Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Püsküllü’ değil tatlı ‘bela’
Doğan Gündüz yalın, sakin, gülümseyen anlatımıyla Türkçenin tadını baştan sona sevinçle
duyumsadığım, bir sonraki bölüm için sayfaları merakla çevirdiğim “Püsküllü Bela”yla,
çocukların sahasında top çevirmekten vazgeçmeye çağırıyor hepimizi...
KULAK VERELİM ÇOCUKLARA! soru imine dönüştü, gelip dikildi kar- ha çok sizi alıp kendi hikâyesine götü-
Y. BEKİR YURDAKUL
Püsküllü Bela’yı da aynı duygular şıma. Yaparak yaşayarak, deneye ya-
rüyor, yeniden.
içinde okudum. Okullarımız düştü ak- nıla bir sürece dönüştüremediğimiz
“Selin de kim?” dediğinizi duyar gi-
e zaman çocuklar için kale-
lıma, kendileri olmalarının önünde ko- okullar. Bu doğrultuda işe koyulan
biyim. Kitabın, Püsküllü Bela’nın kah-
me alınmış iyi bir kitabın başı-
caman engeller gibi dikildiğimiz ço- Köy Enstitüleri’ne de on yıl olsun ta-
ramanı. Püskülü bir yana, sandığınız
N na geçsem okullar düşer ak-
cuklarımız, onları - bırakın anlamayı - hammül edemeyişimiz...
gibi “bela” falan da değil Selincik!
lıma; yeni “binyıl”la birlikte hepten sa-
dinlemeye vakit bulamayışlarımız...
Doğan Gündüz, sorularından vaz-
hipsiz kalan, kaderine terk edilmiş bi-
İlk öyküde, tavan arasında kendi PÜSKÜLLÜ BELA DERKEN...
geçmeyen, sırada durmaktan hoşlan-
zim okullarımızdan çok, okul gerçeği-
halinde bir yalnızlık içinde küskün mı- Doğan Gündüz; yalın, sakin, gü-
mayan, kendisi olmak hevesini hiç yi-
nin kendisini düşünürüm.
zıkamı bulup kattım hayatıma yeni- lümseyen anlatımıyla Türkçenin tadını
tirmeyen, hayatı kendi sınayıp öğren-
Satırları arasında sevinçli yolculuklara
den. “Fen Dersi Ödevi”nde öğretme- baştan sona sevinçle duyumsadığım,
me hevesinin atından inmek isteme-
çıktığım; yazarına, çizerine, yayıncısına
nin asıl “değerli” olanı vurgularken iz- bir sonraki bölüm için sayfaları me-
yen çocuklarımıza bu unvanı nasıl da
teşekkürümü fısıldadığım kitap doğru-
lediği yol, Selin’in babasının şemsi- rakla çevirdiğim Püsküllü Bela’yla, yu-
kolayca yakıştırdığımızın (“yapıştırdığı-
dan okulla ilgili olmasa da böyledir bu.
yeyle ve yağmurla sınavı... Ve final! karıda sıraladıklarımın çok daha fazla-
Aslında çocuklar için yazılmış kitap- mızın” mı demeli yoksa) altını inceden
“Git Bir Yüzünü Yıka” bölümünün sını getirip yanı başımıza bırakıveriyor.
lar dönüp dolaşır bir şekilde okula da çiziyor kitaba bu adı verirken.
çağrısı öylesine güçlü ki! Dinlemeyi Püsküllü Bela on iki bölümlü bir roman
götürür bizi. Ne ki ben sanırım erken- Bu zevkli okuma ve düşünme yol-
denesek ya bir; bu çocuğun nesi var, aslında. Ancak her bölüm, size, harika
ciyim; elimden bırakamadığım kitabımı culuğumuzu Nuray Çiftçi’nin de de-
niye üzgün, niye ağlıyor? Kendisi an- bir öyküde olduğunuzu duyumsatıyor.
okumaya durduğumda kendimi bir ilko- senleriyle hoş kıldığını ekleyerek ko-
latsa ya... Her bölümde kendi çocukluğunu-
kulun - çoğunlukla kendi ilkokulumun yalım noktayı. n
Öğretmen okurların, görevleri sıra- za, okullarınıza, dersliklerinize gidi-
- bahçe duvarına yaslanmış bulurum.
sında bu tümceyi kaç kez kurdukları- yor; bulduğunuz ders aralarında bah-
Artık bir salıncakta gibiyimdir; bir Püsküllü Bela / Doğan Gündüz /
nın şöyle ince bir muhasebesini yapa- çede tam da yeni bir oyun kurmuşken
öykünün zamanı-mekânı, bir kendi Resimleyen: Nuray Çiftçi / Can Ço-
caklarından hiç kuşkum yok. bir bakıyorsunuz Selin de yanınızda.
düşsel mekânım... Sonra “okul” olgusu, kocaman bir Arada sizin oyununuza katılsa da da- cuk / 120 s. / 9+ / 2021.
Okul başka türlü olmalı
Bir dizi macera vaat eden “Becky Breinstein”ın bu ilk kitabında yazar; kendi kısırdöngüsünde
yuvarlanan, yaratıcılığını yitiren, sürece çocukların/ gençlerin neredeyse hiç katılmadığı okul
anlayışına sıkı, sağlam eleştiriler getiriyor.
SORU SORMANIN DEĞERİ lozofun, “Soru sorma virüsünü bir kez Breinstein’ın bu ilk kitabında yazar; ken- kadar bizim ül-
Becky Breinstein, çok - sınıf atla- kaparsan ondan kurtuluşun yoktur. di kısırdöngüsünde yuvarlanan, yaratıcı- kemizde de okul
yacak kadar - başarılı ne ki ele avuca
Neden yaşadığını merak etmeden ya- lığını yitiren, sürece çocukların/ gençle- bahçeleri, tepeleri dikenli telli yüksek
sığmaz bir çocuk. Herkesin birbirine şamaya devam edebilir misin?” deyişi rin neredeyse hiç katılmadığı okul anla- duvarlarla çevrili değildi.
benzediği, aynı şeyleri yapıp benzer hep aklını kurcalıyor Becky’nin. yışına sıkı, sağlam bir eleştiri getiriyor. İçiyle (içinde olup bitenlerle) ve dı-
şeylerden zevk aldığı, soru sormaya “Başka türlü olmalı okul, eğitim!..” Teknolojik gelişkinlikle özgürlük ve ba- şıyla çocuklara ancak kendi hapisha-
boş verdiği ya da bunu hepten unut- düşünün ardına düşüp okulun bahçe- ğımlılık ilişkisini tartışmaya, değerlendir- nelerini yapmalarını söylemekle ye-
tuğu bir hayat hiç ona göre değil. sine kendi “çadır okulu”nu kurunca da meye çağırıyor. Huzursuz, yerinde du- tinen günümüz okullarına yönelik bu
Doğup büyüdüğü kasabada olup bi- çok geçmiyor okuldan atılıyor böyle- ramayan, zor çocukları yaftalayıp geç- derin, bilgelikle bezeli yazınsal eleşti-
tenler, okulun katı kuralları onu sürekli sine başarılı bir öğrenci. Çünkü soru- menin kolaycılığı ve sonuçları üzerinde rinin işe yarayacağını umuyorum. n
bir arayışa itiyor. Ne sunulanla yetiniyor larıyla insanları kızdırıyor Becky. O so- bir kez daha düşünelim istiyor.
ne de görünenle... Hep duvarın arkası- rular sayesinde hiçbir şey bilmedikle- Öykünün belki de en çarpıcı yanı, ar- Becky Breinstein - Sokrates’in
nı merak ediyor. Derken felsefeyi keş- rini fark edince de olanlar oluyor. kadaşlarıyla gece geldikleri okulu için Zehir Kadehi / Marc Van Dijk, San-
fediyor farkında bile olmadan.
Becky’nin yaptığı, “Karanlıkta okul çok der Ter Steege / Çeviren: Gizem
Bugün de büyük bir değer olan ‘İYİ KORUNAN HAPİSHANE’ iyi korunan bir hapishaneye benziyordu” Kara Öz / Hayalkurdu Yayıncılık /
Sokrates’le kesişiyor yolları. Ünlü fi- Bir dizi macera vaat eden Becky tanımıydı. Çok değil, kırk yıl öncesine 144 s. / 9+ / 2021.
14 2 Aralık 2021