24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyeti incitmek! Edebiyat zamana ayna tutar çoğunlukla. Gören, gösteren, düşündüren, sorgulayandır da. Gizli ve örtük olanı değil, açık saydamı seçmeli çağdaş insanlık bilinci / bakışı. Yurt olma bilinci, yurttaşlık bilincini var eder. Hakikat olandır bu. Eğer “illüzyon” diyorsanız; yalanlara inanmaya, ötekileşmeye de hazır olmalısınız. Adonis bir şair, bir düşünür. Günübirlik söy- lemlerin savunucularının, kirli siyasetlerin av- debiyat zamana ayna tutar çoğunluk- la. Gören, gösteren, düşündüren sorgu- cıların onu anlaması pek de mümkün değil! E Tam da şimdi, şu anda okunması gereken layandır da. Romanda, şiirde, öyküde, dene- mede, her bir anlatı biçiminde karşımıza çı- bir kitapla karşılıyor bizi Adonis: Kitap, Hitap, Hakikat… Kitabın açılış sayfasındaki şu dü- kandır. Size bir zamane bakışı yaratandır üste- lik. Bazen bir araya gelen anlatılarda bunu gö- şünceleri sizinle paylaşmak isterim: “Nietzsche’nin, yine Akdeniz sahillerin- rür gözleriz de. İşte o anda sorularınız, sorgu- larınız başlar. den ödünç aldığı ‘Tanrı’nın ölümü’ ifadesi gerçekten uzak görünmelidir. Gerçek şudur “Göksel tek” e bağlanarak, “yersel tek”i ço- ğaltmak… Üstüne üstlük “vahdaniyet” düşün- ki geçmişte ölen ve şu anda ölmekte olan yalnızca insandır. cesi bunu gerektiriyor, diyerek kutsayıcı eda- daki prototipleri çoğaltmak… Tanrı, şu anda Akdeniz sahillerinde hiç olmadığı kadar dilde, fikirde ve eylemde “Yüce” tutmak başka bir şeydir; kıymet- li ve değerli olma yanını belirtmek başka... Ve ‘hayat’ bulmaktatır. Ve insan, bugün dün- yanın hiçbir yerinde olmadığı kadar Akde- bunun nedenselliğinin hakikatini görmek de İSTİLA BAŞKA NASIL OLUR? bambaşka şeydir. Çoğaltarak azaltmak… Cehalet “kolay hedef”tir. niz sahillerinde ölmeye devam etmektetir. Tarihi tecrübeye dayanan gerçekler gösteriyor ki Oysa, “ululamak” yani körü körüne birtakım ritüel- Küçük bir avunç gösterisi, hatta adımıyla hemen lerle yapılan şakşakçılık zamane ideolojisinin, “büyük fethedebileceğiniz bir arenadır. Üstelik hiçbir kimli- tek tanrılara iman, insanlığın ahlâkını-beklentilerin aksine çok tanrılara inananlarınkinden daha yüksek birader”in ülkenizin kuşatılıp yağmalanmasına biçtiği ğe bakılmaksızın enjekte edebildiğiniz “hormon”un bir projenin söylenişi eylemidir olsa olsa… neyi / neleri silip yok kıldığınızı biliyorsunuz çünkü. bir seviyeye yükseltememiştir.” Ötede ise Jacqueline Rose şunları söylüyordu: “Kurtuluştan”tan “kuruluş”a giden süreci göre- Bir toplumu içten içe kemiren bir güve gibi çökert- meyen, yaşadığı her bir şeyi “hazırlop” bulan bir me hamleleri günümüzde öylesine çok ki. Dilde dü- “Toplumda hiçbir fırsatı kaçırmayan, meşrulaşmış tuhaf bir saldırganlık türü işlemektedir.” güruhun anlamayacağı şey ulusal dirlik / bütünlük şüncede, eğitimde siyasette, üretimde ekonomide, denebilenin öyle hamasetle olamayacağıdır. ailede kültürde… Yaratılan taleplerle veya ötelenen Tüm bu altüst oluşları, tapınma hoyratlığını, yağ- mayı, savaşı ve yok edişi, şiddeti ve kötülüğü anla- Sevgi ve nefret arasına sıkıştırılmak istenen top- arz’larla tükeniş iklimini yaratabilecek körleşme ha- lumun şakşakçıları her dönem olagelmiştir. Bu ye- lini sağlamak… Bir