05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir anlatıcının patikasına yansıyanlar! Semih Gümüş’ün Yaşadıklarım Belleğimde Semih Gümüş’ün Yaşadıklarım Belleğimde Uğulduyor’u. O nedenle Gümüş’ün anlatısını Uğulduyor (Can Yayınları) kitabını “anı değil, yaşam” olarak nitelendirmek okurken şu düşünceler çıktı karşıma ilkin: daha yerinde. Gümüş, kendi yaşamındaki Barışık olma hali, kendini bulma / görme duraklardan yola çıkıp yaşama / yazma yolculuğu… Zaman zaman sorgulayıcı felsefesinin uğraklarından geçerek vardığı bakış… Yaşamı yeniden kurma yolculuğunun yerin ondaki tanıklığını dile getirmesiyle keşfettirdikleri… Öyle ki yer yer bizi seslerin ayrılır. Bir bakıma da kuşağının öyküsü de rengiyle buluşturur düşte, düşüncede, vardır onun anlattıklarında. Orada yaşamdaki seslerle renklerle… Orada hem karşımıza çıkan ise savrulma değil, düşünsel tanıklık hem de yaşamsal renkler kendini bulma öyküsüdür. vardır. Bir karşılama / karşılaşma kitabıdır nılarda yaşamak... Anılarla yaşamak… ni bulma öyküsüdür. Uzak-yakın duruşların tanık- Sıklıkla dillendirdiğimizdir. Anıları yazmak lığında bir ömrün nasıl biçimlendiği, gelinen yer- A için bir kıstas var mıdır? Yani yaş / dönem de kendini bir başka kıyıya taşıyan anlatıcının do- / kimlik gibi sıralamalar yaparak yazılmaya de- ğayla karşılaşması, hayatın anlamını yeniden keş- fin yolculuğu ise bu “yaşama kitabı”nın belki de ğerlik gibi bir öncelik olur mu? Anılardansa, ya- en anlamlı / dokunaklı yanıdır diyebilirim. şama ilişkin şeyler yazmak daha da önceliklidir bence. Oktay Akbal, “Anı değil, yaşam” demiş- DENEYİMLEDİĞİMİZ HER AN ti. Yazılmamış hayat, yaşanmamış hayattır derim YAZILMAYA DEĞERDİR! ben de! Hayata, hayatınıza ilişkin yazmak “anı Sayıp dökmeler, düşünceden düşünceye, ki- yazmak” değildir. taptan kitaba, yazardan yazara geçmeler belki o örülen entelektüel yaşamın inşasının nasıl oluştu- BİR YAZARIN ÖYKÜSÜ ASIL ğunu gösteriyor; ama kendi olduğu, kendini yazı- YAZDIKLARIYLA BAŞLAR! 1 sının / anlatısının içine koyduğu yerlerde “sahici Jean-Paul Sartré’ın Sözcükler’ini her okuyu- duygu” ile karşılaşmamız kitabın aurasına dönük şumda yazarın kendi yaşamına ilişkin anlattıkla- kalıcılık imgesi yaratıyor. rı anı ötesi bir anlam taşır benim için. Eğer anı ol- “Kendini hatırlama” yolculuğunun ötesine ge- saydı, bir kez okur geçerdim. Ama ara ara dönüp çen bir bakışla yazılmış olması Gümüş’ün anlatısını okuduğumda bulduklarım onun yaşama / yazıya anı ötesine geçiriyor. Yaşamsal izdüşümler, yanıl- ilişkin dile getirdikleri her daim kuşatıcı gelmiş- samalar yolculuğunu ön planda tutması ise dene- tir bana. yimlenen bir yaşamın öyküsüne yakın tutuyor bizi. Bir yazarın öyküsü asıl yazdıklarıyla başlar. Da- Adeta yol arkadaşlığı ediyoruz onun öyküsüne… hası onu yazmaya hazırlayan yaşam yolunun ilk Deneyimlediğimiz her an yazılmaya değer- adımlarıyla… Her yazar için başlama noktası “ilk dir. Semih Gümüş’ün yazarak, anlatarak yaptığı kitap” olmadığını bilmek gerekir. Bunun öncesi, o da bu anlamda önemlidir. Böyle yaşadım, yazı- yolculuğun biçimleniş süreçleri, hatta sürdürüle- da yolculuğum böyle sürdü / sürüyor ve geldiğim bilirlik zamanları çok daha öncelik taşır. kıyıdaki yaşamım bu. Gümüş’ün öz anlatı diyebi- Semih Gümüş’ün Yaşadıklarım Belleğimde leceğimiz kitabı, uzunca süre içinde yaşattığı bir 2 Uğulduyor kitabını okurken şu düşünceler çık- dünyanın resmi gibi geldi bana. Çizilip renklendi- tı karşıma ilkin: Barışık olma hali, kendini bul- rilme zamanını bekleyen bir resim… Adeta izle- ma / görme yolculuğu… Zaman zaman sorgu- nimci bir ressamın söze dökülen anlatımında ya- layıcı bakış… Yaşamı yeniden kurma yolculuğu- zı ve yaşam yolunun öykülerini okuyoruz. Orada nun keşfettirdikleri… Öyle ki yer yer bizi seslerin birçok dönemeç, eşik, labirent var. rengiyle buluşturur düşte, düşüncede, yaşamda- rak nitelendirmek daha yerinde. Yazıya adanmış bir ömrün çetelesini tutmak ki seslerle renklerle… Orada hem düşünsel tanıklık Sartré’ın Sözcükler’le getirdiği yaşam / edebi bel- yerine bir yazar olarak yazı yolunun haritasını çizer- hem de yaşamsal renkler vardır. lek yolcuğunda bulduğumuz yaşam / düşünce yol- ken düşün dünyasını renklendiren anlara, zamanla- SAVRULMA DEĞİL, KENDİNİ BULMA culuğunun tanıklığındaki yazar / düşünür olarak ye- ra dönüyor; bir yazı adası / atlası kurarken o dünyayı ÖYKÜSÜDÜR ANLATILAN! tişme öyküsü başka bir kıyıda karşılar bizi. var eden yazarlara / yapıtlara, düşüncelere uzanıyor. Büyüme / olma / oldurma öyküsünün yanı başında Gümüş ise kendi yaşamındaki duraklardan yola çı- Anlatılan, bir yazarın, kendi varoluş öyküsü de ol- filiz veren, biriktirilenlerde edebi varoluşun hikâyesini kıp yaşama / yazma felsefesinin uğraklarından geçe- sa kuşağının yazıdaki oluşumuna tanıklıklar getirir. buluruz. Savrulma değil, kendini bulma öyküsüdür rek vardığı yerin ondaki tanıklığını dile getirmesiyle Bir sesten başka sese, seslere uzanır adeta. anlatılan. Bir karşılama / karşılaşma kitabıdır Semih ayrılır. Bir bakıma kuşağının öyküsü de vardır onun Yer / zaman / mekân geçişlerinde o dünyanın bi- Gümüş’ün Yaşadıklarım Belleğimde Uğulduyor’u. O anlattıklarında. çimleniş öyküsünü okuruz. Her bir şeye tanıklıktır nedenle Gümüş’ün anlatısını “anı değil, yaşam” ola- Orada karşımıza çıkan ise savrulma değil, kendi- artık anlatılan öyküde… >> 8 2 Mart 2023
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle