Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NECATİ TOSUNER’DEN ‘SALGINDA ÖYKÜLER’
Hayata çağıran öyküler
Salgında Öyküler (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) vurup geçen öykülerin ustası Necati Tosuner’in “salgın”
günlerindeki iç yolculuklarından kesitler sunuyor. Ne ki kişisel olmaktan çok ötelere varıyor...
Bir yandan insanlığın yığınlar ölçeğinde umarsızlığının fotoğrafını çekiyor bir yandan da yer yer karakahve,
çoğun koyu yeşil karanlıklarda bitlenenlerin fırsatçılığına da çomaklar sokuyor.
HEPİMİZ VARIZ BU ÖYKÜLERDE
“Acaba Necati abi ne yazdı? Salgı-
nı, şu yaşının farkında olmayan dün-
yanın hangi iklimiyle tarif etti?” me-
rakıyla çevirince sayfaları kendimi bir
anda ömrümün pınar başında, ben-
cileyin bir çocuğun zıplayıp duran
topunun peşinde, yaşamak türküsü-
nün akışında buldum.
Yakınmak, kızmak, uluorta bağırıp
çağırmak yok. İyi tanıdığı tezgâhın
başında en iyi bildiği yemeği hazır-
lamak gibi onun yaptığı... Ya da sa-
manlıktaki iğneyi bulmak gibi... Ya
da bir seher vaktinde bağlarda bu-
luşmak gibi... Ya da bir oyunun yor-
gunluğunda günü konuşmak gibi...
Y. BEKİR YURDAKUL
Yer yer, “Ne arıyorsun yavrum
şu karmakarışık dolapta” sorusunu
irkaç gün önce, korsan bir
“Macera arıyorum!” diye yanıtlayan
maskeli olarak, hiç yasak
çocuğun oyun arkadaşlığından tanış
‘‘Bmasak dinlemeden -üste-
bir dil kuruyor Necati Tosuner. Öyle-
lik, çocukça bir yaramazlık tadına da
ce gülümseten, öylece dingin, öyle-
kanat açarak- öyle ilk kez kaçak ka-
ce elinizden tutan...
çak dışarıya çıktım.”¹
Sonrası ver elini hayat! Artık bü-
DİLİN SÜZÜLÜP GELEN ZARAFETİ
tün sokaklar; çocukluğun seslen-
Yer yer alıp yatırıyor, öfkeye batırı-
karanlıklarda bitlenenlerin fırsatçılığına da çomak-
dikleri, saklandıkları, elini kolunu sallaya sallaya
yor insanın yönetim beceriksizliklerini, adalete sırtı
lar sokuyor.
gezinen yalnızlık...
dönük hallerini... Bunu yaparken de anlatım / deyiş
Çocukluk yıllarından yarınlara uzanan bir zaman
Bütün pencerelerden süzülen, yansıyan, taşan-
ustalığından bir an olsun dışarı çıkmıyor, uzaklaş-
ve mekân varsıllığında dünyanın son yetmiş yılın-
lar; içimizdeki çığlık, buradan bakınca seslenenler,
mıyor. Dilin kılcal damarlarından süzülüp gelen za-
dan aynalara düşenleri avuç avuç harmanlayıp her
bakmasak da susmayanlar...
rafeti her an yanı başınızda duyumsuyorsunuz.
zamanki zarafetiyle masalarımıza bırakıyor.
Binlerce yıldır yaşananlar gibi bu salgın da yeri-
Öyle ki attığı her çizik, fark ettirmeden vurduğu
UZUN ÖMRÜN HARMANI
ni yenilerine bırakıp geçip gidecek. Bu, insana su-
her çekiç darbesi rahat sandığımız döşekleri batar,
Dünyanın bulaşıcı sandığı yaşlılığını soyunup / koy-
nulan, reva görülen son keder, kırgınlık, bungun-
içimizi dışımızı yakar ediyor.
nuna sokup sokakta alıyor soluğu Necati Tosuner.
luk, son can sıkıntısı da değil üstelik. Yakıp yık-
Aslında kimseyi üzmek değil meramı. Aksine bir
Kimi gün alfabelik çocuk, kimi gün yeniden yaşa-
makta, kırıp dökmekte bu sınır tanımazlığın bede-
dinginliğe, yeniden düşünmeye, bir daha bakmaya,
mak sınavında kendinden emin -arada ürkek- bir lise-
li / karşılığı olarak hayat da insan da yeniden sı-
bütünlüklü görmeye çağırıyor.
li; avuçları merak dolu, ceplerinde yalnızlığı; öfkesinin
nanacaktır.
Sakin, dingin bir öyküler toplamı sunduğu, pay-
sözcüklerinden oyuncak atlar yapıp düşüyor yollara.
Necati Tosuner, salgının bize / hepimize arma-
laşalım istediği; ödevinin tam ve zamanında yap-
Bir köşe başında çocukluğu çıkıyor karşıcı, yol
ğan ettiklerinden bir demet sunarken inceden de
mış bir okullunun sevinci, erinci, az hüzünlü de ol-
boyunca annesinin sesine kulak kesiliyor, yeni ha-
olsa parmak sallayıp kimseyi derse çağırmıyor el-
sa gülümseyişi...
pisliklere isyanın atına biniyor arada ve türküler
bette. Yalnızca yaşanan olağandışı günlerin çığlığı-
Kimi an dersliğin ortasında muzipçe ve yüzüstü
derliyor yeni baştan, uzun ömürlerin harmanından
nı kendi dilince bir ezgiye çevirip o büyük çınarın,
yere / hasıra uzanıp kitabının sayfalarında kaybolu-
savrulup gelen.
o ölümsüz ağacın incelikle eğilen dallarından birine
yor kimi an bahçe duvarlarını ar-
Dilin bahçesinden doğuştan izinli sözcükler ba-
iliştiriveriyor; hepsi bu.
şınlıyor herkesi peşine düşürüp.
n
şaklıyor Dağlarca’nın deyişiyle kimi unutulmuş, ki-
Bazen “yürüyen basamaklar”ı
mi anımsanmamış, kiminin kendisinden öte bileni
¹ Salgında Öyküler / Necati Tosuner / Türkiye
tersinden adımlıyor, gün olu-
az ya da hiç yok:
yor yenile yazılmış şiire ya İş Bankası Kültür
“Yenilginlik” diyor, “yakınış” diyor, “yıprantı” di-
da yıllar önce söylenmiş ka- Yayınları / s.
yor; “memek”i, “diyeşet”i, “irişkilik”i anımsatıyor;
dim bir manzumeye dize 40 / 2022.
“üzünç”ü de unutmuyor.
oluyor.
Türkçenin kolunda giriyor öykü evrenine,
kolunda / dilinde Türkçeyle çıkıyor...
HER SÖZCÜK İÇ YAKICI
Salgında Öyküler, kısa söylemenin, vurup ge-
çen öykülerin, sözü sündürmeden yerli yerine oturt-
maların ustası Necati Tosuner’in “salgın” günlerin-
deki iç yolculuklarından kesitler sunuyor.
Ne ki kişisel olmaktan çok ötelere varıyor... Ev-
rensel bir anlatıya erişirken bir yandan insanlığın
yığınlar ölçeğinde umarsızlığının fotoğrafını çekiyor
bir yandan da yer yer karakahve çoğun koyu yeşil Desen: MUSTAFA ALBAYRAK
54 1 Aralık 2022