Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Bütün anneler, torun torba sahibi
olduktan sonra hep böyle çocukların
sevgilisi, çocuk parklarının şaşmaz
konukları olurlar mı? Benim annem de
Ailece Ankara Gençlik Parkı’nda / 1957 Mükkerrem-Abdullah Aker, Melâhat-Ali Canpolat
öyleydi” diyor Melih Kısagün.
evlerine konuk olmuş çok sayıda akraba, arkadaşlar grup- Çocuk yaşların sansürsüz izlenimleri ile paylaştıklarının
larınca da ezberlenmiş, yapılmış oldukları anlaşılıyor.
içinde Abdullah Aker kimliği üzerinden siyasal boyutlu önem-
Bu arada yayına hazırlanışında görev üslenmiş çok kala- li satır araları da var. Abdullah Aker, Adnan Menderes’in
balık akraba, arkadaş kuşağının bireylerine de sıklıkla yer
kurduğu hükümetlerin yasal sorumluluklarında güvenliği,
verilmiş. Akılalmaz boyutlarda iç içe bir Cumhuriyet ku-
denetimi sağlama adına, 1951’den Yassıada’ya uzanan hal-
şağı aydın buluşmaları da kitapta tanık ettiğimiz paylaşım-
kada birkaç bakanlık üzerinden görev yapmış.
lar arasında.
Kapının önünde park edilen resmi aracın içine çocukla-
Kitapta Cumhuriyet kuşağının Ankara’sının yaşamı da
rının hiç bindirilmediklerini de Tülin-Önder Aker’lerden
sokakları, komşuluk ilişkileri, kültürel bağları ile tanıtılıyor.
de dinlemiştim. Yassıada anılarına girmenin yeri değil.
Ankara’nın kalbi Ulus’u, aydını, emekçisinin günlük
Abdullah Aker’in tam o yıllarda, üzgün, öfkeli koridor
yaşamı, ilişkileriyle en ince ayrıntılarıyla birebir aktarıla-
dolaşmalarında top oynayıp koşturan ve durmadan aya-
rak adeta gözlerimizin önünde canlandırılıyor. Yetmiyor,
ğının altına düşen çocuğa “Oğlum ayağımın altında ezi-
tarihi değerleri de korunmuş en önemli yapılar tek tek ta-
leceksin” uyarılarını unutmamış Melih Kısagün. Kendin-
Kitap kapağındaki
nıtılıyor.
Melâhat Hanım’ın, en ce “Yaşadıklarından hoşnutsuz, ne yapabileceğine ilişkin
çerçeve Melih Kısagün’ün
neşeli, keyifli son yılları...
kütüphanesinde asılı.
zorlandığı durumlar var” izlenimini çıkarmış.
YENİ AİLELER YENİ EVLER
Kitapta olağanüstü yemek
Renkli kumaş deseni
Yorumsuz aktarımlarına gelince Abdullah Aker, Yassı-
kültürünün örneklerinin
annesinin son nefesini
Kitapta öncelikle iki kız kardeş odakta. İki Cumhuriyet dö-
sunulduğu pek çok tarif de
verdiğinde giydiği ada yargılamalarında ünlü mahkeme heyetine ifade ver-
nemi ailesi odağında Melâhat Kısagün ile Mükerrem Aker’in
yer alıyor.
elbiseden alınmış.
meyi reddediyor. Mahkeme başkanının “Hiç değilse ya-
evlilikleri ve yaşamöyküleri dönemin koşulları, toplumsal,
zılı ifade verseniz” önerisini de reddederek hiç ifadesi alı-
siyasal gelişmeleriyle ayrıntılarıyla paylaşılıyor.
En çarpıcı özgürlüğü, özgünlüğü özenilerek yetişmele-
namadan mahkûm ediliyor.
Cumhuriyetin kuruluş öncesinden özetlenen kaçınılmaz
rinde önleri açılan çocuklar yaşıyor. Anne, babaların söy-
Her ne kadar kamu maliyesinin yağmalanmasına engel
iki yanlı akrabalık bağları da kitabın kapsamında. Önce-
lem kalıplarında “Hayır” sözcüğü yok ancak uzun uzun
olan duruşu nedeni ile Yassıda yargısında bile mektupla te-
likle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarının öncesine,
sevgiyle, örneklemeleriyle, nedenleriyle anlatımları, açık-
şekkür edilmiş olsa da uzun soluklu bir hapis cezası çekiyor.
Osmanlı döneminden başlamış göçlerin haritalarına geçiş-
lamaları sonucunda çocuklar kendilerine dönük kararları
“Bütün anneler, torun torba sahibi olduktan sonra hep
lerden yola çıkılması zorunluluğu doğuyor. İki aile için de kendileri vermiş gibi oluyorlar.
böyle çocukların sevgilisi, çocuk parklarının şaşmaz ko-
ağırlıklı Balkan göçleri, biraz Arnavut kökenlilik, biraz da
Hayranlıkla izlenilen çok disiplinli bir yaşam biçimi ge-
nukları olurlar mı? Benim annem de öyleydi” diyerek
sol kökenlilik baskın çıkmış gibi. çerli. Yemek sofralarında toplanmak kutsallaştırılmış gi-
Melih Kısagün’ün ayrıntılı, çok keyifli paylaştığı o yıllara
Kısagün, kendi kökenleri üzerinden sol kimliği de be-
bi. Önemli yemekler için büyük salonlar, çekirdek ailenin
dönük anlatımlarını keyifle okuyorum.
nimsemiş gibime geliyor. Cumhuriyet devrimlerinde bu-
yemeklerinde ise mutfak seçiliyor. Öyle ki sofra geleneği-
En iyisi en karakteristik kimlik yansımaları üzerinden
luşma baskın sonuç hele de kadın hakları, kimlikleri üze-
ne saygının sunulan örneklerinde kendinizi incelikli çekil-
olmalı değil mi? Mutfağında neşeyle, kendi elleriyle yap-
rinden çok ağırlıklı tanımlanıyor.
miş bir film senaryosunun içinde duyumsuyorsunuz.
tığı birbirinden güzel ikramları hazırlarken çekilen bir fo-
Bu arada Ankara yıllarının, Ali Canpolat adıyla yayın- Bu yazıda yer verilen fotoğraflardan Mükerrem-Abdul-
toğraf karesi paylaşılmazsa olmaz. Bir de çok sık gezdi-
lanmış hukuk kitaplarının, kültürel yaşamlarının ayrıntıla-
lah Aker, Melâhat-Ali Canpolat’ın birlikte yer aldığı ka-
rilmesine borçlu olduğu, güzelim parkların çiçeklerinin
rına girmeden hukukçu baba Ali Bey’in resme, sanata yat- renin çekildiği Ayten Sokak’taki evin telefon numarasının
önünde poz vermedeki mutluluğu paylaşılmalı değil mi?
kınlığını çocuklarına taşıdığını da belirtelim.
hâlâ ezberinde olduğunu belirten Melih Kısagün bu bölü-
Son olarak Melâhat Hanım’ın kitabın sonunda konul-
Cumhuriyet kuşağında yetişen yeni kuşaklar için de vaz- me çok ayrıntılı yer vermiş.
muş bir karekod üzerinden dinlenebilen sesi tüm bu anı-
geçilmez olan eğitimlerine gösterilen özen her şeyin üstünde. 55 yıl boyunca dört kuşak akrabaların, dostların bu evin
Yeteneklerine, seçimlerine tanınan özgürlükler de dö- içine girip çıktıklarından başlayarak söze giriyor. lar, paylaşımların en güzeli, en canlısı demek yanlış ol-
maz. Hep şiirler, şarkılar okumuş, adeta “ne sorulmuşsa
nemlerin kültürü ile olanaklar çerçevelerinde dengeleni- Babasının İzmir’de yaşarlarken beklenmedik ölümü
yor. Anneler becerileri, çok yönlü çabaları ile çocuklar sonrası annesi ile kendisinin de çok küçük yaşta bu evde güle oynaya yanıtlar vermiş” Melâhat Hanım. Bütün an-
üzerinde de öncelik alıyorlar. uzun soluklu kaldıklarının altını çiziyor. neler için dilenebilecek en güzel armağan değil mi?
n
MELAHAT DEMİRKOL TURA’DAN
‘HAFIZ ALİ-UMUDA YOLCULUK’
aşam nerede doğduğumuza, nasıl yaşadığımıza gitmemesi ve yeni kuşaklara aktarılmasını sağlıyor.
göre, farklı özellikler içeren bir süreç değil midir? Gerçekte yaşanmış, dilden dile aktarılmış yaşam
Y
Bu topraklarda yaşayan Yörüklerin öyküsü de öyküsünü canlandırırken, yaşamın tüm yükünü
böyledir. Konar göçer yaşamları, acıları, sevinçleri içeren omuzlarında taşıyan, tertemiz duygu yüklü aşklarla
uzun öyküdür. bezenmiş bir baba-oğul hikâyesini harmanlayarak
Melahat Demirkol Tura, Kronos Yayınları tarafından okuyuculara sunuyor.
okuyucularla buluşturulan Hafız Ali-Umuda Yolculuk Hafız Ali, bir hayal ve umutla başlayan, Akseki Geriş
adlı romanında, daha küçük bir çocukken, dedesinden, köyünden batıya Ege bölgesine 1895-1898 yıllarında
büyük annesinden dinlediği Yörük yaşamını çok ince göç etmenin kitabı. n
ayrıntılarıyla yansıtarak kaleme alıyor.
Çok derin geçmişe dayalı kökleri olan, bu güzel coğrafya Hafız Ali-Umuda Yolculuk / Melahat Demirkol Tura /
insanlarının yaşam kültür miraslarının, tarihe gömülüp Kronos Yayınları / 352 s. / 2024.
29 Ağustos 2024 11