Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M. NEVZAT HIZ’DAN ‘BİR ŞEHİR SÖZLÜĞÜ ORHAN KEMAL’İN ADANA’SI’ Orhan Kemal, Adana’dır; Adana, Orhan Kemal! Araştırmacı yazar M. Nevzat Hız’ın çalışması ‘Bir Şehir Sözlüğü Orhan Kemal’in Adana’sı’nı (Everest Yayınları) merakla bekliyordum. Doğrusu duygulandığımı belirtmek istiyorum. Kitabın kapağındaki fotoğraf nedense bana Yılmaz Güney’in, Boynu Bükük Öldüler romanının girişine yazdığı sözü anımsattı. Adana, yetiştirdiği her sanatçının eserlerinde bir uzantıdan öte, belirleyici bir kişi, bir unsur gibidir. Ahmed Arif’in “kundağımız / kefen bezimiz” diye tarif ettiği Çukurova toprağı, eseri kendi konuşturur, yazdırır dersem abartmış olmam. Hız’ın büyük emeklerle hazırladığı sözlük, içerdiği iki bini aşkın maddeyle bir şehrin usta bir yazarda ne denli etkili olduğunun göstergesidir. IŞIK ÖĞÜTÇÜ “Herkesin özlediği, düşlerini kurduğu bir şehir vardır. Ben Adana’yı severim. İşte orda, Adana’da, sevdiğim insanlar yaşar.” Yılmaz Güney ADANA’NIN DİLİNDEN KONUŞMAK! Orhan Kemal Müzesi bünyesinde yaptığım araştırmalardan sonra eklenen kitaplarla üstadın 59 eseri içinden önemli bir kısmının merkezi Adana’dır. M. Nevzat Hız; üstadın Adana’da geçen roman, öykü ve şiirlerini ele alarak eserlerinde geçen deyim, atasözü, yörenin ekonomisiyle ilgili terimler, kalıplaşmış sözler, mekânlar, maniler, türküler olmak üzere kentin özgünlüğünü taşıyan ne varsa inceleyip ortaya çıkarmış. Kitabı hazırlamanın ne kadar uğraştırıcı ve güç olduğunu tahmin etmek zor değil; ancak Hız’ın Ön Söz’ündeki bir ifade bu işin altından nasıl kalktığının belki de en önemli sırlarından biridir: “Bu çalışmayı başarabilmek için Orhan Kemal sevgisinin yanında Adanalı olmak gerektiğinde de ısrarcıyım. Çünkü bu coğrafyayı bilmek, dili duymak hatta yaşayarak öğrenmek ve sözcüklerin duygusunu, insanların bakışlarından hissetmekten geçer.” ADANA KÜLTÜR MİRASINA BÜYÜK BİR KATKI Şaşırtıcı değil; sözlüğün künyesinde editör olarak bir başka Orhan Kemal tutkunu ve Adana sevdalısı bir kalemi daha görüyorum: Mazlum Vesek. 2000’lerin başından bu yana benimle beraber Orhan Kemal’e ilişkin sayısız etkinlikle konuşmacı olarak yer alan ve ustayla ilgili çeşitli araştırmalara imza atan Vesek de Adana’nın yetiştirdiği önemli gazetecilerdendir. Tabii, bu çalışma Hız’ın da ilk araştırması değil. Adana Spor Tarihi başta olmak üzere kente dair önemli araştırma kitaplarıyla da karşımıza çıktı. Bu sözlükle de akademisyenler, araştırmacılar, meraklı okurlar kadar Adana kültür mirasına da ciddi bir katkı sunmuş olmaktadır. Çünkü, Adana, Türkiye’nin olduğu kadar; tarihte de sayısız medeniyetin geçiş noktası olduğu için bu kültür harmanında bir “Adana dili” doğmuştur. Tek neden bu değil elbette. Çukurova, 19. yüzyıldan bu yana dünyanın neresinde bir ekonomik ve toplumsal gelişme yaşandıysa bunu anında hissetmiştir. İki asır önce bu bereketli topraklarda dünya pazarına girecek olan pamuk ekiminin başlaması, dünyanın yeni paradigmasının (sanayi devrimi) anında Adana’da hissedilmesi sonucunu getirmiştir. GÖÇ DALGASI VE DİL! Arap Yarımadası’ndan Balkanlar’a, Anadolu’nun en uç topraklarına varana kadar birçok coğrafyadan Seyhan ve Ceyhan’ın beslediği bu topraklara gelen göç dalgası bu dilin doğal olarak inşasını ve zenginliğini sağlamıştır. M. Nevzat Hız da farklı dillerden kelimelerinde hâlâ Adana’da kullanıldığını çalışmasında belirtmektedir. Kitabı incelerken kolaylıkla ve adeta sürüklenerek okuduğumuz Orhan Kemal eserlerinin nasıl bir dil zenginliği içerdiğini bir kez daha gördüm. Üstadın, dili ve anlatımıyla bir kentin kimliğini oluşturduğunu görürüz. Herhalde Adanalıların, Adana’dan söz açıldığında ilk önce sanatçılarından söz etmesinin erdemi de buradadır. Orhan Kemal, Adana’dır; Adana, Orhan Kemal’dir. DİVLEK, BİDER, HAKALMAZ, MIRMIRIK, GÖVÜNMEK, ŞIVGA! Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı,Türkiye’de romancıların topluma dair sosyologlardan ve tarihçilerden daha çok şey söylediğini dile getirmiştir. Buna en iyi örnek herhalde Orhan Kemal’dir. M. Nevzat Hız’ın sözlüğü 1900’lerden 1950’lere kadar Adana’yı araştırmak isteyen her bilim insanı için bir başucu kitabıdır ki, aklıma ilk gelen birkaç sözcüğü örnek vermek isterim, “divlek”, “bider”, “hakalmaz”, “mırmırık” gibi sözlerin hayatın içinde nasıl dolaştığını öğrenmek için kitabın en derli toplu eser olduğunu düşünüyorum. Sözlük, Orhan Kemal’in tıpkı halk ozanları gibi bir kültürü geleceğe taşıdığının da göstergesi. Nasıl ki Karacaoğlan’ın şiirlerinde karşımıza çıkan “gövünmek”, “şıvga” gibi kelimeler bize bir zenginliğin ispatıysa; Orhan Kemal’in sokağa ve yaşama kulak kabartarak eserlerine dahil ettikleri bu zenginliğin geleceğe taşınmasının olgusal örneğidir. Öte yandan, Orhan Kemal’e ilişkin özellikle Adana’da daha fazla araştırma yayımlanması hâlâ en büyük temennimdir. Zira, M. Nevzat Hız’ın yaptığı çalışmayı farklı açılardan üniversitelerin bünyesindeki bölümler geliştirebilir. Adana’nın her tarafında Orhan Kemal gibi sanatçıların eserlerinden alıntılar görmek, okumak; onların eserlerinde yarattığı şehir atmosferini kentin içine taşıyabilir, yaşadıkları coğrafyanın ne kadar önemli olduğunu her gün görebilirler. Bu sözlük, bu çalışmaların ilk adımlarından biri olur diye umut ediyorum. SÖZLÜKTEN ciciği gevşemek (dey): Aşırı ilgi karşısında yumuşamak, beklenti içine girmek. …bir iki el atmış, senin anlayacağın ciciği gevşeyivermiş. (Bereketli Topraklar Üzerinde) dut silkeler gibi silkelemek (dey): Birini kolayca kısa sürede dövmek. … Derken efendi, beni bir tuttu, dut silkeler gibi silkeledi. (Hanımın Çiftliği) dırabazayı kurmak (dey.): Özel, gizli bir yerde önemli bir konuyu görüşmek için toplanmak. Dırabızayı kurmuşsunuz… (Cemile) n 8 8 Nisan 2021