, eğer kontrol altındaysa veya onunla dalga geçilebiliyorsa eğlence olarak kullanır. Bazı insanlarda bu eğilim daha belirgindir. Buna "eustress" yani "hoşgerilim" adı verüir. Macera ve gerilim sırf eğlence olsun diye de yaşanabilir, daha anlamlı görünen belli bir amaç için de. Tehlikeli sporlara eğilim, dağcılık, güvensiz bölgelerde gezginlik, fanatik takım taraftarlığı, politik mücadele gibi... Bunlar başka psikolojik gereksinimleri de karşılamaya dönüktür, ama aynı zamanda "hoşgerilim" yaratma amacına da hizmet eder. Korku filmleri de böyledir. Savaşlar, cinayetler, kazalar, hastalıklar, ölümler insanlann başından hiç eksik olmamıştır. Dünya en korkutucu korku filminden çok daha korkutucudur aslında. Insanlar bu gerçek korkulan sanal olarak, denetim altında ve güvenli ortamlarda yaşamak için korku filmlerini yeğlerler. Korku filmleri ve öyküleri toplumdaki korku duygusunu yaygınlaştınr ve artınr; ama öte yandan gerçek tehlikelere karşı uyanıklığı azaltır. Bu ruh sağlığı açısından bir ölçüde iyidir, ama toplumun ve kişilerin bilinçli önlemler almasını geciktirdiğinden zararlı olabilir. Burada tek suçlu korku filmleri değil, insanın gerçek tehditleri algılamasını ve onlar üstüne düşünmesini engelleyen çok daha önemli akılsal ve duygusal engeller var. Korkularımızın içerikleri ve biçimleri de dönemle birlikte görece değişiyor. Son yıllarda kanh korku sahnelerinden uzaklaşma yönünde bir eğilim varsa, bence bunun nedeni basit: însanlar televizyonlardakı haber programlarında kanlı sahneleri zaten fazlasıyla görüyorlar. 1. Freddy Jason'a Karşı 2. Cevapsız Arama 3. Şeytan GİOVANNİ SCOGNAMİLLO Yazar Günümüz seyircisini korkutmak zor... Korku sinemasımn yükselişi gerçek anlamda ne zaman başladı? En çok korku filmi üreten Hollywood sineması üzerinden konuşursak, bugünkü dönem aslında bir çeşit rönesans. Çünkü sessiz dönemi bir yana bırakırsak asd Amerikan korku sinemasımn yükselişi 1930'lu yıllardır. Sonra yeni canavarlar; mumyalar ve kurt adamlar... Tüm bunlar bir sonraki dönem korku sinemasına prototipler getirdi. Bunlar daha ziyade psikolojik filmlerdi. 1980 sonrası Hollywood sineması aslında geçmişe dönen bir sinemadır. Bir çoğu eskilerin yeni versiyonlarıdır. Son dönemde Japon sineması korku filmleri ile adını duyurdu, bu filmlerin Amerikan versiyonları da çok tutuluyor. Bu çıkışı neye bağlıyorsunuz? Aslında Japon sinemasımn geçmişine bakarsanız bu çok yeni bir şey değil. Şu an kullanılan konular eski Japon sinemasımn da sık kullandığı temalar. Bu motifler onların edebiyaünda da mevcut. "RingHalka" çıkışı sağladı. Bana sorarsanız ben onlarda bir yenilik göremiyorum. Japon sineması çoğunlukla ergenlik dönemindeki genç kızları kullanıyor... Japon çizgi romanlarına, mangalara dikkat ederseniz bu tiplemelerin yaş aralığı 1415'dir. Çizgi romanlardaki bu portreyi filmlerde de kullanıyorlar. Bu aslında bir şekilde korkunun erotizmine kayıyor. Erotizm olmadan korku da yok diyebilir tniyiz? Vampir filmlerine erotizmi sokan ilk film Yeşilçam'dan çıkma, 1954 tarihli "Dracula îstanbul'da"dır. Korku filmi tarihinde ilk kez bir vampirin dişleri göründü ve ilk kez erotik öğeler kullanıldı. Korku araçları da değişti. Modern şehir hayatına yönelik filmler var. Bunlar korkuyu şehir insanına yak laştırarak etkiyi mi artnrmak istiyor, sizce? Evet, cep telefonu gibi, teknolojiden kaynaklanan korkulan gündeme getiriyorlar. Artık yüksek teknoloji kullanıyoruz ve bunları malzeme yapmak korkuyu seyirciye yakın kılıyor. Bence bu doğru bir yaklaşım. tzleyiciye ipuçları vermek ancak filmin sonuna doğru yönlendirmek ve sürekli bir korku beklentisiyle gerginliği arttırmak çok kullanılan bir yöntem. Filmde korku böyle mi sağlanmalı? Bu da bir formüldür. Tabii, bir bakıma seyirciyi aldatmaktır. Ancak, günümüz seyircisini korkutmak zor. Bir gerginlik yaratabilirsiniz, dikkati sürekli seyircide tutabilirsiniz ama korku zor. Eski seyirci daha naifti, o yüzden korkutmak kolay oluyordu. Bugün önemli olan ki bunun formülünü Hitchcock buldu sürekli seyirciyi baskı altında tutmak ve bir olaya hazırlamak Neden korku filmi izliyoruz? Korku, sevgi, nefret gibi en doğal duygularımızdan biri. Korku sineması bizim için bir boşalma alanı. Bir de her insan bir şeyden korkar. En azından herkesin başında Demokles'in kılıcı gibi ölüm korkusu vardır. Ben mesela, kedilerden çok korkuyorum. Korkularla beyazperdede yüzleşince ve o film ferahlatıcı bir sona kavuşunca izleyici için bir rahatlama gerçekleşiyor. En çok keyif aldığınız korku filmleri hangileri? Ben prensip olarak yeni versiyonları seyretmeye karşıyım. Çok merak ediyorsam, belki. Bence hepsi de eskiyi aratıyor. Son dönem korku filmlerini izlemektense arşivimde olan 1930'lu yılların filmlerini izlemeyi tercih ediyorum. Halen "Operadaki Hayalet"i büyük bir keyifle izlerim. Yüksek teknoloji yeni filmlerin kurgusunu bozdu mu sizce? Eskinin diyaloglu ve felsefi içeriği yok... O zamanki filmler yetişkinlere yönelikti. Hollywood sinemasmın genel çizgisi "teenager" dedikleri genç yaş grubuna yönelik. 13. Cuma'dan itibaren korku filmlerinin kahramanlan hep genç. Aslında Japon ve Hong Kong sinemasının şu an yaptığı şey Hollywood'un yaptığını kendi geleneklerine yakın olmak şartıyla tekrarlamak. Türk korku sineması diye bir şeyden bahsetmek mümkün mü? "Dracula Istanbul'da", "Şeytan", "Okul" gibi 34 filmle bunu söylemek zor. Dracula dönemi için orta bir filmdi. "Şeytan" altında Metin Erksan imzası olduğu için kötüydü. "Okul" ise Amerikan korku filmlerinin bir tekran. "Okul"un 800 bin seyirciye ulaşması birişaret, potansiyel var demek ki. T