Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DENIS DIDEROT (5 EKİM 1713 / 31 TEMMUZ 1784)
Sağduyu ve delilik arasında
bir yapıt: ‘Rameau’nun Yeğeni’
Aydınlanma dönemi filozoflarının en sert materyalisti Yazarın erdemin kötülüğe üstünlüğünü tam olarak
sayılan Denis Diderot (5 Ekim 1713 / 31 Temmuz 1784), ispatlayamadığı ve çeşitli felsefi konulardaki
1762 ve 1773 yılları arasında yazdığı tahmin edilen, en iyi iyimserliğini netlikle ortaya koymayı başaramadığı bir
komedisi sayılabilecek, büyük bölümü antik filozofların yapıttır bu. Ama yine de kesin yanıtlar vermek yerine
uyguladığı diyalog metoduyla kaleme aldığı gizemli doğru sorular sormayı tercih eden bir filozof için bu
yapıtı Rameau’nun Yeğeni’ni (Çeviren: Adnan Cemgil / gayret boşuna değildir.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) her zaman irdelemiş
Ve Diderot bu çabalarını şöyle haklı çıkarır: “İnsan
olduğu bir sorunsalın etrafında kurmuştur: “Tanrı’nın
saflığının kaybını önyargılarının kaybıyla telafi eder.”
olmadığı bir dünyada nasıl bir ahlak yaratılabilir?”
Rameau’nun Yeğeni’nin Diderot’nun ölümünden yıllar
Rameau’nun Yeğeni’nde, Hayattaki en pozitif değerleri
sonra bir Rus okurun eline geçen el yazması bu kişi
ve özellikle erdem kavramını savunan “BEN” ile sinik
tarafından Schiller’e verilir. O da okuduktan sonra
ve bencil bir kişiliğe sahip “O” adlı iki karakterin
çok etkilenerek Goethe’ye emanet eder.
konuşmasına tanıklık ederiz. Anlatıcı rolünü de üstlenen Bay BEN,
Goethe yapıtı 1805’te bizzat Almancaya çevirerek Diderot’nun
Diderot’nun görüşlerini temsil eden bir filozoftur. Bay O ise besteci
başyapıtlarından biri olarak gördüğünü vurgular: “Bu diyalog
Jean-François Rameau’nun yeğenidir.
Fransız edebiyatında bir bomba gibi patlayacak!”
lar bu gizemli yapıt. O günlük gezintilerinden birinde BEN,
FERDA FİDAN
Paris’in merkezindeki Palais-Royal semtinde kentin en es-
ki kafesi olarak bilinen Café de la Régence’da, Rameau’nun
ameau’nun Yeğeni (Çeviren: Adnan Cemgil / Türki-
yeğeni olarak tanıttığı adamla karşılaşır.
ye İş Bankası Kültür Yayınları), Denis Diderot’nun
R (5 Ekim 1713 / 31 Temmuz 1784) yapıtları içinde
ASALET VE ALÇAKLIK, SAĞDUYU
özel bir yer tutan gizemli bir yapıttır.
VE DELİLİK KARIŞIMI BİR İNSAN!
1762 ve 1773 yılları arasında yazıldığı tahmin edilen me-
Filozofun arada bir rastladığı ve her karşılaştığında
tin, romandan çok bir tiyatro yapıtına benzemesi, şaşırtıcı,
kendini başka bir insanla konuşur gibi hissettiği tuhaf bir
eğlendirici olduğu kadar düşündürücü olması nedeniyle ti-
adamdır O: “Kendisi dışında hiçbir şey kendisinden daha
yatro alanında pek başarılı olamamış olan Diderot’un belki
farklı olamaz.”
de en iyi komedisi sayılabilir.
Zıt kutuplar arasında gidip gelen bohem bir sanatçı portre-
si çizerek Diderot, Rameau’nun yeğenini “asalet ve alçak-
SCHILLER VE GOETHE’Yİ ÇARPAN YAPIT!
lık, sağduyu ve delilik karışımı bir insan” olarak betimler.
Yapıtın öyküsü de epey şaşırtıcıdır: Diderot, 1784’te öl-
Bazen bir deri bir kemik, hırpani kılıklı, meteliksiz bir ber-
düğünde, hayattayken hiç sözünü etmediği için böyle bir
duş, bazen de semiz ve besili, bir finans canavarının şölen sof-
metnin varlığından kimsenin haberi yoktur.
rasından beş dakika önce kalkmış gibi görünür gözüne.
Yazarın ölümünden yıllar sonra bir Rus okurun eline ge-
Rameau’nun yeğeni tam bir sosyal asalak olarak yaşama-
çen el yazması bu kişi tarafından Schiller’e verilir. O da
sına karşın, aynı zamanda donanımlı bir aydın ve ünlü am-
okuduktan sonra çok etkilenerek Goethe’ye emanet eder.
cası gibi bir müzisyendir.
Goethe yapıtı 1805’te bizzat Almancaya çevirerek Diderot’nun
Tembelliği nedeniyle başarıya ulaşamamış bir sanatçı, de-
başyapıtlarından biri olarak gördüğünü vurgular: “Bu diyalog
ha hayalleri kurduğu halde deha kavramını reddeden, kendi
Fransız edebiyatında bir bomba gibi patlayacak!”
menfaati söz konusu olduğunda ahlak kurallarını çiğnemek-
Böylece bu önemli yapıt okurların karşısına ilk olarak
ten gocunmayan, zeki olduğu kadar riyakâr bir insandır.
Diderot’nun ölümünden 21 yıl sonra, hem de Goethe’nin
çevirisiyle Almanca olarak çıkmış olur.
YAZARIN ÖTEKİ BENİ: ‘O’…
Fransız okurlarla buluşması ise ancak 1821’de Almanca-
BEN’in ilk sayfalarda karşılaştığı ve konuşmaya başladığı
dan Fransızcaya çevrildiğinde gerçekleşir.
O’yu yazarın benliğinin bir parçası olarak görebiliriz:
Bu gelişmeler esnasında kaybolmuş olan Diderot imzalı İlk satırlardan itibaren BEN, Palais-Royal’de her gün yalnız
Bay O, kendini ve toplumu o kadar objektif bir bakışla in-
el yazması ise 1890’da yazarın ölümünden tam bir asır son-
başına gezdiğini ve kendi kendine düşüncelere daldığını yazar
celer ki BEN onun rahatsız edici aykırı fikirlerini çürütmekte
ra bir araştırmacı tarafından tesadüfen ortaya çıkarılmıştır. ve adeta birazdan başlayacak olan diyaloğun içeriğini bildirir:
oldukça güçlük çeker.
“Kendi kendimle politika, aşk, zevkler ve felsefe hakkın-
‘BEN’ VE ‘O’ Diderot, O karakterini, hem kendi kişiliğinin bazı özellik-
da konuşurum.”
Rameau’nun Yeğeni’nde, “BEN” ve “O” adlı iki karakte- lerini somutlaştırmak için, hem de kendi fikirlerine karşı bir
Böylece O karakterinin yazarın öteki beni olduğu ortaya
rin konuşmasına tanıklık ederiz. Anlatıcı rolünü de üstlenen denge unsuru olarak kullanır. BEN ve O’nun fikirleri genel-
çıkmış olur: “Hayal gücümü aklıma gelen ilk mantıklı ya da
Bay BEN, Diderot’nun görüşlerini temsil eden bir filozoftur. likle taban tabana zıttır.
aptalca fikri izlemesi için özgür bırakırım.”
Bay O ise besteci Jean-François Rameau’nun yeğenidir. Ünlü amcası kadar başarılı olamamış O, deha kavramını
Yani Rameau’nun Yeğeni, gerçek yaşamdan esinlenme
Konudan konuya geçerek fikirlerini tartışırlarken BEN, yererken dünyaya iyilikten çok kötülük getirdiğine kanidir
bir mizansen aracılığıyla (Diderot besteci Jean-François
felsefenin maiyotik kurallarını uygulayarak O’yu konuştur- çünkü halklar için yalandan daha faydalı, gerçekten daha za-
Rameau’nun hakkında pek de bilgi sahibi olmadığımız ye-
maya çalışır, düşüncelerinde daha derine inmeye iter. rarlı bir şey yoktur: “Tarih bilseydim, size bu dünyada her
ğeniyle bir gün bu konular üzerinde gerçekten çeşitli konu-
belanın sebebinin bir dâhi olduğunu kanıtlardım.”
larda tartışmış olabilir!) yazarın kendi çelişkilerini sorgula-
DEĞİŞKENLİK TEMASI
Öyle ki onun gözünde Sokrates gibi bir filozof bile genç-
dığı bir kitaptır.
Yapıtın epigrafı latincedir: “Vertumnis, quotquot sunt, na-
leri dönemin yasalarını çiğnemeye teşvik ettiği ve toplumsal
tus iniquis” (“Vertumn’ların kötücül etkisi altında doğdu”),
ÇELİŞKİLER…
çalkantılara yol açtığı için idam cezasını pekâlâ hak etmiştir.
Vertumnus, Roma mitolojisinde değişen zamanların ve mev-
Aşılması zor çelişkilerdir bunlar: Hayattaki en pozitif de-
simlerin tanrısı olduğuna göre bu cümle Diderot’nun çok ğerleri ve özellikle erdem kavramını savunan BEN’in sinik ve DIDEROT: ‘TANRININ OLMADIĞI BİR
sevdiği değişkenlik temasının habercisi sayılır. DÜNYADA NASIL BİR AHLAK YARATILABİLİR?’…
bencil bir kişiliğe sahip O’nun argümanları karşısında çoğu
“Hava ister güzel ister kötü olsun, her akşam saat beş- zaman zor duruma düştüğü ve bütün gayretlerine karşın tar- Aydınlanma dönemi filozoflarının en sert materyalisti
te Palais-Royal’de yürüyüşe çıkmak âdetimdir…” diye baş- tışmada üstünlük sağlayamadığı bellidir. sayılan Diderot, her zaman irdelemiş olduğu bir
>>
4 1 Ağustos 2024