24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZEHRA İPŞİROĞLU VE BERİN UYAR’DAN ‘YOLA ÇIKARKEN EVDE KALMAK: MEKTUPLAR’ Yüzeysel gelişen iletişim ve salgına mektuplarla direnmek! Zehra İpşiroğlu ve Berin Uyar’ın salgın döneminde başlayan; Yola Çıkarken Evde Kalmak adıyla kitaplaşan mektuplaşmaları bir döneme ışık tutuyor. Seçkin Zengin tarafından yayına hazırlanan kitap, yazarların mektupları arasına yapboz oyunu gibi yerleştirilmiş başka yaşam ve öykülerle buluşarak ortak bir bellek oluşturuyor. bir arşiv. Mesaj vermiyorum mektup- SERAP TÜKEL larımda. Okuyan kişi benim deneyi- mimden bir mesaj çıkarır mı, onu da n “Posta Güvercini” adıyla başla- bilemem. yan mektuplaşmalarınız Yola Çıkar- Dünyaya, olaylara eleştirel bakan ken Evde Kalmak adıyla kitaplaştı. ve kendine de eleştirel yaklaşabilen Bu başlığı neden seçtiniz? bir insanım. Galiba mektuplarda bir ZEHRA İPŞİROĞLU: Bu başlıkla yaşam biçimini, yaşadığım dönemi Covid 19’un yaşamımızda yaptığı deği- dile getirmeye çalıştım. şikliğe gönderme yapmak istedik. Sal- İPŞİROĞLU: Misyon mu? Hayır. gın öncesi çok sosyaldik. Birden eve Sadece birbirimizi dinlemek istiyor- kapandık. Kapanma duygusunu aşmak duk. Yaşadıklarımızı, okuduklarımı- için mektuplaşmaya başladık. Evde ka- zı, izlediklerimizi, anılarımızı, geçmi- lırken yola çıkmamızı sağladı mektup- şi, bugünü, sevincimizi, acımızı pay- laşma, farklı zaman ve mekânlara gö- laşmak… Ama tabii ki açık mektup türen bir tren gibiydi. söz konusu olunca herkesi ilgilendi- BERİN UYAR: Zehra ile yazışırken ren konularda odaklaştık. hikâyesinin nerede başladığı ve nerede n Yazışmalarınızdaki zıt iki hayali biteceği belirsiz bir yolculuğa çıkmış- karakter “Gipo” ve “Mukicim”in ya- tık sanki. Kalemin seni götürdüğü ye- şamlarınızdaki yeri nedir? re gidiyor, evden çıkıyorsun. Covid 19 zamanında ise ger- n Algımız değişti, emojilerle konuşur hale geldik. İPŞİROĞLU: Gipo’yu anlatayım: Hepimizin bir çek anlamda evde kaldık. Kafamız özgür, beden eve bağ- Böyle bir zamanda neden mektuplaşma yolunu seçti- Gipo’su vardır, hayallerimizi çalan, güzel şeyler yapma- lı. Resmen evde kaldık. Durum, kitabın adına çok yakıştı. niz? mızı engelleyen gizli polis. Ben bu gizli polisi boyun- n Mektuplaşma bloğunuz nasıl doğdu? İPŞİROĞLU: Evet, iletişim çok hızlı ve yüzeysel ge- duruğu altına girdiğimiz anda şiştikce şişen bir canava- UYAR: Zehra’yla ortak ilgi alanlarımız vardı ama, lişiyor. Birbirimizi dinlemeye zamanımız yok. Özçekim ra benzetiyorum. Gipo korkulardan besleniyor. Ondan bir araya gelemiyorduk. Böylece yazışmaya başladık. döneminde yaşıyoruz, öylesine bir narsizm var ki, insan- korkmazsak da küçüldükçe küçülüyor. Düş Hırsızları Keyifli de oldu. Özellikle salgın döneminde. İnsanlar- lar sosyal medyada kendilerini sergilemekten başka bir romanımın baş kişisi Gipo. la ilişki kurmadan yaşayamayan bizler, burnunu dışa- şey düşünmüyorlar, kimsenin kimseye ayıracak zama- Bu romanı yazdıktan sonra kendi farkındalığım da art- rı çıkaramadan daha da yoğun yazıştık. Belli bir konu- nı yok. Mektuplaşmamız bu gelişime bir direniş, bir kar- tı. Her şey insanın hayal kurması ve bunu gerçekleştir- muz yoktu. Günlük yaşam, yaptıklarımız, duygularımız, şı koyuş belki de. mek için Gipo engeline takılmadan yürümesine bağlı. insanlar, sinema, kitaplar, yere düşen bir yaprağın hı- UYAR: İletişim çağının araçlarını kullanarak yapılan “Başkaları ne der/ Acaba bunu başarabilir miyim vb... şırtısı, otlar, böcekler, geçmiş, gelecek, çevre sorunla- iletişim bana yetmiyor. Kısacık tümcelerle, ünlüleri atıl- ” işte bunlar Gipo’nun lafları. Otoriter toplumlarda Gi- rı, politika, yolculuklar, deneyimler… konularımız oldu. mış sözcüklerle konuşmak, hızla akan yaşamda bir ha- po baskıları, korkuları, köhneleşmiş gelenekleri, Batı’da “Posta Güvercini” adlı bir blok oluşturduk. Mektupları- berleşme yolu tabii. Ama ben, üzerine kalpler yapışmış ise daha çok konformizmi simgeliyor. Gipo yaşamımıza mızı orada paylaştık. bir emoji yerine karşımdakine onu sevdiğimi yazmak, ait olduğu için mektuplarda çok söz ediyorum ondan. İPŞİROĞLUT Yazılarını çok sevdiğim arkadaşım duygularımı sözcüklere dökmek istiyorum. Artık insan- UYAR: Mektuplarla oluşmadı bu karakterler, vardı Berin’le mektuplaşma farklı bir deneyimdi. Berin’le or- lar birbirini dinlemiyor. Mektuplaşmak bu engeli aşıyor. zaten. Onları anlattık sadece. Zehra’nın Gipo’su tak yanımız çok, aynı kuşaktan olmamızın ötesinde ya- n Mektuplaşarak okurlara neyi anlatmayı amaçladı- bence olumsuz bir tip. Onu engelliyor çoğu zaman. şam sevincimizi, umudumuzu en zor anlarda bile yitir- nız? Bir misyonunuz var mıydı? Benim “Mukicim” öyle değil. Benim içimdeki iyimser mememiz, dünyaya gülen gözlerle bakabilmemiz bizleri UYAR: Misyon? Bilmem ki… Ben anlatıcıyım. Çok ruh. Düştüğümde elimden tutup kaldıran, dayanma gü- buluşturuyor. Ama geçmişimiz, yaşam deneyimlerimiz şey yaşadım, gördüm. Onları anlatmanın, paylaşma- cü veren, korktuğumda cesaretlendiren, umut aşılayan çok farklı. Mektuplaşmamızı motive eden de bunlardı. nın bir yolu mektup; tarihe kişisel bir not, bir tür kişisel bir ruh bu. n HÉCTOR ABAD FACIOLINCE’DEN SIRA DIŞI BİR DİSTOPYA: ‘ANGOSTA’ éctor Abad Faciolince’nin Livera Yayınevi ta- Kaçakçılar, renkli sofralar, rafından Banu Karakaş’ın çevirisiyle yayımla- yemek sonrası masa sohbet- H nan romanı Angosta, sıra dışı bir distopya. leri, karanlık güçler ve bere- Romanında genelde Latin Amerika motifleriyle, ketli topraklarla geliştirdiği özelde ise And Dağları bölgesi ve Kolombiya’dan alıp Angosta’da, günümüz Latin işlediği sembollerle yarattığı hayali şehir Angosta’da, Amerika edebiyatına, toplu- zengin ile fakirin arasındaki uçurumun genişleyerek muna, siyasetine, insan iliş- sonunda bir kentin üç ayrı sektöre bölündüğü bildik bir kilerine gelecekten bakarak üçüncü dünya ülkesi trajedisinin belirsiz bir gelecekte- küreselleşen toplumlardan ki durumuna tanık ediyor yazar. farklı kesimlerin açmazları- Bohem bir yaşam süren sahaf Jacobo Lince’nin ba- nın, arzularının, öfkelerinin ve özlemlerinin bir pano- şından geçen olayları anlatan Faciolince, aile, aşk, cin- ramasını sunuyor. n “Yeryüzünün bu tuhaf mekânının başkentinin adı sellik, erotizm, siyaset, toplumsal eşitsizlik gibi konu- Angosta’dır. Mükemmel olan iklimi dışında, Angos- ları bir dayanışma öyküsüne dönüştürürken metni bir Angosta / Héctor Abad Faciolince / Çeviren: Banu ta’daki her şey kötüdür. Cennet olabilecek bir yerdir yandan da edebiyat tartışmalarıyla harmanlıyor. Karakaş / Livera Yayınevi / 408 s. ama cehenneme dönmüştür.” Romandan... 8 22 Eylül 2022 RUVEN AFANADOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle