Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ykü-romanda
Ö
acının evrilişi
Dünyanın tüm dillerinde ne denli öykü roman varsa bunların her biri büyük “acılar
ÖYKÜDENLİK…
ÖYKÜDENLİK…
ansiklopedisi”nin minnacık bölümceleri bağlamında alınabilir pekâlâ. İnsanoğlu,
ortaya çıkışıyla, bu acıları aşmanın yolu olarak, adına ne dersek diyelim yalanlar uydurdu,
uydurduğu bu yalana inandı, çünkü buna gereksinim duydu ayakta kalmak için, bütün
Zehra Tırıl:
zamanlarında benimsedi bunu.
ayat, bize bir arada yaşama yatkınlığı da- Roman, babaannesinin adı dayatılsa da “Rüya”
yatır, yol açtığı bu rahatlıkla, öykü-ro- kullanımını yeğleyen anlatıcı karakterin, kendi-
‘Kapıların
Hmanda, bildiğimiz bilmediğimiz her acıyı
sine gölge (“iç-ses”) bağlamında yarattığı, kimi
neredeyse bizim de acımız kılarken kavrayama- “Dora” dediği, kimileyin “oyun kişisi” olarak yer-
Kışında’
dığımız kimi acılar konusunda bile bir paydaşlık leştirip adını anmadığı ama karşılıklı bakışımla
ilişkisinin önü açılmıyor mu aramızda?
sürdürdüğü bir anlatısı. Bunlara sekiz yaşınday-
irmi yılın ardından Zehra
Gerçekten hünerli yalanlarla ilerleyen bir anla- ken “Acı Gerçekler” adını verip başladığı gün-
Tırıl, üçüncü öykü kitabıy-
tı dünyasında, “acı”nın algılanıp gerçeğin kavra- lükler ekleniyor ara ara.
Y la okur önüne geldi: Ka-
nılışında temel bir yaklaşım olup çıkıyor bunla-
Yapıt, “[a]z gelişmiş beyinler anlamasa da in-
pıların Kışında. Olay ya da du-
rın kurgulanışı. Bu anlatılar karşısında duyarlığı- sanlığın en büyük buluşudur yazı” diyen (53)
rum aktarıyormuş görüntüsü-
nı yitirmek bir yana tersine kişide gerçeklik algı- Rüya’nın bu günlükleriyle, öteki bölümlerdeki
ne karşın sık örgülü, ardışık il-
sının önü açılıyor, bireylik bilinci bilenip alabildi-
özöyküsel anlatımıyla dolantısını tamamlıyor.
mekli bir öykülemeye dayandırı-
ğine gelişiyor. Rüya mutsuz bir çocukluk geçirmiştir. Ona
yor yine de anlatısını. Buna gö-
İşte acılara özgülenmiş üç yapıt bu gerçekli- göre “aile”, zaten “[c]insel yolla bulaşan en teh-
re geleneksel anlatı çatısıyla ya-
ği yeniden gösteriyor bize; Necla Akdeniz Te-
likeli virüstür,” (50) aile bireylerinin karşısında
pılandırdığı öyküsünü ters yüz
reddüt Çizgisi (Agora, 2022), Pilar Quintana Köpek (Çev. Dora’yla içine kapanmıştır bu yüzden.
edip anlatıya farklı değerde bir
Havva Mutlu, Can, 2022) romanlarında, Zehra Tırıl Kapıla- Ancak sıra dışı aykırı kişiliği, giderek her evrensel sorunu
açılım kazandırdığı söylenebilir
rın Kışında (YKY, 2021) başlıklı öykülerinde bizi farklı yel-
sırtlanmayı seçen istenciyle çevresinde anlaşılamayan bi-
Zehra’nın. Bu tutum, aktardık-
pazelerdeki acılarla yüzleştiriyor. ridir. Otuz altı yaşına girerken, “[o]tuz beş yıl sürmüş zaval-
larını biçemce yenilemede ona
lı bir hayatın dört deftere sığmış kaba bir simülasyonu” ola-
alabildiğine ivme kazandırıyor.
NECLA AKDENİZ: ‘TEREDDÜT ÇİZGİSİ’
rak görür bu yaşamı. (87)
Öykülerde karşımıza çıkan-
Necla Akdeniz, romancılığımıza yeni katılmış bir imza. Anıları ve içsesinden Rüya’nın eylemleri kadar kaygıları-
lar neler, bunlara da göz atalım.
Kısa sürede bu, onun verimlediği üçüncü yapıt. Son dört- nı da öğreniriz. Şizofrenik yarılmayla Rüya, “bu gezegenin
Geçmişe dönük yutkunuşların
beş yıl içindeki verimine bakıldığında kurmacada özellikle yegâne tanrıçasının doğa olduğunu” (165) düşünüp ken- öykülemesi diyebiliriz anlatılan-
kavramsallık olgusunu önde tuttuğu, bu yönde bir tortuyu disini “tebliğci yalvaç” sayar. Amacı yaşam-ölüm denge-
lara; ezgin suskunluklar, sessiz
hedeflediği, kaleme uzanırken izleğini sorunsal temelinde si bağlamında “insanlık denen salgın hastalığın kökü(nü)” pişmanlıklar. Anları aralayıp de-
alıp masaya geçtiği seziliyor. Nitekim Tereddüt Çizgisi, bu (134) kazımaktır. Necla, bilimkurgusal distopya temeline rinliği, o derinlikteki katmanları
yaklaşımını ısrarla sürdürdüğünü ele veriyor, sade suya ti- yasladığı çatılamayla okuru, gezegen-evren gerçekliğiyle gören, görmeye çalışan bir ya-
rit roman yazmak istemiyor demek ki Necla, iyi de yapıyor. buluşturuyor böylece. zarın öyküleri diyebiliriz öyleyse
örnekler için. Bunun öykülere sı-
kı artalan yoğunluğu kazandırdı-
ğı ilk ağızda görülebiliyor.
Dünya yazınının romandaki yeni imzası Pilar,
DÜNYA DAMLASI
DÜNYA DAMLASI
Damaris’le Chirli’yi kendi toplumu Kolombiya’ya Zehra, işte bu kavrayışla her
öyküsünü farklı açılımlara da-
dönük neşter vurmanın da gereci yapıyor ay-
nı zamanda. Yaşanan yoksulluk, herkesi de- yalı yeniden karıp bunları fark-
lı biçemle kurmaya dönük alış-
rinden etkilerken insanları zaman zaman farklı
Pilar Quintana:
köşelere de savuracaktır. Olup bitenler hayata tırmalar yapıyormuş izlenimi bı-
rakıyor görece. Bu, öyküye dö-
yoksulluk içinde başlanmasından kaynaklan-
‘Köpek’ dığı için mutlu bir çocukluk yaşamına da rast- nük emeğinin de ipuçlarını veri-
yor elbette.
lanmayacaktır hiçbir zaman.
ilar Quintana’nın romanı, edebiyatın
Yazar, “dış kapının eşiğin-
Hayatın kıyısına ilişivermiş görünüşüy-
coğrafyaları, toplumları birbirine yak-
de korkutan karaltı” (51) benzeri
le birer sığıntıdır kadın ve köpek. Sıcacık
P laştıran yanı düşünüldüğünde, hele de
öznel acıları kendisine özgü bir
bir “ağıt” da denebilir köpek için. Yapıtında,
yoksulluğun neredeyse yazgı haline getirildi-
sesle işlerken özelleştirdiği söz-
kendi yöresinden kalkarak tüm Kolombiya’yı,
ği toplumumuz göz önüne alındığında anlaşı-
dizimleri, özenle seçtiği sözcük-
toplumsal boyutlarıyla bize yeniden kurdu-
lır bir anlatıya dönüşmekte gecikmiyor.
ler aracılığıyla tüm öğeleri öykü
ran, buradan sıçramayla kendi ülkemizi fark-
“Köpek” bir eğretileme gereci yapıtta. Ro-
evrenine yayıyor. Zehra Tırıl’ın,
lı bir bakışla bize bir kez daha algılatan, öte
manda temel karakter Damaris, dişi bir yavru köpek
öyküde bu yanlarıyla dikkati
yandan kavramsal temelde kimi evrensel değerlere geç-
edinmiş, çok istediği halde o güne dek çocuğu olmadı-
çektiğine dönük yargımı pekişti-
memizi sağlayan bir anlatı kuruyor Pilar.
ğı için ama bir kızı olsaydı eğer bebeğe koymayı düşün- rebilirim gönül rahatlığıyla.
İyi bir kurgu getiriyor, soğukkanlı, ancak yakıcı olay-
düğü adı vermiştir ona: Chirli. Damaris ve Chirli, aslın-
ları, ilişkilenişleri, durumları aktarırken yaşanan her ay-
www.sadikaslankara.
da yapayalnızdır, bu halleriyle birbirinin gösterenidir iki-
rıntıyı okurun duyarlıkla algılamasının önünü açan yak-
li; “eşit olmayı düşünme(nin), ensest bir ilişkiye girmek com, her perşembe öykü-ro-
laşımla. Ayrıca “ip düğümü”, “akbaba” vb. işlevli ayrın-
man, tiyatro, belgesel alanla-
ya da cinayet işlemek kadar büyük bir suç” sayıldığı (68)
tıyla, karakterleri işleyişteki derinlikle. Sonuçta iyi bir ro-
rında güncellenerek sürüyor.
yoksul yerli yaşamıdır sürdürdükleri. man okuyorsunuz.
12 18 Ağustos 2022