Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA
apağımızda yer alan
iki usta Denis Diderot ve
K Ernst Jandl ile “Merhaba”.
Aydınlanma dönemi filozofla-
Masalın başına gelen en büyük felaket onun yazıya geçmesidir. Feodal toplumda yaşayan bir metin
rının en sert materyalisti sayılan
modern toplumda dondurulmuş ve kendini geliştirmesi engellenmiştir. Ancak günümüz dünyasında
Denis Diderot (5 Ekim 1713 / 31
masala bakış değişmiş ve yeniden yazımı teşvik edilmeye başlanmıştır.
Temmuz 1784), en iyi komedi-
si sayılabilecek, antik filozofla-
rın uyguladığı diyalog metoduy-
la kaleme aldığı gizemli yapı-
Masallar ahlaklı mıdır yoksa
tı Rameau’nun Yeğeni’ni şu so-
runsalın etrafında kurmuştur:
“Tanrı’nın olmadığı bir dünya-
da nasıl bir ahlak yaratılabilir?”
ahlaki yüzleşmenin metinsel
Yazarın erdemin kötülüğe
üstünlüğünü tam olarak ispat-
layamadığı ve felsefi konular-
örneklerini mi oluşturur? daki iyimserliğini netlikle ortaya
koymayı başaramadığı bir ya-
“Çocuk, yetişkinlerin nesnesi değil, hayatın ve edebi-
MASAL NİYE ÇOK TARTIŞILIYOR VE NE SUÇU VAR Kİ?
pıttır bu.
yatın öznesidir.” N. Neydim Masalın ahlaklı olduğunu ve olanı olduğu gibi anlattığını
Ama yine de kesin yanıt-
söylemiştim. Ama masalı her anlatışımda şunu da söyleme- lar vermek yerine doğru sorular
MASALLAR AHLAKLI MIDIR?
den geçmem. Klasik masallar (derlenmiş) çocuğa göre değil- sormayı tercih eden bir filozof
Anlatıcıları anonim olan masallar, dönemsel olarak toplu-
için bu gayret boşuna değildir.
dir, göreleştirilmesi gerekir.
ma mal olmuşluk ve dilden dile (anlatıcıdan anlatıcıya) -anla-
Ve Diderot bu çabalarını şöyle
Masal salt cinsellik açısından değil aynı zamanda kadına
tıldığı coğrafyanın toplumsal özelliklerini de içinde taşıyarak-
haklı çıkarır:
bakış açısıyla da sorgulanmalı ve eşitlikçi bir yaklaşımla ye-
süzülerek gelişleri nedeniyle ve olanı olabildiğince doğru an-
“İnsan saflığının kaybını önyar-
niden ele alınmalıdır. Erkek egemen bir toplum yapısını içsel-
lattığı için ahlaklıdır. Bugün masallarda tepki gösterdiğimiz
gılarının kaybıyla telafi eder.”
leştiren ve feodal toplumun dönemsel bakış açısıyla günü-
her olay yaşanmışlık içerir.
Yapıtın Diderot’nun ölümün-
müzde yinelenmemelidir.
den yıllar sonra bir Rus okurun
Batı’da bu görüşten yola çıkarak masallar, günümüz
MASALLARIN GÜCÜ NEREDEN GELİR?
eline geçen el yazması bu kişi
gerçeğinde yeniden yazılmışlardır. Oysa ülkemizde eşitlikçi
Masalların gücü dilden gelir. Masal, sözlü kültürün ürünü-
tarafından Schiller’e verilir.
masallar cici kızlar gerçeğinde yazılıyor. Ve kadınların
dür ve sözlü anlatıldığı için dinleyicinin, anlatımın peşine ta-
O da okuduktan sonra çok etki-
önemli kısmı bunu içselleştirmiş olarak olanın sürdürülmesi-
kılması için kendine özgü bir yöntemle anlatılır.
lenerek Goethe’ye emanet eder.
ni onaylıyorlar.
Girişteki tekerleme, dinleyiciyi gerçeklikten gerçek üstüne
Goethe yapıtı 1805’te Alman-
Hayatın gerçeğine baktığınızda erkek çocuklar “padişah”,
çıkarır ve o, artık her söylenene inanmaya hazırdır.
caya çevirerek Diderot’nun baş-
kızlar ise “prenses” olarak sunulmaktan vazgeçilmiş değil.
yapıtlarından biri olarak gördü-
MASALIN SÖZLÜ ANLATILMASI VE YAZIYA GEÇMESİ
Bu da erkek egemen bir toplumdan vazgeçilmediğini ve bu-
ğünü vurgular:
Feodal toplum, sözlü kültüre sahiptir ve bu kültür, gele-
nu sürdürmek için masallardan yararlanıldığını gösteriyor.
“Bu diyalog Fransız edebiya-
neklerini, toplumsal değer-
Yakın zamanda ortaya çı-
tında bir bomba gibi patlaya-
lerini, sorunlarını, yaşadıkları kan bir tartışma, masalı ye-
cak!” Ferda Fidan’ın yazısı…
gerçekleri masallar ve des-
niden gündeme taşıdı. En-
Geleneksel Avusturya şiiri-
tanlar ile gelecek kuşaklara
sesti anlatan bir masal tartı-
nin izlerini sürerek kendi şiiri-
taşımıştır.
şıldı. Hatta iki bakanlık MEB
nin yolunu açan Ernst Jandl (1
Masallar ahlaki bir süzgeç ve Kültür Bakanlığı sorumlu-
Ağustos 1925 / 9 Haziran 2000),
ve sansür içermez. Cinselliği, luğun kendilerinde olmadı-
1950’li ve 60’lı yıllarda “somut
ensesti, hırsızlığı, sahtekârlığı,
ğı söylediler. Bu tartışmanın
şiir” akımının içinde yer aldı.
cinayeti sansürden geçirmez benzerleri son üç yılda da
Dadaizm’den beslenen se-
ve gelecek kuşaklara en ger- gündeme gelmişti.
se, görüntüye, sözcüklerin baş-
çekçi tanıklıkla olduğu gibi ak- Tilkinin kızdığı dişi ayıya
ka anlamlarına da dikkat çeken
tarır. Bu nedenle masal çocu- tecavüzü düşlemesi ve ger-
yepyeni bir şiirin en önemli tem-
ğa görelik içermez. çekleştirmesi (bu aynı za-
silcisi oldu.
O dönemde çocukların ma- manda kadına verilecek ce-
Anlatımında anlam kaymaları,
salları dinlediğini ileri sürmek zanın yansımasıdır); ardın-
sezdirmeler, çağrışımlar, Viyana
feodalitenin, çocukluk döne- dan karısı ölmüş bir ada- şivesinin yarattığı farklı anlam-
mini yedi yaşında bitirdiğinin bilincinde olmamaktır. mın büyüyen kızına “Sen artık oldun bize nikâh düşer” deme- lar, klasik şiir dilinden uzaklaş-
Sözlü anlatılan metin, her anlatıcının kendi kültürel birikimi si, bu yılda bir adamın kızı için hocaya “Bir ağacın meyvesi- ma... Yeni söylem yollarını
deneme, şiiri sesle görüntülü
ve değerleri çerçevesinde yeniden düzenlenerek anlatılmış- ni ilk kim yer?” dedikten ve kendisinin yemesi gerektiğini öğ-
kılma çabaları...
tır. Bu nedenle anlatıcıların her birinden ayrı katkılar alan ma- rendikten sonra kızına gidip “Hocaya sordum, benim seninle
Ernst Jandl’ın şiirleri “kültürel
sallar dönemine ve anlatıldığı coğrafyaya bağlı olarak değer- evlenmem gerekir” demesi ve her iki kızın da “Ben senin kızı-
bir provokasyon” olarak değer-
lenerek yoluna devam etmiştir. nım olmaz baba” yanıtlarının yansıması vardır.
lendirildi. Yadırgandı. Yadırgattı.
Feodalite, çocuğu özne olarak ele almamış ve onu anla- Bu ensesttir ve elbette eleştirilmesi ve aşağılanması gere-
Kekeme bir dil oluşturdu düşün-
tımda hedef kitlesi olarak tanımamıştır. Masallarda çocuklar- kir ancak bu masallar gerçektir ve masal arşivimizde vardır.
dürtmek için.
dan söz ediliyor olsa da metin çocuğa görelik içermez.
Anlattıklarının da yukarda vurguladığımız gibi yaşamın ger-
Deneysel şiirlerini yayımlaya-
“Masalın başına gelen en büyük felaket ise yazıya geçmesi- çeğinde var olması ve masalın bu gerçeğe sadık kalarak ola-
cak yayımcı bulamadı uzun bir
dir” çünkü masal metni sabitlenmiş olmaktadır. nı olduğu gibi anlatmasıdır.
süre. Ülkesinde istenmeyen şa-
Sabitlenmiş metin artık anlatıcısına göre yeni katkılarla ya Masal bu noktada ahlaklıdır. Ahlaksız olan, bunu anlatan
ir oldu. Daha sonra, ülkesi onu
da eksiltmelerle anlatılamayacaktır. Bu da onun zamansal masalın bulunduğu kitaba çocuk kitabı ibaresi koymak ve
bağrına öyle bir bastı ki o ka-
olarak dondurulması demektir. onu piyasaya sürmektir.
dar olur!
Derlenmiş tüm masalların başına gelen budur. Bazı derlen- Bu konuda en büyük sorumluluk, alan araştırmacıları, aka-
Ülkesinde istenmeyen şair ol-
miş masalların başına derlendiği gibi durmamak da gelebilir. demisyenler, yayıncılar, editörler ve ne yazık ki yeterince ol-
du. Daha sonra ülkesi onu bağ-
Örneğin masalların ilk derlemecilerinden olan Grimm Kar- mayan eleştirmenler ve de kitaplarda kötü sözcük ararken
rına öyle bir bastı ki o kadar
deşler onları Hıristiyan ahlak süzgecinden geçirerek yeniden bütün bunları göremeyen ebeveynlere aittir. Kimse ben so-
olur! Gültekin Emre’nin yazısı…
yazmışlar ve öyle yayımlamışlardır. rumlu değilim diyemez.
n
İyi okumalar…
l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş
l Sorumlu Müdür: Aslan Yıldız l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi: Prof.
Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 Uets:
25999 - 15079 - 37611 l Reklam Genel Müdürü: Esra Bozok l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@
cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29
KITAP
Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.