Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yazının yalnızlığında bir ada: Ferit Edgü
Uzaktaydı hep. Sanırdınız ki saklı bir yerdeydi. Kendini “öte”de sözdizimsel güçleri gün ışığına çıkarır.” (****)
tutardı. Hatırlarım Beyoğlu’ndaki Botter Apartmanı’nda yer alan Günün seyrine kapılmamıştır hiçbir zaman. Bunun için
çalışma mekânına ilk adımımı attığımda uzunca bir koridordan Yazmak Eylemi’ne bakmak yeterlidir. Kuşağının bakışı,
geçerek ona varırdınız. Uzaklık, daha orada başlardı! hayatı yorumlama biçimi, toplumsalcı aydın bilinci her bir
Bir ada gibiydi yalnız, uzak dururdu ötenizde. İlk anlatısında beliren en temel öğedir.
karşılaşmamız orada olmuştu: 08 Mart 1979. Ders Notları’nı Sağırlaşan, körleşen bir toplumda inadına yazmak…
bana imzalamıştı. Ders Notları hiç elimden düşmedi. Ayakta durabilmek, hayatı savunabilmek için yazmak…
Yazarken, okurken, ders verirken hep kılavuzum oldu. Çağının kavrayıcı aydın bilinciyle bakar meselelere.
Ferit Edgü’nün asıl kendini bulma / görme yolculuğu Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, yazıdaki anlam,
Hakkâri’de Bir Mevsim’le başlar. Anlatısındaki biçim / estetik anlamdaki yazı bağlamında kurduğu en yalın / özgün
derinlik, söyleyiş yoğunluğu burada kendini gösterir. yapıtıdır. Ferit Edgü, bir kazıcıdır. Dili dillendirerek yeni
Edgü’nün anlatı iklimine dönünce şu sözü aklımda sözün iklimini kurandır aynı zamanda.
tutuyorum: “Yazma meselesi: Proust’un söylediği Yazan, okuyan her okurun bir gün mutlaka
gibi, yazar dil içinde yeni bir dil, adeta bir onun adasına yolunun düşebileceğini
yabancı dil icat eder. Yeni dilbilgisel ya da yapacağını düşünürüm.
BİR ADA GİBİYDİ! anlatılarıdır. Bunu denemelerine taşıyan düşünsel ba- Giderek sağırlaşan, körleşen bir toplumda inadı-
Uzaktaydı hep. Sanırdınız ki saklı bir yerdeydi. Ken- na yazmak… Ayakta durabilmek, hayatı savunabilmek
kış ise onu bir “yazın-düşünürü” kılabilecek düzeydedir.
dini “öte”de tutardı. Hatırlarım Beyoğlu’ndaki Botter Sözünü kurarken, gevezelikten sakınan biridir Edgü. için yazmak… Edgü’nün, kuşağının yaşama ilkesi ol-
Apartmanı’nda yer alan çalışma mekanına ilk adımı-
Yarattığı “yazı adası”nda kendi olabilen yanını derin- muştu. Bu konuda ödünsüzdüler. Yazıyı yaşama, var
mı attığımda uzunca bir koridordan geçerek ona varır- leştiren ise dünyayı okuma biçimidir. Kuşkusuz burada olma biçimi görmenin ötesinde insanlığa iyi gelebile-
dınız. Uzaklık, daha orada başlardı! Bir ada gibiydi yal-
resimle kurduğu bağ da başattır. cek sözler edebilmenin bir yolu olarak görmektedirler.
nız, uzak dururdu ötenizde.
YENİ BİR DİL YARATMAK İÇİN FERİT EDGÜ’DEN DEMİR ÖZLÜ’YE:
İlk karşılaşmamız orada olmuştu: 08 Mart 1979.
Ferit Edgü’nün anlatı iklimine dönünce şu sözü ak-
‘YAZMAK İÇİN YAŞAMIYORDUK.
Ders Notları’nı bana imzalamıştı. Bundan birkaç ay
lımda tutuyorum: “Yazma meselesi: Proust’un söyledi- YAŞAMAK İÇİN YAZIYORDUK’
sonra da “Benim Hakkâri’m” dediğim Andırın’a gide-
ği gibi, yazar dil içinde yeni bir dil, adeta bir yabancı dil
1988’de Demir Özlü’ye yazdığı bir mektubunda şun-
cektim, tıpkı onun gibi, haritada yerini bile bilmediğim
icat eder. Yeni dilbilgisel ya da sözdizimsel güçleri gün ları söyleyecektir:
bir yere “kazazede” gibi düşecektim adeta!
ışığına çıkarır.” (****)
“Gençliğimizin ilk yıllarını, delikanlılığımızı anımsıyo-
Yıllar sonra Kimsiz, Kimsesiz’i yazarken onun kült
Yeni bir ses, yeni bir biçim, yepyeni bir duyuştur insa-
rum sevgili Demir. O yıllarda, yazmak, yazın her şeydi
anlatısı Hakkâri’de Bir Mevsim yoluma ışık düşürecek-
na topluma dönük bakışında anlatıcının getirdiği. Bunu
ve onun dışındaki her şey ikincil derecede önemdeydi.
ti. Bunu, uzun söyleşimiz (*) sonrasında kendisine an-
daha ilk anlatılarında ortaya koyduğunu söyleyebilirim.
Yaşam bile. Yazmak için yaşamıyorduk (…duk deme-
lattığımda “Edebiyatın böyle taşıyıcı, etkileyici yanı var”
Onun başlayan, fasılasız süren yazı yolculuğunda
mek için bu I. tekil şahıs). Yaşamak için yazıyorduk. Bu,
demişti. Ders Notları hiç elimden düşmedi. Yazarken,
(Kaçkınlar’ı -1959-, bir başlama noktası alırsak eğer)
kuşkusuz sanatı bir mutlak alan gören, romantik bir gö-
okurken, ders verirken hep kılavuzum oldu.
yenilenerek gelişen, anlatılarına yeni açılımlar kazandı-
rüş açısıydı. Ama bende bu görüş, bir inanç ya da ya-
‘YAZMAK, BU SOĞUK CEHENNEMDE,/ ran bir Ferit Edgü’yü görürüz.
şamın kendisiydi. Yazmanın dışında bir yaşam güçtü;
DİRENMEK DEMEK’ Şiir aslında başlama noktasıdır onun için; yanı başın-
olan ise ancak ve yalnızca yazmak için vardı.”
Şimdi, şu satırlarına dönüyorum: “Yalnız yazarak de- da öykü, deneme, roman, ardından da aforizmalar gel-
Edgü, bir yaşam boyu yazıdan kopmadı. Adeta bi-
vam edebilmek./ Yazmak, bu soğuk cehennemde,/ di- di. Anlatı evreninde duraklar yaratmıştır.
leşik kaplar gibi yazınsal türler arasında gezindi. Varlı-
renmek demek./ Şimdi, bu dağ başında/ yazmaya ça- Bu da Edgü’nün üslupçu/estetikçi yanını gösterir.
ğının sesini, rengini orada buldu, ortaya çıkardıklarıyla
lışırken görüyorum,/ yazmak benim için/ hep direnmek Günün seyrine kapılmamıştır hiçbir zaman. Bunun için
kendi yazı adasını var etti.
demekmiş/ saplantılara/ yaşamın güç koşullarına/ her Yazmak Eylemi’ne bakmak yeterlidir.
BİR KAZICIDIR. DİLİ DİLLENDİREREK
tür baskılara/ ölüme/ çılgınlığa…” (**) Kuşağının bakışı, hayatı yorumlama biçimi, toplum-
YENİ SÖZÜN İKLİMİNİ KURANDIR
Her bir anlatısında başlayan, süren bir bakış/ı vardır. salcı aydın bilinci her bir anlatısında beliren en temel
Hem biçim hem de söylemsel olarak özenli anlatısına
Birbirine taşınan, açımlanan, süreğenliği olan “söz”ün öğedir. Şu belirmesi bu anlamda çok yerindedir:
kapı aralayan Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı (Şubat 1988,
ardında bir anlatıcıyı anlatır bize bu tutumu. “Bizler, 1950’lerde yazmaya başlayanların önemli bir
Ada Yayınları, 132 s.), Edgü’nün yazıdaki anlam, anlam-
“Ben” olma yolculuğu onda kaçınılmaz olana bakışı çoğunluğu, bireyselliğimi/kişiliğimizi üslupta aradık.
daki yazı bağlamında kurduğu en yalın / özgün yapıtıdır.
içerir. “Bu dünya cehennem” derken de sıkışıp kalmış Üslubun yaşla, yazarlık deneyimleriyle geleceğini dü-
Anlatıcının kendine / topluma dönüklüğünün roman-
insanın sanrısına bakar. şünmeden. Oysa yaşamı keşfetmek istiyorduk. İçinde
sıdır. Oradaki Çakır’ın öyküsü bir bakıma “herkes”in,
“Savaşmak gerek, demiştim. Bir karar almıştım. Savaşım, yaşadığımız toplumsal baskıların, vurdumduymazlığın
“hiçbiri”nin, “kimse”nin kimsesizliğinin öyküsüdür.
tabii küçük olacaktı. Tam bana yakışan bir savaş.” (***) ötesindeki yaşamı. Gerçek (dediğimiz) yaşamı.” (*****)
Ferit Edgü bir kazıcıdır. Dili dillendirerek yeni sö-
ANLATISINDAKİ İLK İZLER / ETKİLER KÜLTÜR OLGUSUNU SORGULAYAN
zün iklimini kurandır aynı zamanda. Yazan, okuyan her
SARTRÉ-CAMUS ESİNİ TAŞIR BİRİDİR EDGÜ
okurun bir gün mutlaka onun adasına yolunun düşebi-
Ve orada kendi olan “söz”ün kapısını aralar Edgü. Ferit Edgü, kültür olgusunu sorgulayan biridir üste-
leceğini yapacağını düşünürüm.
n
Onun anlatısındaki ilk izler / etkiler Sartré-Camus esini lik. Çağının kavrayıcı aydın bilinciyle bakar meselele-
re. 1967’de yayımlanan, Pertev N. Boratav, Abidin Di- (*) Troy Kitap Londra Okuma Grubu, 11 Aralık 2021.
taşır. Biraz Samuel Beckettvari söyleyiş…
(**) Ders Notları, Ferit Edgü, Ada Yayınları, 154 s.,
Asıl kendini bulma / görme yolculuğu Hakkâri’de Bir no, Güzin Dino ve Anouar Abdel-Malek’in de yer aldı-
ğı, kendisinin de yönlendirici olduğu söyleşi kitabında 1978.
Mevsim’le başlar. Edgü’nün anlatısındaki biçim / este-
tik derinlik, söyleyiş yoğunluğu burada kendini göste- şunun altını çiziyordu Edgü: (***) Kaçkınlar, Ferit Edgü, Ada Yayınları, 106 s., 1983.
“Açık konuşalım, bugün sorunlarımızı çözünlemekte (****) Kritik ve Kilinik, Gilles Deleuze, Çeviren: İnci
rir. Bir adım sonrasında gelen öykü / denemelerinde de
bu tutumunu açımlayarak geliştirdiğini söyleyebilirim. kullanacağımız yöntem, besleneceğimiz kaynak mater- Uysal, Norgunk Yayınları, 190 s., 2007.
yalist bir dünya görüşüdür.” İşte o bakış açısı kurduğu (*****) İlk Öyküler: Kaçkınlar-Bozgun-Devam, Ferit
Doğu Öyküleri, Minimal Öyküler’i bir göstergedir. “Az-
daki-çokluk” kavramının yazınsal dilde en iyi kurulduğu edebiyatın debisini oluşturur. Edgü, YKY, 178 s., 2003.
4 15 Ağustos 2024