Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir anlatıcının patikasına
yansıyanlar!
Semih Gümüş’ün Yaşadıklarım Belleğimde
Semih Gümüş’ün Yaşadıklarım Belleğimde
Uğulduyor’u. O nedenle Gümüş’ün anlatısını
Uğulduyor (Can Yayınları) kitabını
“anı değil, yaşam” olarak nitelendirmek
okurken şu düşünceler çıktı karşıma ilkin:
daha yerinde. Gümüş, kendi yaşamındaki
Barışık olma hali, kendini bulma / görme
duraklardan yola çıkıp yaşama / yazma
yolculuğu… Zaman zaman sorgulayıcı
felsefesinin uğraklarından geçerek vardığı
bakış… Yaşamı yeniden kurma yolculuğunun
yerin ondaki tanıklığını dile getirmesiyle
keşfettirdikleri… Öyle ki yer yer bizi seslerin
ayrılır. Bir bakıma da kuşağının öyküsü de
rengiyle buluşturur düşte, düşüncede,
vardır onun anlattıklarında. Orada
yaşamdaki seslerle renklerle… Orada hem
karşımıza çıkan ise savrulma değil,
düşünsel tanıklık hem de yaşamsal renkler
kendini bulma öyküsüdür.
vardır. Bir karşılama / karşılaşma kitabıdır
nılarda yaşamak... Anılarla yaşamak… ni bulma öyküsüdür. Uzak-yakın duruşların tanık-
Sıklıkla dillendirdiğimizdir. Anıları yazmak lığında bir ömrün nasıl biçimlendiği, gelinen yer-
A için bir kıstas var mıdır? Yani yaş / dönem de kendini bir başka kıyıya taşıyan anlatıcının do-
/ kimlik gibi sıralamalar yaparak yazılmaya de- ğayla karşılaşması, hayatın anlamını yeniden keş-
fin yolculuğu ise bu “yaşama kitabı”nın belki de
ğerlik gibi bir öncelik olur mu? Anılardansa, ya-
en anlamlı / dokunaklı yanıdır diyebilirim.
şama ilişkin şeyler yazmak daha da önceliklidir
bence. Oktay Akbal, “Anı değil, yaşam” demiş-
DENEYİMLEDİĞİMİZ HER AN
ti. Yazılmamış hayat, yaşanmamış hayattır derim
YAZILMAYA DEĞERDİR!
ben de! Hayata, hayatınıza ilişkin yazmak “anı
Sayıp dökmeler, düşünceden düşünceye, ki-
yazmak” değildir.
taptan kitaba, yazardan yazara geçmeler belki o
örülen entelektüel yaşamın inşasının nasıl oluştu-
BİR YAZARIN ÖYKÜSÜ ASIL
ğunu gösteriyor; ama kendi olduğu, kendini yazı-
YAZDIKLARIYLA BAŞLAR!
1
sının / anlatısının içine koyduğu yerlerde “sahici
Jean-Paul Sartré’ın Sözcükler’ini her okuyu-
duygu” ile karşılaşmamız kitabın aurasına dönük
şumda yazarın kendi yaşamına ilişkin anlattıkla-
kalıcılık imgesi yaratıyor.
rı anı ötesi bir anlam taşır benim için. Eğer anı ol-
“Kendini hatırlama” yolculuğunun ötesine ge-
saydı, bir kez okur geçerdim. Ama ara ara dönüp
çen bir bakışla yazılmış olması Gümüş’ün anlatısını
okuduğumda bulduklarım onun yaşama / yazıya
anı ötesine geçiriyor. Yaşamsal izdüşümler, yanıl-
ilişkin dile getirdikleri her daim kuşatıcı gelmiş-
samalar yolculuğunu ön planda tutması ise dene-
tir bana.
yimlenen bir yaşamın öyküsüne yakın tutuyor bizi.
Bir yazarın öyküsü asıl yazdıklarıyla başlar. Da-
Adeta yol arkadaşlığı ediyoruz onun öyküsüne…
hası onu yazmaya hazırlayan yaşam yolunun ilk
Deneyimlediğimiz her an yazılmaya değer-
adımlarıyla… Her yazar için başlama noktası “ilk
dir. Semih Gümüş’ün yazarak, anlatarak yaptığı
kitap” olmadığını bilmek gerekir. Bunun öncesi, o
da bu anlamda önemlidir. Böyle yaşadım, yazı-
yolculuğun biçimleniş süreçleri, hatta sürdürüle-
da yolculuğum böyle sürdü / sürüyor ve geldiğim
bilirlik zamanları çok daha öncelik taşır.
kıyıdaki yaşamım bu. Gümüş’ün öz anlatı diyebi-
Semih Gümüş’ün Yaşadıklarım Belleğimde
leceğimiz kitabı, uzunca süre içinde yaşattığı bir
2
Uğulduyor kitabını okurken şu düşünceler çık-
dünyanın resmi gibi geldi bana. Çizilip renklendi-
tı karşıma ilkin: Barışık olma hali, kendini bul-
rilme zamanını bekleyen bir resim… Adeta izle-
ma / görme yolculuğu… Zaman zaman sorgu-
nimci bir ressamın söze dökülen anlatımında ya-
layıcı bakış… Yaşamı yeniden kurma yolculuğu-
zı ve yaşam yolunun öykülerini okuyoruz. Orada
nun keşfettirdikleri… Öyle ki yer yer bizi seslerin
birçok dönemeç, eşik, labirent var.
rengiyle buluşturur düşte, düşüncede, yaşamda-
rak nitelendirmek daha yerinde. Yazıya adanmış bir ömrün çetelesini tutmak
ki seslerle renklerle… Orada hem düşünsel tanıklık
Sartré’ın Sözcükler’le getirdiği yaşam / edebi bel- yerine bir yazar olarak yazı yolunun haritasını çizer-
hem de yaşamsal renkler vardır.
lek yolcuğunda bulduğumuz yaşam / düşünce yol- ken düşün dünyasını renklendiren anlara, zamanla-
SAVRULMA DEĞİL, KENDİNİ BULMA culuğunun tanıklığındaki yazar / düşünür olarak ye- ra dönüyor; bir yazı adası / atlası kurarken o dünyayı
ÖYKÜSÜDÜR ANLATILAN! tişme öyküsü başka bir kıyıda karşılar bizi. var eden yazarlara / yapıtlara, düşüncelere uzanıyor.
Büyüme / olma / oldurma öyküsünün yanı başında Gümüş ise kendi yaşamındaki duraklardan yola çı- Anlatılan, bir yazarın, kendi varoluş öyküsü de ol-
filiz veren, biriktirilenlerde edebi varoluşun hikâyesini kıp yaşama / yazma felsefesinin uğraklarından geçe- sa kuşağının yazıdaki oluşumuna tanıklıklar getirir.
buluruz. Savrulma değil, kendini bulma öyküsüdür rek vardığı yerin ondaki tanıklığını dile getirmesiyle Bir sesten başka sese, seslere uzanır adeta.
anlatılan. Bir karşılama / karşılaşma kitabıdır Semih ayrılır. Bir bakıma kuşağının öyküsü de vardır onun Yer / zaman / mekân geçişlerinde o dünyanın bi-
Gümüş’ün Yaşadıklarım Belleğimde Uğulduyor’u. O anlattıklarında. çimleniş öyküsünü okuruz. Her bir şeye tanıklıktır
nedenle Gümüş’ün anlatısını “anı değil, yaşam” ola- Orada karşımıza çıkan ise savrulma değil, kendi- artık anlatılan öyküde…
>>
8 2 Mart 2023