Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ETHEM BARAN’DAN ‘YARIM’
Tamamlanması gereken bir roman
Cezaevinden farksız bir kent ve gardiyanlardan farksız bürokratlar, yarım bırakılmış bir aşk, yazılmakta olan bir roman,
edebiyatın sularında yüzmeye çalışan küçük öyküler, gençliğin sonu, tutuklu bir yazarın poetikasından yansıyanlar, yazma
sorunları, has edebiyatın ardında sürüklenen hayatlar, kişilik yarılmaları, arayışlar, şizofreniye açılan kapılar...
Ethem Baran, Yarım’da (İletişim Yayınları), bir sınır kentinin uzaklığında kaybolan bir yazarın, aradığı roman kahramanıyla
karşılaşmasının şaşırtıcı hikâyesini anlatırken okuyucuylu beklenmedik bir sona hazırlıyor.
lar… İşin bir diğer yanı da on yıl önceki
İLKNUR ERDOĞAN
ülkücü çocukla (evet çocuktum tabii) bu-
günkü ‘demokrasi yanlısı’ süzülmüş, du-
“Her şey bir romanın sahneye konul-
rulmuş halimin uyuşmazlığı zaman za-
muş biçimi gibiydi burada. Adını ve ya-
man kendimle ama daha çok da gruplar-
zarını kimsenin bilmediği bir yana, öğ-
la. Bu tip cezaevlerinde belli gruplar, gö-
renme isteği duymadığı, öğrense bile za-
rüşler ağırlıkta, üstüne üstlük bir de fel-
ten anında unutacağı yarım kalmış bir
sefi, psikolojik boyutlarda içine düştü-
romanın daha doğrusu romanların için-
ğüm bunalımlar, bunalımlar.”
de yaşıyordu herkes.”
PARANOYA VE DAVAH HEZEYANI!
İNCELİKLİ VE ÖZGÜN
Kahramanımız kendine okudukları
İletişim Yayınları tarafından yayımla-
üzerinden tanı bile koyar: Paronaya
nan Kurutulmuş Gül Mevsimi ile Türki-
ve dava hezeyanı. Şizofren olmadığına
ye Yazarlar Birliği, Dönüşsüz Yolculuk-
da şükreder! Ve arınmayı, aydınlanmayı
lar Kitabı ile Yunus Nadi Öykü Ödülü,
yazıda arar:
Döngel Dünya ile de 66. Sait Faik Öy-
“Yazdıklarımın bana bir pencere aç-
kü Ödülü’nü kazanan Ethem Baran, se-
masını mı istiyorum? Okuduklarım bir
kiz öykü kitabı ve iki romanla edebiyatı-
değil birçok pencerenin önüne getirip bı-
mızda incelikli bir evren kurmayı başar-
rakmıyor mu beni?”
mış özgün bir kalem.
“Geceyi sürekli bir geceyi yaşıyorum.”
Yazarın Doğan Kitap tarafından ilk
Baran, her iki karakter üzerinden yazma
kez 2008’de yayımlanan Yarım adlı ro-
eyleminin güçlüğü yıpratıcı süreci ve poe-
manı on iki yıl aradan sonra İletişim Ya-
tikasına ilişkin göndermeler de de bulunu-
bir roman Yarım. İç konuşma ve diyalog- dedin kendi kendine. Burada kaybolma-
yınları tarafından bazı değişikliklerle ye-
yor ve bu göndermelerin çoğunu bir tür ki-
larla örülmüş, bolca soru imleri, alıntılar mak, belleğindekileri yitirmemek, sahip
niden yayımlandı. Yarım, zordan gelen
şilik bölünmesi içindeki mahkûm kahra-
taşıyan koyu bir anlatı. olduklarını sımsıkı tutarak onlara yeni-
ve zora giden karakterler üzerinden iler-
manın mektupları üzerinden yapıyor:
den sahip olmak için yazmalıydın.”
lese de hem içerik hem de biçem açısın-
“…öykülerinin klasik yapıda olduğu-
KAHRAMANLARINI ARAYAN
dan Baran’ın diğer yapıtlarının tanıdık
nu ve tasvire yer verdiğini söyleyebili-
İKİ BEN ANLATICI! 12 EYLÜL’LE VE KENDİSİYLE
atmosferinden uzak.
rim. Yani alışılmış kalıpların bir tekra-
Roman iki ben anlatıcı üzerinden ge- HESAPLAŞAN BİR ÜLKÜCÜ
rı. Bilmiyorum ama okuyucu kendi haya-
lişiyor ve her ikisi de kendi kahramanla- Diğer anlatıcı ise Anayurt Oteli’nin Ze-
BIÇAK SIRTINDA
tından kesitler bulmalı bir metinde.’ A bu
rını arıyor. Biri ‘karlar şehri’ne tayinin- bercet’inden, Steinbeck’in Lennie’sine
KAHRAMANLAR,
duyguları ben de yaşadım, dedirtmeli in-
den sonra bedensel ve ruhsal üşüme içine uzanan yolculukta Camus’de deliliğin sı-
GİRİFT BİR KURGU
sana. Oysa senin yazdıklarında nesneler
düşmüş bir taşra memurudur. nırlarında soluklanan eski ülkücü bir si-
Suat Aysu’ya ait olan kapak resmi ro-
insanlardan daha ön planda.”
“Adını işyeri koyduğumuz iki farklı hüc- yasi hükümlüdür. 12 Eylül darbesiyle ve
man kahramanlarının siyasi, entelektüel
Romanda yarım kalmış parçalar na-
reye konulmuş bir mahkûm gibiydim. Ger- kendisiyle hesaplaşmaktadır.
ve ruhsal bölünmelerinin ipucunu verdiği
sıl tamamlanıyor? Memur Metin kim?
çek bir mahkûmdan tek farkım benim hüc- Bir ülkücünün böylesi bir hesaplaşması
romanda, felsefi ve siyasi iç çekişlerin ve
Mahkûm Adıgüzel kim? Ve en önemlisi
relerimin arasından bir caddenin geçme- dönem romanları içinde sık rastlanmayan
çekişmelerin bıçak sırtında yürüyen iki
Metin Adıgüzel kim? Bu sorular yanıt bu-
siydi. Gün sayıyordum onlar gibi, üstelik bir durumdur. Edebiyatımızda 12 Eylül
karakter, ussal yarılmanın eşiğini atlayan
lurken, kahramanının dileğinde düğüm-
benim mahkûmiyetimin ne zaman bitece- dönemi genelde sol görüşlü kahramanlar
/ atlama aşamasındaki benlikler ve girift leniyor Baran’ın romanı: “Keşke ken-
bir kurgu bekliyor okuyucuları. ği belli değildi” diyen ilk anlatıcı bu cen- üzerinden işlenmiştir. Baran, bu açıdan
di yalnızlığımı çoğaltabilsem diyorum
Baran’ın yerel dil ve türkülerle har- derenin içinden yazarak çıkacağına inanır: da farklı bir çerçeve sunuyor. bazen, kendi yalnızlığımı yine kendimle
manlanmış incelikli öykü dilinin dışında “Geldin, burayı gördün. ‘Yazmalıyım,’ “Dilekçeler dilekçeler, davalar dava- paylaşsam.” n
SITKI YILMAZ KUŞKAY’DAN ‘KAFKASYA’DA RUS YAYILMACILIĞI VE
1801’DEN GÜNÜMÜZE TÜRK-GÜRCÜ İLİŞKİLERİ’
afkasya’da Rus Yayılmacılığı GÜRCİSTAN’IN STRATEJİK de, tüm bu iliş-
ve 1801’den Günümüze Türk- kileri daha de-
KONUMU
K Gürcü İlişkileri (Kitapyurdu rinliğine görme
19. yüzyıl başlarında Rus hâkimiyetine
Yayınları / 392 s.) adlı çalışma, Sovyet- fırsatı sunuyor.
girmesine rağmen Bolşevikliği hiçbir za-
ler Birliği’nin çökeceğini 1980’lerin baş- Rusya’nın sü-
man benimsememiş, bağımsızlık duy-
larında tahmin etmiş, Erzurum Tica- rekli olarak ko-
guları en yüksek olan milletlerden birisi
ret ve Sanayi Odası Başkanı olduğu dö- lonyal yapısı-
olan Gürcistan, Güney Kafkasya’da sa-
nemde Türkiye-Sovyetler Birliği ile olan nı inkâr eden bir
hip olduğu çok stratejik konumuyla kri-
Sarp ve Nahçıvan kapılarının açılması- tik bir rol oynamaktadır. kolonyal impa-
na özel gayret göstermiş, Bakû-Tiflis- ratorluk olduğunu, 16. yüzyılda İspanya
Azerbaycan-Gürcistan ve Türkiye iş-
Kars İpek Demiryolu Projesi ve Hazar ve Portekiz’in Yeni Dünya’da yaptığını,
birliği en üst düzeyde olup uyguladıkları
Sahasından Erzurum’a Doğalgaz Getiril- dikkatli politikalar ve başarılı Hazar Hav- kendi yumuşak sınırlarının ötesini sürekli
mesi Projesi’ni sunmuş Dr. Sıtkı Yılmaz zası enerji projeleriyle, bölgenin refah ve keşfederek ve ilhak ederek kendi emper-
Kuşkay’ın yaklaşık 50 yıllık bilgi ve kalkınmasını sağlamaktadırlar. yalist misyonunu gerçekleştirdiğini orta-
saha incelemesinin ürünü. Dr. Sıtkı Yılmaz Kuşkay incelemesin- ya koyuyor. n
12 Mayıs 2022
16