tür çağın hastalığı denen “salgın” yabilmek için edebiyata yüzümüzü dönmek, yazı- dan bize taşınan bilincin ışığına bakmak gerekiyor. ni bir argüman değildir. Kışkırtıcılık içerdiği malum! gibi toplumların bilincini dumura uğratılabilecek si- Karşımızda iki gerçeklik durmaktadır: “toplumsal yasal erk iklimini yaratmak… Isabel Allende ise Şili’yi anlatıyordu bize. Salva- dor Allende’li Şili’yi… İzleyen, gözleyen, yaşanan- uzlaşma bilinci”, “içsel yaşantı/duygusal eğitim bi- “12 Eylül 1980” askeri darbesi nasıl bir “hakikat”e linci.” Bunları da “tutku” ve “haz”la karıştırmadığı- kapı aralamıştı, şimdi bunun sonuçlarıdır yaşanan. lara tanıklık eden bir anlatıcının bakışıyla yurdunun nasıl yağmalandığını gözler önüne seriyordu. Tari- mız sürece; “yüce” veya “ulu”, kutsanan veya kut- Isabel Allende’nin Denizin Uzun Taçyaprağı ro- sal görünenin “hakikat”inin ne/ler olabileceğinin ay- manını okurken düşündüm bunları sevgili okur. Bir hin akışı insanın ve ülkenin yazgısını nasıl belirliyor- du bunu gösteriyordu. rımına varabiliriz ancak. de “paralel okuma” yaptığım Kitap, Hitap, Hakikat Demem o ki gizli ve örtük olanı değil, açık sayda- ( Adonis) ile Anneler: Sevgi ve Zulüm Üzerine Bir Bir sürükleniş öyküsüydü anlatılan, bir ülkenin nasıl kan kaybettiğinin, kendine dönüşünün öykü- mı seçmeli çağdaş insanlık bilinci/bakışı. Yurt olma Deneme’yi (Jacqueline Rose) göz göze olmuş düş bilinci, yurttaşlık bilincini var eder. Hakikat olandır ve gerçekliğin “hakikat” penceresindeki yansıma- sü… Oraya bakınca, o trajedinin öyküsünü oku- yunca ister istemez kendi ülkenizin sürüklenişini de bu. Eğer “illüzyon” diyorsanız yalanlara inanmaya, larını yudum yudum sindirerek/yazarak yol alırken ötekileşmeye de hazır olmalısınız. hissettiklerimi paylaşmak istedim. düşünüyordunuz sevgili okurum… n GONÇALO M. TAVARES’TEN ‘BABASINI ARAYAN YÜZYILINDA KAYIP BIR KIZ’ arius adlı “kaçak” bir adam fendiler, Teknik Çağında Dua Etmeyi Öğ- bir gün şehrin ortasında, elinde renmek gibi romanlarıyla tanıdığı Tavares, M küçük kartlar olan 14 yaşında yine küçük küçük oyunlar kurarak toplum- Down sendromlu bir kızla karşılaşır. sal, hatta evrensel bellek meselesini kur- Kızın etrafında kimse yoktur ve belli ki calıyor bu kez. İlk satırından son noktası- kayıptır. Kısa süre sonra anlaşılacaktır ki, na kadar bu çiğ çağın vicdanlı insanlarına Hanna adlı bu kız Berlin’deki kayıp sesleniyor. babasını aramaktadır. Kaçak Marius is- Babasını Arayan Yüzyılında Kayıp Bir ter istemez Hanna’ya bu arayışta yardım- Kız (Çeviren: İmren Gökçe Vaz de Can- cı olacaktır. valho / Kırmızı Kedi Yayınevi), çağdaş Berlin’e gitmek üzere yola çıkarlar, Portekiz edebiyatının en üretken kalem- yol boyunca karşılarına çıkan birbirin- lerinden Gonçalo M. Tavares’ten yumruk den ilginç insanlar ise onları asıl aradıkla- gibi bir kitap. n rından bambaşka bir noktaya getirecektir. Karşılaşılan her insan, geçmişte yaşananlara dair bir Babasını Arayan Yüzyılında Kayıp Bir Kız / Gon- metafor ve önlerine çıkan her gerçek, ayrı bir imgeye çalo M. Tavares / Çeviren: İmren Gökçe Vaz de Can- dönüşecektir.Okuyucuların Kudüs, Beye valho / Kırmızı Kedi Yayınevi / 200 s. / 2022. 18 24 Kasım 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle