Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
90’LI YILLARIN KARANLIĞINDA, AYDINLIĞI ARAYANLARIN ÖYKÜSÜ…
Bir ‘temmuz türküsü’: ‘Yediveren’
Usta yazar Öner Yağcı’nın, duru, akıcı ve çarpıcı anlatımı ile 90’lı yıllara kapı araladığı Yediveren, uzun bir aradan sonra
Cumhuriyet Kitapları etiketiyle yeniden okuyucularla buluştu. Küreselleşmenin her alanda yarattığı yozluk, baskıcı bir
ideolojinin yarattığı karanlık ve kendine yabancılaşan toplum içerisinde aydınlığı arayan bir avuç insanın umut dolu
öyküsü Yediveren. Öner Yağcı ile anı-roman niteliği taşıyan ve bugünü de özetleyen Yediveren üzerine konuştuk…
hem bu işlerin karşısında duruşları anlattım.
Bir beldenin nasıl daha yaşanılabilir, daha sevilebilir
duruma getirilmesini de bu adımlara karşı çıkışların iç-
ten de olabileceğini, olduğunu aktardım.
AYDINLAR ORDUSUNUN KOMUTANI
GİBİ SAVAŞAN AZİZ NESİN VE
ROMANIN ‘URAL ARMAY’I!
n İstanbul’da Berrin’e âşık oluyor Muhsin Candan.
Oldukça romantik başlayan aşk, “çürüyen İstanbul”da
“çürüyerek” bitiveriyor. “Tüketilen değerlere karşı sa-
vaşan, toplumcu” Muhsin Candan ve “zengin koca ile
evlenip geleceğini garanti altına almak isteyen” Ber-
rin… En nihayetinde bu aşk mutlu sonla bitemez miydi?
İstanbul her türlü yağmalanmaya, çirkinleştirilmeye
karşın hâlâ güzellikleri bağrında saklamasını biliyor. O
aşkı, toplumsal çürümüşlüğün bir görüntüsü olarak ele
aldığım için böyle noktaladım. Aşkın da kirletilmekte
olduğunu vurguladım.
n Aziz Nesin, Ural Armay özelinde karakterleri etki-
leyen en önemli yazar kitabınızda. Hatta Ural Armay,
“Karanlığa direnen Türk insanının onurlu dedesi o!”
diyor Nesin için.
Bence 90’lı yıllara damgasını vuran simge aydınları-
EDREMİT BELEDİYESİ
mızdandır Aziz Nesin. Aydınlar ordusunun komutanı gi-
bi savaştı. O yılların Türkiyesi’nin romanında Aziz Nesin
olabileceğine karşı duruş, Cumhuriyet değerlerini yok
MEHMET S. AMAN
olmazsa olmazdı. Ural Armay’ı da, Anadolu’nun her yö-
etme isteğinin bir parçasıdır.
resinde karanlıkları göğüsleyen ve ellerinden geleni yap-
mehmet.aman@cumhuriyet.com.tr
maya ömürlerini veren aydınlarımızın bir simgesi olarak
‘ÜLKEMİZİN PANORAMASINI ROMAN
‘MUHSİN CANDAN DUYARLI TÜM
seçtim. Kırklareli’ndeki Erdoğan Kantürer, Ünal Başkur,
BOYUTUNDA ÇIKARMAYA ÇALIŞTIM!’
SANATÇILARIN BİR SİMGESİDİR!’
Ayancık’taki Rifat Örnek, Sinop’taki Semra Armay gibi.
n Yediveren, bir anı-roman niteliğinde.
n “Sancı” bölümüyle başlıyor kitabınız. “Romanın
Kırklareli’nden Sinop’a, Ayancık’tan Sivas’a, ora-
ne anlamı kalıyor dünyanın anlamı yok ediliyorsa?”
‘ÖZELLİKLE YAŞAMA SARILMADA
dan İstanbul’a kadar yaşanmışlıklar özeti gibi. Ancak
gibi sorular üzerine git geller yaşıyor Muhsin Candan.
UMUT VE MORAL KAYNAĞI DOKTORLARIN
Sinop’un özel bir yeri var.
Kurgunuzu niçin bu izlek üzerinde sürdürdünüz?
ANLATIMINA GENİŞ YER VERDİM’
İstanbul’un dışında, Anadolu’nun birkaç yöresini ele ala-
Küreselleşmenin yaşama kültürümüze ve sanatın her
n “Temmuz türküsü” olarak nitelendiriyorsunuz
rak bütüne ulaşmaya çalıştım. Bunları Anadolu’nun her
dalına yönelik kuşatma ve saldırısı, edebiyatçıları da et-
“Yediveren”i. Sivas’ta yaşananları, hastanedeki üç
yöresinde toplantılara katılan ve gözlemler yapan bir ya-
kiliyor. Buna eklenen çağ dışı bağnazlık-
doktorun ağzından dinliyoruz.
zar olarak yaşadıklarımdan bilinçle seçtim.
larla yüklü ırkçı ve dinci ideolojilerin bu-
Özellikle doktorların anlatımına geniş yer verdim. Ya-
Sivas katliamı, 90’lı yılların başında ya-
nalttığı bir topluma dönüştük. Bu dönü-
şamla ölümün arasında var onlar. Toplumsal yaşamda
şadığımız ve toplumsal tarihimizin en ka-
şümden yazarlar da payını alıyor.
neyi seçeceğimiz konusunda bir yanlışlık görülüyorsa
ra günlerinden biridir. O yılların öznesi ol-
Muhsin Candan’ın yaşadıkları, gözlem-
doktorların yaşama sarılmada umut ve moral kaynakları
ması doğaldır.
leri, sancısı, insanlaşma, özgürleşme, çağ-
olduğunu düşünüyorum.
Kırklareli’nde, içinde bulunduğumuz
daşlaşma derdi olan her yazarın da içinde
günlerin temellerinin atıldığı 40’lı yıllar-
olduğu durumu belirleyen bir gerçeklik-
YEDİVEREN TÜRKÜLER VE ŞİİR!
da öldürülen Sabahattin Ali’yi sahiplenme
tir. Ülkemizin birkaç yöresinde, 90’lı yıl-
n Hatırı sayılır oranda türkü var Yediveren’de, keza
coşkusu, insanlaşma sevdalılarının yeni-
larda yaşananların aktarıldığı kesitler, bu-
şiir. Kitabınızı türküler ve şiirlerle ilerletmenizdeki dü-
den ayağa kalktığının göstergesiydi ve ör-
güne nasıl geldiğimizi gösteriyor. Sözün
şünceniz neydi?
nek alınmalıydı.
özü, Muhsin Candan duyarlı tüm sanatçı-
Tarih boyunca toplumlar türküleriyle, şiirleriyle var.
90’lı yıllarda yerel yönetimlerin sos-
ların bir simgesidir.
Toplumların acıları, sevinçleri, umutları, düş kırıklıkları
yal demokrat bir partiye geçmesiyle büyük
n “Postmodernist dalgaya kapılmış,
türkülerle, şiirlerle taşınmış gelecek zamanlara.
bir coşku yaşanmış ve Anadolu’nun bir-
kendisini edebiyatın hakemi sanan” gibi
Milattan öncenin filozofu Miletli Thales’in “Türküleri
çok yöresinde şenlikler, festivaller düzen-
sıfatlarla nitelendirilen Hilmi Polat Ha- yapanlar, yasaları yapanlardan güçlüdür” sözünü Ya-
lenmeye başlanmıştı. Sinop ve Ayancık’ı
ramioğlu, Muhsin Candan’ı “bilgisiz-
şar Kemal, Türkiye İşçi Partisi’nin 1965’teki seçim ko-
da bu yaşanan gerçekliğin simgeleri olarak
lik”, “kültürsüzlük”le aşağılarken “Her- nuşmasında Tülay German’ın “Yarının Şarkısı” eşliğin-
kes yazmak zorunda mı” diye soruyor. seçtim. Böylece ülkemizin genelinin panoramasını bir
de çağımıza getirmişti: “Bir yarın olmalı /Başka türlü
Haramioğlu ve Candan çatışmasını özetleyebilir misiniz? roman boyutunda çıkarmaya çalıştım. bir şey/ Bir aydın, bir güzel / Yarına varmalı”.
n Ayancık’ın belediye başkanı “örnek başkan” var.
Sanatın merkezinden başlamak doğrusudur. İletişim Bu söz tarihsel bir türkü ve şiir özeti olduğu için top-
araçlarıyla, reklamıyla gidişatın İstanbul’da belirlendi- Partisinin hizipçiliğinde eriyen, yalnızca yurttaşlarına
lumumuzun umut ve özgürlük arayan kesiminde hemen
ğinin tersini kimse söyleyemez. Bunun nasıl yaşandığını hizmet etmek isteyen bir başkan. karşılığını bulup sloganlaştı. 90’larda Sabahattin Ali’nin
somutlama açısından böyle bir çatışmayı merkeze aldım. Başka birçok yerde de benzer olayları gözlemlediğim
şiirlerinden bestelenen Aldırma Gönül Aldırma, Benim
Cumhuriyetin getirdiği insanlaşma devrimi ile yalnız- için yazdım. İyilerin içinde kötülerin, kötülerin için- Meskenim Dağlardır gibi şarkıları da yarın arayışındaki
ca varlıklı ve soyluların değil sıradan insanın da aydın de iyilerin olması kaçınılmaz. Hem güzel yapılan işleri, aynı serüvenin bir parçasıdır.
n
4 25 Ağustos 2022