Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KADIN EDEBİYATÇILARIN YAZINDAKİ YERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME MERHABA Kadın, edebiyat ve devrim! Edebiyatın vazgeçilmezi kadınıyla erkeğiyle insandır. Kadınların toplumsal, siyasal, kültürel yaşamdaki etkilerinin artmasıyla son yüzyıllarda edebiyata yoğun olarak girmeye başlayan “kadın edebiyatı” konusunun da “kadın” sorunu gibi yaşadığımız sürece var olacağını, tartışılacağını söylemek bilicilik sayılmaz. “Kadın ve edebiyat” kavramıyla anlatılmak istenen kadın edebiyatçıların edebiyata kattıklarının yanı sıra kadınların edebiyatta nasıl yer aldığıdır. ÖNER YAĞCI Yıldız Sertel, Annem’de, annesi Sabiha Sertel’in neleri nasıl yaşadığını, savaşımını, neler yazdığını anılarıyla aktarırken yakın tanıklığıyla dünü bugüne getiriyor. Erendiz Atasü, Kadınlığım Yazarlığım Yurdum ve Yıllar Geçerken: Hayat ve Roman, Ayşe Kulin, Hayat, Hüzün, Hayal’deki anılarında, yakın geçmişimizin insanlık durumunu ve kadın ve edebiyatçı olarak karşı karşıya kaldıkları sorunları da incelikleriyle aktarıyor. Lemanser Sükan’ın Gedelekli Nazmiyanım ve Arzu K. Ayçiçek’in Dağın Ardı isimli “anı defteri”nden süzülen çocukluk ve ilk gençlik anılarıyla yurdumuzun kırsal gerçeğine nostaljik güzellemelere, ezilmişliğe ve kırıklıklara giderken, opera sanatçısı Güler Keskinkaya’nın Unutulacak Gibi Değil isimli anılarıyla bir başka sanat dünyamıza yelken açıyoruz. Nilgün Sezeralp’in babası Ruşen Hakkı ile dertleştiği Babalar da Birer Kuştur ile hüzünleniyoruz. KADIN EDEBİYATI KAVRAMI Zeynep Altıok Akatlı, Acısı Bende Kalsın ile annesi Füsun Akatlı ve babası Metin Altıok’la; Eren Aysan, Bir Eflatun Ölüm ve Hangi Zamandı Unuttum ile annesi Adviye Aysan, babası Behçet Aysan’a ışığını çevirirken yakın acılı bir dönemin tanığı oluyor. Bu anıların (daha onlarcası var elbette) tümü de kadınların zenginleştirdiği bir edebiyatla buluşturuyor bizi. “Kadın” kavramı da “edebiyat” kavramı da “insan” kadar eski. İnsanlığın yarısı ve iki cinsinden birisi olan, ilkel toplulukların anaerkil düzenlerinde egemen olan kadın, özel mülkiyetin başlamasıyla tanrıları, peygamberleri erkek olan dinlerin de etkisiyle yüzyıllar boyunca sürecek köleleşme sürecine girdi. Yaşamın her alanında olduğu gibi edebiyatta da “erkek egemenliği” bu sürecin doğal sonucuydu ve edebiyatın da öznesi erkek, nesnesi kadın oldu. Kadınların toplumsal, siyasal, kültürel yaşamdaki etkilerinin artmasıyla son yüzyıllarda edebiyata yoğun olarak girmeye başlayan “kadın edebiyatı” konusunun da “kadın” sorunu gibi, emperyalist küreselleşmenin insanlığın başına bela olduğu bir dünyada yaşadığımız sürece var olacağını, tartışılacağını söylemek bilicilik sayılmaz. EDEBİYATIN VAZGEÇİLMEZİ KADINIYLA ERKEĞİYLE İNSAN! Edebiyatın vazgeçilmezi kadınıyla erkeğiyle insandır (“manyetoyu çeviremez tavşan” Enver Gökçe), insanların ilk anlaşma aracı dil, sonra da dille yaratılan düşler, düşünceler, bunların kurgusu ve yayınla paylaşılmasıdır. Edebiyatçı öğrendikleriyle, duygularıyla, kurduğu düşlerle, kurmacasıyla dünyaya tutulan bir ayna gibi yaşam ve insana ilişkin sorular sorar, bunları açıklamaya çalışır. İki büyük kavramı, kadını ve edebiyatı bir araya getiren “kadın ve edebiyat” kavramıyla anlatılmak istenen kadın edebiyatçıların edebiyata kattıklarının, edebiyattaki durumlarının ele alınması ya da kadınların edebiyatta nasıl yer aldığıdır. Kadınların eşitlik savaşımının parçası olan bu olgu elbette edebiyatta da yansımasını buluyor. Kadın edebiyatı kavramının kadınların kendisini var etmesinin göstergesi olarak yüceltme kaygısıyla kullanıldığı da belirtilmeli. İPEK SABAHLIK’TAN AMASANGALARA... Kadın ve edebiyat gibi iki büyük kavramın bir araya gelmesi konunun çok geniş boyutlarıyla tartışılmasını gerekli kılıyor. Ne Yazıyor Bu Kadınlar? (Mehmet Aydın), Kadın Romancılarımız (Ömer Nida), Türk Romanında Kadın: 19231938 (Bahriye Çeri), Türk Romanında Kadın Kimliği:19461960 (Ramazan Gülendam), Türk Edebiyatında Kadın Yazarlar (Aysu Erden), Edebiyatımızda Kadın Yazarlar Sözlüğü (Neriman Ağaoğlu, Zerrin Saral), Kadın Yazın Siyasa, Erkek Yazınında Kadın (Tansu Bele), Kadınların Gözüyle Yazmak ve Yaşamak (Zehra İpşiroğlu) gibi kitaplarda da gördüğümüz gibi, yalnızca İstanbul’da 1990’da kurulan Kadın Eserleri Kütüphanesi’nde derlenen ve sayısı 15 bine ulaşan kadın eserleri bunun en büyük kanıtı. Son dönemlerde yayımlanan kadın edebiyatçılarımız üzerine yazılan ya da kadınların yazdığı yaşamöykülerinden birkaç örneği anımsatarak bu zenginliğin bir tutamını anımsatacağım: Suat Derviş’in yaşamının romanlaştırıldığı İpek Sabahlık (Osman Balcıgil), Halide Edib Adıvar’ın anlatıldığı Halide (Semra Topçu), Ayşe Kulin’in Türkan Saylan’ı anlattığı romanı Türkân, Faruk Şüyun’un hazırladığı ve Ayla Kutlu’yu tanıtan İnsanlığın Öbür Yarısının Yazarı, Erdal Doğan’ın Sevgi Soysal’ı anlattığı Yaşasaydı Âşık Olurdum, Elfin Tataroğlu’nun Bahriye Üçok’u anlattığı Bahriye, Tansu Bele’nin Cumhuriyet Kadınının Aydınlık Yüzü Necla Arat, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Sennur Sezer’e bir değerbilirlik örneği olarak sunduğu Sevdadır Kısaltır Geceyi… Turan Ali Çağlar, 2020 Çiğli Belediyesi Fakir Baykurt Roman Ödülü’nü kazanan Amasanga romanıyla tarihin derinliklerine inerek “Amazonlar” diye bilinen Anadolu’nun Amasangalarını anlatırken insanlığın ve kadınlığın savaşımını günümüze dek getiriyor. KADIN DEVRİMİ Ne Olursa Olsun Savaşıyorlar/ Kadın Sorununun Neresindeyiz?’de kadınların verdiği toplumsal savaşıma “Kadınlar Devrimi” diyen Server Tanilli, “Bu yolda verilecek mücadelede erkeklerin payı da önemlidir. Ne var ki yolları asıl açacak olan, kadınların bilinçlenmesi ve eylemi olacaktır. Kadınlar, kadınlarımız da, bu uğurda, ne olursa olsun savaşıyorlar” diyor. Aydınlığımızın, insanlaşmamızın ustası Nâzım Hikmet, “Kadınlarımızın Yüzü” demişti: “Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır / acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan / karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü. / Ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların / göllerde ışıyan seher vakıtları gibi. / Hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların, / görelim görmeyelim karşımızda dururlar / gerçeğimize en yakın ve en uzak.” KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Editör: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Bu sayımızın kapağında, doğumunun 106’ncı yılında; yapıtlarıyla aydınlatmaya devam eden, edebiyatımızın ölümsüz isimlerinden Orhan Kemal, oğlu Işık Öğütçü’nün bir yazısıyla yer alıyor: “Âşık Veysel’in ‘Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece...’ deyişini Orhan Kemal için kısa yaşamında geleceğe bıraktığı çağları aşacak eserleriyle almakta olduğu uzun yolu ve ölümünün üzerinden geçen elli yılı düşünürüm. Bu sürenin yirmi yılına babam Orhan Kemal için yayımladığım on iki kitap, yeni keşif isimler, fuar, okul etkinlikleri ve bir müze sığdırdım. Bu yazımda kitap olarak üzerinde çalıştığım, biriken anılar ve anekdotlardan oluşan eserden tadımlık satırları ve yeni bulduğum ismi paylaşmak istiyorum.” Üçüncü sayfamızda bu hafta kadın ve edebiyat kavramını irdelediği yazısıyla Öner Yağcı yer alıyor. Nurbanu Kablan, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı ile aynı düzlemde ilerleyen, bireyin toplum ve kendisiyle olan sorunlarını ele aldığı romanı Tehlikeli Oyunlar’ı değerlendiriyor. Çağdaş Bayraktar, Ergin Yıldızoğlu’nun adeta “kurşun eritmeye” çağırdığı Yeni Faşizm kitabını inceliyor. Olcay Mağden Ünal, Pulitzer ödüllü Harper Lee’nin, yarım asır sonra okurlarıyla buluştuğu Tespih Ağacının Gölgesinde’sini yazıyor. Mustafa K. Erdemol, Hüsnü Mahalli’nin yeni incelemesi Filistin Benimdir’i merceğe alıyor. Mehmet Kızmaz, Vercihan Ziflioğlu ile Kayıp Zamanın Çocukları: İstanbullu Bulgarlar kitabı üzerine konuşuyor. Sevda Fidan, William Faulkner’ın İki Hamlede Zafer; Mehmet Aman, Witold Gombrowicz’in Bakakai; Tolga Babanur, Paul Leppin’in Karanlığa Yolculuk; Mısra Gökyıldız, William Melvin Kelley’in Güzdönümü; Alptekin Duranoğlu, Seyit Yöre’nin Cumhuriyetin 50 Yıllık Sesi Mesut İktu ve Ege Yatır da Yalçın Tosun’un Mesafenin Şiddeti isimli kitaplarını inceliyor. İyi okumalar… Editörden cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap