24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

COMTE DE LAUTRÉAMONT (4 NİSAN 1846-24 KASIM 1870) ‘Maldoror’un Şarkıları’ “Dünya edebiyatının en gizemli yapıtlarından olan Maldoror’un Şarkıları’nın (Çev. Özdemir İnce / İmge Kitabevi) yazarı Lautréamont, ya da gerçek adıyla Isidore Ducasse, hiçbir yayımcıyı ilgilendirmediği için kitabını kendi olanaklarıyla 1869’da bastırtmıştı. Ancak yayımcı, baskı ücretinin tamamının ödenmemiş olması nedeniyle eseri satışa çıkarmadı. Ducasse’ın ölümünden yıllar sonra 1874’te, satılmayan nüshalar başka bir editör tarafından tesadüfen bulundu ve yapıt yeniden basılarak satışa sunuldu. Sonunda, edebiyat dünyası Maldoror’u tanıma şansına erişmiş bulunuyordu.” övgüyle söz etmeye başladılar ama genellikle bir FERDA FİDAN delinin yapıtı olabileceğini düşünüyorlardı. Joris- Karl Huysmans eseri okuduktan sonra hayret- YARATICI’YA KARŞI İNATLA ler içinde “Böylesine korkunç düşler yazan bir SAVAŞAN BİR MELEK; MALDOROR! adam hayatta acaba ne iş yapıyor olabilirdi?” Lautréamont ya da gerçek adıyla Isidore diye sormuştu. Ducasse’nin gizemli yapıtı Maldoror’un Şarkı- ları (Çev. Özdemir İnce / İmge Kitabevi) altı şar- ÇIĞIR AÇAN BİR KİTAP OLDUĞUNU kıdan oluşan uzun bir düzyazı şiirdir. Karşımıza İLK SÜRREALİSTLER KAVRADI! bazen bir tür düşmüş melek olarak da çıkan Mal- Maldoror’un Şarkıları’nın aslında çığır açan doror, “Evren gibi hüzünlü, intihar gibi güzel” bir kitap olduğunu gerçekten kavrayan yazar- yüzüyle hayattan umudunu kesmiş insanı temsil lar, 20. yüzyılın başlarında, Philippe Soupa- eder ve kıyıcı bir kayıtsızlıkla suçladığı, “insan ult ve André Breton başta olmak üzere sürrea- dışkılarından ve altından yapılmış bir taht”ta otu- listler olmuştur. Zira Lautréamont’nun amacı- ran Yaratıcı’ya karşı inatla savaşır. nın dili ve edebiyatı altüst etmek olduğunu an- Ama bir yandan da “kayanın sertliğini, dök- lamışlardı. me çeliğin katılığını” geride bırakan insanlığın Kendileri de aynı amacı güttüklerinden, vahşi doğasını eleştirir ve sadizmin doruklarına tüm esere ve her şeyden önce altıncı şarkıda- varan canice eylemler gerçekleştirerek, insanla- ki Mervyn’in güzelliğini anlatan benzetmele- ra zulmetmekten haz duyar zira insan en ürkü- re hayran kalmışlardı: “Yırtıcı kuşların pençe tücü hayvanlardan bile daha zalim bir varlıktır: tırnaklarının geri çekilebilirliği gibi güzel (…) “Kendi istencime bağlı olsaydı, açlığı fırtına- ve özellikle, beklenmedik bir anda, bir teşrih larla dost olan dişi köpekbalığı ile yırtıcılığıyla masasında bir dikiş makinesi ve bir şemsiyeye ünlü kaplanın oğlu olmak isterdim: bunca kö- rastlamak gibi.” tü olmazdım.” Ancak aralarındaki farkı öne çıkarmak için, İçindeki nefret aslında bütün evreni saran kötü- S. Bernard’ın sözlerini anımsamalıyız: “Sür- lüğe karşı bir protesto şeklini alır. Zira iyilik yo- realistler inşa etmek için yıktılar, Lautréamont luyla hiçbir yere varılamayacağı açıktır: “Erdem- ise salt yıkmış olmak için yıktı.” li ve safça yöntemler bir şey kazandırmaz sana.” Şu var ki şair güzel olduğu kadar çelişkili gözlemleriyle bu yıkım arzusunu ne derece cid- EPİK BİR EVREN! diye almamız konusunda bizi belirsizlik içinde Yazar nesneleri ve hayvanları da konuştura- bırakır: “Kitap ya da dergi okuyarak vakit ge- rak anlattığı kimi tuhaf kimi korkunç olayların çirenleri genellikle kurtarmak zorunda olduğu- içine çok sayıda başkalaşma da katar. Bütün bu muz bu olağanüstü şaşkınlık duygusunu yarat- öğeler bize yıldızlar, okyanus, ve yeryüzünü de mak için özellikle çaba gösterdim ben.” içeren epik bir evrende olduğumuzu gösterir. Kullandığı abartılı üslup, kitabın İlyada ve ÖLDÜĞÜNDE 24 YAŞINDAYDI. Odysseia’daki gibi şarkılara bölünmüş olması, DÜNYADAN BİR METEOR GİBİ kötülük hakkında yazılmış bir düzyazı destanı şairin kendi sesi olarak algılayabileceğimiz bu tür yo- GELİP GEÇTİ’ okuduğumuzu kanıtlar: “Ben kan dökücülüğün tadını rumlar aracılığıyla, bir anlamda, okuyucu eserin ay- Yapıtın sonunda, Mervyn’in hâlâ Panthéon’un kub- betimlemek için kullanıyorum dehâmı!” nı anda yapılışına ve bozuluşuna tanıklık eder gibidir: besinde asılı duran iskeletinin çevre okulların öğrenci- Dünyanın bir cehennemden farkı yoktur ve insan yaşa- “Gündelik konuşmanın hafif ve kuşkucu tutumundan lerine korku saldığını yazdıktan sonra, yine araya bir mı boyunca mutlak olanı arayan doyumsuz bir varlıktır: sıyrılıp ve yeterince sakınımlı olup… söylemeye niyet- mesafe koyar: “Ancak küçük çocukları korkutabilecek “Ben de tıpkı köpekler gibi sonsuzluk gereksinimi du- lendiğim şeyi bilmiyorum artık, çünkü anımsamıyorum türden anlamsız söylentilerdir bunlar.” yuyorum… Ama çaresizim, doyuramıyorum bu açlığı!” cümlenin başını.” Ve hemen ardından, yapıtını bizi son bir kez şaşır- Fakat kendini bu evrenden soyutlayabilmek için so- tarak şu cümle ile bitirir: “Bana inanmak istemiyorsa- luk alacak vakti yok gibidir: onulmaz bir iç sıkıntısı GIDE: ‘OKUDUĞUMDA KENDİ nız, gidip görün kendi gözlerinizle.” içinde, görünmez bir elin kendisine sürekli eziyet etti- YAPITLARIMDAN UTANDIM’ Babasının büyükelçilikteki görevi nedeniyle bulun- ğini hisseder: “Peki kimdir öyleyse, örse inen çekiç gi- André Gide’in “Okuduğumda kendi yapıtlarımdan duğu Uruguay’ın başkenti Montevideo’da doğmuş bi, başıma demir çubukla vuran?” utandım” dediği ve şairin “küçük bir roman” olarak olan Isidore Ducasse, 24 Kasım 1870’de, Bismarck’ın sunduğu altıncı şarkıda ergen Mervyn, bizzat Tanrı ve orduları tarafından kuşatılmış Paris’te bir otel odasın- PARODİK VE ELEŞTİREL BİR KİTAP! elçilerinin bütün çabalarına karşın, kendini baştan çı- Ne var ki yapıtın içerdiği sürekli ironi bizi anlatıya faz- da ölü bulundu. Ölüm nedeni halen gizemini koruyor. karan Maldoror’un gazabından kurtulamaz. la kapılmadan, araya mesafe koyarak okumamız yönün- 24 yaşındaydı. Çağrılan doktor, resmi belgeye ölünün Son sayfadaki dehşetli sahnede, Mervyn’in cese- yaşını ve bekâr olduğunu yazdıktan sonra ekler: “Baş- de uyarır. Aslında kendini alaya alan, parodik ve eleştirel di mutlakçılığı simgeleyen Paris’teki Vendôme sü- bir kitaptır okuduğumuz: “İlkin sümküreceğim, çünkü ge- ka bilgi yok”. tunundan, cumhuriyetin anıtsal sembolü sayılan reksinimim var, ve sonra, büyük ölçüde elimin yardımıy- Kimsenin tanımadığı genç şairin cesedi Kuzey Panthéon’un kubbesine fırlatılır, ki bu tuhaf eylem Mezarlığı’nda geçici bir mezara gömüldü. Bir buçuk la, parmaklarımın düşürdüğü diviti tekrar alacağım…” geleneksel edebiyatı silip atmak isteyen şairin yeni- Lautréamont, 19. yüzyılda çok revaçta olan kara ro- yüzyıl sonra bile güçlü etkisini koruyan bu başyapı- liğe olan mutlak susamışlığının bir ifadesi olarak yo- mantizmi, hatta Julien Gracq’a göre belki de yalandan tın dünyadan bir meteor gibi gelip geçen yazarı Isido- rumlanabilir. re Ducasse’ın cenazesinin sonradan nereye nakledildi- ibaret olduğunu ima ettiği edebiyatın kendisini, mizah aracılığıyla yıkmayı amaçlayan bir üslup kullanır. Yayımlandığı ilk yıllarda gözlerden kaçmış olsa da 19. ğini ve mezarının bugün nerede bulunduğunu ise artık Şarkıdan şarkıya yapıta giderek daha çok karışan ve yüzyılın sonunda bazı yazarlar Maldoror’un Şarkıları’ndan kimse bilmiyor. n 4 24 Kasım 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle