02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MERHABA Pazarola okuyucubaşı! Ülkemizde tarih deyince genellikle bildiğimiz devletlerin, büyük olayların tarihidir. Toplum tarihi daha yeni gelişmeye başlamış bir bilgi dalıdır. Geçmişimizi daha iyi tanımak için asıl gelişmesi gereken dal budur. Rahmetli Yavuz Selim Karakışla toplum tarihine büyük emek vermiştir. Bir bakıma, bizi kendi geçmişimizle, kendimizle tanıştırmak için uğraşmış re bir ekleme yapmak “Pazar ola” ifadesine. Örneğin “Pazar ola bakkalbaşı” ya da “Pazar ola manavcıbaşı’. İlle “...başı” diyecek, bu da ironiden çok değer verme nitelemesi olarak algılanacak. tır. Karakışla büyük olayları, kişileri bırakıp, popüler tarihi, mikro olayları, kişileri ele almıştır. Karakışla’yı moda bir deyişle “marjinal” kişilerin tarihçisi olarak ananlar vardır. Birçok okuma meraklısı gibi benim de Karakışla’yı tanımam 2006 yılında Toplumsal Tarih dergisinin eki olarak çıkan küçük kitap yoluyla oldu: Pazarola Hasan Bey. Kitabın üst başlığı da Eski İstanbul’un Delileri. Daha sonra büyük format olarak basılan bu kitabı ben de pek sevdim. Kitabın ana konusu olan Pazarola Hasan Bey’i daha çok sevdim. Hasan Bey, yeryüzündeki konukluğu, 1925 27 yıllarında, 45 47 yaşındayken sona ermiş bir İstanbullu. Toplum yaşamındaki yeri bakımından marjinal gerçekten, ama İstanbul’un zamanında en ünlü kişilerinden biri. Ünü sürmüş, gitmiş. Vüsat O. Bener’in dilsel açıdan gerçek bir şölen olan 1982 tarihli Buzul Çağının Virüsü’nde karşınıza birdenbire şu ifade çıkar: “Yıkkın bir gülümseme yayılı HASAN BEY’İN KERAMETİ Halk bir keramet görürmüş Hasan Bey’in selamında. Esnaf yolunu gözler, hemen buyur edip bir kahve sunarmış. Hasan Bey de bir sigara tüttürerek kahvesini içtikten sonra “Pazar ola ...başı” deyip yine yollara vururmuş kendini. İnsanlar onun yoluna çıkmaya, elini tutmaya, kerametli selamını almaya uğraşırlarmış. Gezerken sokaklarda hep peşine takılan bir kalabalık olurmuş. Bir ermişi izler gibi giderlermiş peşinden. O görünmedi mi İstanbul sokaklarında işler kesat, yüzler üzünçlü olurmuş. Kimlerin ilgisini çekmemiş ki Hasan Bey! “Amca” dediği Ahmet Rasim’den Samiha Ayverdi’ye, Necip Fazıl’a kadar nicesi yazmış. Bununla kalmamış, tiyatro oyunlarına, operetlere, revülere konu olmuştur başka Hasanlara benzemeyen Hasan’ımız. Cemal Nadir çizmiştir onu. Ölümden çok sonra Pazarola diye mizah dergisi çıkmıştır. Onun adına yazılmış olan Pazarola Hasan Bey’in Destanı ise bir popüler kül suratına. ‘Hey yenik kartal! Pazarola Ha tür mücevheri. Bütün bunları Karakışla’nın san Bey!’. ‘Yok canım! Başka bir Hasan kitabından öğreniyoruz. bu’ diyebilirsiniz” ama bu kadar da ras Ayrıca, Kapalıçarşı dergisinin Eylül 2001 lantı olur mu? sayısında Burçak Evren’in çok güzel bir Hasan Beyimiz, ne diyelim, zihin yapı yazısını buldum. Demek ki, İstanbul’un sı farklı bir yurttaşımız. Kısacık boyunun Pasajlar’ında da dolanırmış Hasan Bey. nerdeyse yarısı kadar koca bir kafası var. Tam bir aylak adam, tam bir flâneur işte! Herhangi bir mesleği, becerisi yok. Tek Burçak Evren, Hasan Bey’in bir özelliği yaptığı şey sokaklarda aylak aylak do ni daha vurguluyor: Onun için din, dil, yaş, laşmak. Benim, ünlü romanımızdan kal ırk, cinsiyet fark etmez, herkesi bir tutar karak, aylak adam dediğim, flâneur, ya mış. Halka hoş gelen bir tavır olmalı bu. ni aylakgezer tipinin sanki karikatürü. Ne ki, gönül çelen Hasan Bey’den Anlaşılan suriçi İstanbul’da arşınlamadı olumsuz söz eden biri de var: Aziz ğı sokak kalmamış. Tek yaptığı şey, önü Nesin. En usta gülmece yazarımız, ne gelene içten, sıcak bir selam vermek: Orhan Ural’ın Hasan Bey karikatür tipinin Pazar ola! Bir de tanıyorsa ya da anlıyor tutmadığını söylerken ağır laf etmiş: sa muhatabının mesleğini, işini ona gö “Pazarola Hasan Bey, (...) üç normal kafa büyüklüğündeki kafasının içi su dolu, sözü kıt bir zavallı hastaydı...” NE SÖZÜ KIT, NE DE ZAVALLI Osman Cemal Kaygılı’nın İstanbul’un En Ma’ruf Adamı söyleşisindeki ifadelerinden Hasan Bey’in ruh ve kafa yapısı hakkında fikir edinebiliyoruz. Ne sözü kıt, ne de zavallı! İstanbul’u ve o kadar kişiyi nasıl tanıdığına hayret ediyorsunuz. İlişkileri içten bir selamı aşmıyor, ama o ettiği sıcak sözle herkesi kucaklayıp bir muhabbet ortamı yaratıyor sanki. Sokakları o güzel duygu ortamını yaratmak, o ortamda kendi yaşamını sürdürmek için dolaşıyor sanki. “Piyazcı Arnavut Kâzım Efendi’ye belediye ceza yazmış öyle mi? Cami avlusundaki güvercinlere şimdi kim yem serpiyor?” diyen Hasan Beyi sevmemek olur mu? Kaygısız değil, kaygusuz, geniş gönüllü. Ya abdallığı? Ussalcılık egemen olmadan önce Batı’da da, Doğu’da da delilerin birtakım doğaüstü gerçeklere daha kolay ulaştıkları düşünülür, onlardan keramet beklenirmiş. Hasan Bey’e halkın duyduğu ilgi genellikle bu çerçevede açıklanıyor. Ancak, bence, Hasan Bey, deli değildi. Bizde delileri ikiye ayırıyorlarmış: Mecnunlar ve meczuplar. Hasan Bey bu iki kavrama da uymuyor. Fransız yazınındaki ünlü “sot” (aptal) kavramına da oturmuyor. Hasan Bey, belki de yaradılışımızın ilk duygusu olan, yitirdiğimizi düşündüğümüz, aradığımız bir saflık duygusunun cisimleşmiş halidir sanki. Belki onun her selamında dünyaya merhaba demenin bilinçaltımızda kalmış heyecanı, yaşama sevinci uyanıyordur. Unutmamalıyız Hasan Bey’i. Onun için yazılanlar toplanmalı, gösterileri yeniden sahneye taşınmalı. Yaşadığı mahallede, adreste, bir yerde onun için bir köşe niye kurulmasın? Ece Öz seramikten bir heykelini yapmış, ama Dersimli Seyuşen gibi niçin kamu malı bir heykeli olmasın? İstanbul özlesin isterim onu. Geri gelmiş gibi olur, biz de karşılarız: Pazarola Aylakgezerbaşı! O da karşılık verir: Pazarola Okuyucubaşı! n KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir Gürer Mut l Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Ataol Behramoğlu, şiirimizde 1960 Kuşağının önde gelen şairi. Ne yaptı 60 kuşağı? 1961 Anayasası’nın getirdiği toplumumuzdaki özgürleşme, demokratikleşme, ilerleme rüzgârlarını şiire taşıdı. Kendinden önceki İkinci Yeni şairlerini de, topluma yöneltti. Yalnız şiirler yazarak da değil, 60 Kuşağı her toplumsal eylemin yanında, içinde halkla birlikte oldu. “Ne çok hain” görse de bu özelliği hiç değişmedi. Ataol Behramoğlu şiiri, toplumumuzun son elli yılının tarihidir aynı zamanda. Yalnız şiirle de değil, eylemiyle de, yazısıyla da içindedir hep toplumsal hareketin. Daha geçen hafta Kaz Dağları’ndaki eylemde konuşurken gördük onu, geçtiğimiz kış direnişteki Cargill işçilerini ziyaret edip onlarla gazetemize röportaj yaparken… Gazetemizdeki köşe yazıları onun halkla buluştuğu bir başka alan. Bu yazılarda ülkenin koşullarını şair gözüyle değerlendirir, kimi zaman şiirce kimi zaman toplum diliyle konuşur. 2003’ten bu yana yazdığı yazılardan derlenen Sivil Darbe, onun bize sunduğu bir yakın tarih kitabı. İçinde yaşadığımız çalkantılı dönemde zihni bulananlara, çıkış göremeyenlere, umutsuzlara, “hayata dönüş” yollarını gösteren bir kılavuz kitap. Kitabı Cüneyt Akman değerlendirdi. İyi okumalar. [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle