06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAUL LEPPIN’DEN ‘KARANLIĞA YOLCULUK’ Dekadan bir manifesto! “Prag bohemlerinin kralı” olarak tanınan Paul Leppin’in Karanlığa Yolculuk’u, dekadan kültürün, gece oldu mu, hava karardı mı başlayan bir hayatın, günahkârlığın, isyankâr arayışların, dünyevi zevkler ile manevi sorgulamaların iç içe geçtiği, gölgede kalmış klasik yapıtlarından biri. ul Leppin de bu bağlamda “Kafkaesk” nitelemesini rahatlıkla üstlenebilecek yapıtlara imza atmış bir entelektüel. Sağlık sorunları baş gösterene kadar Telgraf ve Posta Hizmetleri’nde devlet memuru olarak çalışan, büro hayatının sıkıcılığı ve monotonluğu sayesinde iflah olmaz bir “dekadana” dönüşen Leppin, oldukça karanlık, kasvetli bir yazar. TOLGA BABANUR Ç ek edebiyatı ile Almanca edebiyatı tek bir potada düşündüğümüzde aklımıza ilk gelen ismin Franz Kafka olması kaçınılmaz. Yirminci yüzyıla damga vuran Kafka’nın alametifarikalarından biri de iki kültür arasında kalması, bir yandan Yahudi kimliği taşırken diğer yandan Bohemyalı bir yazar olarak Almanca yazıyor olmasıydı. Bu bocalama ve arada kalma hali, “Kafkaesk” deyişinin anlam kümesindeki en belirgin ve anlaşılabilir durumlardan biri. Kafka’nın çağdaşı ve hemşehri olan, 1878 ile 1945 yılları arasında Prag’da yaşayan ve Almanca yazan Bohem yazar PaDEKADAN EDEBIYAT Bu karanlığıyla üst sınıfları rahatsız eden, bugünkü manasıyla olmasa da o dönemin koşullarında müstehcen bulunacak ve yozlaşmayı teşvik edecek metinlere imza attığı için burjuvazinin estetik değerleriyle barışmayan ve kara listeye alınan Leppin, artık günümüzde dekadan hayatın edebiyatını yansıtmaktaki ustalığıyla biliniyor. “Prag bohemlerinin kralı” olarak tanınan Paul Leppin’in gölgede kalmış klasik eserlerinden biri olan Karanlığa Yolculuk, dekadan kültürün, gece oldu mu, hava karardı mı başlayan bir hayatın, günahkârlığın, isyankâr arayışların, dünyevi zevkler ile manevi sorgulamaların iç içe geçtiği bir manifesto adeta. Bu kısa roman için hayal kırıklığının, melankolinin, kasvetin eşlik ettiği, olaylardan ziyade fikirlerin öne çıktığı, bir olay örgüsünden ziyade varoluşsal bir araştırmanın durum raporu demek mümkün. HAYAL KIRIKLIKLARININ ŞAİRİ Bazen son derece şiirsel, bazen de fazlasıyla bir gündelik dil hâkim. Kimi zaman düşsel yanı ağır basan, gece hayatının hayali panoramasıyla süslü, kimi zaman da epey gerçekçi ve sert anlarla yüklü. Her yanıyla, diliyle, üslubuyla ve kahramanı Severin’in hem Prag sokaklarındaki hem de kendi ruhu ile zihnindeki yolculuğuyla, dikkate değer bir yirminci yüzyıl romanı var karşımızda. Almancadan yaptığı önemli çevirilerle tanıdığımız Esen Tezel tarafından Türkçeleştirilen bu kitap, tam anlamıyla bir modern klasik. Yapıtlarından çok günümüzde genellikle Kafka’ya ihanetiyle anılan Max Brod’un “acı içinde yok olan Prag’ın güzide ozanı” ve “hayal kırıklığının şairi” kelimeleriyle tarif ettiği Paul Leppin, kendisini kapanmakta olan bir çağın son temsilcisi olarak