Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir dehanın ‘ev’indeyiz!
Asuman Portakal, sözcüklerin her birini birer fırça dokunuşuyla yerli yerine yerleştirdiği öyküleriyle bizi bir
dehanın, büyük bir sanatçının çığlığını, barıştan, herkese adil pay edilmiş iyi bir hayattan yana tavrını bir kez
daha ve yakından görmemiz için sessizce onun atölyesine götürüyor değilse de o atölyeyi evimize getiriyor.
len içli, ağrılı, hüzün yük- yer aldığı bir sergiyi, onla- lukta, dünyanın tanık olduğu büyük bir
Y. BEKİR YURDAKUL
lü, kederli ne ki direnç- ra hakkınca vakitler ayıra- ressamın, Picasso’nun çalışmasına,
li ve kararlı, kimi zaman rak gezmekteymişim duy- yaratım sürecine, dönemin tarihsel, si-
ir yazarın masası, (varsa) ça-
çocuk gözleri gibi kah- gusuyla okudum. yasal gelişmelerine, Nâzım’ın deyişiy-
lışma odası ne kadar çok eş-
kahalar atan seslenişleri- Daha ilk öyküde kendi- le “sana düşman, bana düşman, düşü-
ya / nesne barındırabilir ve ne
ni ressamın yaşamından mi bana hep karmakarışık nen insana düşman” sistemlerin insa-
kadar karışık olabilir ki? Oy-
anlarla da bezeyerek öy- gelen (Bakmayın böyle de- na ettiklerine de tanık oluyoruz.
B sa bir ressamın ya da yontu-
diğime, aslında doğrusu
küleştirmiş bu yapıtında. Onun, resimlerinden yola çıkıp anla-
cunun atölyesi, sizin için de öyle midir
Resim sergileri dedim da budur. Sistemli, dizgeli maya, öğrenmeye çalıştığımız dünya-
bilmem ama ilk anda orada kaybolaca-
ya... Ne zaman bir ser- oluşların hep kısır kaldığını sına, kimi zaman hınçla bilmek istedi-
ğım duygusu uyandırır bende. Ya da o
biliriz) bir atölyede bulunca
giyi görmeye heveslen- ğimiz çalışma anlarına, kimliğine, duy-
sanatçının gerekli bir nesneyi nasıl şıp
sem sevinçten çok hü- aklıma düştü. Sahi, neden gularına, insan yanına sızıyoruz.
diye bulabildiğini düşünürüm.
bu tablolar yoktu kitapta?
zün girer koluma. Res- Portakal’ın yalın, incelikli öyküleme-
Asuman Portakal’ın sözcüklerin her
Sevgili Portakal’dan al-
samın, yaşam(ın)ın can sinin kılavuzluğunda o dünyanın kapı-
birini birer fırça dokunuşuyla yerli ye-
alıcı, ağrılı, kahırlı bir ke- dığım bilgiyi, barındırdığı ları -tablolarını bilenler için ışık sızdı-
rine yerleştirdiği, okurunu Picasso’nun
incelik dolayısıyla özellik-
sitini saatler, günler alan rır ya da aralıkken- bir anda ardına de-
atölyesine yer yer gülümsemeler, ara-
le paylaşmak isterim. Ya-
bir çabayla / çalışmay- ğin açılıyor.
da düşünsel iklimler ormanında derin
yınevi, kitabın hazırlık sü-
bakışmalar eşliğinde taşıdığı yeni ya- la tuvale aktarışını, o doğum sancısı- Kısacası bir dehanın, büyük bir sa-
recinde, anılan tabloların fotoğraflarına
nı düşünürüm her tabloyu izlemeye, natçının çığlığını, barıştan, herkese
pıtı Picasso’nun Gözleri’ni, daha ya-
kitapta, gerekli izinleri alıp yer vermek
duymaya durmuşken ve oradan, sani- adil pay edilmiş iyi bir hayattan yana
pıtın ilk öyküsünü okurken bir resim
için çabalamış. Ne ki sonuç olumlu ol-
atölyesinde buldum kendimi. Oradan yelerle ifade edilen bir süre kalabildi- tavrını bir kez daha ve yakından gör-
mayınca kitabın “görselsiz” tasarlanma-
ğim tablonun karşısından her seferin- mek için Portakal, bizi sessizce onun
da bir koşu bir resim sergisine...
sı kararlaştırılmış.
Bütün sanat yapıtları gibi, resmin de de mahcup ayrılırım. atölyesine götürüyor değilse de o atöl-
bir dili var. Ve gürül gürül konuşur o gü- O nedenledir ki Picasso’nun yeyi bize, evimize getiriyor. n
PICASSO’YA KONUK OLMAK
Gözleri’i,öykülere konu olan tabloların
zelim tablolar da... Size bir şeyler/ çok
Bir ressam-yazarın, Asuman
şeyler anlatır. (“Güvercinli Çocuk”, “Cambaz ve Genç Picasso’nun Gözleri / Asuman Por-
Portakal’ın başarıyla kurguladığı beş
Asuman Portakal, Picasso’nun beş Palyaço”, “Bir Kadın Başı”, “Guernica”, takal / Tudem Yayınları / 72 s. / 10+
öykünün bizi çıkardığı düşsel yolcu-
tablosunun işte o durmaksızın akıp ge- “Claude İki Yaşında ve Onun Tahta Atı”) / 2021.
Dinozor / Fosil Ağacı ya da Gingko Biloba
Hem iklim krizine bağlı nedenlerle çıkan hem insan eliyle çıkarılan yangınların acısı tazeyken, insanın doğayla
mesafesini kapatan sımsıcak bir filizlenme yolculuğu anlatıyor Ebru Akkaş.
de fark etmediğimiz, giderek büyüyen bir ya- lı eğitim yaklaşımlarını benimseyen okullar
EMEK YURDAKUL
raydı doğayla kuramadığımız ilişki. var, sevindirici gelişmeleriyle nefes aldıran.
Tüm bu iklim krizi, ekonomik dalgalan-
u öykü, annesinin dalından düşen
HAYATTAN KOPMAYAN EĞİTİM malar vb. ortasında saygı duyulan müca-
meyve ve onun içinde yeşerme-
Sanayileşmeyle övülen hizmet sektörüne deleleriyle eskiden de dendiği gibi “eğitim
B yi bekleyen tohumu hakkında. Ve
çocuk yetiştirmenin yüceltilmesiyle sistem neferleri”ne kadar okur olarak beni soru-
yeşil parmaklar: “Annemin sarı yaprakları
de paralel şekilde bozulmuştu. Ya da zaten larla, anımsamalarla yolculuğa çıkaran Eb-
arasında yatarken biri gelip beni aldı. Yeşil
hedeflenen buydu. Ve insanlar çocuklarının ru Akkaş gibi yazarlar…
parmakları vardı.”
çamura batmadan, elleri su toplamadan, “ki- Bir tohumu filizlendirmek gibi ufku geniş bir
Yeşil parmaklı, bitkilerle dolu odasında üç
bar” kentsoylular olmasıyla gönendi. yolculuk sunuyor sözcükleri ve V. Aghani’nin
tohumu da gereken koşullarda filizlendiriyor.
Aslında Köy Enstitülerimizle eğitim seviyesi çizimleriyle bize Dinozor Ağacı! n
Bir bitkinin tohumdan ağaca evrilme süre-
cini izlemenin keyfi kadar gerekli koşulla- yükselirken yaşamın gerçeğinden uzaklaş-
rı sağlamanın getirdiği sorumluluk edinme mayan yeni bir kuşak yeşertilmişti. Ne ya- Dinozor Ağacı / Ebru Akkaş /
mutluluğu sarıyor insanı metinde ilerledikçe. zık ki sömürgeci yaklaşıma uygun yetiştiri- Resimleyen: Vaghar Aghani / Final
1980’ler ve 90’larda pek de deneyimledi- len çocuklar olamazdı onlar. Kültür Sanat Yayınları / 24 s. / 6+ /
ğimiz bir bağ değildi bu. Eğitim sistemimiz- Şimdilerde dünyada ve ülkemizde fark- 2021.
30 Aralık 2021
16