Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞUBAT 2022
1940’ların 1950’lerin Türkiyesi’ne ro-
Derleyen/Sunan: EDA SEZGİN
manlarıyla nasıl neşter vurduysa; bu-
gün Seray Şahiner de öykü ve ro-
manlarıyla bunu yapıyor.
Sanat ve Ekoloji
VASIFSIZLAŞAN TOPLUMUN
TOPOGRAFYASI
Bir yandan “inanç” diye dayatı-
Sanat/Yaşam/Üretim
lanla, ötede “inançsızlaşan” / ”hayal
kırıklığı”na uğrayan bir toplumun to-
pografyasını çıkarıyor anlatılarında.
Yoksulları, mülksüzleri, orta halli-
leri anlatan, deyim yerindeyse Orhan
Kemal’in bugüne taşınan, Sait Faik’in
hâlâ var olan “küçük insanlar”ını…
Giderek vasıfsızlaşan bir toplumu
nasıl vasatlaştırdığını anlatır bize An-
tabus ve Kul romanları.
Ülker Abla ise bu gerçekliklerin top-
lumda nasıl derinleştiğini gösterir.
Öne çıkan “kadına şiddet, aile, evlilik,
çalışırken, gördükleri / keşfettikleri onu
mesleksizlik, mülksüzlük, eğitimsizlik,
hayata karşı farklı bir kıyıya getirir.
birey olamama” hali...
Dilindeki / anlatımındaki ironi de
İşte Şahiner, tüm bunları çizdiği ro-
onun bakışını ve cesaretini ortaya ko-
man kahramanının bakışı / anlatımıyla
yar. Onun varoluş, ayakta durma öy-
yansıtır. Orada kendi olma halini, top-
küsünde hayata tutunma direncini
lumsal yapının çarpıklıklarını aracısız
buluruz.
dile getirir.
İroni, acıdan doğan bir gerçekliktir.
Hareket noktası kendisi de olsa; o
Günümüzde dinamik bir toplumsal-politik hareket
Romanda konuşan, kendi durumunu
toplumsal yapının bir hücresi olarak
olarak ekolojinin sanatçılar, küratörler, kurumlar ve
anlatan Ülker Abla; bu acıyı yaşadığı
neyi / nerede / nasıl yaşıyor, nelerle
için gözlediklerini bunun süzgecinden
nasıl karşılaşıyor, yaşadığı dramın sü-
eleştirmenler açısından bir cazibesi var; konunun
geçirerek dillendirir.
rüklenişinde olma/olamama hali tü-
acilliği ve vahameti, bu alandaki sanat üretimlerine
Hasta toplumun sağlıklı insanı ol-
müyle çizilen karakterin dünyasıyla
de bir dokunulmazlık halesi kazandırıyor. Oysa söz
mak zor. İşte bu zorluğun nereden /
veriliyor.
nasıl kaynaklandığını da bize gösterir
Ülker Abla evden kaçarak kendine konusu sergilerin ve diğer sanat pratiklerinin kimi
çizdiği karakter aracılığıyla Şahiner.
bir özgürlük alanı açmaya çalışır. Bir
zaman tam da kendisi, ya yaklaşımı ya da icrası
“hiç”ken, “kimlik”sizken; kendine yeni
gereği ekoloji karşıtı bir yerde konumlanabiliyor. Bu
ÜLKER ABLA’NIN ÖYKÜSÜ,
bir kimlik edinme, kendini bulma yol-
TÜRKİYE’NİN ÖYKÜSÜDÜR!
culuğuna çıkar. kitap, sanat ile ekoloji ilişkisinin gündeme getirdiği
Erkek şiddetiyle evini terk eden, gi-
sorulara, ortaya çıkardığı çelişki ve açmazlara poli-
debileceği yer olmayınca da saklıca
HASTANE-MESCİT-APARTMAN
tik ekoloji ekseninden bakmayı amaçlıyor. Ancak
adım attığı bir hastanede refakatçiliği
YENİ TÜRKİYE’NİN AİLE
seçen Ülker Abla’nın öyküsü, aslında
ALBÜMÜ politik ekoloji alanında, kimi zaman birbiriyle çelişen
Türkiye’nin öyküsüdür.
Karşısına çıkan “Hastane” - “Mes-
yaklaşımları da barındıran farklı perspektifleri göz
Onun sürüklenişinde hayata tutunmay-
cit” - “Apartman” üçlemi onun zihin
ardı etmeden…
la birlikte kendi olma derdini de buluruz.
ve duygu yapısını allak bullak eder.
Toplumsal dokunun analizini yapar
Bir tür “idrak” yolculuğudur onunkisi.
Günümüzde dinamik bir toplumsal-politik hareket olarak ekolojinin
adeta gösterip yansıttıklarıyla.
Yaşadığı topluma içten ve dıştan
Meselenin yalnızca “kadın/a şiddet”
bakar. En yüzeyselden en derinine
sanatçılar, küratörler, kurumlar ve eleştirmenler açısından bir cazibesi var;
meselesi olmadığı; ülkenin olamadı- iner. İçindeki gizli öfke depreşir.
konunun acilliği ve vahameti, bu alandaki sanat üretimlerine de bir dokunulmazlık
ğı, çocuksu kalınan çağdaşlık serüve-
Artık aşağı çekilmeye, vasatlaştırıl-
ninin toplumda açtığı gedikleri / yara-
maya bakışı değişmiştir. İtirazları soka-
halesi kazandırıyor. Oysa söz konusu sergilerin ve diğer sanat pratiklerinin
ları gösterir.
ğa çıkınca ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Tuttuğu aynada eğitimsizlik, mes- kimi zaman tam da kendisi, ya yaklaşımı ya da icrası gereği ekoloji karşıtı bir
Ülker Abla, adım adım anlatışıyla kendi
leksizlik, cehalet, vasatlık, iğretilik, hikâyesini kurarken, dönem Türkiyesi’nin
yerde konumlanabiliyor. Bu kitap, sanat ile ekoloji ilişkisinin gündeme getirdiği
insanın hiçleştirilmesi vardır. Göçle
de fotoğrafını çeker. Orada görünen
kimlik değiştiren kenti, kabuklaşan in-
her bir şey “yeni Türkiye’nin aile albü- sorulara, ortaya çıkardığı çelişki ve açmazlara politik ekoloji ekseninden bakmayı
sanı anlatır. müdür” bir bakıma.
amaçlıyor. Ancak politik ekoloji alanında, kimi zaman birbiriyle çelişen
Yaşanan kentsel şiddet toplumun
Evden sokağa taşınan şiddetin ren-
en temel açmazıdır. Kaybedilen de- gi; kirlenen, vasatlaşan toplumun
yaklaşımları da barındıran farklı perspektifleri göz ardı etmeden…
ğerler, “yeni” diye sunulanın aslında
hastanelere yansıyan ölümcül ha-
nasıl bir kimliksizleştirme “proje”si ol- li, göçle altüst olan dokunun yozlaş-
duğunu hissettirir. mışlığı Ülker Abla’nın gerçeğiyle ade-
Ülker Abla tipolojisinde görünen /
ta yüzümüze çarpar.
gösterilen / yansıtılan bunların bir yü- Şahiner, bu kez kahramanını ne inti-
züdür. Orada aile / evlilik / ev / yuva / hara sürükler ne budalalaştırır; bir ba-
tarih • eleştiri • kültür • politika
sevgisizlik / iradesizlik ve “hasta” bir kıma sokağın öğrettiği yolda ilerler…
toplum vardır. Katmansal yapısı olan Ülker Ab-
Dün, 1930’ların Türkiyesi’nde Ya- la, saydam bir anlatı. Üzerinde yeni-
sanathayat
kup Kadri Yaban’ı hangi itki / ivme / den duracağımı da belirtmeliyim bu-
DİZİ EDİTÖRÜ: ALİ ARTUN
düşünceyle yazdıysa; Orhan Kemal rada.
n
www.iletisim.com.tr
iletisim@iletisim.com.tr
vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimyayin
twitter.com/iletisimyayin
17 Şubat 2022
13