Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Olağanüstü, Ferit Edgü, çok sertti fakat çok iyi bir editör-
dü. Beni bana tanıtmıştır. Attilâ İlhan, “Son 50 yılın en iyi
kalemisin, sen bunun farkında değilsin evlat” demişti bana.
Beni bir gün mektupla çağırdı, yazdığı hikâyeleri okuyor-
dum. “Bunları kitaplaştırmak istemiyor musun, ben Bilgi
Yayınevi’nin editörüyüm. Gel bana” dedi. Ona gittim ve ilk
kitabım “Ah Bayım Ah” kitabım çıktı. Sonra kendimi ABD’de
buldum. Onunla hayatı ve insanları saatlerce, günlerce konu-
şurduk. Biz bir gruptuk, başka bir grup da vardı. Selim İleri,
Hasan Bülent Kahraman, Buket Uzuner vardı.
Yaşar Nabi Nayır da editörümdü. O bana “Bir parça or-
ta düzeydeki okura in. Seni anlamazlar Nazlı” dedi. O da
muhteşem bir insandı. İlknur Özdemir ile de 24 yıl çalış-
tım. Beraber çalıştığım editörleri çok severim.
‘TANPINAR’A HAYRANIM!’
n Ahmet Hamdi Tanpınar’ı da romanlaştırdınız. Ay-
daki Adam, hem gerçekle hem de kurguyla iç içe. Nazlı
Eray’ın Tanpınarı’nı anlatır mısınız?
Nazlı Eray, Tanpınar’ını çok kovaladı. Hayranım
Tanpınar’a. Onun kitaplarından ziyade hayatını araştırdım,
o ilgilendiriyordu beni. Yapıtlarını nasıl yazdı, nerede yaz-
dı, ne şartlarda yazdı… Borçları, geç kalmışlık duygusu,
de çok çalışan bir yazar. Şöyle de bir bilgi vereyim: Bu kitap Yazmadan yaşayamam. Her yapıt daha canlandırır, diril-
güzel kadınları sevmesi…
üzerinde bir senaryo çalışması var. Açıkçası Tanpınar’ı da
tir. Yazmak hayattaki izdüşümüm, Mösyö Hristo’yu yazan
Meselâ Nur Sabuncu’nun büyükçe bir fotoğrafı varmış
oynayacak kişinin Haluk Bilginer olmasını isterim.
o küçük çocuğun ölüme karşı direnmesi. Ekonomik krizin
odasında. Nur Sabuncu, Şakir Eczacıbaşı’nın da eşi. Sonra
kâğıt fiyatlarına daha fazla etki etmemesini dilerim. Kitap-
‘YAZMAK HAYATTAKİ İZDÜŞÜMÜM!’
indirmiş tabii o fotoğrafı yanlış anlaşılır diye. Bunların izini
ların beklemesini istemem çünkü ben hızlı yazarım. Eve-
sürdüm. Kitapları zaten muhteşem, zamanının çok ötesinde n Son olarak, bundan sonraki çalışmalarınızı soralım.
bir yazar. Fakat benim için fazla titiz. Yazdıklarının üzerin- Okuyucularınızı neler bekliyor? rest Yayınları külliyatımı tamamlıyor.
n
ALBERTO MANGUEL’DEN ‘HAYALİ YERLERDEN YEMEK TARİFLERİ’
‘Yiyecekler kurmacadaki
gerçeklik duygusunu artırır!’
Alberto Manguel, Hayali Yerler Sözlüğü’nde düşlerle gerçekleri
birleştirmiş, kimi fantastik ve ütopik mekânlarla ilgili edebi anekdotlar
paylaşmıştı. O çalışmada tasavvurları, düş ülkelerine dönüşen ve
gerçekliğe ayrı bir anlam katan Manguel, okurlara hayal ile hakikatin
kesiştiği bir yolculuk vaat etmişti. Manguel, Hayali Yerlerden Yemek
Tarifleri’nde (Çeviren: Lâle Akalın / YKY) ise bu yolculuğu
sürdürürken işin içine yemekler, mezeler, tatlılar ve içecekler
giriyor. Manguel, Cervantes’ten, Borges’ten, Poe’dan,
Tolkien’den, Rowling’den ve hatta Homeros’tan ilham
alarak genişletiyor seyahatini.
oluruz. Lemuel Gulliver’ın yaptığı yolculukları aynen yapmak ti Zümrüt Şehir’le özdeşleşmiş Zümrüt Sürprizi gibi yemekler
KAAN EGEMEN
ya da Maria Monforte’un bahtsız aşkını paylaşmak ya da Çıl- şartlara ve coğrafyaya uygun olarak öne çıkıyor.
gın Şapkacı’nın çay partisine katılmak belki bize zor gelebilir. Çocukluğundan bu yana yemek tarifleri okuyan, ba-
‘EDEBİYAT YALNIZCA RUHUN GIDASI DEĞİLDİR!’
Ancak Mrs. Cratchit’in ‘benekli bir gülle gibi sert ve tıkız, zen bozarak bazen de karıştırarak kendi yemeğini yapan
Alberto Manguel, Hayali Yerlerden Yemek Tarifleri’nde
alev alev yanan dört yüz gram konyağın içine yatırılmış’ No- Manguel’in okura sundukları tarihin, edebiyatın ve coğraf-
(Çeviren: Lâle Akalın / YKY) okura hem anlatıyor hem de
el pudingini tatmamak ya da Oscar Wilde’ın Cid- yanın uyumlu birlikteliğini yansıtıyor.
anlatılarına uygun esprili çizimleriyle sesleniyor. Manguel,
di Olmanın Önemi adlı oyununda Algernon’un Yazara göre bunun bir adım ötesi de var: “Yi-
düşsel coğrafyalarda dolaşıp tarifler sıralarken hatıralarıyla
yutarcasına yediği salatalıklı sandviçlerin tadı- yecekler kurmacadaki gerçeklik duygusunu artı-
da buluşuyor, çocukluğundan bu yana yeme-içme konusuna
nı çıkarmamak için bir sebep yoktur. Mumbaylı rır. Ben her zaman bir karakterin durup bir şey-
ne kadar meraklı olduğunu ve tariflere nasıl ilgi duyduğunu
bir yazar arkadaşım annesinin körili sebze tarifi- ler yiyeceği ânı beklerim çünkü bence yemekten
anımsıyor. Anılarını düşsel ülkelerle yan yana getiriyor.
ni bana verdi ve ben de Kipling’in unutulmaz ro- söz edilmesi bile öyküyü insanileştirir.”
“Edebiyat yalnızca ruhun gıdası değildir” diyen Manguel,
manında Kim’in Lama’sına yedirdiği ilk yemeği Manguel, sofrasını tariflerle taçlandırıp ilginç
yemek ve edebiyat merakına ilişkin bir not düşüyor: “Yiye-
paylaşabildim. yemekler tatmaya çağırıyor. Davetiyenin başına
ceklerle ilgili öykülere hep ilgi duymuşumdur; daha doğrusu
Bir başkası, Madrid’de bana ‘duelos y quebran- da bir açıklama koyuyor:
karakterlerin durup bir yemek yedikleri, ocak başında vakit
tos’, yani ‘kederler ve üzüntü’nün nasıl pişirilece- “Bu kitapta ben ‘gerçek’ kurmaca
geçirdikleri ya da bir masa etrafında toplandıkları öykülere.”
ğinin tarifini verdi: Kitabın ilk paragrafında söy- mekânlardan kaçınıp bunun yerine yalnızca ha-
MRS. CRATCHIT’İN NOEL PUDİNGİ,
lendiği üzere Don Quijote’nin cumartesileri yedi- yal gücümüzde var olan yerlerin yiyecekleri
DON KİŞOT’UN ‘KEDERLER VE ÜZÜNTÜ’SÜ! ği yemek olan, yumurta, doğranmış yeşil biber ve üzerinde durdum. Atlantis’te verilen ziyafetler-
Manguel, gençlik yıllarından bu yana okuduğu, düşündü-
domuz pastırmasından oluşan cıvık bir karışım.” den Robinson Crusoe’nun adasında yenen en
ğü ve düşlediği hayali mekânlarda insanların yiyip içtikleri- Manguel’in yemek tarifleri, yokluk ve varlık basit yemeğe kadar her çeşit ve görüntüdeki yi-
ne kafa yorarak ve bunu gerçeklikle de bağdaştırarak oluş-
arasında salınıyor; Bengodi usulü erişte, Atlantis yecek (edebiyatın bize anlattığı gibi) özünde or-
turmuş kitabını. Sonra, kitaplar ile düşleri birleştirip yemek- balık yahnisi, Sancho tarzı barataria kroketleri, Dracula’nın tak insanlığımızın kanıtıdır: Hepimizin geldiği yeryüzünü
ler hayal etmiş:“Kendimizi sevdiğimiz kitaplarla özdeşleştiri-
favorisi taze kan kokteyli, Heliopolis’ten gelen lezzet güneş hatırlatmak için ekmek, hepimizin mutlaka döneceği yeryü-
riz; bir anlamda, sayfa üzerinde hayatını izlediğimiz karakter nektarı, Bretonya’dan çıkma pembe cin pastası, Oz’un başken- zünü hatırlatmak içinse tuz.” n
12 1 Aralık 2022