03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MERHABA Tiyatromuzda Lozan Sanatçı nasıl algılar Lozan’ı? Film, roman, oyun çıkarabilir mi Ddiplomatik atışmalardan? İsterse yapar. ar mekânda her türden heyecanlı konuşmalar iyi malzemedir sanat yapıtı için. Hitchcock’un İp’i (The Rope), Sydney Lumet’nin heyetinin Lozan’ın ikinci bölümünde daha iyi sonuç alacağının işaretidir. BEHRAMOĞLU’NUN LOZAN’I Behramoğlu olaya geniş bir açıdan ba Oniki Öfkeli Adam’ı bu kar. Tanzimat Fermanından Cumhuriye bağlamda iki örnektir. Sadece film değil tin ilanına kadar tarihsel çerçeve içinde ele tiyatro oyunu da olmuşlardır. Lozan niye alır Lozan’ı. Yazar, oyun yoluyla, modern oyun, film olmasın? Olmuş da... leşme sürecinin Batı emperyalizmiyle ilişki Lozan ile ilgili üç tiyatro oyunu oku ler yönü üzerine düşünür. Emperyalist ülke dum. İlki, Ataol Behramoğlu’nun 1993’de lerin paylaşım kavgalarına koşut olarak bir çıkmış Lozan’ı (Boyut yay.), İkincisi Me burjuva sınıfının da geliştiğini görürüz. Gele met Baydur’un Lozan’ı (2003, İletişim). ceği olan bir sınıf. İstanbul’a Refet Paşa’nın Üçüncüsü Erol Toy’un yazdığı Lozan (Mi girmesiyle birlikte “Milli Türk Ticaret Birliği” tos / Boyut, 2010). Üçü de başka oyun flaması açılır. Yeni Türkiye, anti emperyalist larla birlikte yayımlanmış. Umarım, bir bir savaşım vermekle birlikte kapitalist eko profesyonel, Lozan konulu sanat yapıt nomiyi değillememiştir. Üstünde düşünül larını toparlar, ayrıca yayımlar. Böyle bir mesi gereken bir paradoks. Bence, Batıya, çalışma yüzüncü yıldönüme yetişebilir. demokrasi, ekonomi, bütün boyutlarda yö Bu arada biz bulabildiğimizi okuyalım. nelme seçilmiştir. Savaşım, sınıfsal olmak Üç oyunun yazımı en eski olanı Erol tan çok ulusaldır. Oyunda bu ayrım, Bekir Toy’unki. 1972 92 kayıtlı. 28 sahneden Sami’nin Londra’da izlediği ödüncü tutum oluşuyor. Konferansın öncesinden ilk bölü ile İsmet Paşa’nın Lozan’da verdiği bağım münün sonuna kadar uzanıyor. Konferan sızlık kavgası anlatılarak belirgin kılınır. sın başlangıç bölümü üzerinde uzun durul Oyunda iki müzakere konusu işlenmiştir. muş. Çünkü Lord Curzon ve öteki Batılı de Birincisi Boğazlar, ikincisi Musul. Boğazlar legeler Türkiye’yi Dünya Savaşında yenil konusunda Türkiye, Batı ile SSCB’nin emel miş ülke sayarak, heyetimizi eşit muhatap leri arasından, kendi dengesini kurarak çı tanımaya yanaşmamışlardı. İsmet Paşa’nın kacaktır. Musul müzakerelerindeyse emper ilk başarısı masaya eşit olarak oturmaktır. yalizmin en çıkarcı, çikrin yüzü sergilenir. Yenik değil, kurtuluş savaşı kazanmış bir Behramoğlu’nun oyunu, sorgulayıcı yön ülkeyi temsil ettiğini kabul ettirmiştir. leriyle farklı bir çalışmadır. Sahneye konul Oyunda, azınlık ve birkaç konu dışında ması elli kadar kişi gerektiren, dolayısıyla ti müzakerelere girilmez. Genel hava veril yatro tekniği açısından da dikkat çeken bir meye çalışılır. Bu amaçla masa dışı görüş oyundur. Yazar ve tarihçi tipleri de oyuna meler de ele alınır. Masada sunulan mut tartışmalarıyla katılarak seyirciyi kalıplaşmış fakta pişirilendir çoğu kez. İngilizler, ABD fikirleri aşıp düşünmeye iter. Verilen bir me dahil öteki Batılıları masa dışında “kafaya saj varsa, bence, Kurtuluş Savaşının dev alır”. İsmet Paşa da karşılığını verir. Anlatı rimci ruhunun sosyalizme doğru sürdürül lanlardan, emperyalizme karşı diplomatik mesi gerektiği yönündedir. savaşım veren bir Türk heyeti imgesi çıkar. Oyunun güzel bir yönü de Türk heye BAYDUR’UN LOZAN’I tinin mihmandarı Jacqueline’in ön düz Behramoğlu’nun oyunu da Lozan’ın sa lemde bir kişi olarak gösterilmesidir. dece ilk bölümünü kapsarken, Baydur Ant Jacqueline’in girişken görev anlayışı, İs laşmanın imza törenine kadar bütün bir sü met Paşa ile ilişkisi oyuna hem renk ka reci işler. Oyunun başında İsmet Paşa’nın tar, hem de insani boyutu güçlendirir. gözü bir Sevr vazosuna takılır. Sık sık kır Oyunun sonunda İsmet Paşa Lord mak niyetiyle dokunduğu vazoyu oyunun Curzon’un restini görüp Lozan’dan ayrılır. sonunda yere çalar. Masaya yumruğunu vurup kalkma gele Baydur’un oyununa iki tip renk ka neğinden sayılabilecek bu davranış, Türk tar. Birincisi diplomat Numan’dır (Mene mencioğlu). Artık Kurtuluş savaşının içinden gelen bir hariciyeci sınıfı Türkiye’nin çıkarlarını savunacaktır. Öteki ilginç tip ise Ermeni çevirmen Nadiryan’dır. Bu tip üzerinden Ermeni konusu tartışılır. Yeni Türkiye değildir facianın sorumlusu. Yeni Türkiye’de toplum ayırımcı değil, kaynaşmacı olmalıdır (Oldu mu? O ayrı...). Baydur’un oyununda ufak dokunuşlar, göndermeler yoluyla birçok müzakere konusu işlenir. Bu bakımdan Baydur’ur oyunu öteki ikisinden daha kapsayıcıdır. Oyun, İsmet Paşa’nın olayları anımsadığı sahnelerle zaman boyutunda ileri de taşınır. Bu da oyuna canlılık katar, seyirciyi İsmet Paşa ile birlikte geçmişi değerlendirmeye iter. Baydur, öteki delegeleri adları değil, milliyetleriyle anar, “İngiliz” der. Lozan ile ilgili genel kültürde aklımıza gelen ad, Lord Curzon’dur. Öteki iki oyunda da anılır. Lord Curzon, acımasız bir profesyoneldir. Zekâsı, bilgisi, saldırgan üslubuyla rakibini köşeye sıkıştırıp ezmekten zevk alır. Bu özellikleri İsmet Paşa’ya sökmemiştir ama zihnimizde iblis görünümlü bir Lord Curzon imgesi oluşmasına yol açmıştır. Lozan’ın ikinci bölümündeki İngiliz delegesi Horace Rumbold’un adını ancak meraklılar bilir. Yıllar sonra İsmet Paşa şöyle anacaktır Lord Curzon ile ilişkisini: “... bende kalan bir sevgi ve saygı hissidir. Beraber çalıştık, çok mücadele ettik. Ama karşılıklı aradığımız neticeye elbirliği ile vardığımızı zannediyorum.” Lozan’da sadece Türkiye kazanmamıştır. Barış kazanmıştır. İsmet Paşa’nın sözünün anlamı budur. Her üç oyunda barış fikrinin vurgulanması sanatın ruhuna da uygundur. Sanatçılarımızdan Lozan ile ilgili yeni çalışmalar bekleriz. n KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir Gürer Mut l Tasarım: İlknur Filiz l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Zülfü Livaneli, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Merhaba ve Nâzım Türküsü albümleriyle 1970’lerin ikinci yarısında sanat dünyasına çok başarılı giriş yapmıştı. Hem geleneksel halk müziğimizi yakından tanıyor hem de başta evrensel değerimiz Nâzım Hikmet olmak üzere çağdaş edebiyatımızı ve kültür dünyamızı çok iyi biliyordu. Nâzım’ın, Orhan Veli’nin, Bedri Rahmi’nin ve başka ozanlarımızın birbirinden güzel şiirleri şarkılara dönüştü, kısa sürede halkın geniş kesimlerince benimsendi, söylendi. Sanatın evrensel çizgisini yakaladı Livaneli. Yaşar Kemal’in, Abidin Dino’nun dostluklarıyla genişletti dünyasını. Bir sanat dalında başarılı olmanın aynı zamanda bütünlüklü bir kültür insanı olmakla ne denli yakın bağı olduğunu gösterdi. Zaman içinde sinemadan edebiyata, gazetecilikten siyasete başka alanlarda da etkinlik gösterdi. Çağın neredeyse bütün sanatsal, insani ve siyasal sorunları üstüne söz aldı, görüşlerini açıkladı. Giderek yalnızca bir ya da birkaç sanat dalında ürünler veren bir sanatçı olmanın ötesine geçip, bütünlüklü bir kültür insanı kimliğine büründü. Yeni yayımlanan Livaneli’nin Penceresi’nden adlı söyleşi kitabı Zülfü Livaneli’yi işte bu kültür insanı kimliğiyle karşımıza çıkarıyor. Zafer Köse soruyor, Livaneli yanıtlıyor. Kitap boyunca Livaneli’nin büyük kültür haritası ortaya çıkıyor. Kitabı, Sunay Akın’ın değerlendirme yazısıyla tanıtıyoruz. İyi okumalar. [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle