Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Aylar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dünya sağlık zirvesinin mesajları CEM SUNGUR Yüksek kan basıncı konusundaki çalışmaları ile tanınan ve Almanya’daki en büyük akademik sağlık merkezinin eski rektörlerinden olan Detlev Ganten’in girişimleri ile Dünya Sağlık Zirvesi 14 18 Ekim 2010 tarihleri arasında Berlin’de düzenlenecek. Böylece sadece Alman tıbbı açısından değil, dünya tıbbı açısından çok önemli bir akademik merkez olagelmiş ChariteUniversitatsmedezin Berlin’in 300. kuruluş yıldönümü için düzenlenen etkinliklerle aynı zamana denk gelecek. Zirvenin düzenlenmesine katkıları olan Alman ve Fransız Decartes Paris Üniversitesi öğretim üyelerinin ortak görüşü, sağlığın politik gündemin ana konularından birisinin olması gerektiği yönünde. Sağlığın, gündemi belirleyen diğer konular karşısında edilgen kalmasının yararı olmadığına, tam tersine toplum için politikalar geliştirilirken sağlığın temel belirleyicilerden birisi olması gerektiğine inanıyorlar. Günümüzde toplumların karşı karşıya oldukları sağlık sorunları oldukça fazla. Öte yandan toplumlar, politikacılar ve hatta sağlık çalışanlarının çoğunluğu sağlığı tehdit eden değişimlerin farkında değiller. Engeller oldukça değişken; gelişmeler karşısında yaşanan etik bocalamalardan iklim değişikliğinin toplum sağlığı üzerine olan olası etkilerine kadar geniş bir yelpaze içinde yer alıyor. Bu değişimlerin çok önemli iki özelliği var; çok hızlı gelişiyorlar ve genellikle küresel boyutta etkileşimlere neden oluyorlar. Bu nedenle zirvenin alt başlığı, Charles Darwin’e atıfta bulunacak şekilde seçildi: “tıbbın evrimi”. Düzenleyiciler insan biyolojisinin 3.5 milyarlık bir evrim sonucu geliştiğini anımsatıyorlar. Günümüzde yaşanan sağlık sorunlarının önemli bir bölümünü de günlük yaşantı biçimimiz ile biyolojimiz arasındaki uyumsuzluğa bağlıyorlar. Bu önemli sorunların çözümlenebilmesi ve doğru önlemlerin alınabilmesi için farklı öğretilerden gelen bilim insanlarının birlikte çalışmalarının sağlanması gerekiyor. İşte tam bu noktada zirvenin en önemli mesajı ortaya çıkıyor. Akademik sağlık merkezleri, toplum sağlığında belirleyici olmak üzere göreve davet ediliyor. Ganten’e göre Charite’nin gelenekleri arasında önemli insan ve kişilikleri bir araya getirmek, mükemmel nitelikteki araştırmaları yürütmek ve aynı zamanda da topluma karşı olan sorumlulukları yerine getirmek var. Son yıllarda akademik sağlık merkezleri toplum sağlığı konusundaki yükümlülüklerinden uzaklaşmış durumda. Öte yandan sağlık hizmetleri alanının çok özgün bir konumu var; hem gelecekteki toplumsal sorunları öngörebiliyor hem de yaratıcı çözümler üretebiliyor. Bu nedenle akademik sağlık merkezlerinin 2010 yılından itibaren hükumetlerin planlama süreçlerinin merkezinde olması gerektiği vurgulanıyor. Akademik sağlık merkezleri de bu konuda sorumluluk almaya davet ediliyor. Hükümetlerin de bu katkıyı almadan isabetli ve sürdürülebilir ekonomik ve toplumsal politikalar üretmeleri mümkün değil. Bütün gelişmiş ülkeler yasal düzenlemelerle yaratıcılık, devlet destekli araştırmalarla özel endüstri katkılı araştırmalar, bireyselleştirilmiş tıp uygulamaları ile toplum sağlığı uygulamaları ve araştırmaların desteklenmesi ile maliyetlerin denetlenmesi arasındaki en uygun dengeyi bulmaya çalışıyor. Çözümlerin üretilmesi aşamasında ulusal politikalarla küresel politikaların da çok iyi bir şekilde eşgüdümünün sağlanması gerekiyor. Bu nedenle, dünyadaki en saygın akademik sağlık merkezleri bu önemli gereksinime yanıt verecek şekilde yeniden yapılanıyorlar. Çünkü oyalanacak zaman yok. Yalan söylerse paniklemeyin Güç savaşına girmeyin, tuzak kurmayın ? Özellikle daha büyük çocuklar yalan söylediğinde bu durum aile içinde zaman zaman bir güç mücadelesi haline döner. Aile çocuğa itiraf ettirmeye çocuk da reddetmeye kararlıdır. İki taraf da birbirini yıpratır. Bu güç savaşının sonunda (o an içn hangi taraf kazanırsa kazansın) iki taraf da kaybeder, zira çocuk ile kurulan ilişki bozulur. Çocuk ve ebeveynler birbirlerine öfkelenirler ve iletişim tamamen kesilir. Bu da çözümü imkansız kılar. ? Çocuğunuza disiplin kazandırmak için bazı yaptırımlar kullanmanız kaçınılmazdır ancak çok ağır yaptırımlar ya da cezalar çocuğun kendini güvende hissetmemesine yol açar. Kendini güvende hissetmeyen çocuklar da kendilerini korumak için yalana başvurabilirler. Çocuğunuz yaptıkları nedeniyle sıkça yalana başvuruyorsa disiplin yöntemleriniz mutlaka gözden geçirin. ? Yalan söylemesi için ona tuzak kurmayın. Okul müdürü sizi arayıp çocuğunuzun okulda olmadığını söylediğinde eve gelen çocuğa “bugün neredeydin?” diye sorduğunuzda size yalan söyleyecektir ve siz istemeden onun yalan söylemesini teşvik etmiş olursunuz. Bu durumda annebaba iyice çileden çıkar, çocuk ise kendini kapana sıkışmış hissederek onlara karşı güven duygusunu yitirir. Güvenin olmadığı yerde dürüstlük olmaz. ? Çocuğunuz size bir süredir yalan söylüyorsa hangi yöntemi kullanırsanız kullanın hem sizin hem de çocuğunuzun zamana ihtiyacı olduğunu unutmayın. ? Çocuğunuzu karşınıza alıp bu yanlış davranış ile ilgili uzun nutuklar çektiğinizde çocuk ya dinlemekten kaçınacak ya da suçluluk hisleri ile içine kapanacaktır. Her iki durumda da çözüm için adım atmak zorlaşacaktır. 2 OCAK 2010 CUMARTESİ 5 Çocuğunuzun yalan söylediğini farkettiğinizde öncelikle sakinleşin. Öfke, endişe ve çaresizlik duygularının sizi esir almasına izin vermeyin. Unutmayın ki tüm çocuklar yalan söyler. Yalanlar, yaşa bağlı olarak değişebiliyor. Çocuklar yalan söylediğinde annebabalar çok kaygılanır. Bunun bir alışkanlık haline gelmesinden korkar ve ne yapacaklarını şaşırabilirler. Ceza FİGEN mı verilmeli? Bu seferlik ATALAY görmezden mi gelmeli? Oturup konuşmalı ve öğüt mü verilmeli? Psikoloji İstanbul’dan çocuk ve ergen uzmanı psikolog Sevilay Kahveci, “Çocuklar ve Yalan Söyleme Alışkanlıkları” konusunda annebabalara yol göstermek amacıyla çeşitli bilgiler verdi. Çok küçük çocuklar için hayal ile gerçek ayrımı henüz yoktur. Bu nedenle iki yaş civarı çocuklar olayları olduğundan çok farklı şekillerde anlatabilirler. Bu dönemde yaşanılan olaylar abartılabilir ve anlatılanlara hayali kahramanlar eklenebilir. Çocuklar büyüdükçe hayal ile gerçeği birbirinden daha rahat ayırabilmeye başlarlar ve böylece hayaller ve abartılar giderek azalır. Bu yaşlarda çocuklar daha çok cezadan kaçınmak ya da istedikleri bir şeyi elde edebilmek amacıyla yalan söylemeye başlarlar. Bu aynı zamanda gelişimlerinin önemli bir parçasıdır. Zira yalan söyleyebilmek, çocuğun başkalarının ne düşündüğünü ve onların kendisininkilerden farklı olabileceğini anlayabilme, onları etkileyebileceğini fark etme ve kendi davranışlarını bu amaca uygun bir şekilde kontrol etme becerilerinin geliştiğini de göstermektedir. Okulla birlikte artık çocuk için evin dışında yeni bir hayat başlar. Önceki dönemdekilerden farklı olarak çocuk artık kendi hayatı ile ilgili yalanlar söyleyebilir. Bazen arkadaşlarına uyum sağlamak, bazen yaşadığı yetersizlik hisleri ve özgüven eksikliği ile başa çıkabilmek için yalana başvurabilir. Ergenliğe gelindiğinde artık çocukların kendi ruhsal dünyalarını ebeveynlerinkinden ayırma zamanı gelir ve çoğunlukla yalanlar da bu amaç etrafında oluşur. Arkadaşlarla anne ve babanın bilmediği şeyleri yapmak gencin kendine yeni bir dünya yaratma çabası olarak değerlendirilebilir. Bu dönemdeki en büyük risk çocuk ve annebabaları arasında yaşanabilecek olan sorunların kolayca bir güç savaşına dönüşebilmesidir. 03 Yaş: 46 Yaş: 711 Yaş: Ergenler: Miniklerden LÖSEV’e Özel Anakent Okulları’nın Anaokulu öğrencileri, Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası kapsamında bir dizi etkinlik gerçekleştirdiler. Öğrenciler, öğretmenleriyle birlikte yaptıkları turşu ve kurabiyeleri annebabalarına ve konuklarına satarak elde ettikleri geliri LÖSEV’e bağışladılar. Anaokulu öğrencileri, hazırladıkları gösterileri de ailelerine sundular. Okul Müdürü Servet Ayhan, öğrencilerini yaşama ve geleceğe hazırlarken sosyal etkinliklerle de pek çok şeyi öğrenmelerine çalıştıklarını belirtti. Ayhan, “Umutsuzlukları yenip sevgiye kucak açıp birbirimizle ilgilenip, daha yaşanılır bir toplum oluşturmayı amaçladık. Bu bağlamda lösemi canavarı ile mücadele eden yavrularımıza, anaokulu öğrencilerimizin de çorbada tuzu bulunsun istedik. LÖSEV’in dediği gibi bir çocuğun hayatından daha önemli ne olabilir ki” dedi. Çocuğunuzun yalan söylediğini fark ettiğinizde hayal kırıklığı, öfke, endişe ve çaresizlik gibi duygular yaşayabilirsiniz. Önce kendinize biraz zaman tanıyın ve sakinleşin. Üstü kapatılmaya çalışılan şeye odaklanın. Çocuğunuz ne kadar sık yalan söylerse söylesin ona “yalancı” diye hitap etmeyin. Karşılaştığınız durumu yalan söyleme ya da yalancılık yerine başka şekillerde ifade etmeye çalışın (biraz kafan karıştı herhalde vs). Gerçeği biliyorsanız bunu çocuğunuzla paylaşın. Olumsuz davranışın ve söylenen yalanın sonuçlarını net olarak belirleyin. Yalan söylemek bir çocuk için yardım çığlığı olabilir. Onu dinleyin. Yalan söylediği anda Anneler için birkaç saatlik ‘çözüm’ bulundu İstanbul’da geçen ay hizmete giren Dr. Muammer Gül Eğitim ve Sağlık Danışma Merkezi annebabaların uzun süredir ihtiyaç duyduğu bir konuda çözüm üretti: Merkez, günün her saati için, yalnızca birkaç saatlik bakım ihtiyaçlarınızı karşılıyor. Gece boyunca da bebeğinizi/çocuğunuzu emanet edebileceğiniz bu mekânda, “komşu teyzenin” evindeki imkânların çok ötesi mevcut. “Bugün çok önemli bir görüşmem var, ama bakıcının saatini uzatamam. İki saat için ne yapacağım bu çocuğu?”, “Ne kadar zamandır birlikte dışarıda bir yemek yiyemedik, annemlere de daha fazla GAMZE yüklenemeyiz ki…”, “Uyumak istiyorum, sadece birkaç saat uyumak…”, “Çok önemli ERBİL bir toplantı, ama o saatlerde çocuğu bırakamam ki…”, “Bu kursa gitmem lazım, üstelik haftada yalnızca üç saat, ama işte öyle bir üç saat ki…” ve daha aklınıza gelebilecek bin çeşit bunaltı. Şimdi bu “bunaltılar” için İstanbul’un Anadolu yakasında bir “çözüm” bulundu. Erenköy’de faaliyete başlayan Dr. Muammer Gül Eğitim ve Sağlık Danışma Merkezi gecegündüz saatle çocukbebek bakım hizmeti veriyor. Kuaföre, alışverişe, iş görüşmesine, tiyatroya, sinemaya ya da bir davete katılmak isteyen annebabalar randevu almak kaydıyla bu hizmetten yararlanabiliyor. Bakıcılarınız annebabanız ya da başka yakınlarınız da olsadoğal olarak 724 hizmet veremiyorlar. Ama belli zamanlarda ortaya çıkan ani işihtiyaç ve zorunluluklar da sizi çok sıkıştırıyor. Evet, işte bu konuda Türkiye’de ilk kez başlayan bir uygulamayla dertlerinize derman üretiliyor. Günün istediğiniz herhangi bir saatinde bebeğinizi/çocuğunuzu yalnızca birkaç saatliğine de olsa, gözünüz arkada kalmadan emanet edebileceğiniz bir “oyun evi”ne sahipsiniz. Kendi dertlerimizden yola çıktık Bihter Gül, bu ihtiyacı nasıl belirlediklerini de şöyle anlatıyor: “Tümüyle kendi tecrübelerimizden yola çıktık. Sıkıştığında ya da arada eğlenmek için birkaç saatliğine bebeğimizi/çocuğumuzu huzur içinde emanet edebileceğimiz bir mekan büyük bir ihtiyaçtı. Ve bu karşılaştığımız çok sayıda annebabanın da paylaştığı bir ihtiyaçtı. Buna uygun bir çözüm üretmeye çalıştık. Merkezimiz bu şekilde ortaya çıktı.” Merkez’in internet sitesinde “Biz kimiz?” sorusuna verilen yanıt da şöyle: “Biz üç ay arayla dünya tatlısı iki güzel bebeğe kavuşan çok kocaman bir aileyiz. Çocuklarımızdan sonra eski sosyal hayatımızdan da ödün vermek istemediğimiz için istediğimiz saatte kuaföre, kızlarla çaya, geceleri sinemaya ya da bir iki arkadaş toplantısına katılabilmek için kapı kapı gezdik. Evdeki bakıcı ablamız “geceleri kalamam” dedi. Kreşlere ve oyun gruplarına başvurduk “bugün sizin yaş grubunuz yok” dediler. Biz de anne ve babalarımıza emanet etmekten başka çare bulamadık. Hem gözümüz arkada kalmadı, hem de onlar torunlarıyla birlikte çok mutlu saatler geçirdiler. Fakat bu sefer de hem çocuklarımız yaşıtlarıyla buluşamadı, hem de bizim canavarlar annelerimizi çoook yordu! Keşke dedik, bizim de sabırlı, bilinçli, eğitimli ve tabii ki bol bol boş zamanı olan bir komşu teyzemiz olsa, her ihtiyacımız olduğunda çocuklarımızı bırakıp gidebilsek ve asla gözümüz arkada kalmasa… Tabii komşu teyzede pırlanta gibi birkaç minik daha olsa bizimkiler arkadaşlarıyla doya doya oynasa. Hem yaşıtlarından öğrense, hem de bol bol eğlense… İşte bizim projemiz de böylece ortaya çıktı… Çocuğunuzun en rahat olabileceği şeyin hem ev ortamından uzaklaşmadan büyümek hem de eğlenceli oyunlarla yaşıtlarıyla sosyalleşmek olduğuna karar verdi. Böylece hem çocuğunuz evindeymiş gibi rahat edecek hem de sizin gözünüz arkada kalmayacak.” Merkeze ulaşmak için tel: 0 216 411 97 31, adres: Bağdat Cad. Kaşaneler sok. Ahenk apt. No: 40/3 Erenköy Kadıköy İst. ) cem.sungur@anadolusaglik.org Merkezin niteliklerine ilişkin görüşüne başvurduğumuz Engin Gül, öncelikle burasının “saatli bir bakım merkezi” olduğunu vurguluyor. Yani diğer oyun grupları ya da kreşlerde olduğu İstediğiniz zaman bırakın gibi aylık ya da yıllık bir göbek bağınız yok bu oyun evi ile. Haftada bir, ayda bir, belki yalnızca 31 Aralık gecesi, sabah, gece ya da başka herhangi bir saatte tabii önceden randevu almak kaydıyla bakım hizmeti alabilirsiniz. Ücretler saatlik. Mekan tümüyle bir ev ortamı ve her saat her çeşit yemek hazırda bulunuyor. Oyun evinin şimdilik iki müdavimi Nilsu ve Zeynep de çoğu zaman oyuna hazır durumda salondalar. Şimdilik, çünkü yakında bir ya da iki düzenli müdavim daha belirlenecek. Pamuk şekeri ve süt canavarı Nilsu, uyumak istediğinde uyku odasına çekiliyor yalnızca. Merkezin görevlilerinden Bihter Gül, burasının bir eğitim kurumu olmadığını vurguluyor. “Amacımız, çocukları eğitmek ya da bir düzene sokmak değil. Burası bildik bir anneannebabaanne ya da komşu teyze mantığına sahip. Onun sabır ve bilinçle geliştirilmiş hali. Tabii, sizin hassasiyetlerinizi de mutlak bir biçimde dikkate alıyoruz” diyor. C MY B C MY B