21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EMPERYALİZME VE SÖMÜRGECİLİĞE KARŞI YA ÖLÜM YA İSTİKLAL 1960’larla birlikte onun insanlığın güncel sorunlarıy- Yurdun her yerinde birçok cemiyetler kurulmuş, “Du- la yüklü, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı olan şii- ran kadere karşı/ Vatan kımıldamıştır.” Ve o, “Bir göv- riyle buluştuk: Hoo’lar, Cezayir Türküsü, Aylam, Horoz, deden binbir baş gibi” haykırır: “İnsan esirliği/ Memle- Türk Olmak, Dışardan Gazel, Kazmalama, Yeryağ, Ağrı- ketlere sığmaz/ Millet esirliği,/ Yeryüzüne.” Sonra sim- dağı Bildirisi, İkili Anlaşma Anıtı, Pir Sultan Abdal Gün- geleri konuşur Dağlarca’nın: “Yeminli su/ Yeminli taş:/ leri, Vietnam Savaşımız, Hiroşima, Haydi, Nötron Bom- Ya ölüm ya istiklal./ Gecenin gündüzün döndüğü rüzgâr,/ bası, Çıplak, Uzun İkindi, Yunus Emre’de Olmak. Kurdun kuşun yediği aş:/ Ya ölüm ya istiklal.” “İşte dallarda açılan çiçek/ Kocaman bakışı barışın” Mustafa Kemal, “Bütün memlekette milli teşkilat kurul- dizeleriyle çiçeklere benzetilen barıştan, “Ulan senin ba- masını komutanlara ve memurlara” bildirmiştir, Dağlar- rış diye anlattığın bu mudur?” dizeleriyle çıkarlara feda ca şiirleştirir bu komutu: “Dört yana saldık haberi,/ Gir- edilen barışa uzanırken “Şu ikili anlaşmaları silmeden/ miş kahpe düşman yaralı vatana,/ Haksız./ ... Dört yana Kaldırmadan yaban ellerini yurt üzerinden” dizeleriyle saldık haberi,/ Netseler,/ Dayanacağız.” Dağlarca, bağımsızlığa getiriyordu sözü: Dağ başlarında türküler yakılmaktadır: “Yürümüş Mus- “Savaş acıdır ya ovagök/ Vardır savaştan da acı bir tafa Kemal Sıvas’a doğru/ Ah anam/ Kapmalı orağı ne- yara./ Bu ulusal varlığımızın utanmasıdır/ Artık ne yüzle yi/ Gitmeli mi ne.” Dağlarca, destanını, ulusal bağımsız- bakacağız of/ Biz bu al dağlara.” lık bilinciyle, özgürlük sevdasıyla büyütür, “Türkiye bü- Ruhi Su’nun türküleştirdiği “Düşmüşüm vay düşmüşüm yük/ Kederi kadar” der. ben el kapılarına…” dizelerini içeren El Kapıları’nın da “Yediyordu Elif kağnısını,/ Kara geceden geceden” di- yer aldığı Almanya’da Çöpçülerimiz’le emeğin ve emper- zeleriyle başlayan ünlü şiirinden sonra “Öyle ölüyorum ki/ yalizme karşı savaşımının yanındaydı. Yurt olduğumu duyuyorum” diyen adsız kahramanları an- latan şiirleri gelir. “Özgürlükten, kurtuluştan/ Bir yeni çağ” LİRİK ŞİİRDEN POLİTİK ŞİİRE UZANDI… açılmıştır, “Yurt uğruna ölenler yurtlarınca sınırsızdırlar...” Daha sonraki onlarca kitabına yoğunlukla yaşamın so- runlarını yerleştirdi. Ulaşılmaz bir düş gücünün ürünü ATATÜRK SEVGİSİ olan şiirlerle donattı Türkçemizi. Onun şiir dünyasında, Destanında Mustafa Kemal’in “...su olduğunu/ Aydın- küçük bir iç sızısına, bir insani acıya da rastlanır büyük lık olduğunu” söyleyen Dağlarca’nın O, 19 Mayıs Des- insanlığın toplumsal acılarına, bağnazlıklara, eşitsizlikle- tanı ve Anıtkabir adlı üç kitabını tek kitap olarak sunduğu re, sömürüye dayanan koskoca bir yaşama da. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te yer alan şiirlerinde yurt Lirik şiirden epik, protest, aşk, hamasi, mistik, metafi- sevgisini Atatürk sevgisiyle bütünleştirir: zik, politik şiire uzanan geniş dünyasında, insanın doğa- “Baktı düşman gemilerine Mustafa Kemal, ölüme ba- yı ve yaşama anlama çabasına şair dili, gözü, sözüyle, öz- karcasına/ Bir ıslık sesi durdu dudaklarında kan:/ ‘Gel- gün katkılar getirdi. DAĞLARCA: ‘ÇANAKKALE, YENİ dikleri gibi giderler’…” dizeleriyle başlar, Mustafa Ke- Dönemindeki Hececi, Garipçi, İkinci Yenici, Toplumcu mal şiiriyle sürdürür: “Mustafa Kemal’i gördüm düşüm- TÜRKİYE’NİN ÖNSÖZÜDÜR’ Gerçekçi akımların dışında kendi şiir yapısıyla var olan “Bir körmermisi düştü üstümüze yurda elatanların...” de,/ Daha, diyordu./ Uğruna şehit olasım geldi hemen,/ Dağlarca, toplumsal adaletsizliğin, bağımsızlık savaşı- dizelerinin yer