29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SEPİN İNCEER’DEN ‘AĞITLARIN TANRISI’ ‘Başımı yasın kucağına koydum!’ Ağıtların Tanrısı (Doğan Novus) bir aşk mektubu... Yazar, eğitmen Sepin İnceer’in ölen eşi, sevgilisi, çocuklarının babası Okan’a yazdığı bir aşk mektubu. Bir ağıt. Bir kadının sevdiğinin ölümüne ve bu ülkede ömrü kelebeklerden daha kısa süren, büyükler tepişirken ölen bütün çocuklara yaktığı, kalbi parçalayan bir ağıt. Ve bir manifesto. Bu topraklarda yaşanmış bütün acılarla yüzleşmeden, bir hiç uğruna ölen bütün çocuklarımızın yasını tutmadan yola devam etmenin olanaksızlığını haykırarak ilan eden bir manifesto. Başımı yasın kucağına koydum ben. dilerini linç ettiklerinin farkın- ALİN KAYALAR Böyle yaşadım. Hâlâ da böyle yaşıyorum. da olmamalarındaki zekâ nok- Neşemin kaynağı da bu. sanlığına sözüm var genel ola- n Ağıtların Tanrısı çok ilgi çeken bir ki- rak. Kitapta da yeni geldikçe yaz- tap oldu. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? ALAN, BERKİN, CEYLAN, VEYSEL dım bunları. Gerçek bir hikâye olması ne kadar etkili? n Kitapta ölen, öldürülen çocuk isimleri Adam ve kadın diye ayırmadan Çok teşekkürler. Metin benden çıktı, oku- de var. Mülteci acı gerçekliğinin sembolü insanlık olarak yaşamayı bece- run artık. Okurların bana yazdığı mesajlardan olan Aylan ya da bir hiç uğruna ölen remediğimizi düşünüyorum. Bu anladığım kadarıyla, hem kendi küçük yaşa- çocuklarımızdan Berkin Elvan… yaptığımız yaşamak değil. Aşk mımda ve Türkiye’de olan bitene karşı öfke- Bu çocukların isimlerini kitaba nasıl olmadan yaşamaya çalışıyoruz, mi, acımı açıklıkla ifade etmiş olmam hem bir yapıda dahil ettiniz? olmuyor. kitapta ismi geçen 152 ve hatta daha fazla Öncelikle şunu belirteyim, Ağıtların Şu anda bir şekilde, bir şeyler- öldürülmüş çocuk ve hem de kitaba hâkim Tanrısı’nı okuyan Şeyhmus Diken (bura- de söz sahibi olan adamların sırıl- olan gerçeklik, belki bunlara bağlanabilir. dan kendisine teşekkürlerimi, Alan’a da öz- sıklam âşık olmalarını isterim, bu n Yası yaşamak konusunda, yası evre- rümü bir daha ileteyim) bir dü- çok güzel olurdu. Benim “sonra- lere ayıran, hangi aşamada zeltme verdi ki, aslında ben de sı güzellik” deyişim vardır, tam hangi sürecin başlayacağını bu ikileme düşüp birkaç kay- o olurdu bir âşık olsalar, sonrası öngören yurtdışında pek çok naktan da kontrol etmiştim, yi- güzellik olurdu. kitap var. Bu tür kitaplar size ne de doğrusunu yazamamışım O pek “güçlü”, hep kızgın, ne- ne hissettiriyor? maalesef. dense normal bir ses tonuyla ko- Yazılmış her kitaba saygım var Aylan’ın adının doğrusu Alan nuşmak varken her daim naralar- ama hepsini ciddiye alamıyorum. imiş. Mem û Zîn destanındaki la konuşan, her şeyin en iyisini Yas ve evreleri üzerine yazı- Mem ê Alan’dan gelirmiş. bilen, şu parti kapatılsın, şunlar lanları mesela ciddiye alamı- Nasıl oldu? Berkin, Ceylan, sussun, bunlar hapiste olsun, sa- yorum. Lineer olmayan insan Veysel, bu çocuklar metinler- dece ben, sadece ve hep “ben, lineer bir şekilde anlatılır mı, de kendilerini bana gösterme- ben, ben” diyen adamlar birilerine çok âşık rerek yanıt vereyim: Ölüm değil sürgünde bence anlatılamaz. ye başladılar. Yazdıklarımda olsunlar, bunu çok isterdim. Yası bir yapı içinde hapsetme- olan. Asıl sürgün olan, ölümden bu kadar onlardan bahsederken buluyor- yi, yası formüle etmeyi Tanrı’ya uzak yaşamak isteyen insanlık. dum kendimi. ‘İNSANLIK KÜLLİYEN şirk koşmak olarak görüyorum. Ölüm her şeyi kapsar, sürgünde olamaz Sonra Türkiye’de öldürülmüş çocukları, SÜRGÜNDE!’ Yas bir Tanrı, karşısında yerimizi bilmek gerek. ki. Bizler sürgünde, ev dediğimiz şeyin ne isimleri, yaşları, öldürüldükleri tarih ve şe- n Kitabınızın başında Yaşar Kemal’in Her şeyi illa neo-liberal dogmaya indirgeye- olduğunu anlamadan, ev sandığımız bina- hirlerle her metnin sonunda bu kitaba dahil Ağıtlar’ından bir epigraf da var. Ağıt ceğiz, bu bana gülünç geliyor. larda ama asıl evimizde olamadan, haybe- etmek istedim. yakmak. Nedir sizce anlamı? Siz yaktınız ye yaşıyoruz. Her sabah yazarken de onlar için mı? Yas tutmak açısından nerede ‘NE BIRAKMA VAR NE TUTUNMA!’ Ölürken son cümlemizin “ne güzel sev- yaptığım bir ritüel vardı, onlara içimden duruyor ağıt? n Eşinizin ölümünün ardından tutun- dim” olmadığı ihtimalde, ki bu çok büyük söylediklerim vardı. İsimlerini kitaba Bu kitabın yakabildiğim kadarıyla duğunuz duygu neydi? bir ihtimal, ölüme nasıl kahrolarak gidece- alarak içimden söylediklerimi kitaba dahil Okan’a ve çok sevdiğim ülkeme bir ağıt Okan’ın ölümünün benim için bir trav- ğimizi göremiyoruz. etmiş oldum. olduğunu düşünüyorum. Ve o epigrafta ma olmadığını bu konuda eğitimli biri ola- O son cümlemiz, “ne güzel kitaplar yaz- rak ben de anlayabiliyorum, birlikte çalıştı- Okurlar da kendi söyleyeceklerini söyler tam kastettiği bu değil Yaşar Kemal’in ama dım, ne güzel filmler çektim, ne çok para diye bir hayalim vardı, ne mutlu bana ki aslında bu kitap kendime de ağıt, ğım terapistler de. kazandım” olsun istemeyeceğiz ama o iste- Okan’ın ölümü birçok sebepten dolayı bu hayalim gerçek oldu. kendi sessizliklerime. mediğimiz cümleleri yaşıyoruz. Bunun de- Okan ölmeden önce yazdığım metinle- benim için travmaya dönüşmedi; Okan’ın lilik, akıl tutulması olduğunu düşünüyorum. ölümü, sevdiğimin ölümüydü, buydu. SESSİZLİĞE AĞIT… rin hepsi sessizliğime ağıt. Yani olan bite- İnsanlığın külliyen sürgünde olduğu- Tutunduğum bir şey yoktu aslında, bı- n Epeyce açık sözlü bir kitap. Erkek ege- ne, sessizliğime ağıt yaktığım bir kitap ay- nu düşünüyorum ben. Sürgünde yaşayanlar men dünyaya da bir başkaldırı var sanki. nı zamanda Ağıtların Tanrısı. raktığım şeyler vardı ama bıraktığınız gala- ölülerine ve dillerine hasrettir, biz mecazi tı hissi de hâlâ tutunacak bir şeyler varken Genel olarak Türkiye’nin egemenlerine, n Ölüm çağımızda sürgünde mi? Göz ve asıl anlamıyla, ölülerimize ve dillerimi- oluyor, o yüzden belli bir yerde ortadan kültür ve geleneğimizi linç etmiş olmaları- önünden ırak olsun mu istiyor ölüm? kalkıyor. Ne bırakma var ne tutunma. na, bir şeyleri linç ettiklerinde aslında ken- Ne güzel bir soru bu, şöyle yer değişti- ze hasret yaşıyoruz, daha ne olsun. n EDITH NESBIT’TEN ‘SHAKESPEARE’DEN HİKÂYELER’ illiam Shakespeare’in eserlerinin, herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir dille çoğu zaman bir utanç kaynağıdır derler. İngiliz edebiyatının klasikleri için- hikâyeleştiriyor. DÖNEM ÇİZİMLERİYLE W de en muteber eserler Shakespeare’in çalışmalarına yetkin ZENGİN TASARIMLAR... olmasına şaşmamak gerek. bir giriş niteliğindeki, çevirisini Modern fantastik edebiyatın Macidegül Batmaz’ın yaptığı 200 sayfalık Shakespeare’in tarihe geçmiş karakterleri sanatkârlar, şairler ve romancılar tarafından kurucuları arasına giren Edith Nesbit, Shakespeare’den Hikâyeler, keyifli dönem Shakespeare’den Hikâyeler isimli, Maya öyle yaygın biçimde kullanılmış ve bu çizimleri ve zengin tasarımlarıyla da Kitap tarafından yayımlanan kitabında, karakterler engin İngiliz edebiyatının içine öyle herkesin kütüphanesinde bulunması William Shakespeare’in yirmi oyununu işlemiştir ki bu oyunların konusunu bilmemek gereken bir çalışma. n 16 26 Ağustos 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle