Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ULRICH ALEXANDER BOSCHWITZ’TEN ‘YOLCU’
Kaçarken güvende, durunca tehlikede
Alman yazar Ulrich Alexander Boschwitz’in, yayımlandığı
ülkelerde ilgiyle okunan, İkinci Dünya Savaşı öncesi
Almanya’sında Nazilerin Yahudilere karşı başlattığı saldırılara
ve yağmalamaya dayanan ve özyaşamından da ögeler taşıyan
romanı Yolcu (Çeviren: Suzan Geridönmez / DeliDolu Yayınları)
hakkındaki en güzel tanımlamalardan birini
Wall Street Journal’ın yaptığını belirtmek gerekiyor:
“Köşeye sıkıştırılmış ama yakalanmamış, hareket halindeyken
en güvende, dinlenmeye zorlandığında ise en büyük riski
taşıyan kararsız bir kaçağın sürükleyici, karamsar ve son derece
sinemasal portresi.”
Kısacası, hem yazıldığı dönemde hem de günümüzde okunmayı
hak eden kitaplardan biri Yolcu. Ve bütün bunları henüz
23 yaşındayken yazabilen birinin hem yaşamına hem de emeğine
duymamız gereken özel saygının eşliğinde.
Yahudi düşmanlığından Boschwitz ailesi de etkileniyor do-
ÖZYAŞAMINDAN İZLERLE ‘YOLCU’
MEHMET ATİLLA
ğal olarak. Ailedeki ilk kopma, 1933’te Boschwitz’in ablası-
Romanın ana karakteri Otto Silbermann varlıklı bir tüc-
nın İsrail’e kaçmasıyla yaşanıyor. İki yıl sonra da amcasının
cardır, tıpkı Boschwitz’in babası gibi. Aynı zamanda Ya-
ALACAKARANLIK VE TEKİNSİZ
sokakta öldürülmesi bardağı taşıran damla oluyor ve Bosc-
hudilikle Alman vatandaşlığını özümseyerek birleştire-
BİR ORTAMDA YOL VE YOLCULUK!
hwitz annesiyle birlikte Norveç’e taşınmak zorunda kalıyor.
bilmiştir. Tıpkı Boschwitz’in kendisi gibi. Gelgelelim bu
Yol ve yolculuk izlekleri, edebiyatın temel izleklerin-
özellikler “Kristal Gece”de ve sonrasında işe yaramaz.
den biri. Arjantinli yazar Jorge Luis Borges de bu görüşü
SIĞINDIĞI İNGİLTERE TARAFINDAN
Yahudilerin evlerine, işyerlerine, sinagoglarına çılgın-
paylaşanlardan.
AVUSTRALYA’DAKİ KAMPA GÖNDERİLİR
ca saldıran kalabalığa direnmek olanaksızdır. Kimi kay-
Paulo Coelho’nun bir söyleşide aktardığına göre (Vatan
İlk romanı Hayatın Ötesindeki İnsanlar’ı henüz 21 ya-
naklara göre 400 kişinin öldüğü, 30 bin kişinin de toplama
Kitap, 05.10.2005) anlatılacak yalnızca dört tane hikâye
şındayken Norveç’te yazan Boschwitz, daha sonra İsveç’e
kamplarına götürüldüğü olaylar yüzünden binlerce Yahu-
olduğunu söylüyor: “İki insan arasındaki aşk hikâyesi, üç
geçerek söz konusu romanı John Grane takma adıyla
di Almanya’dan kaçmak zorunda kalır.
insan arasındaki aşk hikâyesi, güç mücadelesi ve yolcu-
İsveç’te yayımlıyor. Kuşkusuz ki İsveççe olarak.
Otto Silbermann da en azından bir süre ortalıkta görün-
luk. Biz bütün yazarlar, aynı hikâyeleri baştan yazıyoruz.”
Ardından Lüksemburg, Fransa ve Belçika’da yaşa-
memeyi, gerekirse Paris’te bulunan oğlunun yanına git-
Gerçekten de kimi zaman zorunlu bir sürüklenişin, kimi
mını sürdüren genç yazar, “Kristal Gece”ye tepki ola-
meyi planlar. Aryan ırktan görünmesine karşın Yahudili-
zaman içsel bir yolculuğun, kimi zaman da metaforik bir se-
rak hızla yazdığı Yolcu’yu bitirir bitirmez de İngiltere’ye
ğinin açığa çıkma riski vardır çünkü. Bu olasılık tüm ya-
rüvenin izini süren yolculuk öyküleri, ustalıklı bir kurgu ile
yerleşiyor. Dolayısıyla Yolcu’nun ilk basımları 1939’da
şamını altüst eder.
anlatıldığında okuyucuyla hızlı ve kalıcı bir bağ kurabiliyor.
İngiltere’de, 1940’ta Amerika’da yayımlanıyor. Ancak her
Alman karısını kayınbiraderinin evine gönderir, iş orta-
Öte yandan her yolculuğun sorgulamalara, siyasal ya da
iki ülkede de ilk baskıdan ötesine geçilemiyor.
ğından ayrılır, tüm mal varlığını birçok haksızlığa uğrama
felsefi göndermelere, gerçek arayışlarına kapı açan yanları
Bu arada Boschwitz’in yaşamı bir kez daha değişiyor ve
pahasına paraya çevirir ve yollara düşer.
da oluyor ki bunlar da edebiyatın en güzel keşif alanların-
İngiltere kendisine sığınan Yahudi Almanları toplumdan
“Alman halkının birliği için Yahudi kanının yapıştırıcı
dan birkaçı. Hele de yaşananlar alacakaranlık ve tekinsiz
soyutlamak için Avustralya’daki bir kampa gönderiyor.
olarak kullanıldığı” (s. 18) ülkesine ve insanlarına bir ge-
bir ortamda gerçekleşiyorsa metnin akışına kapılmak ala-
cede yabancılaşan Silbermann yakayı ele vermemek için
ROMANININ İLK TASLAĞI BİR GEMİ ÇALIŞANI
bildiğine kolaylaşıyor.
trenden trene atlayarak, gözden uzak otellerde gecelik ko-
Alman yazar Ulrich Alexander Boschwitz’in Yolcu (Çe- TARAFINDAN OKYANUSA ATILAN BOCHWITZ,
naklamalar yaparak Hamburg, Berlin, Dortmund, Aachen,
ALMAN DENİZALTISINCA BATIRILAN BİR
viren: Suzan Geridönmez / DeliDolu Yayınları) adlı roma-
Dresden gibi kentler arasında gidip gelirken karşılaştığı
nı yukarıdaki özelliklerin tümüne sahip yapısıyla dikkat GEMİDE ÖLDÜRÜLÜR!
kişilerin sorgulayıcı tavırlarından uzak durmaya çalışır.
çekiyor öncelikle. Olay örgüsünün başlangıcı ise İkinci Bu yolculuk sırasında gemi çalışanlarından biri, Boschwitz’in
“Ölümün enseme kadar yaklaşıp beni nasıl takip etti-
Dünya Savaşı öncesi Almanya’sında Nazilerin Yahudilere üzerinde çalışmakta olduğu yeni romanın taslağını okyanusa
ğinin pekâlâ farkındayım. Bütün mesele, ondan daha hız-
karşı başlattığı saldırılara ve yağmalamaya dayanıyor. atıyor. Yine de yazmaktan vazgeçmeyen Boschwitz, kamp
lı olmak. Durduğun anda batarsın, bataklığa gömülür-
1938’in kasım ayında gerçekleşen ve tarihe “Kristal günlerinde başka bir romana başlıyor, fırsat buldukça da
sün” (s. 157) düşüncesi, tek kılavuzu olur. İşler kötüleşin-
Gece” olarak geçen kıyımın belki Yolcu’yu gözden geçirmeye koyuluyor.
ce Belçika sınırını aşmaya bile çalışır.
de ilk yazınsal metnini kaleme alan 1942’de İngiltere’ye dönmesine
Boschwitz’in yaşam öyküsü de ro- izin verilince yeni bir dönem açılı-
İNSANI DELİRMENİN EŞİĞİNE GETİREN
manın kendisi kadar çarpıcı. yor önünde. Ancak kendisiyle bir-
BİR YOLCULUK, BEKLEYİŞ, KAÇIŞ!
Yolcu’nun Almanca baskısını ya- likte 362 kişiyi İngiltere’ye götür-
Gergin bir toplumun baskısı altında çıkış yolu arayan bu
yıma hazırlayan Peter Graf’ın ki- mekte olan gemi, bir Alman deni-
“tedirgin yolcu”nun her durakta başka bir tehlikeyi atlat-
tabın “Son Söz”ünde belirttiği gi- zaltısı tarafından batırılınca henüz
ma çabaları, kurgunun ana gerilimini oluşturur ve roman
bi Boschwitz’in yaşamıyla romanın 27 yaşında olan Boschwitz de yaşa-
bir anda polisiyelere özgü hız ve heyecan kazanır.
olay örgüsü arasında birbirini besle- mını yitirenler arasına katılıyor.
Ne var ki “İnsanı delirmenin eşiğine getiren bu yolculuk,
yen ögeler olduğu için özgeçmişine Neyse ki yazarın yeğeni, zamanın
bu bekleyiş, bu kaçış” (s. 218) zamanla Silbermann’ın den-
dikkatle eğilmekte yarar var. baskısına boyun eğmeyip yıllar son-
gesini de zorlamaya başlar. Bundan sonrası tarihle yazın-
ra editör Peter Graf’la iletişim ku-
sallığın iç içe geçtiği keskin ve özgün tanıklıklar zinciridir.
AİLECE YAHUDİ
ruyor ve Yolcu’nun yeniden yayım-
Yayımlandığı ülkelerde ilgiyle okunan Yolcu hakkında-
DÜŞMANLIĞININ
lanmasına öncülük ediyor.
ki en güzel tanımlamalardan birini Wall Street Journal’ın
HEDEFİ OLURLAR
Böylece roman, ilk baskısından ne-
yaptığını da belirtmek gerekiyor:
Varlıklı bir ailenin çocuğu ola-
redeyse 80 yıl sonra ve özgün dilinde
“Köşeye sıkıştırılmış ama yakalanmamış, hareket halin-
rak 1915’te Berlin’de doğan Ulrich
basılma şansına kavuşuyor. Nitekim
deyken en güvende, dinlenmeye zorlandığında ise en bü-
Alexander Boschwitz henüz üç haf-
kısa sürede hak ettiği ivmeyi yakala-
yük riski taşıyan kararsız bir kaçağın sürükleyici, karam-
talıkken babasını kaybediyor.
yan Yolcu, bugüne değin 20’den faz-
sar ve son derece sinemasal portresi.”
Kızı ve oğlu ile dul kalan annesi,
la dile çevrilmiş durumda.
Kısacası, hem yazıldığı dönemde hem de günümüzde
kocasının işlerini toparlıyor ama İkinci
Ülkemizde de Suzan Geridönmez’in
okunmayı hak eden kitaplardan biri Yolcu. Ve bütün bunları
Dünya Savaşı’na giden adımların sık-
yetkin çevirisiyle ve Delidolu Yayın-
henüz 23 yaşındayken yazabilen birinin hem yaşamına hem
laştığı Almanya’da yayılmaya başlayan
ları arasında raflardaki yerini aldı.
de emeğine duymamız gereken özel saygının eşliğinde.
n
6 15 Ağustos 2024