Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Romanda kararlılık...
Filiz Özdem, Zeynep Göğüş, Abdullah Aren Çelik romanda kararlılık gösterdikleri öne sürülebilecek üç yazar.
Yapıtlarına bakarak bu yazarların roman kavrayışlarını gözlemek, bunu, yarattıkları roman evrenleriyle
karakterleri üzerinden okumak, bu doğrultuda roman estetiği paydasında eğilimleriyle yapıp etmeleri
üzerine düşünce üretmek pekâlâ olanaklı.
zellikle son yirmi yılda Hep Yalnız’la (2016), sonun-
ilk romanlarını yayım- cusu Yediler Teknesi’ni (2021)
layıp da alanda veri- de ulaştırdı, yapıtlarının tümü-
Ö mini sürdüren yeni ya- nü okudum böylece.
zarları hakkıyla tanıyor muyuz Abdullah Aren yayımladığı
acaba? Sayıları her geçen gün bu üç romanda temel duruş,
artan bir yazar yelpazesi var kar- ana omurga bağlamında tür-
şımızda, yapıtları dev roman da- deş çatılama getirirken anla-
ğarı oluşturuyor ama kimileri dı- tı evreninde polisiyeye daya-
şında bu yeni yazar yelpazesin- lı kışkırtıyla okuru siyasal bir
den gereğince haberli olduğu- koşu bandına çıkarıyor adeta.
muz söylenemez yine de. Ancak bunları farklı biçem-
Bunu kendisine özel iş edinmiş lerle yapılandırma konusun-
alımlayıcıyla dar okur kesimi dı- da duyarlı. Çünkü üç roman
şında yazın kamuoyunun bu ya- bu anlamda birbirinden fark-
zarlardan haberli olduğunu söy- lı biçemsel yapıda geliyor okur
lemek çok güç. Her yıl yayım- önüne.
lanan romanların, azımsanma- İlerde Hep Yalnız, “Çatlı’dan
yacak bölümü birer ilk kitap üs- Çapsız’a, Yeşil’den Sarı’ya
telik. Ancak yayıncılıktaki başat bütün kara adamlar(ın) cirit
“sistem”, yönlendiriciliği sürdür- at(tığı)” (88), “cesetlerin To-
düğünden geniş okur kitlesi, “sahibi- sonuçlar sıkı, hatta zorunluluk bağlarıy- ros marka arabalarla taşındığı” (9)
landığı söylenebilir. Murat, Brüksel’de
nin sesi” düzeyinde kalıyor hep. la sarmalanmış halde önümüze geliyor. “diplomasi muhabiri olarak” çalışma- 1990’larda Diyarbakır çevresinde,
Aşağıda yeni yapıtlarıyla aldığım, ro- Söz konusu romancı yaklaşımını “kış(ların) geçmek bilme(diği)”, “[k]art
ya başlayıp “deneme tadında (.) haf-
manda on beş yılını doldurmuş Filiz Öz- yazar, bize son yapıtında bir kez da- tada bir” yazılar kaleme alan, sıklıkla kurt, kart kürt, zart zurt sesleri”yle (43)
dem, ancak son dörtbeş yıl içinde gün ha sergiliyor. Nitekim marangoz usta- Pasur’da geçiyor.
Türkiye’ye gidip gelen “Büro Şefi”dir.
yüzüne çıkan Zeynep Göğüş, Abdullah sı Asaf’la, bir büyük gazetenin “dert (12, 13) “Dadandığı” Brüksel bitpaza- Yazar, evet, bu ilk romanında olay
Aren Çelik bu bağlamda roman yelpa- dinleyici”si (52) Pervin’in özöykü- bağlantılarında, kişileri bunlarla ilişki-
rında, bir tıraş sehpası bulur.
zemizde kendilerine yer açarken alanın sel aktarıma dayalı kişisel serüvenle- Dostları aracılığıyla Abdülhamit ta- lendirmede anlatısal anlamda bir ölçü-
kararlı adları arasında konumlandıkla- ri, yazarın kurduğu çatılama doğrul- de tutukluk sergilemiyor değil ama bu-
rafından yapıldığını öğreneceği seh-
rını da gösteriyorlar enikonu. tusunda, çocukluktan yetişkinliğe ro- pa, İstanbul’dan, tarih profesörü Oğuz na karşın böylesine sert bir kozayı, ka-
man evrenine yayılan, bunlarla örtü- saba parodisi havasında yer yer kara
eliyle geçerek gelmiştir. Murat ona
FİLİZ ÖZDEM: BÜTÜN şen anlatı akışıyla sürüyor. ulaşmaya çalışırken doksanlık Oğuz’u anlatıyla, aykırı gerçekçilikle sarmalayıp
ATEŞLER SÖNDÜĞÜNDE Sayfalar ilerledikçe, Asaf’ın dervi- köpürterek denge kurabiliyor yine de.
Brüksel’de karşısında bulacaktır.
Filiz Özdem, yayımladığı beş roma- şan tutumu, Pervin’in aldığı mektup- “Tek bir nesne üzerinden (…) birbiri Son yapıtı Yediler Teknesi’nde ar-
nın ardından bizi altıncı romanıyla bu- larla paylaştığı dertler birbirine geçen tık müthiş bir romanla karşı karşıya-
ardına açılan gizemli kapılar” bizi ro-
luşturdu: Bütün Ateşler Söndüğünde salkım hikâyeler halinde romanda- mandaki hikâyelere taşır. “[H]er yapı- yız. Tarihsel, mitsel kıvrılmalarla “ye-
(YKY, 2022). ki burgaçlara çekecektir bizi. Filiz’den di” ritüelini yerleştirdiği anlatı, adeta
tın (…) bilinçdışı bir dinamiği olduğu-
Filiz yakından izlemeye çalıştığım bir bireyin gizemli iç dünyasına dalan yi- nu düşün(en)” Murat Oğuz’un, kendi- bir requem halinde, “ölü”lerle akar-
romancımız. Yayımladığı her romanla, ne dikkat çekici bir roman. ken bir meşum “kule” aracılığıyla
sini aile tarihini yazması için anlaştığı
ciddiye alınması, önemsenmesi gere- gazeteci sanmasına itiraz etmez. Kafkaesk ortamın sırt ürperten hava-
ken bir yazar niteliği taşıdığını göster- ZEYNEP GÖĞÜŞ: sını yayıyor sayfalar arasında. Böy-
“[Y]azılı kaydı” “15’inci yüzyıla kadar
mişti zaten, hatta “yeni”yle ne kastedi- YOK ÇÜNKÜ TELAFİSİ gide(n)” (31) aile tarihini yazmayı ka- lece distopik anlatısıyla okuru enine
lebilirse, onun, bu anlamda en azından Zeynep Göğüş, arka arkaya iki boyuna silkelemeyi hakkıyla başarı-
bul eder, bu arada “insanların ve aile-
“yeni” açılımlı romancılarımızdan biri romandan sonra, yine Everest yayını lerin de bir resmi tarihi (.), bir de bilin- yor Abdullah Aren.
olduğu da ortadaydı ayrıca. üçüncüsüyle geldi: Yok Çünkü Bu çerçevede bizden Kaan
meyeni ya da konuşulmayanı” (9, 11)
Bütün romanlarında, karakterlerini, Telafisi (2021). Özyaşamöyküsü- bulunduğunu kavrar. Arslanoğlu’nun Sessizlik Kulele-
göze çarpan davranışları, tutumlarıyla ne göre, “2016 yılında roman yaz- ri 2084’ü (2007) anımsanıp Nevra
Roman, zaman kaydırmalarıyla ai-
öne çıkaran yazar, onları bu eylemle- mak üzere köşe yazarlığını bırak(an)” le tarihinden Türklerin Anadolu’da- Bucak’ın Kule’sine de (1999) şöyle bir
rinde tetikleyen kaygıyla korkuyu, dü- Zeynep’in dört yılda verimlediği uğranabilir.
ki tarihine farklı altüst oluşlara uzanıp
şünceleri, ebru halinde birbirine ka- üçüncü roman bu. geçmişle bugünün katmanları arasın- Sonuçta üç yazar, kararlılıklarıyla
rılı kuşkularını, ortaya çıkışından yol Halk romancılığımızın ardılı görü- romanda doğru bir tutum sergilerken
da akar, ilerler.
açtığı sonuçlara dek roman evreninin nen yazar üç romanında da hem ge- okurdan da ilgi bekliyor haklı olarak.
şaşmaz dokusu içinde bütün dolantı- nelde hem özgül zaman dilimi içinde
ABDULLAH AREN ÇELİK:
larıyla yerli yerine oturtuyor. toplumsal karmaşalara yer açıyor. YEDİLER TEKNESİ www.sadikaslankara.com, her
Roman evrenine yerleştirilen kişilerin Ancak bunlarda bakış açısının perşembe öykü-roman, tiyatro,
İkinci romanı Kandan Adam (2018)
öteki kişilerle, olayla ilişkilenişleri, kö- iletişim diline değil, romanın gereksin- üzerine yazınca Abdullah Aren Çe- belgesel alanlarında güncellenerek
kendeki kaynakların ortaya serilişi veya diği kapsayıcı dil-mantık temeline yas- sürüyor.
lik, yine Everest’ten ilk romanı İlerde
16 28 Nisan 2022