05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Demir Özlü: Vedası olmayan bir anlatıcı! Demir Özlü’nün (9 Eylül 1935-13 Şubat 2021) ardı ardına yazılan iki anlatısında (Önünde Boş Bir Uzam, YKY, Feriköy, Mart 2012 / Senin Hayatın, YKY, Stockholm, 2014) karşımıza çıkan anlatıcı ses (ikinci kişi-anlatıcı), onun yansıttığı gerçeklik durumlarının dışavurumunda metne derin bir anlam katar. Bir yanıyla anlatıcının ötedeki yaşamsal öyküsüne tanıklık ederken imgesel yolculuklarının seyrine de çıkarız. Özlü’nün yer yer, kuşağının “kurucu anlatıcı” olma özelliğini taşıyan anlatıcı sesinin çoğullaşarak yazın yaşamı boyunca sürmesini adanmışlık olarak görmek gerekir. Evet, yazıya adanmış bir ömür… UĞUR DEMİR “Yaşamım kısa bir yaşam olmadı. Ama ondan taya koyduğu yapıtlarıyla her dem gös- hatırlayacağım çok az şey kaldı geriye…” termiştir. Kendi zamanına dokunan bir düşüncesine sözü getirmiş, şunları demişti: “Gidin- Demir Özlü / “Serüven” anlatıcı olması, onu zamane ve güncel kaygıların da ce anlaşılabilen bir şeydir; insan yalnızlığına sığınarak ötesine taşır; insanın yeryüzündeki konumunu sor- ANLATI DÜNYASINI ZENGİNLEŞTİREN yazarken bunu daha iyi anlıyor…” gulamaya yöneltir. BİR BOYUT: SÜRGÜNLÜK! Dahası bunun, toplumun-entelektüel hayatımızın Sürgün kimliğinin yalnızlık adasında dille beslenen “Gitmek”, “yerinden yurdundan olmak”, “yolda ol- oluşan enerjisinden oluşan; birbirinden çok farklı ya- bakışına sinen aslında zamane sorgusudur. Öyle ki, mak”, “ötelerde olmak”, “sürgünde yaşamak” De- zarların aynı dönemde ürün vermeleri, ülkenin ve in- birey olma hallerinden onun tekil durumu / duruşuna mir Özlü’nün edebiyatının değişmeyen yanını oluş- sanının meselelerine kendi durdukları yerlerden bak- dönük içkin bir söylemi öne alması anlatılarının izlek- turur. Bir diğer belirgin yanı da budur. Kendisiyle bir maları bir “kuşak” anlayışını doğurduğunu anlatmış- sel çeşitliliğini sağlar. konuşmamızda, sürgünlüğünden söz ederken anlatı tı. Dergilerdi bizi buluşturan mecra, bir de edebiyat dünyanızı zenginleştiren bir boyuttur bu dediğimde, KARŞILAŞMA ZAMANI kahveleri… Ferit Edgü, Orhan Duru dostluklarından şunları söylediğini hatırlarım: “Bizim kuşağın hayata Demir Özlü anlatısı bende Cibranlı Halit Bey’in konuşmuştuk. Ve Paris serüveninden. karşı tutumunda olan bir şeydir bu; saydamlık, kendi- Ölümü ile başlar (Memet Fuat’ın Seçtikleriyle: Türk KENDİSİNİ OKTAY AKBAL’IN ANLATICI ne özgülük, politik duruş…” Edebiyatı 1971, de Yayınları, Ocak 1971). Genç, ye- DUYARLIĞINA DAHA YAKIN BULURDU! Düşünce durakları olan bir anlatıcıdır o. Yaşama niyetme çağında bir okurun okuma belleğine iz dü- Sürgünlük ve gezginlik onun edebiyatını zenginleş- eksenidir yazın evreninin biçimleyicisi. Yazmak için şüren bu anlatı sonrasında, izini sürdüğüm bir yazar- tiren en temel olguydu. Özlü, Sait Faikvari bir “flane- vardır. Bakışı, sözü, düşüncesi hepten buna dönük- dı artık Özlü. ur” değildi. Kendisini Oktay Akbal’ın anlatıcı duyarlığı- tür. O nedenle sürekli gitmeyi, giderken de yazıda Okurluk, yazarlık, yayıncılık yaşantımda kendisi- na daha yakın bulurdu. Öyküleri, günlükleri, hatta kı- olmayı / kalmayı önceler. ne yer açtığım Demir Özlü ile ilk kez yüz yüze gel- sa romanları da o yöndedir. Güncele bakışı, yorumu, “İyi yazılabilmiş her yazıda bu aksaklıklar da içinde memiz sürgünlüğün başkenti Stockholm’deydi. Pa- politik duruşunu orada çok net dile getirdiği siyasal / olmak üzere, bütün haksızlıklara başkaldırmadır,” de- ris kafelerini anımsatan, Kraliyet Sarayı’na yakın bir edebi denemeleriyle de okuruna uyanış bilinci taşıyan diğinde; ötede görüp hissettiklerine de göndermeleri mekânda buluşmuştuk. Henüz sürgünlüğü bitme- Demir Özlü’yü o uzun “edebi yolculuk”umuzda tanı- vardır: “Kimsenin sesi çıkmıyor. Kalabalıklar bastırılmış mişti. Dahası kendisine getirilen yasak sürüyordu. dıkça; onun yazıya adanmış ömrünün bir kitabının ku- düşlerinin soluk imgeleri içinde sürüklenip gidiyorlar.” İstanbul’u, Türkiye’yi konuşmuştuk… rulması gerektiğini düşünmüşümdür hep. Yolculuklarından söz etmişti. Ama daha çok da ZAMANE SORGUSU VE KENDİ En son, kendi adına düzenlenen bir toplantı için, “kuşağını”, “1950 Kuşağı”nın nasıl ayrıcalıklı bir ya- ZAMANINA DOKUNAN BİR ANLATICI! geldiği İzmir buluşmamızda iki şeyi de konuşmuş- zarlar topluluğu olduğunu… Bu kendine özgülüğü Hep “iyi yazı”nın ardında olan bir bakışla yazar De- tuk: Kendisiyle yapılan söyleşileri ve edebiyatına dair açıklarken, bir ara “kendi yurdunda yabancı olmak” mir Özlü. Anlatının varoluşsal varlığına bağlılığını or- yazılanları bir kitapta toplamak... Kardeşi Te- zer Özlü ile mektuplaşmaları... Demir Özlü edebiyatını tanıma / anlama yolculuğu için bir başlangıç olabilirdi bu. Bu- gün, bu kitapların hazırlığını yapmak sanırım ailesine düşüyor. FERİT EDGÜ İLE MEKTUPLAŞMALAR VE ‘ÖZ YURDUNDA YABANCI OLMAK’ Ferit Edgü’nün çabasıyla, aralarındaki ede- bi kardeşlik duygusunun ilk gençliklerinden beri nasıl kurulup geliştiğini anlatan mektup- laşmaları Öz Yurdunda Yabancı Olmak (Yayı- na Hazırlayan: Mısra Gökyıldız, Sel Yayınları, 2017), hem iki yazarın dünyasını hem >> 16 Şubat 2023 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle