Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOĞAN ÖZLEM’İN BİLİM FELSEFESİ KÜLTÜR FELSEFESİ ÇALIŞMALARI Düşünceye adanmış bir yaşam Doğan Özlem, sosyal bilimlerin şekillenmesinde, felsefe ve bilim ilişkisinin ahlakla ve siyasetle olan bağıntılarının açığa çıkarılıp yorumlanmasında önemli katkılar sunuyor. MUSTAFA GÜNAY Ülkemizde tarihselci/hermeneutik felsefe geleneğine önemli katkılarda bulunan Doğan Özlem’in, söz konusu gelenek bağlamında mantık, bilim, tarih ve kültür felsefesinin kavram ve sorunlarını ele alan birçok kitabı var. Hermeneutik geleneğin düşünce dünyamızda yer edinmesinde ve çeşitli alanlarda etkili olmasında da Özlem’in çalışmaları önemli bir işlevi yerine getiriyor. Özlem, bir tarihselci ve hermeneutikçi olarak, ortaya koyduğu çalışmalarında insanın gerek felsefede gerekse bilimlerde tarihi ve kültürü anlamadaki sınırlara dikkat çekerken, insanın tarihin/kültürün hem yapımcısı hem aynı tarih tarafından yapılan bir şey olduğunu da vurgular. Özlem’e göre, “Tarihi, kültürü, onlardaki anlam zenginliğini tümüyle anlamak, kendi tarihselliğiyle sınırlı insan için olanaksızdır. Yapılabilecek olan, geçmişi bugünün ışığında, başat sayılan anlamların belirleyiciliğiyle sınırlı olarak anlamaktır.” 1980’li yıllarda, ders notları olarak hazırlanan Bilim Felsefesi, bugünlerde yeniden basıldı. Kitabın önemini koruduğunu ve bilime bakışıyla da ufuk açıcı olmayı sürdürdüğü söylenebilir. Neden mi? Bilim felsefesi denildiğinde, çoğunlukla pozitivist ve neopozitivist düşünce geleneği bağlamında yapılan çalışmalarla karşılaşırız. Yanı sıra bilim denilince doğa bilimlerinin öncelikli olduğu, sosyal bilimlerin/kültür bilimlerinin ise pek yer almadığı bir anlayışın yaygınlığı ve egemenliği söz konusudur. Bizde felsefe dünyasında Özlem’in Bilim Felsefesi, Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi kitaplarıyla birlikte, bilime bakışta ve bilimi yorumlayışta düşünsel bir dö nüşümün başladığı söylenebilir. Bu noktada Özlem’in hermeneutik/tarihselci gelenek içinde ortaya koyduğu telif ve çeviri çalışmalarıyla, pozitivist/neopozitivist bilim anlayışına yönelttiği eleştiriler ve kültür bilimlerini insantarihkültür, kısacası yaşama bağlamında ele alan yaklaşımı, bilimin de insanın ortaya koyduğu bir düşünme ve araştırma tarzı olarak görülmesinde ve anlaşılmasında etkili olmuştur. ÖZLEM’DE BİLİM KAVRAMI Özlem, doğa bilimleri ve kültür bilimlerini birlikte ele alarak, söz konusu bilimleri epistemolojik ve metodolojik bakımlardan da karşılaştırmalı biçimde irdelemiş ve aynı zamanda bilimle siyaset ve iktidar ilişkilerini ele almıştır. Özlem’in, sosyal bilimlerin Batılı epistemolojiden gelen kökenlerine ilişkin irdelemeleri, bilimlerdeki evrensellik ve nesnellik nitelik lerinin tartışılmasını da içerir. Özlem, bilgi kuramı ile doğa bilimi arasındaki karşılıklı etkileşim tarihini göz önünde tutarken, doğa bilimleri “sosyal” bilimler arasındaki ayrımları da tarihsellik bağlamında sorgulayıp tartışmaya açar. Özlem’in bilimler ile onların epistemolojik ve ontolojik yönlerinin felsefi temellerini çözümleyen çalışmaları, aynı zamanda bilimi tarihkültür bağlamında ortaya çıkıp gelişen bir insan fenomeni olarak kavramaya yönelten bir tarih bilincine dayanır. TARİH VE KÜLTÜR İNSANIN ÖZGÜRLEŞME ALANI Kültür kavramı da Özlem’in temel kavramlarından biridir. Bizde kültür felsefesinin yeterince gelişmediğini, kültürü ve kültürle ilgili sorunları felsefece ele alan çalışmaların oldukça az olduğunu söyleyebiliriz. Çeşitli nedenlerle kültür, felsefenin göz ardı ettiği bir şey olagelmiştir. Bu noktada Özlem’in “Kültür Felsefesi” yazısı konuyla ilgili oldukça kapsamlı bir metindir. Özlem’in tarihselcilikle birlikte kültür felsefesinde belli bir insancılık/hümanizm vurgusu da yer alır. Onun tarihi ve kültürü, insan tarafından oluşturulan bir gerçeklik olarak, insanın özgürleşme alanı olarak görmesi, belirlenimciliğin çeşitli tarzlarına karşı insan özgürlüğünden ve otonomisinden yana tavır alan bir anlayıştır. Kültür kavramının çift yönü olduğunu vurgulayan Özlem’e göre, “kültür kavramını hem bir imkân kavramı hem de bir gerçeklik kavramı olarak kullanırız.” Kültür kavramı insanın hem yaptıklarının, hem de bir gizilgüç olarak yapabilirliğinin kavramıdır. Özlem’e göre, “İster evrensel, ister ulusal düzeyde anlaşılsın, kültür kavramı, şimdide yaşayan bizler için asla ‘geçmişin yükü’, ‘geçmişin mirası’ olmakla sınırlı değildir. Kültür kavramı, bizlerin bugün belki de geçmişte hiç örneği bulunmayan yeni düşünce, yaşama ve eylem türleri yaratmamızla kapsamı geleceğe doğru sürekli genişleyen bir kavram olarak kalacaktır.” Bu noktada Özlem, kültür kavramını yalnızca geçmişin mirasıyla sınırlı düşünmenin, bizde de sıkça karşılaştığımız bir “kültür tutuculuğu”na ve hatta “kültür gericiliği”ne yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunur. Kültür kavramını tarih kavramı ve tarih bilincinden ayrı düşünmeyen Özlem, bu noktada, ister evrensel ister ulusal düzeyde olsun, kültürün alacağı yönün önceden belirlenemeyeceğine dikkat çeker: “Her çağ ve her ulus, kendi özgül kültürel gelişimini yaşar. Bu gelişimin kökleri büyük ölçüde geçmiştedir: ama gelişimin alacağı yönü bugünün insanının geçmiştekinden çoğu kez farklı ve yepyeni ideal ve hedefleri belirler.” Özlem’in bilim, kültür ve insan sorunlarını ele alırken, yalnızca felsefi düşünceler bağlamında değil, yaşadığı coğrafyanın ve tarihin/toplumun sorunları çerçevesinde de düşünceler üretmesi, tarihselcihermeneutik yaklaşımın bir sonucuözelliği olarak görülebilir. Özlem, mantıkla, tarihle, kültürle, bilimle ilgili kavramları ve sorunları ele alırken, bir düşünür ve aydın olarak tavrını da ortaya koymaktadır. Kültür bilimlerinin/sosyal bilimlerin bilimsel kimliklerinin şekillenmesinde, felsefe ve bilim ilişkisinin epistemolojikontolojik ve metodolojik yönleriyle birlikte ahlakla ve siyasetle olan bağıntılarının açığa çıkarılıp yorumlanmasında, Özlem’in genel olarak bilimle ama özellikle kültür bilimleriyle ilgili çalışmalarının önemli katkılar getirdiğini söyleyebiliriz. Onun kültür bilimleri felsefesinde ve felsefenin öteki alanlarında ortaya koyduğu birikim, gerek felsefe eğitimi gerekse felsefe araştırmaları bakımında da verimli olmayı sürdürmektedir. n Bilim Felsefesi / Doğan Özlem / Notos Kitap / 223 s. / 2019. Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi / Doğan Özlem / Notos Kitap / 279 s. / 2019. 1322 Ağustos 2019