Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lar, olaylar, olgulardır Cheever öyküsünü nemini simgeler adeta. Yaşananlara yüzü- ir şu düşüncelerini, okurken aklınızda tut-
TİPOLOJİDE DE USTA!
var eden. Burada Çehovvari bir bakış, tu- nü dönerken, görünenin de ötesine uzanır. manızı isterim: “Bir yazarın edebiyatı sü-
Öykülerinde karakter betimlemesini, ki-
tum, kara mizah vardır. Karşıtların çatı- Romanlarındaki başat öğe insan ruhu- rekli bir süreç olarak görme sorumlulu-
şi tipolojisini çizmede ustalıklı bir anlatı-
şan, ayrışan, buluşan yanlarını öyküler. nun derinliklerine inerken zamanın ruhu-
mı var. “Bayonne” öyküsü, adeta işaret fi- ğu olduğunu düşünmüyorum. Edebiya-
Öyle ki John Cheever’a, bamteli olan an- nu içeren toplumsal dönüşümle altüst olan tın çok azının ölümsüz olduğuna inanıyo-
şeği gibidir. 1936’da yayımlanan bu öy-
latıcıdır da diyebiliriz. Sizi durdurur, ba- yaşamların özlemleri / sanrıları / çelişkile-
kü, Cheever’ın öykücülüğünün de ibresi- rum.” (ags.)
zen şaşırtır, hislendirip öfkelendirebilir de. rini dile getirmektir.
ni gösterir adeta.
Söze, dönüş yerinden başlarız onun- Öyle ki burada Cheever kendi varlığını
Fitzgerald, Steinbeck, Hemingway aya-
BELLEK KUTUSU
la. Yaşanmış anların, çözülen zamanların derinden hissettirir. Düşlerini, düşüncele-
rında bir öykücü / anlatıcı olarak karşımı- “Kurgu, birinci sınıf habercilikle reka-
gölgesinden çıkıp gelmiş her bir şey kar- rini dile getirirken toplumdaki tabuları yı-
za çıkıyor. Zaman zaman onun öykü evreni-
bet etmelidir. Sokaklarda veya gösteri-
şılar bizi onun anlatısında. kan bir bakışı kuşanır.
nin William Saroyan’ın (1908-1981) anlatı
lerde gerçek bir savaş hikâyesine eşdeğer
Ayrıca, onun, iyi bir “kulak misafiri” an- Cheever, öykü ve romanlarında, gördü-
dünyasını çağrıştırdığını da söyleyebilirim.
bir hikâye yazamıyorsanız, bir hikâye ya-
latıcısı olduğunu da burada belirtmeliyim. ğünüz her bir şeyi anlatabilir, hikâye ede-
Kırılgan hayatlar… Oldurulamayan iliş-
zamazsınız.” John Cheever
kiler… Yaşama döngüsündeki ilişkile- Benim “arka masa” dinleyicisi anlatıcı de- bilirsiniz duygusunu veriyor.
diğim bir derleyici / dinleyici bakışın yansı- Gittiği için yazan biridir, o. Ve aklın-
rin çözülmesi… Her bir savruntuyla gelen
JOHN CHEEVER
burukluklar… Cheever’ın 1950 sonrası malarını taşır öykülerine Cheever. da hep tuttuğu da E.E. Cummings’in şu
sözleri olacaktır: “Boston, sıçrama tahta-
yazdığı öykülerinde yoğun / derinlikli bir OKUMA ÖNERİLERİ
anlatımla öne çıkan izleklerdir. YAZI YORDAMININ ANA İLKESİ: sı olmayan bir şehir; dalış yapmaya ce-
ANLAMAK, ANLAMDIRMAK! sareti olmayan insanlar için sadece. Baş- n Toplu Öyküler, Çev. Tomris
“Bityeniği”, dönem öyküsünün izleksel
yanlarını, öykülemedeki üslupçuluğunu be- Şu sözleri de onun bu yanını yeterince ka yere git.” Uyar, Roza Hakmen, Everest Yay.,
anlatır bize: “Bana öyle geliyor ki bir ro- Cheever anlatılarını okudukça “ha-
lirgince gösterir. Cheever öyküsünün gezi- 895 s., 2022.
nen, duran, gören, söyleyen, sorgulayan, iç- mancı için keskin bir kulak, böbreği kadar kikat” ile “gerçeklik” kavramlarının n Güz Nehri ve Daha Önce Derlen-
temel bir gereksinimdir. Aksanları yaka- “ne”liğini daha iyi kavrıyorsunuz. Tıpkı
selleştiren bir bakışla nasıl kurulduğunu da memiş Diğer Hikâyeler, Çev. Niran
“Brimmer” öyküsünde görürüz. layabilmeli, dört masa uzakta söylenenle- Çehov, Hemingway anlatılarındaki gibi.
Elçi, DeliDolu Yay., 198 s., 2016.
ri işitebilmelisiniz. Beni ilgilendirdiği ka- Şunu söylüyordu bu konuda: “Bir ke- n Yüzücü, Çev. Tomris Uyar, Eve-
BAMTELİ OLAN ANLATICI darıyla bu, edebiyatın anaokulu.” re, ‘hakikat’ ve ‘gerçeklik’ sözcükleri, an-
rest Yay., 150 s., 2011.
VE İYİ BİR KULAK MİSAFİRİ! Anlamak, anlamlandırmak onun ya- laşılır bir referans çerçevesi içinde sabit-
n Sanki Cennetti Görünen, Çev. Arma-
zı yordamının ana ilkesi. “Kurgu hakikati lenmedikçe hiçbir anlam ifade etmezler.
Kendi yaşama döngüsüdür öyküleri- ğan İlkin, Remzi Kitabevi, 110 s., 1991.
ne renk ve biçim veren. Kendini anlatmaz gölgeleyen gerçeği de aydınlatır” düşün- İnatçı gerçekler yoktur. Yalan söylemeye
n Bullet Park, Çev. Ayça Sabuncu-
cemin yansılarını bulduğum bir anlatıcıdır gelince, bana öyle geliyor ki, yalan, kur-
ama kendi varlığının sesini / bakışını / de- oğlu, Can Yay., 214 s., 2016.
neyimini hissettirir. Ki kendisi de şunu di- John Cheever. Gezgin, huzursuz, hayata guda kritik unsurdur.
n Wapshot Kayıtları, Çev. Yeşim
yazıyla tutunan; varlığını orada anlamlan- Bir hikâye anlatmanın heyecanlı yanı,
le getirecektir: “Her zaman şunu söyle-
Seber, Everest Yay., 408 s., 2016.
rim: Kurgu, üstü kapalı otobiyografi de- dıran bir anlatıcı. aldatılmaya dönük yanıdır. Nabokov bu
n Falconer Hapishanesi, Çev. Ayça
konuda bir ustadır. ‘Yalan söylemek, ha-
ğildir. İhtişamı, otobiyografiye dayanma-
Sabuncuoğlu, Can Yay., 2018.
masından gelir. Biyografiye de dayan- ROMANLARINDAKİ BAŞAT ÖĞE, yata dair en derin duygularımızı sergile-
n Elmalar Diyarı, Çev. Roza Hak-
maz. Otobiyografi ile biyografinin, bilgi- ALTÜST OLAN TOPLUM! yen bir tür el çabukluğudur.’” (The Paris
men, Everest Yay., 320 s., 2014.
nin (verilere dayalı bilgi, sezgisel bilgi) Cheever’ın anlatı dünyasına öyküleriyle Review” söyleşisi, Annette Grant, 1976)
n Boşanma Mevsimi, Çev. Roza
çok zengin bir karışımıdır. Bambaşka un- adım atarken eminim ki romancılığını da Cheever’ın gerçeğe bakışı, yorumsayı-
Hakmen, Everest Yay., 315 s., 2013.
surları bir araya getirerek estetik, ahlaki keşfedeceksiniz. Wapshot Kayıtları (1954), cılıktan ötedir. Olabilirlik, olasılık, ucu
n Ey Yıkılmış Hayaller Şehri, Çev. Ro-
ve uyumlu bir şeye dönüşmektir.” Bullet Park (1969), Sanki Cennetti Görü- açıklık anlatılarının gerçeklik dokusu-
za Hakmen, Everest Yay., 234 s., 2012.
Koşulların gücünde oluşagelen durum- nen (1982) onun anlatıcılığının üç farklı dö- nu oluşturur. Gene de onun edebiyata da-
Dans Ayakkabıları
Gülşen Manisalı
Hikâye | 32 s.
5 yaş ve üzeri
Karton kapak
Doğduğum günden beri
dans benim için her yerde.
Gökyüzündeki bulutlarda, göldeki suyun
dalgasında, ağaçların dallarında.
Çünkü dansın kelimelerini yazıyorum.
Dedemin el emeği, anneannemden bana kalan, hâlâ
sapasağlam ayakkabılarımla.
Görüyorum ki ayakkabılarımı pek merak ettiniz.
Bu ayakkabılar neden hiç eskimiyor, var mı bir tahmininiz?