aldığı Çanakkale Destanı’nda bağımsızlık Sabaha diyordu./ Al bir kalpak giymişti al,/ Al bir ata nın, sömürüye karşı başkaldırının şiirini yazdı. savaşıdır anlattığı, yurt savunmasıdır. binmişti, al,/ Zafer ırak mı dedim,/ Aha diyordu.” Saldıranlar, “Yeryüzü denizlerin, sömüre sömüre büyü- Başkaldıran, şaşıran, merak eden, evreni araştıran, bili- “Atatürk/ Arda kalmış biri/ En mutlu barış çağların- yen leşler”dir, “Agamemnun”dur biri, “Hırpalanmıştır mi doğaya egemen kılan insanı gördüğümüz Dağlarca şi- dan” dizeleriyle özgürlük ve kurtuluş getiren Bağımsızlık tepeden tırnağa masal” deyip noktayı koyar: “Çanakka- iri, sürekli devrimciliğinin sözcükleri canlandırarak oluş- Savaşı’nın amacının barışa kavuşmak olduğunu vurguladı. le, yeni Türkiye’nin önsözüdür.” turduğu dizelerle yaşamı, evreni kucakladı, yaşama, evre- TÜRKÇEYLE ÖZDEŞLEŞTİ Anıtsal bir yapıt olan Bağımsızlık Savaşı başlığındaki ne yansıdı, yaşamı, evreni yansıttı. Dil bilincinin en yükseklere çıkarılması ve “Türkçem söy- beş kitabıyla (Samsun’dan Ankara’ya, İnönüler, Sakarya İnsanın suretinin göründüğü bir ayna, suretinin vurdu- lüyor, ben yazıyorum” sözü Dağlarca’nın özü oldu. İnsa- Kıyıları, 30 Ağustos, İzmir Yollarında) bağımsızlık tutku- ğu bir duvar olan şiiriyle Hiroşima’da, Vietnam’da, Ce- nı ve insanlığı kucaklayan şiirleriyle var olurken insanlığın sunu şiirleştirdi. zayir’deydi. geleceğini simgeleyen, tertemiz düşleriyle erdeme, doğru- “Atalım yurt dışına hepsini/ Sömürgenden kurtulalım” “Bir gövdedir yeryüzü. Neresi yaralanırsa oraya kanın luğa, güzelliğe çağıran çocuk şiirleriyle de var etti kendini: sevdasıyla başlayan bir bağımsızlık destanıdır bu kitap. ulaştığı gibi, sanatçılar da acılara varmakla yaşayabilir- Açıl Susam Açıl, Balinayla Mandalina, Bitkiler Okulu, “Düşman gemileri İstanbul’da”dır, “Dalgalar vallah ler. Yaşadıklarını gösterirler” diyen Dağlarca’nın bu sev- Boyalı Ses, Cin ile Cincik, Cinci, Cinoğlan, Delice Böcek, inanamaz”. Yurt yer yer işgal edilmektedir: “Öyle bir kö- dasının Bağımsızlık Savaşımızla çakışması kaçınılmazdı. Dilata, Dişiboy, Doğada, Kınalı Kuzu Ağıdı, Koşan Ayılar tü geldi ki toprağa/ Yabanın ayağ./ Ovanın üstünde, da- YURT SEVGİSİ VE BAĞIMSIZLIK TUTKUSU ğın yamacında her şey,/ Haykırdı bayağ./ ...Bütün bir va- Ülkesi, Kuş Ayak, Oyun Okulu, Şeker Yiyen Çocuklar, Ya- 1949’da Üç Şehitler Destanı’yla başlayarak Malaz- ramaz Sözcükler, Yazıları Seven Ayı, Yeryüzü Çocukları… tan acılı,/ Aldı kara sazı eline.” girt Ululaması, Yedi Memetler, Yurdana, Kubi- “Bütün büyük uygarlıklar büyük dillerden son- lay Destanı adlı kitaplarındaki kaygısı yurt sevgi- ra gelmiştir” düşüncesinde olan Dağlarca, “Acı- si ve bağımsızlıktı. yorum, Türkçe yazarken Türkçenin yeryüzündeki “Yeryüzü kendi kendine bir toprak/ Yurt bir en büyük dil olduğunu anlamayanlara...” dedi. toprak üstünde var olduğumuz.../ Peki nasıl ayak “Dillerde” adlı şiirinde “Ormanca/ Yıldızca/ basmıştır onlar/ Yurda, benim at koşturduğum Dağca konuşur onlar/ Ben anlarım Türkçe” di- yere?” sorusuna yanıttı bağımsızlık savaşı. yen Dağlarca, Türk Dil Kurumu Koçaklaması ile “Şimdi daha hızlı çarpar yüreği düşmanın/ Türkçe sevdasını kanıtladı. Suçludur o, ta buraya dek gelmiştir o, korkmuş- Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni ve çağdaş in- tur o...” dizeleriyle işgalciyi anlattı. san arayışındaki temeli olan dille, Türkçeyle öz- “Ulusun tutsaklığa sığmamasıdır bu destan...” deşleşti. Bu özdeşleşme çağdaş Türk edebiyatıy- diyerek işgale karşı direnişi, “Saldırgana karşı/ la bütünleştirdi onu. Şiiri yaşadı, şiiri özne kıldı, İlk el ayak/ Oğullarınındır ya...” dizeleriyle dire- şiir oldu. Şiirin yarattığı bir ozaninsan, bir ozan- nişin asıl unsurlarını betimledi. yurt oldu Dağlarca. n 29 Ağustos 2024 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle