Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TAYLAN ALTUĞ’DAN ‘HAKIKAT KORKUSU’
‘Türkiye’nin Tini ve Felsefe’
Türkiye’de felsefenin durumu, sorunları ve geleceği konusu, felsefecilerimizden bazıları için düşünmeye ve yanıt
aramaya değer sorularla yüklü bir alandır. İçinde bulunduğumuz tarihsel ve kültürel gerçeklik, hem düşünce üretmeyi
hem de düşünce üretilen ortamın çözümlenmesini ve değerlendirilmesini gerektirmektedir. Taylan Altuğ’un Hakikat
Korkusu-Türkiye’nin Tini ve Felsefe (Sia Kitap) adlı yeni incelemesi de bu bağlamı merceğe alıyor.
ilişkin saptama ve değerlendirmeleri de ortaya koyuyor. konusudur. (s. 77)
“Düşünme”nin, “insan olma”nın doğasıyla bağıntısına
Altuğ, “Türkiye’de felsefe bir gelenek oluşturabilir
dikkat çeken Altuğ’a göre, insana insan olma niteliğini
mi” sorusunu da aklın evrenselliği ve tinin özgüllüğü
kazandıran şey düşünmedir. (s. 8) Düşünmeyi “tin” kav-
arasındaki gerilim içinden soruyor. Ona göre, “Felsefe-
ramı temelinde ele alan Altuğ, bu bağlamda Doğu dünya-
de bir gelenek oluşturmak, bizim dilimizde, bizim düşü-
sında düşüncenin, kendisini dinsel ve pratik gereksinme-
nüş tarzımız içerisinde felsefenin ‘olmasını’, ‘olagelme-
lerden ayırıp bağımsızlaşamadığını söyler.
sini’ sağlamaktır.” (s. 78)
Düşünmenin özgürlükle ilişkili olması söz konusudur.
Yazar, bizde felsefe geleneğinin oluşumunda rol oy-
Ancak Altuğ’a göre, Türk toplumunda “bireysel tin ken-
nayan Macit Gökberk, Takiyettin Mengüşoğlu, Bedia
dinde değil, fakat kendi dışındaki tözsel ögelerde (din,
Akarsu ve Uluğ Nutku gibi düşünürlerimizin felsefe ça-
devlet, cemaat, ideoloji vb.) var olabiliyor ve dolayısıy-
lışmalarını da ele alıyor.
la özgürlük uğrağından yoksun kalıyor.” (s. 8)
Bizde felsefi düşünmenin olanaklarını ve sorunları-
nı, “Türk tininin çağdaşlaşma süreci içinde yeni bir kül-
HEGELCİ ÖNCÜLERLE ÇIKILAN YOL
tür sentezine erişme istemi”yle ilişkili olarak irdele-
Kitabında tin ile felsefe arasındaki ilişkiyi kavramak
için Hegelci bir öncülle yola çıkılabileceğine dikkat çeken yen Taylan Altuğ’a göre, “Tinsel yaşamımızda, inanç
Altuğ’a göre Hegel’in öncülü şudur: ve kanıların, hurafe ve söylentilerin yeri-
“Felsefe kendi zamanının tözsel tini olan şe-
ne ‘bilgi’yi koymakla işe başlayabiliriz. Ha-
yin düşüncesi ve bilgisidir.”(s. 11) Tin kavra-
kikat korkusu’ndan ancak hakikatle (ken-
mının burada “bir halkın veya bir dönemin ti-
di gerçeklerimizle) yüzleşerek kurtulabiliriz.
ni” anlamıyla sınırlı olarak kullanıldığını be-
Kendi tinimizin bilgisine varmakla ancak
lirten Altuğ’a göre, “Bir halkın veya bir dö-
kendimiz oluruz.” (s .9)
nemin tini, bir halkın belli bir dönemdeki tüm
Türkiye’de akademik işleyiş içinde felsefe
tinsel yaşamını, eylem ve yaratımının bütün-
eğitiminin sorunlarına da işaret ediyor Tay-
lüğünü kuşatır.” (s. 11)
lan Altuğ.
Felsefenin varlığından söz edebilmek için,
Ona göre Kant’ın “Felsefe öğretilemez,
onun kendini içinde yer aldığı kültür çevre-
ama felsefe yapma öğrenilebilir” düşüncesi
sine içselleştirmesinin gerekli olduğunu vur-
bir ilke olarak alınabilir.
gulayan Altuğ, Osmanlı’dan günümüze kadar
En önemli sorunlarımızdan biri, öğrenci-
olan dönemde yaşadığımız düşünce serüveni
hakkında saptama ve değerlendirmeler yapı- ye eldeki hazır bilgiyi aktarmak ancak onun
MUSTAFA GÜNAY
yor ve yalnızca Batı felsefesini aktarmakla ve öğretmek- felsefece düşünüşü edinmesini sağlayamamaktır.
le yetinmenin eksikliğinin altını çiziyor.
“Türk felsefesi denen şey, ancak kendi ulus tinini,
kendi kültürünü kavramsallaştırmayı başarmış bir HAKİKAT KORKUSUNDAN KURTULMAK
DİL, KÜLTÜR VE FELSEFENİN BİRLİKTELİĞİ
felsefe olabilir.” İÇİN FELSEFE...
Altuğ, bizde felsefenin kurumsallaşma ve yol alma se-
Taylan Altuğ Böyle bir eğitim ve kültür ortamında neye ihtiyacı-
rüvenini, kültür zemininde gelenek ve gelecekle oldu-
mız olduğunu ise şöyle açıklıyor: “Hakikatten korkan
DÜŞÜNME VE ÖZGÜRLÜK
ğu kadar dil ve düşünce arasındaki ilişkiler çerçevesin-
bir toplumda, hakikati arayan felsefenin boyvermesi için
Sanat ve dil felsefesi çalışmalarıyla tanınan, kale-
de ele alıyor.
yalnızca eğitimde değil ama kültürün bütün alanların-
me aldığı kitapların yanı sıra Hegel ve Deleuze gibi fi-
Buna göre felsefe tinin kavranılması ise bu ancak bir
da çok köklü değişikliklere ihtiyaç var. Ama her şeyden
lozoflardan yaptığı çevirileriyle de düşünce dünyamı-
toplumun / kültürün kendi dilinde olanaklıdır.
önce de aklın, felsefenin tininin, Türkiye’ye uğramasına
za önemli katkılarda bulunmuş Taylan Altuğ’un Hakikat Felsefi bilginin üretilmesinin Türk dilinde felsefe ya-
ihtiyaç var.” (s. 79)
Korkusu-Türkiye’nin Tini ve Felsefe adlı yeni inceleme-
pılmasına bağlı olduğunu vurgulayan Altuğ, Türkiye’de
Taylan Altuğ’un Hakikat Korkusu-Türkiye’nin Tini ve
si Sia Kitap etiketiyle okuyucularla buluştu.
“yabancı dilde felsefe” çalışmaları yapma eğilimini de
Felsefe adlı incelemesi hakikat arayışına yönelebilmek
Altuğ’un önsözde dikkat çektiği konular yazılarda ele eleştiriyor:
alınan sorunlarla ilgili ipuçları verirken aynı zamanda için, felsefe ve Türkiye’nin tini arasındaki ilişkileri dü-
Bu noktada sorun yalnızca bir dil sorunu değildir.
kültür geleneği içinde “düşünme”ye nasıl baktığımıza Kendi dilinin var ettiği tini ve kültürü dışta bırakma söz şünmek ve tartışmak için yetkin bir kaynak. n
HALUK GERGER’DEN ‘ANTI-MARKSIST DEVRIMCILIK’
aluk Gerger bu kitapta, Marx ve kadar varlığını sürdüregeldi. Bu nedenle, yor. Marksizmin kökenlerine kadar indiği
Engels tarafından “ham komü- sosyalist hareketin, “devrimci” görünüm- kitabı konuyu yirmi birinci yüzyıl koşulları
H nizm” ve “yontulmamış devrimci- lü ama özünde Marksizme yabancı, hatta bağlamında irdelemesi nedeniyle güncel
lik” olarak adlandırılan zihniyetin tarihsel zararlı bu düşünce ve pratiklerden arın- bir bakışa da sahip. Bu bakımdan Anti-
gelişimini gözler önüne seriyor, yanı sıra dırılması acil bir ihtiyaçtır. Gerger, “ham Marksist Devrimcilik, öne çıkardığı siyasal
günümüzdeki yansımalarını sert bir eleş- komünizm”in Sovyetler Birliği ile “ibretlik ve teorik referanslar aracılığıyla sosya-
tiriye tabi tutuyor. Yazara göre, Marx ve ve trajik” bir örnek olarak Kamboçya’da- list sola bir yüzleşme olanağı sunma, ara-
Engels’in mücadele edip yenilgiye uğrat- ki tezahürlerini etraflıca incelediği çalış- yış içindeki gençlere ise ışık tutma ama-
tığı bu “ham/yontulmamış” zihniyet da- masında, aydınlar ve göçmenlere de ay- cını taşıyor. n
ha sonraları Marksist harekete sızdı, ba- rı birer başlık açıyor, söz konusu zihniye-
zı dönemlerde ve yerlerde hegemonik bir tin bu kesimler arasındaki yansımaları ko- Anti-Marksist Devrimcilik / Haluk Ger-
konum dahi elde edebildi ve günümüze nusunda çarpıcı değerlendirmeler yapı- ger / Yordam Kitap / 224 s.
6 22 Eylül 2022