Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kamera arkasında neler var!
Söyleyip geçtiğimiz sözcüklerin evine, zaman içindeki büyük yolculuğuna, dilimize biraz yakından bakalım mı? A. Gülfem
Özer’in fırça dokunuşlarıyla akıp giden hikâyesinin arka planında Ferhat Taştekin, hayatın gerçeklerine, tekdüze görünen
dünyalarımızın barındırdığı birbirinden farklı, büyük zenginliği de özenle anımsatıyor.
Ve üzülürüm bu inceliğin, varsıllığın kararlarımızdan doğup yüzlerce yılda şimdiki hal-
Y. BEKİR YURDAKUL
uzağına savrulmuş olanlarımız için. lerine ulaşan deyimlerimiz, atasözlerimiz, başka
Ece’nin “papapilov”u mu yalnızca, da-
dillerden konuk ama bir süre sonra “bizim” olan
azen dalar gideriz. Bir söz, ha-
ha nelerin adına düşüp / peşine takılıp /
sözcükler…
reket, bakış, ses, sözcük alır
çekimine kapılıp / izini sürüp / çengeline
Ve antik çağlardan bu yana sınırları, zamanları
B götürür bizi geçmişe, geleceğe;
asılıp / çağrısına uyup / sesine kulak ve-
aşıp gelen oyunlarımız.
hiç de tasarlamadığımız yerlere…
rip (Bakar mısınız, kaç farklı söyleyişimiz
Mekân aynı olsa da artık oradan Çocukluğumuzun bütün oyunları güzeldir, o
var! Yenilerini ekleyin lütfen!) ilkin kendi-
sesler, bakışlar, eylemler ulaşmaz bi- dünyanın güzelliğine de bağlı olarak belki ama
mi Ecelerin sınıfında buldum.
ze… Olup bitenler çok dışımızda,
öyle oyunlar vardır ki ilk o gelmiştir aklımıza oyu-
Görünüşte aynı yaşlarda, benzer il-
başka zamanlarda gibidir. na durduğumuzda ya da ilk o düşmüştür aklımıza
gileri, beklentileri olduğu varsayılan bir
Ece, “papapilov”un açtığı kapıdan koş-
şimdi oturup o çağımıza varınca.
dersliği bütün halleriyle dolduran ço-
maya başlayınca, gönüllüce yürümeye
“Kutu Kutu Pense”, nedendir bilmem, en değer-
cuklar. Evet, “bütün hâlleriyle…”
başladım ben de yanı başında; onun o
li bulduğumdu benim.
Suskunluğa yakın duran, hep yalnız
heyecanına tanıklığın çekimine kapılıp.
Onca yıl sonra bugün gibi aklımda oyunun söz-
Ozan; okula ve derslere ilgisi tatile çık-
Aslına bakarsanız daha kapıda yaka-
lerinde “pense”nin ne aradığını düşünmelerim. Ve
mış Mete; odasında, sokakta, otobüste, okulda
landım desem yeri var: Sözcüklerin Kamera Arka-
ardına düşüp sormalarım da…
kendi kendine söylenen Ece…
sı… Üç arkadaşın filmine çağrıydı da bu sesleniş.
Gelin görün ki çocuk ben, Ece’nin yaptığı gibi
Kederleri, ilgi alanları, ilişkileri, oyunlarıyla her
“Ece kim?” dediğiniz ulaştı kulağıma. Filmimi-
sorumun ardında daha fazla koşmamıştım.
biri bir dünya çocuklar…
zin üç kahramanından biri. Ötekiler Ozan ve Mete.
Bu oyunun sınırlar aşıp bizim dünyamıza de-
Romanın akışında -yeri geldikçe- hepsinin
Yok, haklarında her şeyi söyleyecek değilim.
ğin ulaşırken adını da birlikte getirdiğini çok da-
dünyalarına dolayısıyla sevinçler ve ilgileri kadar;
Ferhat Taştekin’in neşeli ve rahat bir havada
ha sonra çocuklarla yeniden oyuna durunca öğre-
kederleri, acıları, hüzünleri, büyük yüklerine de ta-
kurduğu hikâyesiyle buluştuğunuzda üçünü hat-
necektim.
nık kılıyor bizi.
ta sınıf arkadaşlarını, öğretmenlerini, mahalleleri-
Ece, Ozan ve Mete, dilimizin varsıl bahçesinde
ni; ara ara sahnede görünen ama asla çocukların
NE GÜZELDİR MERAK ETMEK! gündelik dolaşmalarımızın ötesine zıpladıklarında
rollerini “çalmaya” yeltenmeyen bir nezaketle per-
Ferhat Taştekin, bizi sınıfa götürmekle kalmıyor;
önlerinde açılan kapılardan o ilginç anlar dünyası-
de arasında ya da salonun bir kıyısında karşılaştı-
sınıf / küme çalışması bahane, sözcüklerin dünya-
na bizi de incelikle davet ediyorlar.
ğımız kimi yakınlarını da tanıyacaksınız.
sına çağrıldığımız kısacık da olsa yolculuk şahane!
A. Gülfem Özer’in fırça dokunuşlarıyla akıp gi-
Hadi, siz şimdi şu “papapilov” da neymiş ya da
Doğru bildiğimiz, ezber ettiğimiz, çoğun aklımı-
den hikâyesinin arka planında Ferhat Taştekin,
“kamera arkası” ve filmi merak ededurun ben Ece
za bile gelmeyen, ara ara duyup şaşkınlıklar de-
hayatın gerçeklerine, tekdüze görünen dünyaları-
ve arkadaşlarının beni çıkardığı büyük yolculuktan
resine düştüğümüz sözcüklerin birbirinden ilginç
mızın barındırdığı birbirinden farklı, büyük zengin-
söz açayım.
dünyalarına; o dünyanın kimi zaman “A, evet!”
liğe de özenle dikkat çekiyor.
n
HER BİRİ AYRI DÜNYA… desek de kimi zaman, “Ooo! Hiç düşünmemiş-
Çeviri ya da telif, bir yapıtta dilimizin incelikleri, tim…” heyecanıyla buluşacağımız odalarına ko- Sözcüklerin Kamera Arkası / Ferhat Taştekin
lezzeti, varsıllığıyla buluşmuşsam bu harika yolcu- nuk ediyor bizi. / Resimleyen: A. Gülfem Özer / Timaş Yayınları
luğun havasını derin derin solurum. Alışkanlıkla kullandığımız, kimi tavır, eylem ve / 144 s. / 10+ / 2024.
Her şey sevgiyle…
Birbirimize, doğaya sevgiyle koşabildiğimizde başka türlü dönmeye başlar dünya. Kederi,
sevinci, özlemi, dostluğu ve ayrılığıyla bütündür ve değerlidir yaşamak. Orada başlar
anlamak ve çoğalmak! Günlerden Bir Gün, günlerin çokluğuna ses veriyor.
atice Demir’i, kitapların düşlerimizi çoğal- ya, bütün oyuncuları kıymetli bir hikâyeye tanıklı- ri evrensel; yaralı Gün’ün
tan sevgi dolu yağmuruna kattığı Akasyalı ğa bekliyor.
şarkısını duyuyoruz. Bu-
H Meydanın Çocukları’yla tanımıştık. Güneş, Melike, Esin, Umut ve Hakan… Bir evde
lutlar ses veriyor benzer-
Sınırları çoğalmış, sokakları yitip gitmiş, havası
gibi büyüyen beş arkadaş bir de Gün!
siz ezberleriyle.
ağır kentlerden alıp bizi, mahallenin sevgiyle har- Hepsinin telaşında, umudunda, beklentisinde
Okulun bahçesini sıra
manlanmış dünyasına taşımıştı. kendimizi bulurken onlarla yaşıyor, onlarla büyü-
sıra çeviren ağaçlar mı
Hem de ustalıkla hem de bir şiir dille hem de o sı- yor, onlarla hüzünleniyoruz.
sesleniyor: “Bir adım merak, bu adım heyecanlı,
caklığı satır aralarına ustaca yerleştirerek. Sürüyor Suyla, toprakla, havayla, doğanın verimleri ve her
bu adım şefkatli, bu adım özlem dolu…”
n
o sımsıcak öykü hem de daha bir şiirden solukla… seferinde bambaşka anlar barındıran döngüsüyle
Günlerden Bir Gün / Hatice Demir / Resimle-
Günlerden Bir Gün, okuru o ilk yapıtta çağırdı- düşler kurarken “Günler içimizde bir gelincik yap-
ğı yerden daha geniş, ferah bir şiir dünyaya; ha- rağına dönüşüyor.” yen: Ahmet Uzun / Günışığı Kitaplığı / 100 s. /
yatın dünden yarına coşkulu akışına, dayanışma- Bir “Güneş” dansına duruyoruz sonra hareketle- 10+ / 2024.
29 Ağustos 2024
12