Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(24 ŞUBAT 1936 / 22 TEMMUZ 2024)
Ferit Edgü: Varoluşun
anlamını aradı hep, gerçeği…
“Kitaplarım ve resimlerimle gömülmek isterdim ben. Bu yaşamı bana onlar dayanılır kıldığına göre, ölümü de haydi haydi dayanılır
kılacaklarına inandığımdan...” diyen; 1950 kuşağı sanatçılarından, kısa öykünün en özgün temsilcilerinden; edebiyatın şiir, öykü,
roman, oyun, deneme, yaşamöyküsü, aforizma gibi dallarındaki kitaplarının yanı sıra sanat tarihi, resim eleştirisi ve
ressamlarla ilgili kitaplarıyla da çoğalan usta yazar Ferit Edgü, yazdıklarıyla yaşayacak.
ra, Seyir Sözcükleri, Tüm Ders Notları,
ÖNER YAĞCI
Devam, Avara Kasnak, Biçimler, Renk-
ler, Sözcükler…
ZENGİN SANAT VE KÜLTÜR
BİRİKİMİNİ YAZIYA, YAYINA
‘TÜRKÇENİN İŞÇİSİ’YDİ
DÖNÜŞTÜRDÜ
Edebiyatın üzerinde durulmayan, tar-
İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Re-
tışılmayan konularını gündeme getirdi.
sim Bölümü’nde Bedri Rahmi’nin öğren-
Önceliği dil oldu.
cisiydi. Paris’te aldığı seramik eğitimin-
“Türkçenin işçisi” olarak gördü kendi-
de, Sorbonne’da felsefe, Louvre’da sanat
sini. Dili zorladı, anlatının olanaklarını,
tarihi kurslarında öğrendiklerine kattığı
olanaksızlıklarını araştırdı.
zengin sanat ve kültür birikimini yazıya,
Sanat tarihiyle, sanatçılarla ilgili kitap-
yayına dönüştürdü.
larında kendine özgü bir dil ve biçemle
Ferit Edgü (24 Şubat 1936 / 22 Tem-
yazı ve resmi buluşturdu.
muz 2024), 1950 kuşağı sanatçıların-
Bedri Rahmi, Aliye Berger, Eren Eyüboğ-
dan, kısa öykünün en özgün temsilcilerin-
lu, Yüksel Arslan, Osman Hamdi, Mustafa
den biriydi. Edebiyatın şiir, öykü, roman,
Pilevneli, Abidin Dino, Füreya, Abidin Di-
oyun, deneme, yaşamöyküsü, aforizma
no, Fikret Mualla, Komet, Adnan Varınca
gibi dallarındaki kitaplarının yanı sıra sa-
gibi Türk resminin önde gelen sanatçılarıy-
nat tarihi, resim eleştirisi ve ressamlarla
ilgili kitaplarıyla da çoğaldı. la ilgili yapıtlarıyla da görsel sanata selam
Dönemin Pazar Postası, Dost Yeni gönderen Ferit Edgü, resim sanatı hakkın-
Dergi, Papirüs, Soyut gibi dergilerinde
da yazdıklarını Görsel Yolculuklar ve Bu-
yer alan öykülerinde küçük burjuvaların
luşmalar: Yazarlar Ressamlar, Selma Gür-
ruhsal ve cinsel bunalımlarını, insanın yalnızlığını, kendine
niz, Maria, Do Sesi, Giden Bir Kedinin Ardından, Nijins-
büz İçin Üç Yazı adlı kitaplarında bir araya getirdi.
bile yabancılaşmasını, mutsuzluğunu zaman zaman düşsel ki Öyküleri’nden sonra, zamanı ve kişileri, okurun düş gü-
EDGÜ: “‘CAHİLLİK, BAŞA BELA’ DEMİŞ
bir anlatımla aktardı.
cüne bıraktığı Yolun Gittiği Yer adlı öykü kitaplarını çıkardı.
ESKİLER. BUGÜN TAM TERSİ:
Toplu öykülerini içeren Leş’i (2021, Everest) yayımladı.
ANLATIDA YENİLİĞİN PEŞİNDE KOŞTU
CAHİLLİK BAŞ TACI”
“Bizler, 1950’lerde yazmaya başlayanların önemli bir ço-
Özgün bir anlatım yakalamaya çalıştı hep. Daha özgünü-
Yaralı Zaman’la Hakkâri’de gerçek bir yolculuğa çık-
ğunluğu, bireyselliğimizi / kişiliğimizi üslupta aradık. Üslubun
nü aradı. Anlatıda yeniliğin peşinde koştu. Yazma eyleminin
tı. Sözlü / Yazılı’da, kendisiyle yapılan söyleşileri ve ede-
yaşla, yazarlık deneyimleriyle geleceğini düşünmeden. Oysa
özgünlüğünün biçemde olduğu düşüncesinden hiç ayrılmadı.
biyat üzerine düşünceleri, Cahil, Yeni Cahiller ve İnsanlık
yaşamı keşfetmek istiyorduk bizler. İçinde yaşadığımız toplum-
Özenle, her sözcüğü imbikten geçiren bir biçemle var ol-
Halleri’nde aforizmaları yer aldı:
sal baskıların, vurdumduymazlığın ötesindeki yaşamı. Ger-
du. Gerçeği çeşitli biçimlerde, çeşitli açılardan bakarak yan-
“Cahillik, başa bela, demiş eskiler. Bugün tam tersi: Ca-
çek (dediğimiz) yaşamı” anlattı ilk romanı Kimse’de (1976).
sıtmaya çalıştı. Soyutlamaya, düşselliğe yöneldi.
hillik baş tacı. Yalnız politikada değil, edebiyat, sanat hattâ
AYDINLARIN ACILARINI, İNSANIN
akademik yaşamda en çok aranan nitelik (üstün nitelik) ca-
BUNALAN İNSANI VAROLUŞÇU
ÖZÜNÜ ARAYIŞINI YAZDI
hillik. Cahil olmayana tüm yollar kapalı. Bu bir fantezi de-
BİR GÖZLE ANLATTI
Toplumdan kendini soyutlayan aydınların acılarını, insa-
ğil, bir gerçek.”
1959’dan başlayarak Kaçkınlar, Bozgun, Av ve Bir Gemi-
nın özünü arayışını yazdı. 1950’lerin Kaynak, Yeni Ufuklar, Şairler Yaprağı dergi-
de adlı kitaplarındaki öykülerinde, yoğun ve ayrıntılı olarak
Umutsuzluk, hiçlik, sıkıntı, var olmak temel izlekleri oldu
lerindeki şiirleriyle başladığı şairliğinde iki şiir kitabıyla ye-
bunalan insanı temel alarak varoluşçu bir gözle anlattı.
romanında. Anlatım tekniği ve roman kurgusu bakımından
tindi: Ah Min-el Aşk (1978) ve Dağ Şiirleri (1999).
Toplumdaki duyarsızlığı, tepkisizliği, kimi zaman gerçe-
özgün bir yapıt olan Kimse, “bir yalnızlık destanı”ydı. “Dizeler” adlı şiirinde şu dizeler vardı: “Üç sözcükten
küstü öğelerle anlamsız gördüğü dünyadaki bireyin kendine
Paris’ten dönüşünde (1963) Doğu Anadolu’yu tanıyınca
oluşan bir cümleye/ ‘hayat buymuş demek’/ sığacak denli
ve topluma yabancılaşmasını, içine kapanışını, kendi varlı-
yazının gücü, edebiyatın büyüsü öne geçti onun için. Melih
yalındır yaşam…
ğını sorgulamasını aktardı.
Cevdet Anday’ın “gerçeğin inanılmaz bir düşe dönüştüğü, Savaşa gitmedim/ para sahibi olmadım/ ünüm, unvanım
İnsanın “tüm”ü kavrayamayacağı düşünüşüyle kısa öykü-
şaşırtıcı bir öykü” olarak nitelediği, Hakkâri’de Bir Mevsim olmadı/ tüm yaşamım boyunca eksik bir şey vardı/ hiçbir za-
lerle “parça”yı anlatmayı yeğledi.
adıyla Onat Kutlar’ın senaryosuyla sinemaya uyarladığı O
man bulup çıkaramadım.”
FERİT EDGÜ: ‘YAZA YAZA GÖRDÜM Kİ
(1977) romanında, Pirkanis köyünün acınası gerçekliğinden
‘SENSİZ HER ŞEY RENKSİZ’
DİL, BENİM İÇİN BİR ARAÇ DEĞİL,
yola çıkarak insanları anlamayı, tanımayı, önceledi.
Her Şeyin Sonundayım’da Tezer Özlü ile, Batı Kültürü
YAPITIN TEMELİ, İSKELETİ’
İnsanlığın dramını, yalnızlığını, umutsuzluğunu, çaresizli-
Önünde Hiçbir Saplantım Yok’ta Yüksel Arslan’la, Özyur-
Çığlık’taki öykülerinde, “Yaza yaza gördüm ki, dil, benim
ğini, aydının toplumuyla, insanıyla yüzleşmesini anlattı.
dunda Yabancı Olmak’ta Ferit Edgü ile mektuplaşmalarını
için bir araç değil, yapıtın temeli, iskeleti, her şeyi.
“ONA GÖRE ‘YAZI, YAŞAMIN KENDİSİ’YDİ” yayımladı. Abidin Dino ile Güzin Dino’nun mektuplaşmala-
Bu noktaya vardığınızda, artık dili süslemenin, benzetme-
Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı romanında toplumun dışla- rını kitaplaştırdı: Sensiz Her Şey Renksiz.
lere gitmenin, bol bol niteleme sıfatlarını kullanmanın bir
dığı insanların sevgisiz, acımasız dünyasına ışık oldu. “Eski Orta Asya Türk geleneğine göre, bir hükümdar öldü-
anlamı olmadığını görüyorsunuz.
Göz boyamadan, söz sanatlarının yaldızıyla içi boş imge- “Yazarken, bir yazar olmaktan çok, bir birey olmayı ba- ğünde öte dünyada yalnızlık çekmemesi ve yolunu sürdürmesi
şarmayı amaçladığını” söyledi ve yazdıklarıyla özdeşleşti. için olsa gerek, atıyla ve hatunuyla gömülürmüş. Doğrusu, öte
ler yaratmadan, yalın, olduğunca yalın, yalansız dolansız
Çünkü ona göre “Yazı, yaşamın kendisi”ydi. dünyaya inanmasam da kitaplarım ve resimlerimle gömülmek
bir anlatım” diyerek olayı değil dili özne kıldı.
Coğrafi koşulların insanların karakterini nasıl belirle- Yazarak kendini var etti. Yazma eyleminde yoğunlaştı: isterdim ben. Bu yaşamı bana onlar dayanılır kıldığına göre,
Ders Notları, Yazmak Eylemi, Şimdi Saat Kaç?, Yeni Ders ölümü de haydi haydi dayanılır kılacaklarına inandığımdan”
diğini Doğu Öyküleri’nde anlattı. Diyaloglardan oluşan
mekânsız ve betimlemesiz öykülerinin yer aldığı İşte De- Notları, Kitap ve Ressamın Öyküsü, Van Gogh Yüz Yıl Son- diyen Ferit Edgü, yazdıklarıyla yaşayacak.
n
10 1 Ağustos 2024