Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Korkularımızla baş edebiliriz “Korkularla baş etmek üzerine yol gösterici bir hikâye!” diyor arka kapakta. Sizin canavarlarınız ne zaman, nerede ve ne şekilde görünüyor? Görmezden gelmeyi seçip etraftan gizli saklı mı tutuyorsunuz yoksa sağaltarak birlikte yürümenin bir yolunu buldunuz mu? EMEK YURDAKUL K orkuyoruz. Leo da korkuyor gece yarısı gelen canavarlardan… Kâbuslarına doluşan canavarlar yalnızca onun mu derdi ya da bir şeylerden korkan sadece o mu? Tarih boyunca insanın çeşit çeşit korkusu oldu. Başlarda bunlar hayatta kalma içgüdüsünün itici gücüyle çözülmesi daha olası korkulardı. Farklı çeşitleri, bugün de rastlananları yok mu? Var elbette. (Var olduğu toplulukta kabul görememe korkusu hep vardı diye düşünüyorum.) Kitapta da anlatılan avcılar örneğin, bir süre sonra korkmamaya mı başlıyorlar avlanırken? Hiç sanmam. Avcılar da korkularını av deneyimleriyle birleştirerek hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Peki, ne oldu da bugün korkularımız bizi harekete geçmekten alıkoyar hale geldi? NEDEN KAÇIYORUZ ŞU ‘KORKU’DAN? Korku, toplumsal dönüşümlere paralel çeşitlendi. Tanıdık korkulara, baş edilemezse bedene dolaylı yansıyan, depresyona yol açarak kişinin yaşam enerjisine, üretimine ket vuran veya kişiyi, kendini var edemediği için süründüren ama hayatta bırakan türler eklendi. “Korku” kendine maskeler, dolaylı anlatımlar buldu da biz ona bakmaktan niye bu kadar kaçar olduk? Bizi hayatta tutmak için var olan duygumuz, saklanılması gereken, utanılacak bir şeye ne ara dönüştü? Korkunun en sevdiği maskesi “kaygı”. Biz bu ikincil duygumuzla uğraşırken birincil olan korkuyu keyifle görmezden geliyoruz. Çözüm arıyoruz diye kaygıyla baş etme yollarını öğrenirken içimiz rahatlıyor çünkü korkumuza bakma sorumluluğunu almadığımız gerçeğiyle yüzleşmekten kurtulmuşuz. Öyleyse “Korkmuyoruz, sadece kaygılıyız…” diyerek rotamızda ilerlemek varken Leo’yla bizi dürterek keyfimizi neden kaçırıyor bu yazarlar? KÂBUSLAR MI KORKUYA, KORKULAR MI KÂBUSA? Leo’nun kâbusları da saklandıkları yerden, ailecek yeni eve taşınmalarıyla çıkıyorlar. Tek başına kalacağı çatı katı, annesi kadar heyecanlandırmıyor onu, kocaman yeni ev de. Bahçe işlerinde babasına yardım etmek de çare olmuyor. Öğretmeninin, başucuna ayakkabı koyma önerisi de çözmüyor kâbus sorununu. İlk gece bir hayalet, ikincide bir kurt, üçüncüde aslanlar, dördüncü gece bütün bir köy kovalıyor Leo’yu. Yeni bir çözüm önerisi oluyor kız kardeşinin: “Kütüphane!”. Anne, Leo, Mia ve bebek Vallie kütüphanede pek çok kâbus temalı kitap tarıyorlar. Kâbuslar Esnasında Kaçmak, dikkatini çekiyor Leo’nun: “Kâbus görürken kaçan kişi kendinden korkar. Bu kendi kişiliğinden bir kaçış anlamına gelir”. Ancak hiçbir şey anlamıyor: “Kişi kendinden nasıl korkar?” Sonunda Rüyalar Kabilesi’ni buluyorlar ve sabah ilk işleri toplanıp rüyalarını konuşmak olan bu kabilenin üyelerinden Aki de Leo gibi kâbuslarıyla baş edemiyor. Hikâyenin çok gerçekçi oluşu ve oğlunun yüzünün beyaza kesmesi anneyi korkutuyor, kitabı bırakıyor. Aslında Leo’nun tüyleri korkudan diken diken olmamıştı. Mutlu hissettiği içindi. “Hayatında ilk defa kendisiyle aynı durumda olan birinin varlığından haberdar oluyordu çünkü.” Anne bırakıyor kitabı ama kız kardeşi, onun için kütüphaneden ödünç alıyor ve başlıyor Leo’nun Aki’yle arkadaşlığı. Aki, kâbuslarıyla başa çıkmak için ne yaparsa Leo da cesaret bulup deniyor aynısını. Bazen başarılı oluyorlar. Kabile şefi Sihuan, “Atılan her ilk adım başardığın anlamına gelmez, sevgili Aki. Eğer bir şey öğrenmek istiyorsan, sabretmelisin. Vazgeçmemelisin… Deneyip yanılarak öğreneceksin” diyor Aki’ye. Leo’ysa şaşkın; aynı şeyleri yaşarken kabile şefini dinlemekten de memnun tekrar tekrar deniyor yüzleşmeyi kâbuslarıyla. Kâbuslarıyla başa çıkarken korkularıyla yüzleşme cesaretini içinde buldukça, Leo’nun hayatında da işler yoluna giriyor. Yeni sınıfından bir çocuk, Tom, futbol oynamaya çağırınca Leo kaskatı kesiliyor ama bunu aşmayı başarıyor. Ne var ki Tom’un pijama partisine gidemiyor çünkü arkadaşlarının ortasında gece bağırarak uyanmak istemiyor. Evet “Atılan her ilk adım başardığın anlamına gelmez” Leo artık bunu biliyor ve denemeye devam ediyor. Tom öfkeliyken yanına gidip özür diliyor, sorununu anlatıyor. Tom gülmüyor, Leo şaşırıyor. Gerçi sorununu dile getirirken Leo, Tom’un tepkisinin kendisi için giderek önemsizleşmesini de tuhaf buluyor ama kendisini çok iyi hissediyor. Leo’nun sorununu Tom’a açıklama kararını kendi içine danışma hamlesi ve karnından gelen onay sesiyle harekete geçmesi de yüzleşmelerin kişinin kendisiyle barışmasındaki önemini vurguluyor metinde. KAÇMAK YERİNE ‘DUR’ DEMEK! Geceler boyunca Aki’yle beraber canavarlarına “Dur!” deme egzersizleri yapıyor Leo. Sonunda başarıyorlar, dur demekle kalmıyor rüyalarında eğlenebiliyorlar da. Ve Sihuan gülümseyerek “Rüyalar, vahşi hayvanlara benzer. Dik başlıdırlar. Bazen onları evcilleştirmeyi başarabilirsin. O zaman kendine doğru yönlendirip onlarla harika şeyler yapabilirsin” diyor. Avda hayvan öldürmek istemeyen Aki, yakaladığı hayvanı evcilleştirme isteğini kabilesine kabul ettirirken kâbuslarına sebep olan korkusuyla da yüzleşmiş oluyor. Leo da sosyalleşmeyle olan meselesinde adımlar atarken büyük bir basamağın önüne geliyor: Sunum ödevi. Sunumdan tam not alıyor. Nasıl mı? Kâbuslarını rüyaya çevirmiş, arkadaş edinmiş, sorunuyla hem yüzleşip hem de dile getirmiş o. Neden korksun sunumdan? “Sunumum rüyalarla ilgili” diyor Leo sınıfın önünde çıplakmış gibi hissederken. Sesi yüksek ve hafif titrek ama o, bunun gayet normal olduğunu söylüyor kendine. Çünkü Leo da farkında: “Korku sağlıklı bir duygu.” Kitabın sonunda aileler için yer alan sonsöze bakmayı unutmayın, deriz. Korkularınıza sizi hayatta tuttukları için teşekkür ederek, kâbuslar gibi onları da sakince evcilleştirdiğiniz, onların araç bizlerin de direksiyonda olduğumuz keyifli zamanlar diliyoruz… n Gece Yarısı Canavarlar Geldiğinde / Victor Spoormaker, Bouwien Jansen / Resimleyen: Alette Straathof / Çeviren: Hasan Türksel / Can Yayınları / 176 s. / 9+ / 2021. 16 22 Nisan 2021