kabul ediyordu. Bu çağ, artık karanlığın yerini zoraki bir aydınlığın aldığı, geceye ait kaçamakların, gizli arzulara yönelik düşüncelerin, cezası olan zevklerin yavaş yavaş yeraltına çekilmek zorunda kalacağı bir döneme işaret ediyordu. “Kendini elinde kürekle çukurun içinde duran biri gibi hissediyordu. Kazıyor, kazıyor ama ince, hareketli kum her seferinde geri gelip çukuru dolduruyordu…” diyor Leppin, kahramanı Severin için. İşte Severin bu çağın son perdesinin son kahramanı belki de. Geceyi yaşamak için dört gözle bekleyen, güneşin doğuşuyla kabuğuna çekilen yalnız kahramanların en hakikilerinden biri. 1939 yılında Prag’ı işgal eden Naziler tarafından tutuklanıp sorguya çekilen Paul Leppin, serbest bırakıldıktan sonra sağlık sorunlarıyla baş ederken, hayatını tekerlekli sandalyede geçirmeye başlasa da kalemini hiçbir zaman elinden bırakmamış, değeri bilinmesi gereken, diğer kitaplarının da Türkçeye çevrilmesini beklediğimiz bir yazar. n Karanlığa Yolculuk / Paul Leppin / Çeviren: Esen Tezel / Çınar Yayınları / 112 s. YALÇIN TOSUN’DAN ‘MESAFENİN ŞİDDETİ’ Saklı kalmış duygulara öyküler Yalçın Tosun’un yeni öykü toplamı “Mesafenin Şiddeti”, çocukluk düşlerinin yıkımları, çocukluktan, ilkgençlikten güne taşınan yıkımlar, o yıkımların insan ruhunda yarattığı çıkmazlarla örülü, insan ruhunun derinliklerine yaptığı yolculukların bir yenisi. Saklı kalmış tüm duyguların üstündeki perdeyi usulca kaldırdığı bir toplam. EGE YATIR M esafenin Şiddeti, öncesinde yayımladığı üç öykü kitabıyla (Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler, Peruk Gibi Hüzünlü, Dokunma Dersleri, Bir Nedene Sunuldum) yeni anlatım olanaklarının peşinden giderek “kendine ait bir dünya” yaratmayı başaran, Yunus Nadi Öykü Ödülü ve Sait Faik Hikâye Armağanı kazanan Yalçın Tosun’un yeni öykü toplamı. “Mesafenin Şiddeti” için Tosun’un; çocukluk düşlerinin yıkımları, çocukluktan, ilkgençlikten güne taşınan yıkımlar, o yıkımların insan ruhunda yarattığı çıkmazlarla örülü, insan ruhunun derinliklerine yaptığı ve yeni bir dil ve duygu dünyasından geçirerek genişlettiği yolculukların bir yenisi demek mümkün. Yalçın Tosun, edebiyat yolculuğunun başından beri kabuk bağlamış yaraların, kolay dile gelmeyenlerin, saklı kalmış acıların peşinde oldu hep. İnsan ruhunun derinliklerindeki tüm karanlık noktaları bir bir ortaya çıkarma çabasıydı yaptığı. İnsanın kendi karanlığıyla yüzleşebilmesi içindi kaleminden çıkan her kelimesi. Her gün, her sokakta, her hanede yaşananlar fakat kulağa çarpsa da dile dökülemeyenlerin peşindeydi. Bu nedenle tanıdıktı da. “Mesafenin Şiddeti”nde de bunu yapıyor Tosun: Saklı kalmış tüm duyguların üstündeki perdeyi usulca kaldırıyor; kelimeleriyle. Bu kelimelerin değerini ise her harfinde saklı olan tanıdıklık yaratıyor. “Mesafenin Şiddeti”, Yalçın Tosun öykücülüğünde nitelikli bir halka… n Mesafenin Şiddeti / Yalçın Tosun / Yapı Kredi Yayınları / 120 s. 24 22 Ekim 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle