Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TONI MORRISON
‘Herkes, biridir!’
Afro-Amerikan yazının
ikonu: Toni Morrison!
Tüm yapıtlarında siyah toplumun ABD’de yaşadığı çileleri dile getiren 1931
doğumlu Afrikalı-Amerikalı yazar Toni Morrison’u anlamaya bu yıllarda serpilen
postkolonyalizm, feminizm gibi yaklaşımlar öne koyularak başlanabilir.
Yapıtlarında belli ırkların, belli ırklara üstünlüğünün savunulduğu, etnik
kökenlerin soylulukla ilintisinin savlandığı, her türlü insanlık dışı muamelenin
yaşatıldığı dönemde tarihin çileli Afrika topluluğu ve kültürünü konuşturur, söz
hakkı verilmeyen insanların özgül tarihine ışık tutar Morrison.
Afro-Amerikan yazının geliştirilmesine ve tüm dünyada tanınmasına katkıları ona
Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk siyahi kadın yazar unvanını kazandırır.
Ödül konuşmasında vurguladığı “Hepimiz ölüyoruz; ama ölürken bir dil
yaratıyoruz. Hayatımızın anlamı bu olabilir.” sözüyle, 11 romanında dile getirdiği;
farklılıklarıyla, değerleriyle, yaşama bakışıyla bu dünyanın tüm insanlığın ortak
paydası olduğu tezine göndermelerde bulunur.
88 yıllık yaşamı 2019’da “Everybody’s somebody” (Herkes, biridir!) diye diye
sonlandığında “Siyahlar ve beyazlar, kadınlar ve erkekler; bu dünya sizin, bizim,
hepimizin!” sloganını miras bırakır insanlığa.
Timothy Greenfield-Sanders
Hemen tüm yapıtlarında insanlar
Z. DOĞAN KORELİ
yersiz yurtsuzdur ve mağdurdur. Bu
yönüyle toplumdan ve dönemin şart-
BABASI KİNDAR BİR IRKÇIYDI!
larından sıyrılamadığı için politik ni-
Nobel Edebiyat Ödüllü ilk siyahi kadın yazar Toni
teliktedir yazdıkları.
Morrison’un pek çok yapıtının esin kaynağı çocukluk ve
gençlik dönemlerinde bizzat deneyimlediği ırkçı baskılar
BAŞKANLIK ÖZGÜRLÜK
ve kronikleşen sorunlardır.
Irkçılık, kölelik, sınıf bilinci, bireysel ve toplumsal kimlik
MADALYASI’NI OBAMA’NIN
bunalımı, marjinalleşme, kadın-erkek ilişkileri, ataerkil dü-
ELİNDEN ALDI: ‘İLK KEZ BU
zende kadınlara verilen roller, cinsiyetçilik, geleneksel yaşam
ÜLKEYE AİT HİSSETTİM’
biçimleri, geçmiş arayışı ve ailesinden dinlediği Afro-Ame-
Amerikan toplumundaki en yara-
rikan folklorik öyküler yazınsal kimliğinin temel taşlarıdır.
layıcı sorunların dünya medyasın-
“Beyazların çocuğundan hoşlanmazdı” dediği babası
da görünürlüğünü sağladığı ve ezi-
kindar bir ırkçıdır.
lenlerin mücadelesini duyurduğu için
Ömrünce insanları parçaladığını ve kimliklerini yitirtti-
2012’de dönemin ABD Başkanı Ba-
ğini vurguladığı insanları birbirinden ayıran ırk, sınıf, renk,
rack Obama tarafından “Başkanlık
din, cinsiyet gibi unsurlara karşı çıkan yazar; insanlığın
YIKIM VE ACININ SESİ: ‘CENNET’...
Özgürlük Madalyası”na değer görülür. Ayrıca Obama baş-
kirli ve vahşi yüzünü, canavarlaşan ırkçı-kapitalist serma-
Erillik, ataerkillik ve ırkçılık kavramlarının canlı bir resmi-
kan seçilince büyük bir sevinçle “İlk kez bu ülkeye ait ol-
yenin karanlık ve suçlu geçmişini deşifre eder.
ni sunduğu Cennet’te (Sel Yay. / Çev. Püren Özgören) insa-
duğumu hissettim, ilk kez burası benim ülkem oldu” der.
Görülmek, bilinmek, tanınmak istenmeyen “ötekinin”,
nın insana üstün gelme çabasından, özlem duyulan özgürlük
Sanatçı ırkçılığı sadece ten rengi kaygısıyla değil, cinsi-
atalarının köle olarak zorla getirildiği topraklarda toplum-
olgusundan ve organize kötülüğün soyağacından bahseder.
yetçilik, inançlar ve kuşaklar arası anlaşmazlıklar gibi fark-
sal zorbalıklara uğrayan siyahilerin sesi olur.
Şiddetten başka iletişim yolu bilmeyen erkeklerin dünya-
lı bakış açılarıyla da ele alır.
Kitaplarında insan yaşamını en ince ayrıntılarına kadar
sında kendi kimliğinin peşinden koşan kadınların sesi olur
Ona göre saplantıya dönüşen cinsiyet kavramı, sonuçta
deşer ve “gerçek” olarak iddia edilen bilgileri kitlelerle
anlattıkları. Cennet, üzerinde kafa yorulacak, değişik yönle-
paylaşmanın etik boyutlarını da sorgulatır. kişinin benlik yitimiyle noktalanır.
rine vurgular yapılacak
pek çok veriyle okuyu-
cu karşısına çıkar.
Olaylar, Oklahoma
yakınlarında Ruby adlı
ütopik bir köyde geçer.
Köleliğin paslı pranga-
larından kurtulup öz-
gür ve huzurlu bir yaşa-
ma kavuşma umuduyla
kurdukları, kendilerini
dış dünyadan tamamen
soyutladıkları bu köyde
yeni bir iktidar
>>
10 25 Ağustos 2022