29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MİNE SÖĞÜT’TEN ‘BAŞKALARININ TANRISI’ Bize rağmen var olan bir insanlığın tarifi! Bilinmeze doğru sürüklenen hayatlarıyla en sert gerçeklere işaret eden uçurumların kıyısında dolanan dört insan... Karanlık geçmişi tuhaf olaylarla dolu, bacakları dizlerinden kesik yaşlı Efsun Abla... Kim olduğunu hatırlamayan, hafızasını yitirmiş Adnan Abi... Sokaklarda bedenini satarak para kazanan Hülya... Bir sabah ailesini, işini terk ederek sokaklardaki tekinsiz hayata karışan şair Musa... Ve çöpte bulunmuş, her daim gülümseyen bir bebek, Matruşka... Mine Söğüt, yeni romanı Başkalarının Tanrısı’yla (Can Yayınları) biri bebek beş sokak insanının yarı hayal yarı gerçek hikâyesiyle, yanından geçip gittiğimiz insanların tanrısına ve medeniyetin (!) temellerine dair derin bir sorgulamaya girişiyor. Bu insanlar Tanrı’nın hiç GAMZE AKDEMİR ama hiç umursamadığı in- [email protected] sanlar. Her gün onların yan- larından kayıtsızca geçip gi- BİR VAROLUŞ HALİ diyoruz. Bizim yüzümüzden n Her şeyin gözden çıkarıldığı bir ve bize rağmen var olan bir kuytuda, “üşümekle ısınmak, donmakla insanlığın tarifi bu kahraman- çözülmek, var olmakla yok olmak ara- lar. Yılgınlıkları bizim yüzü- sında” kendilerine bir yer / yurt / koza müzden, dirençleri bize rağ- bulan insancıklar... Haklı dramlarına men. Biz dediğim, binlerce kapılmadan deli dobra eyvallahsız yola yıldır özenle şekillendirdi- devam ediyorlar... ğimiz zehirli ve dolayısıyla Başkalarının Tanrısı’nda kahraman- tehlikeli kolektif bilincimiz. ları kurgularken neden böylesi bir yapı- n Ailesini, işini, kurulu yı tercih ettiğinizi sormak romanın ana kutsal düzenini terk etmiş duygusunu açımlamanızı rica etmek de şair Musa nasıl bir şiir ya- olacaktır... zıyor romanın kurgusunda? Sanırım çağımızın temel meselesinin yı- Şiir insana soyutlama ye- kılmakla ayakta durmak arasında veri- teneğini en bağımsız, en len bir varoluş çabası olması yüzünden bu koşulsuz, en samimi şekil- kahramanlara yöneldi zihnim. de kullanabileceği bir dün- Yıkılmak ya da dirilmek dışında bir ara ya vaat eder. Musa şiirin formül olmadığını hissettiğimiz bir sıkı- peşine düşerek aslında çe- şıklığın içinde sorguladığımız bir varoluş kirdeğindeki kadim gü- halinin yükü en yaşlı insandan en genç in- ğerlerin, hayatı ve kendimizi anlamlan- sokakta yaşayan farklı nedenlerle de olsa cün anlamını kovalayan bir sana kadar herkesin sırtına aynı acımasız- dırma uğraşımızda çok kıymetli olduğu- ortak ve yeni bir mülkiyet ve mahremiyet kahraman. Yapmak istediklerimiz, yapa- lıkla binmiş durumda. nu düşünüyorum. arayışına girmeye çalışan kahramanların madıklarımız ve yapmadıklarımız... Bu Tüm canlılar gibi, en ağır koşullarda bi- sorgulamaları üzerinden ilerliyor. sadece şair Musa’nın değil hepimizin şi- le hayatta kalmayı görev edinen insanın ‘MÜLKİYET VE MAHREMİYET, O yüzden yıkılan bir mahallede başlı- irsel trajedisidir. bununla başa çıkmaya çalışırken cebelleş- İNSANLIĞIN BAŞININ BELADA yor, yıkılan bir sistemin içinden geçiyor n Devran... Romanın en karanlık göl- tiği sorgulamaları en yoğun yaşadığı çağ- OLDUĞU İKİ KAVRAM’ ve yıkılan hayallere, bizim son yıllarda gesi demek yanlış olmaz sanırım.. lardan birindeyiz. Bu, tüm dünyada aynı. Evet, Devran tuhaf bir aşk hikâyesinin n Metnin şehrin yıkıntılarının pek çok vardığımız aynı yere ulaşıyor. Her zamankinden belki daha fazla soru- alanda sarsılan ülkemizin ve yeniden sa- n Son olarak Köpek Ahmet ve Ölü kahramanı. Sorunlu ve soyut aşk kavramı- muz var ve hâlâ bir yanıtımız yok. Başka- nın neredeyse somut hali. Sevginin gad- vaşa boğulan dünyanın yıkıntılarına işa- Komiser karakterleriyle de bütünlenen larının Tanrısı işte bu meselenin romanı. ret ettiği anlarına ilişkin neler söylersiniz? romanınızın fantastik yönüne ilişkin ne- darlıkla kurduğu derin ilişkiyi bünyesin- Bu, bir direnç romanı. Ama kahramanları- de çoğaltan ve beden üzerindeki mülkiyet Bitmek bilmez bir yıkım ve inşa sar- ler söylemek istersiniz? nın ayakta kalmak kadar sürünmek için de malı içinde kendini geliştirmeye çalışan Soyutlamanın sınırlarını genişlettiği- hakkını sorgulatan karanlık bir gölge. gösterdiği bir direnç söz konusu. ve sorularının yanıtlarını bu kaotik dön- nizde fantastiğin içinde daha uzun ve ge- ‘MATRUŞKA KİLİT KAHRAMAN’ güde arayan insanlığın başının belada niş bir yol alabiliyorsunuz. Soyutlama- ‘BİZE RAĞMEN VAR OLAN n Çöpte bulunan ve her daim gülümse- olduğu iki temel kavram var. Mülkiyet ları da gerçeklikten yola çıkarak yaptığı- BİR İNSANLIĞIN TARİFİ yen Matruşka bebek... Romanın tazelen- ve mahremiyet. nız için aslında fantastik öğeler bir takım BU KAHRAMANLAR!’ diği, aydınlandığı, umutlandığı her anda Ahlaktan, hukuka, inançtan geleneklere gerçeklerin aynası oluyor. n Yıkıldı yıkılacak bir binanın altın- bu bahtsız bebek var. Neler vaat ediyor temel değerleri bu kavramlardan yola çı- Her ne kadar dili ve kurgusu da, yıkıldı yıkılacak dünyalarıyla kim bu onun varlığı? karak belirlediğimiz zaman, denediğimiz daha önceki romanlardan biraz farklı kimsesizler ve nasıl da vazgeçmiyorlar? Matruşka bu romandaki kilit kahraman tüm yollar aynı çıkmazda tıkanıyor. olsa da masalsı öğeler açısından diğerle- Vazgeçmiyorlar çünkü hayatta kalma- bence. Ve okurun bana hakkında sorma- Dünyanın savaşlarla, açlıkla, adaletsiz- riyle paralellik gösteren bu romanda ya programlılar ama kalmak istedikleri sını istemediğim, aksine benim okura likle, eşitsizlikle verdiği savaşta bin yıllar- da Ölü Komiser’in, Köpek Ahmet’in ve hayatın anlamını kavrayamıyorlar. Onla- hakkında sormak için can attığım en özel dır tökezlemesinin temelinde bu kavram- Kırların Hatçe’nin dünyasından geçen rı ve hatta bizleri inatçı kılan da sanırım karakter. Bir bebeğin masumiyetinde ve ları sorgulamaya yanaşmaması var. yan hikâyeler ana hikâyeyi besleyen ay- edilgenliğinde sorgulayabileceğimiz de- anlam arayışı. Başkalarının Tanrısı da evini terk edip nalamalar. n MARGUERITE YOURCENAR’DAN ‘PİRANESİ’NİN KARANLIK ZİHNİ’ oma Manzaraları, Antik Roma Eserleri ve Düş- tikçağ eserlerini kendisinden sonrakilerin imgele- Rsel Hapishaneler, Venedikli mimar ve gravür mine yerleştirmiş kişidir. sanatçısı Giovanni Battista Piranesi’nin (1720-1778) Roma’nın antik harabeleri arasında, saplantılı bir de- sanat tarihine damgasını vuran üç ayrı gravür dizisi- hanın görsel ve metafizik dünyasının izinde, Margu- dir. Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından Elif Gökteke’nin erite Yourcenar’ın rehberliğindeki bu yolculuk Enis çevirisiyle yayımlanan Piranesi’nin Karanlık Zihni, Batur’un “Carceri, Piranesi’nin Kurmaca Hapisanele- Marguerite Yourcenar’ın bu “barok deha”nın eser- ri” yazısıyla birlikte sunuluyor. n lerine ve zihin dünyasına ilişkin derinlikli analizi. Victor Hugo’dan Coleridge’e, kendisinden sonra- Piranesi’nin Karanlık Zihni / Marguerite ki edebiyat ve sanat dünyasını derinden etkileyen Yourcenar / Çeviren: Elif Gökteke / Kırmızı Kedi Piranesi, Yourcenar’a göre, özellikle Roma’nın an- Yayınevi / 96 s. 12 28 Nisan 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle