23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NECATİ TOSUNER’DEN ‘SALGINDA ÖYKÜLER’ Hayata çağıran öyküler Salgında Öyküler (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) vurup geçen öykülerin ustası Necati Tosuner’in “salgın” günlerindeki iç yolculuklarından kesitler sunuyor. Ne ki kişisel olmaktan çok ötelere varıyor... Bir yandan insanlığın yığınlar ölçeğinde umarsızlığının fotoğrafını çekiyor bir yandan da yer yer karakahve, çoğun koyu yeşil karanlıklarda bitlenenlerin fırsatçılığına da çomaklar sokuyor. HEPİMİZ VARIZ BU ÖYKÜLERDE “Acaba Necati abi ne yazdı? Salgı- nı, şu yaşının farkında olmayan dün- yanın hangi iklimiyle tarif etti?” me- rakıyla çevirince sayfaları kendimi bir anda ömrümün pınar başında, ben- cileyin bir çocuğun zıplayıp duran topunun peşinde, yaşamak türküsü- nün akışında buldum. Yakınmak, kızmak, uluorta bağırıp çağırmak yok. İyi tanıdığı tezgâhın başında en iyi bildiği yemeği hazır- lamak gibi onun yaptığı... Ya da sa- manlıktaki iğneyi bulmak gibi... Ya da bir seher vaktinde bağlarda bu- luşmak gibi... Ya da bir oyunun yor- gunluğunda günü konuşmak gibi... Y. BEKİR YURDAKUL Yer yer, “Ne arıyorsun yavrum şu karmakarışık dolapta” sorusunu irkaç gün önce, korsan bir “Macera arıyorum!” diye yanıtlayan maskeli olarak, hiç yasak çocuğun oyun arkadaşlığından tanış ‘‘Bmasak dinlemeden -üste- bir dil kuruyor Necati Tosuner. Öyle- lik, çocukça bir yaramazlık tadına da ce gülümseten, öylece dingin, öyle- kanat açarak- öyle ilk kez kaçak ka- ce elinizden tutan... çak dışarıya çıktım.”¹ Sonrası ver elini hayat! Artık bü- DİLİN SÜZÜLÜP GELEN ZARAFETİ tün sokaklar; çocukluğun seslen- Yer yer alıp yatırıyor, öfkeye batırı- karanlıklarda bitlenenlerin fırsatçılığına da çomak- dikleri, saklandıkları, elini kolunu sallaya sallaya yor insanın yönetim beceriksizliklerini, adalete sırtı lar sokuyor. gezinen yalnızlık... dönük hallerini... Bunu yaparken de anlatım / deyiş Çocukluk yıllarından yarınlara uzanan bir zaman Bütün pencerelerden süzülen, yansıyan, taşan- ustalığından bir an olsun dışarı çıkmıyor, uzaklaş- ve mekân varsıllığında dünyanın son yetmiş yılın- lar; içimizdeki çığlık, buradan bakınca seslenenler, mıyor. Dilin kılcal damarlarından süzülüp gelen za- dan aynalara düşenleri avuç avuç harmanlayıp her bakmasak da susmayanlar... rafeti her an yanı başınızda duyumsuyorsunuz. zamanki zarafetiyle masalarımıza bırakıyor. Binlerce yıldır yaşananlar gibi bu salgın da yeri- Öyle ki attığı her çizik, fark ettirmeden vurduğu UZUN ÖMRÜN HARMANI ni yenilerine bırakıp geçip gidecek. Bu, insana su- her çekiç darbesi rahat sandığımız döşekleri batar, Dünyanın bulaşıcı sandığı yaşlılığını soyunup / koy- nulan, reva görülen son keder, kırgınlık, bungun- içimizi dışımızı yakar ediyor. nuna sokup sokakta alıyor soluğu Necati Tosuner. luk, son can sıkıntısı da değil üstelik. Yakıp yık- Aslında kimseyi üzmek değil meramı. Aksine bir Kimi gün alfabelik çocuk, kimi gün yeniden yaşa- makta, kırıp dökmekte bu sınır tanımazlığın bede- dinginliğe, yeniden düşünmeye, bir daha bakmaya, mak sınavında kendinden emin -arada ürkek- bir lise- li / karşılığı olarak hayat da insan da yeniden sı- bütünlüklü görmeye çağırıyor. li; avuçları merak dolu, ceplerinde yalnızlığı; öfkesinin nanacaktır. Sakin, dingin bir öyküler toplamı sunduğu, pay- sözcüklerinden oyuncak atlar yapıp düşüyor yollara. Necati Tosuner, salgının bize / hepimize arma- laşalım istediği; ödevinin tam ve zamanında yap- Bir köşe başında çocukluğu çıkıyor karşıcı, yol ğan ettiklerinden bir demet sunarken inceden de mış bir okullunun sevinci, erinci, az hüzünlü de ol- boyunca annesinin sesine kulak kesiliyor, yeni ha- olsa parmak sallayıp kimseyi derse çağırmıyor el- sa gülümseyişi... pisliklere isyanın atına biniyor arada ve türküler bette. Yalnızca yaşanan olağandışı günlerin çığlığı- Kimi an dersliğin ortasında muzipçe ve yüzüstü derliyor yeni baştan, uzun ömürlerin harmanından nı kendi dilince bir ezgiye çevirip o büyük çınarın, yere / hasıra uzanıp kitabının sayfalarında kaybolu- savrulup gelen. o ölümsüz ağacın incelikle eğilen dallarından birine yor kimi an bahçe duvarlarını ar- Dilin bahçesinden doğuştan izinli sözcükler ba- iliştiriveriyor; hepsi bu. şınlıyor herkesi peşine düşürüp. n şaklıyor Dağlarca’nın deyişiyle kimi unutulmuş, ki- Bazen “yürüyen basamaklar”ı mi anımsanmamış, kiminin kendisinden öte bileni ¹ Salgında Öyküler / Necati Tosuner / Türkiye tersinden adımlıyor, gün olu- az ya da hiç yok: yor yenile yazılmış şiire ya İş Bankası Kültür “Yenilginlik” diyor, “yakınış” diyor, “yıprantı” di- da yıllar önce söylenmiş ka- Yayınları / s. yor; “memek”i, “diyeşet”i, “irişkilik”i anımsatıyor; dim bir manzumeye dize 40 / 2022. “üzünç”ü de unutmuyor. oluyor. Türkçenin kolunda giriyor öykü evrenine, kolunda / dilinde Türkçeyle çıkıyor... HER SÖZCÜK İÇ YAKICI Salgında Öyküler, kısa söylemenin, vurup ge- çen öykülerin, sözü sündürmeden yerli yerine oturt- maların ustası Necati Tosuner’in “salgın” günlerin- deki iç yolculuklarından kesitler sunuyor. Ne ki kişisel olmaktan çok ötelere varıyor... Ev- rensel bir anlatıya erişirken bir yandan insanlığın yığınlar ölçeğinde umarsızlığının fotoğrafını çekiyor bir yandan da yer yer karakahve çoğun koyu yeşil Desen: MUSTAFA ALBAYRAK 54 1 Aralık 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle