Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
geldiğini gözlemleriz: “Aslında
her zaman görevi sevdim ve görev
koşullarında kendimi özgür halim-
den daha değerli hissettim.”
Bu temel kavram Günlük’ün
sayfalarında sıkça yinelenir: “Zevk
için çabalamak değil, çabalama
eyleminden zevk almak, işte mutlu-
luğumun sırrı budur.” Ve şunu ek-
ler: “Beni kendiliğimden yapama-
yacağım bir şeyi yapmaya zorla-
yan olaylar için hep minnet duya-
rım.”
Gerçek başarıya çalışıp uğraşma-
dan, salt yetenekle ulaşmak mümkün
değildir. Zira durmaksızın sadece bir
tek şeyi isteyemeyen ve bu uğurda
her şeyi feda etmeye hazır olmayan
birey, ne kadar yetenekli de olsa gö-
mülü bir hazine gibidir: “Onları na-
sıl geliştireceğini bilmeyen birinin
yeteneklerinden bana ne?” BURJUVA AHLAKINI
SARSMAYI, KATI AHLAKİ VE
Gide bu yüzden devamlı çalışmak,
daha çok ve verimli çalışmak, sürek- ESTETİK KODLARI YIKMAYI
li okuyup yazabilmek, yeni kavram- GÖREV EDİNİR!
lar, yazarlar ve yapıtlarla tanışmak için Yapıtlarında burjuva ahlakını sars-
kendini yöntemli bir yaşama zorlar, mayı, katı ahlaki ve estetik kodları yık-
çünkü “öğrenmekten daha ilginç bir mayı görev edinen Gide, bireye özgür-
şey yoktur.” lüğünü yeniden kazandırmayı amaçlar.
Bu yüzden, gösterilmesi gereken çaba-
Yapıtlarını nasıl tasarladığını, yazar-
ken de ne denli zorlu evrelerden geçti- lar sembolik de olsa biraz şiddet içer-
ğini, Günlük’ü okuyarak daha iyi kav- melidir. “‘Karakterli biri’ dediğimiz
rayabiliriz. Gide’in gözünde bir yazın- insanda, her zaman biraz olsun sertlik
sal yapıtın en büyük özelliği okuru ra- de vardır. Çünkü kendinizi kanıtlamak
hatsız etmek olmalıdır. için bazı şeyleri kırmanız gerekir.”
Okuduktan sonra bir iz bırakmayan, Başka bir dönemde bu fikrini açık-
lığa kavuşturan şu ünlü satırları yazar:
bellekte yitip giden bir yapıtın hiçbir
değeri yoktur: “Bir insanın düşüncesi- “Bana apaçık bir gerçek gibi görünen
ni çekici kılan en önemli unsur kaygı- şunu yazdım ve tekrar yazmaya hazı-
dır. Kaygısız bir düşünce hoşuma git- rım: ‘Güzel duygularla kötü edebiyat
mez ve canımı sıkar.” yapılır.’ Asla iyi edebiyatın salt kötü
İlham aslında gizemli bir güçtür ve duygularla yapılabileceğini söyleme-
yazarı hayal dünyası ve gerçeklik ara- dim ve düşünmedim. [...] Ancak sanatı
ahlaki kıstaslara göre değerlendirmek
sında gidip gelmeye iten bir enerji
kaynağıdır: “En güzel şeyler deliliğin yargıyı çarpıtmaktır.”
fısıldadığı ve aklın yazdığı şeylerdir. Tümüyle laik bir yaşam sürmesine kar-
İkisi arasında kalmalısınız; hayal ku- şın, çocukluğunda aldığı protestan eği-
rarken deliliğe, yazarken mantığa ya- timden gelen kamu önünde günah çı-
kın olmalısınız.” karma arzusuyla, kişiliğinin bencil yü-
Bir yapıttan diğerine geçerken mut- zünü de sayfalara dökmekten kaçınmaz.
laka yeni ufuklara yelken açmayı he- Eşcinsel yönelimlerine karşın, plato-
defler. “Bir kitabı bitirince tek yap- nik bir evlilik yaptığı (ve aynı zaman-
mak istediğim onu unutmak ve yoluma da kuzeni olan) karısı Madeleine’e yıl-
devam etmektir” diyen yazar için bel- larca farkında bile olmaksızın çektir-
li bir yaşam görüşünde takılıp kalarak, diği zulmü de, eşinin ölümünden yıl-
oraya ait olarak anılmak mutlaka kaçı- lar sonra Günlük’ün son bölümlerinde,
nılması gereken bir tehlikedir. özellikle Nunc manet in te başlığı al-
tında topladığı notlarında, alçakgönül-
ANDRÉ GIDE: ‘OKUNMAK
lülükle kabullenerek anlatır.
İSTEDİĞİM GİBİ OKURUM,
Böylelikle edebiyat tarihine mutlak
YANİ ÇOK YAVAŞ!’
bir özgürlük ve mutluluk arayışı olarak
Hep doğru dürüst anlaşılmamaktan
kayda geçen yaşam şeklinin aslında ne
korkar ve eserlerini nasıl okumamız ge-
kadar derin acı ve pişmanlıklara mal
rektiğini belirtir: “Ben okunmak istedi-
olduğunu da itiraf etmiş olur.
ğim gibi okurum, yani çok yavaş.” Öy-
le ki zeki ve dikkatli birkaç okuyucuyu, RAHATSIZ EDİCİ BİR METİN!
söyleyeceklerinin özünü kavrayamaya- Günlük çok yönlü, çelişkilerle dolu
cak geniş bir kitleye tercih eder. ve yer yer rahatsız edici bir metindir.
Çelişkilerinin olduğu gibi kabul edil- Okuru sürekli şaşırtma isteği sayesin-
mesini gerektiğini, hiçbir düşüncenin de, André Gide kendine fanatik mürit-
kesinkes kalıcı olamayacağını kavra- lerden ziyade gerçek anlamda bir oku-
yamayan “kötü okurların” kafasını ka- yucu topluluğu yaratmayı başarmıştır.
rıştırmak için etkili metodlar geliştirir: Bugünün okurları için Günlük yaşa-
“Her kitabım bir öncekinin hayran- mın gizemine, benliğin sorgulanması-
larına karşı gelir. Bu onlara beni an- na ve insan ruhunun sürekli devingen-
cak doğru nedenlerle alkışlamayı ve liğine tamamen açık bir metin ve bir
her kitabımı sadece olduğu gibi, yani vicdan muhasebesinin yazınsal şekle
bir sanat eseri olarak kabul etmeyi öğ- bürünmüş hali olarak karşımıza çıkan
retecektir.” bir sanat eseridir.
n
11 16 Şubat 2023
YarımSayfa_SitemTaşları.indd 1 10.02.2023 12:59