Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ROBERT SEETHALER’DAN ‘SON SENFONİ’
Gustav Mahler’in son yolculuğu
Gustav Mahler üzerine esaslı bir çalışma yürüttüğünü her satırda belli eden Robert Seethaler, Son Senfoni’de
(Timaş Yayınları / Çev. Regaip Minareci) şöhreti ölmeden önce bulan büyük bir ismin huzursuzluk ve kaygı
dolu yaşamını anlatıyor. Bir biyografi kitabı olmamasına karşın yaşamındaki kilometre taşlarını önümüze
diziyor, insani duygularına ortak ederek Mahler’le empati kurmamızı sağlıyor.
şefi olarak olgunlaşmasına tanıklık eden,
DOKUZUNCU SENFONİ
kurtçuklara, baget darbelerine, te-
KORKUSU!
re ve toza katlanan bu kürsü, onun
Psikanalist Theodore Reik’e
için dirayetin sembolüydü: çöküş,
göre ise Beethoven, Schubert ve
inkâr, geri dönüş, çok çalışma-
Bruckner’in dokuzuncu senfonile-
nın getirdiği başarı, duraklama
rini yazmalarının ardından ölmele-
ve yeniden mücadele…
ri, Mahler’de de dokuzuncu senfo-
Sürekli bir yıpratılma
ni korkusu yaratıyordu. (Ne ki o da
ve gücünü toplayıp yeni-
dokuzuncu senfonisini tamamladık-
den doğuşun simgesiydi
tan sonra gerçekten de ölecekti.)
bu kürsü. Mahler o kür-
Bir yandan da şöhretin getirdiği
süden inince ise duygusal
psikolojik baskının altında eziliyor-
ve kaygılı bir adam hali-
du Mahler. Klasik müzikte yüzyı-
ne bürünüyordu.
lın sembol isimlerinden biri olarak
görülen ve bu şöhretin bedelini ruh-
YAŞAMINA
sal olarak ebedi huzursuzlukla öde-
GÜÇLÜ TANIKLIK
yen Mahler, fiziki olarak da birta-
Seethaler’ın Son
kım sorunlar yaşıyordu:
Senfoni’si de Mahler’in
Çocukluğundan beri mide has-
daha çok duygusal ve kı-
sasiyetinden kronik baş dönmesi-
rılgan yanına, iç dünyasına
ne, yerli yersiz çarpıntıdan migrene
eğiliyor ama bahsettiğimiz
hassas bir mizaca sahipti sözgelimi.
despotik yanını göstermeyi
Yaşı ilerledikçe en çok da uykusuz-
de ihmal etmiyor.
luk onu mahvetmeye başlamıştı.
Bir biyografi kitabı üslubun-
dan bilinçli olarak uzak durarak
KÜRSÜDEKİ ZEBANİ!
Mahler’in son gemi yolculuğu üze-
Son Senfoni’de (Timaş Yayınları)
rinden onun geçmişinde bir yolculu-
şöyle yazıyor Robert Seethaler:
ğa çıkarıyor bizi; güvertede onun yanın-
“Geceleri yatağında çoğu zaman
BATUHAN SARICAN
gözünü kırpmadan yatıyordu. da duruyor ve tıpkı bir beyaz perdeden iz-
Duvarlardan çıtırtılar, hışırtılar geliyor- ler gibi kuşku ve kaygı dolu geçmişine ta-
liyor aklına: “Ölmek, demek böyle bir
batusarican@gmail.com
nıklık ediyoruz.
du. Sonra yataktan kalkıp odanın içinde şey” diye düşünüyor: “Sakince durup
dolaşıyor, bu seslerin kaynağını arıyor, Bu yolculuk sırasında geçmişe dönüş-
beklemek.”
MÜKEMMELLİK SAPLANTISI
derin düşüncelere dalıp kaygılanıyordu. lerle Mahler’in yaşamına ilişkin izlenimi- Bir kuşa kulak vererek hazırladığı son
Unutulmaz besteci Gustav Mahler’i hiç
miz epey güçleniyor:
Müziği düşünüyordu. Müzik, soluk alabi- senfonisi tınlıyor o sırada kulaklarında.
kuşkusuz şöhreti ve klasik müziğin sınır-
len ve ağırlıksız bedeni bütün odayı dol- Müzikle ilgili düşünceleri, orkest-
Bir bölümün kilidini, havada süzülen bir
larını genişlettiği senfonileriyle anımsıyo-
duruncaya kadar yayılabi- ra şefi ve opera müdü- kuşun muzipliği açıyor, sorun çözülüyor.
ruz. (Ah o Beşinci Senfoni’sinin Adagietto
len bir canlıymış gibi ka-
rü olarak sergilediği güç, Böylelikle Mahler’in yaratım sürecine
bölümü yok mu!)
ranlıkta onun varlığını his- Beethoven’a hayranlı- ilişkin de bilgi sahibi oluyor, şiddetli baş
Biraz daha meraklı olanlarımız ise
sediyordu Mahler.” ğı, Viyana’ya sığmayı- ağrısıyla yere uzanmışken bir anda yerin-
1897’den 1907’ye kadar yönettiği Viya-
şı ve oradan ayrılışı, New den fırlayıp kalemini üç saat düşürmeden
na Operası’nın altın yıllarına damgasını
MAHLER’İN KÜRSÜSÜ bestesini yazdığı ana gidiyoruz.
York’taki huzurlu günleri,
vurduğunu, bununla birlikte Avrupa’nın
Öyle bir huzursuzluk-
huzursuzluk dolu geceleri, Büyük bir yaratıcıya yaraşır biçimde ne
önemli müzik şehirlerinde onlarca kez
tu ki bu, opera yönetiminde duysa yarıyor Mahler’e; tahta gıcırtısı
karısıyla tanışması, evlilik-
kürsüye çıkarak alkışlandığını ve sekizin-
tam bir despota dönüşüyor, veya çalıştığı kulübenin yakınındaki bir
leri, çocuklarını kaybetme-
ci Senfoni’sine “Binler Senfonisi” denme-
her şeye müdahale ediyor,
kuşun alaycı ötüşleri gibi her şey ona
leri ve son senfonisi...
sinden nefret ettiği gibi anekdotlardan da
kürsüdeyken karşılaştığı en ilham olabiliyor:
haberdar olabiliyor.
ufak bir hatada tekrar tekrar
“Nesnelere kulak vermeli, sonra da kı-
YARATIM SÜRECİ
Ancak Mahler, bu bilgilerden ibaret
ve tekrar çaldırıyordu. çının üzerine oturup çalışmalıydı insan,
Almanya’dan New
değil tabii ki. Her şeyden önce duyguları-
Sanatçıları olduğu yerde işin sırrı buydu.”
York’a uzanan yolculuğun
nı yoğun olarak yaşayan, mükemmellik
rezil ediyordu.
ardından Amerika isimli bir Tatlı sert bir tartışma sırasında
saplantısı olan nevrotik bir insandı.
Ona “Kürsüdeki Zeba- Mahler’in Sibelius’a söylediği çok ünlü
geminin güvertesinde sık
Birçoğumuzun bilmediği ise ıstırap
ni” denmesi de boşuna de- sık düşüncelere dalmışken bir söz aklımıza geliyor bu sırada:
çeken bir ruha sahip olmasıydı. Öyle ki
ğildi. Bu gerginlik her da- “Senfoni aynı dünya gibi olmalıdır.
yakalıyoruz onu.
Sigmund Freud’a bizzat giderek psikana-
im uzuvlarına da yansıyor, Bu düşünce selinde İçerisinde her şeyi barındırmalıdır.”
liz bile edilmişti. orkestrayı yönetirken yere vurması, yolda Robert Seethaler da Son Senfoni’de
kendimizi bazen New York Filarmoni
Harold C. Schonberg de dilimize çevri- yürürken sergilediği bir alışkanlığa dönü- için başlayıp yarım bıraktığı partisyonla- adeta Mahler’in Dokuzuncu Senfoni’sini
len Büyük Besteciler (VBKY) isimli kita-
şüyordu. rın etrafa saçıldığı masanın yanı başında besteliyor ve bu senfoniye Mahler’le ilgili
bının Mahler’le ilgili bir bölümünde yaşa- Mahler’in kendisini en güçlü hissettiği belki de her şeyi dahil ediyor.
buluyor, bazen kırlara gidip kuş seslerin-
mın anlamını sorgulamanın Mahler’de bir yer ise Kraliyet Operası’nın bodrumunda de bulduğu kısa huzur anlarını beraber Şöhreti ölmeden önce bulan Mahler’in
saplantı haline geldiğini, bunu bir derin bulduğunda kurtçukların kemirmiş olduğu son yolculuğu üzerinden iç dünyasına
yaşıyoruz.
düşünür olarak değil de bir nevrotik ola- eski bir kürsüydü. Açık denizde geçmişi düşünmesine bol- ayna tutuyor. Yine sürükleyici ve atmos-
rak yaptığını ifade ediyor. O kürsüyü hiç bırakmamıştı. Orkestra ca zaman oluyor ve düşündükçe ölüm ge- fer yaratan bir anlatıya imzasını atıyor.
n
6 23 Eylül 2021