Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JORGE LUIS BORGES ILE ‘ALÇAKLIĞIN EVRENSEL TARIHI’
Evrensel tarih!
Alçaklığın Evrensel Tarihi (Telos Yayıncılık, Çeviren: Zeynep Çağlayan,
Haziran 1991), Jorge Luis Borges’in 1933-34 yılları arasında yazdığı öykülerden
oluşuyor. İlk baskısına yazdığı önsözde Borges, “Kimi zaman iyi okurların sayısı
iyi yazarlardan bile azdır” demiş. Ben de şimdi ona yanıt vereceğim:
“İyi ama Bay Borges, bazı kitaplar da okunacağı zamanı bekler.”
kişinin akıl sağlığını yitirmesiyle -deli sayılmasıyla-
papaza, “Ben sa-
ÜLKER İNCE
eşanlamlıysa, özbilinç eksikliği toplumlar için de ay- na bütün marife-
nı anlama gelir, toplumlar da özbilinçlerini yitirirlerse
timi öğretirsem,
KORKUNÇ KURTARICI!
akıl sağlıklarını da yitirebilir); ikincisi de toplum de- hizmetim bel-
Borges için internette verilen bilgilerde onun komü-
nen organizmanın bu özdenetim gereksinimi dolayı-
ki sonra karşı-
nizm karşıtı olduğu yazıyor, kendisi “Ben bireyin güç-
sıyla, kendisi için en gerekli olan organı, yani “ente- lıksız kalır çün-
lü, devletinse güçsüz olması gerektiğine inanacak bi-
lektüeli ve yazarı” var ettiği gerçeğidir.
kü ‘yüksek rütbeli
çimde yetiştirildim” diyormuş. Çok güzel, Bay Bor-
insanlar çoğunluk-
ges. Bir diyeceğim yok. Ama insanlık tarihini acaba
YARATICI ZİHİN VE SAĞLIKLI TOPLUM!
la’ alacaklarını alır,
niçin Alçaklığın Evrensel Tarihi olarak adlandırdınız?
Sağlıklı bir toplum, yazarın işaret ettiği hastalık ta- sonra borçlarını öde-
Alçaklığın evrensel tarihini yazanlar kim (ve bence
nılarıyla yüzleşme yeteneğine sahiptir “ama hastaysa
mezler,” dediğini biliyoruz.
hâlâ yazmaya devam edenler ve belki ilerde de yaza-
[yazarın] kendisine sunduğu kendi imgesiyle yüzleş-
maya devam edecek olanlar kim)?
mekten korkabilir. Bu durumda öldürücü bir hastalığa
BAŞPAPAZIN BÜYÜCÜYLE İMTİHANI!
“Korkunç Kurtarıcı”nın öyküsünde anlattıklarınız
tanı konmamış olur.” “Bir toplumda büyümenin, ge- Bunun üzerine anlaşıyorlar. Çalışmaya başlamak
ne? (Okurlara aktaracağım, bakalım.)
lişmenin ve sağlığın güvencesi yaratıcı zihindir.”
üzere ikisi bir odaya çekiliyorlar ama derse başlaya-
Bireyin güçlü olması ne demek? Birey, güçlüler sını-
Bir başka deyişle, bir toplumda yazar, entelektüel, madan kapı çalınıyor, bir haberci gelmiştir:
fının bir üyesi olarak doğmadıysa, güçsüzler sınıfından-
yaratıcı zihin düşmanlığı varsa, o toplum hastalanır, Habercinin dediğine göre, başpapazın amcası olan pis-
sa nasıl güçlü oluyor?
kendisiyle yüzleşmekten kaçan toplum ruh ve akıl sağ- kopos ölmüş, onun yerine başpapaz piskopos seçilmiştir.
Güçlü olmak için ne yapıyor, güçlü olunca ne yapı-
lığını koruyamaz. Felaket ki ne felaket! Bunun üzerine başpapaz da büyü öğrenmeyi bırakıp
yor? Dört bir yanına iyilik mi saçıyor?
Ülkemizdeki yazarlar ve entelektüeller toplumun piskopos olmaya gidiyor, bu arada büyücü de ondan
sağlığı bakımından böyle özel bir işlevleri bulunduğu- boşalacak başpapazlığa oğlunu atamasını istiyor ama
yeni piskopos o göreve kardeşini atayacaktır.
nu bilir mi, kabul eder mi bilmiyorum, ama -Shakespe-
are, Tolstoy, Dostoyevski, Kafka, Balzac, Faulkner gi- Sonra bizim piskopos başpiskopos olur, sonra kar-
dinal, derken Papa olur, bu arada büyücü de hep pe-
bi büyük yazarları (ve daha başka nicelerini) düşünün-
ce- bu saptama bana çok önemli ve doğru görünüyor. şindedir, oğlumu oraya atasana, buraya atasa, der du-
rur, o da hep oraya dayımı atayacağım, şuraya kuzeni-
BORGES’İN AMACI; TOPLUMU mi atayacağım yanıtını verir.
GERÇEKLE YÜZLEŞTİRMEK! Sonunda başpapaz papa olunca büyücüye kızar, ca-
nımı sıkıp durma artık yoksa seni hapse atarım der. Bü-
Borges’i özellikle Alçaklığın Evrensel Tarihi bağla-
mında bu yazar türü çerçevesinin içine yerleştirmek yücü de korkup arkasına bakmadan Roma’dan kaçar.
Bütün bunlar oldu mu olmadı mı, yalnızca başpapa-
istiyorum, yani toplumu kendisiyle yüzleştiren yazar
türü çerçevesine. zın kafasından mı geçti, pekiyi büyücü onun kafasın-
Alçaklığın Evrensel Tarihi’ni yazmakla Borges’in dan geçenleri nasıl bildi? Yoksa bunlar büyücünün mü
kafasından geçti?
yaptığı işin toplumu bir gerçekle yüzleştirmek amacı
taşıdığına kuşkum yok. Resmi tarih yazıcılığı, “galip- Her şey sonunda karmakarış olur çünkü öykü
birden büyücülük öğrenmeye gelen başpapazın büyü-
lerin tarihi” olmakla eleştirilmiştir hep. Borges de
galiplerin tarihini yazmış ama bu tarihi yapan kahra- cüyle birlikte derse başlamak üzere çekildikleri odaya
manlar kim? ve zamana geri döner. Arada olanlar sanki hiç olma-
mış gibidir.
Güçlü toplum önderleri, komutanlar, generaller,
krallar, prensler, padişahlar, paşalar değil; gangsterler, Ancak okur bunu hiç dert etmez. Olmadıysa bile ol-
muş olabilirdi. Ne ekonomik bir yazma biçimi bu böyle!
kanun kaçakları, korsanlar, dolandırıcılar, yalancılar,
hırsızlar, sahtekârlar... Onların yaptığı bir tarih de var Metin ne garip bir biçimde birden yön değiştiriyor.
ve ne yazık ki onlar hâlâ tarihi yapmaya devam edi- İlerleyip dururken birden geri dönüyor. Hem ilerlemiş,
hem hiç ilerlememiş gibi oluyor.
yorlar. Günümüzün uyuşturucu baronları, kaçakçılar,
çeteler ne yapıyor? Çalışıyor, hiç boş durmuyor ve
İYİLİK!.. BU KADAR DA OLMAZ!
tarihi yapmaya devam etmiyor mu?..
Tersinlemeleri (ironileri) de çok iyi kullanıyor Bor-
Fotoğraf: LIFE
ges. Antiller’deki altın madenlerinde çalışan yerlile-
BORGES’İN STAJYER BÜYÜCÜSÜ; BAŞPAPAZ!
Kitabın birinci bölümünde anlatılan öykülerin ger- re acıyıp onların yerlerine zenci köleleri kullanma ak-
Borges’e burada biraz ara verip Güney Afrikalı yazar
çek, olmuş olaylara dayandığı söyleniyor. (Örneğin lını veren kişi “insancıl bir değişiklik”e önayak olmuş
Coetzee’nin, sansür konusunda (yeni çevirdiğim) deneme-
oluyor, zenci köleler kaçmaya kalkıştıkları zaman bir
lerinden aktarmak istediğim bir saptamadan söz edeceğim: çoğumuzun bildiği Billy The Kid’in öyküsü gibi)
Bazı olmuş olayları Borges’in olaylar nasıl olduysa takım sakallı adamlar “güzel” atlarına atlayıp, bir sürü
azgın köpekle birlikte zencinin izini sürerek onu yaka-
ÖZBİLİNÇ VE ANDRÉ BRINK’E GÖRE öyle anlatmadığı da söyleniyor.
Öyküler onun zihninin kimyasından geçince deği- layıp öldüresiye dövüyorlar (bereket versin atlar “gü-
ENTELEKTÜEL VE YAZARIN TANIMI!
Coetzee kendisi gibi Güney Afrikalı olan ve Güney şikliğe uğramış. Ama niçin uğramasın? Hiçbir yazar zel”!) bazı köleler de hastalanıp yatağa düşerek ölecek
kadar “nankör”!.
Afrika’da yasaklanan ilk romancı olarak bilinen André hiçbir neden yokken bir şeyi laf olsun diye anlatmaz.
Brink’in bir saptamasını aktarıyor. Brink, entelektüelin Öne çıkarmak, gözümüze sokmak istediği bir gerçek Köleler iyi para ediyor. Bundan nasıl yararlanıp
zengin olunur?
ve yazarın ne olduğuyla ilgili bir şey söylemiş: olmadan.
“[E]ntelektüel[in], özellikle de yazar[ın], aslında Borges öykülerinden birinde, örneğin, büyücülük Sahipleri kölelere hiç göz açtırmıyor ama köleyle iş-
toplum bütününün özbilinç gereksinimine yanıt versin öğrenmek isteyen bir başpapaz var. Bu başpapaz birliği yapabilir, onu kaçmaya kışkırtırsın, ona yardım
diye toplumun kendisi tarafından geliştirilmiş bir or- edersin, kaçabilen köleyi yakalar yeniden birine satarsın.
(niçin “büyücülük” öğrenmek istesin bir kere ama ge-
gan” olduğunu ileri sürmüş. rekiyor demek ki ve) ünlü bir büyücüyü görmeye gidi- Bu da “iyiliğe” girer. Bu kadar da “iyilik” olmaz,
Burada yeniden vurgulanması gereken şeylerden bi- demeyin. Olur. Durun bakalım daha, emekçileri enf-
yor, büyücü ona bildiklerini öğretmeden önce karşılı-
rincisi, toplumların özbilince gereksinimi olduğudur ğında ne istediğini söylüyor. lasyona, pahalılığa ezdirmeyenler de insanlığın “iyi-
(nasıl özbilincini, yani kendilik bilincini kaybetmek
Ne istediğini biz okurlar bilmiyoruz ama onun baş- lik” tarihine katkılarını yapsınlar. n
4 28 Temmuz 2022